08 Eylül 2024
  • İstanbul21°C
  • Ankara20°C
  • Antalya26°C

KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI'NIN 50. YIL DÖNÜMÜ

Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 50. yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa, Göçmenköy girişindeki Bülent Ecevit heykeli önünde düzenlenen törende anıta çelenkler sunuldu.

Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 50. yıl dönümü

20 Temmuz 2024 Cumartesi 10:00

LEFKOŞA- Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 50. yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa, Göçmenköy girişindeki Bülent Ecevit heykeli önünde düzenlenen törende anıta çelenkler sunuldu.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "20 Temmuz 1974, Kıbrıs Türkü için çok önemli bir tarihtir çünkü Kıbrıs Türkü bağımsızlığına, özgürlüğüne ve hürriyetine kavuşmuştur." dedi.

ersin-tatar-001.jpg

YUNANISTAN'IN 13'CÜ ADA HAYALİ
Cumhurbaşkanı Tatar, Yunanların "13'üncü ada" olarak gördükleri Kıbrıs'ı, Ege Adaları gibi Yunanistan'a bağlamayı hayal ettiğini ve egemenlik haklarını Akdeniz'e yayarak, "Büyük Yunanistan"ı kurmayı hedeflendiğini belirterek bu fikir kapsamında denizlerin Yunanlar tarafından da vatan toprağı olarak görüldüğünü söyledi.

Yunanistan'ın Kıbrıs'ı kendi topraklarına katmak suretiyle egemenlik haklarını genişleterek Anadolu'yu kuşatmak istediğini kaydeden Tatar, "Nitekim Avrupa Birliği'ne (AB) almak suretiyle (Güney) Kıbrıs'ı bir bakıma bunu yapmaya çalışıyorlar. Yani 'Kuzey ve Güney, Avrupa Birliği içerisinde. Dolayısıyla bu Kıbrıs Adası, Avrupa Birliği'nindir' şeklindeki ideolojik duruş, esasında buna yöneliktir." diye konuştu.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "20 Temmuz 1974, Kıbrıs Türkü için çok önemli bir tarihtir çünkü Kıbrıs Türkü bağımsızlığına, özgürlüğüne ve hürriyetine kavuşmuştur." diyerek bunun "ana vatan" Türkiye'den gelen Mehmetçiklerin adaya çıkması ve Kıbrıslı mücahitlerin mücadelesiyle mümkün olduğunu söyledi.

KIBRIS TÜRKLERİNE HAKSIZLIK YAPILIYOR
Cumhurbaşkanı Tatar, Ada'daki sıkıntının siyasi olduğunu ve bu sebeple anlaşma sağlanamadığını dile getirerek "Çünkü Batı dünyası maalesef burada 1964'lerden sonra Rum-Yunan ikilisini burada tek tanınmış hükümet olarak görmüşler. Kıbrıs Türklerine büyük bir haksızlık yapılmıştır." dedi.

Annan Planı için yapılan halk oylamasında 'evet' oyu veren Kıbrıs Türkleri, verilen sözlere rağmen izolasyonlar altında yaşamaya devam ederken 'hayır' oyu veren Rum halkının Avrupa Birliği'ne (AB) alındığına dikkati çeken Tatar, bu olumsuzluklara rağmen direnmeye, çalışmaya ve hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadan Kıbrıs'taki Türk varlığının devamı için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Tatar, Türkiye'nin desteğiyle KKTC'deki milli iradeyi, milli şuuru, maneviyatı, kültürü, adet ve görenekleri sürdürebilmenin mutluluğu içerisinde olduklarını dile getirerek ülkesinin bu günlere gelmesini sağlayan şehitleri rahmetle andı.

ATİLLA HAREKATI
20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başbakan Bülent Ecevit liderliğinde gerçekleştirdiği Kıbrıs Harekâtı, kod adıyla "Atilla Harekâtı" olarak bilinir. Harekâtın ilk ayağı, 15 Temmuz 1974'te Yunanistan hükümetinin desteklediği darbenin ardından gerçekleştirildi. İkinci aşama ise 14 Ağustos'ta başlatıldı ve Kuzey Lefkoşa dahil olmak üzere adanın yüzde 37'si Türk kontrolüne geçti. Bu harekât sonucunda 140 bin ila 200 bin Rum adanın kuzeyinden, 42 bin ila 65 bin Türk ise adanın güneyinden göç etmek zorunda kaldı.

Türkiye Cumhuriyeti, 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirdiği Kıbrıs Harekâtı'nın Zürih ve Londra Antlaşması'nın 4. maddesine dayandığını savunmaktadır. Ancak Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi, bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir.

kibris-baris-harekâtinin-50.-yil-donumu-.jpgBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararı, harekâtın uluslararası güvenlik ve barışı tehdit ettiğini ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, yabancı askeri müdahaleye son verilmesi çağrısında bulunmuştur. 11 Mayıs 1984 tarihli 550 sayılı kararı ise durumu "işgal" olarak tanımlamıştır.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin 29 Temmuz 1974 tarihli 573 sayılı kararı ise harekâtın birinci aşamasının uluslararası antlaşmalar çerçevesinde yapıldığını belirtmiştir. Ancak ikinci aşamada elde edilen bölgesel kontrolün yasal olarak kabul edilmediğini ifade etmiştir. Uluslararası kuruluşlar genellikle oluşan durumu "yasa dışı istila" olarak nitelendirmektedirler.

AYŞE TATİLE ÇIKSIN NE DEMEK?

İkinci Cenevre Konferansı, 8 Ağustos 1974 tarihinde başladı. Türk tarafı, Kıbrıs'ta coğrafi esasa dayalı federatif bir devlet biçiminin benimsenmesini önerdi, ancak bu öneri Rum tarafı tarafından kabul edilmedi. Türk askeri yetkililer, Rum kuvvetlerine daha fazla zaman kazandırmamak, köprü başındaki Türk kuvvetlerinin ve Türk köylerinin güvenliğini sağlamak, birinci harekâtta elde edilen üstünlüğü korumak amacıyla harekâtın ikinci aşamasını 14 Ağustos'ta başlatma kararı aldılar.

Cenevre'deki görüşmeler sırasında anlaşma sağlanamayacağı anlaşılınca, harekâtın yeniden başlatılması gerektiği kararını veren Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, bu durumu Başbakan Bülent Ecevit'e "Ayşe tatile çıksın." parolasıyla bildirdi. Bu ifade, Turan Güneş'in kızı Ayşe Güneş Ayata'nın adını taşımaktadır.X

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümüne dair karar Resmi Gazete'de

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümüne dair TBMM kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünün büyük bir gurur ve mutlulukla idrak edildiği bildirilen kararda, Kıbrıs Türk halkının Barış ve Özgürlük Bayramı'nın içtenlikle tebrik edildiği belirtildi.
Kararda, "20 Temmuz, yıllardır çektiği acı ve zorluklara cesaret ve sabırla karşı koyan Kıbrıs Türk halkının kurtuluş günüdür. Ada'daki egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolüdür. 1963 yılında, Kıbrıslı Rumların ortaklık devletini gasbetmesiyle başlayan, sürgün ve katliamlarla devam eden karanlık dönem bu harekatla son bulmuş, Kıbrıs Türkü'nün varlık ve güvenliği teminat altına alınmış, Ada'da huzur ve güven ortamı tesis edilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Kıbrıs Türk halkının Türkiye'nin de desteğiyle adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için iyi niyetle çaba sarf ettiği kaydedilen kararda, ancak 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakere sürecinde Türk tarafının yapıcı rolüne rağmen, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle sonuç alınamadığı, Kıbrıslı Rumlar Avrupa Birliği üyeliği ile ödüllendirilirken Kıbrıslı Türklerin haksız ve insanlık dışı bir izolasyona, kısıtlama ve ambargolara maruz bırakıldığı aktarıldı.
Ada'da tek ve kesin çözümün, Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarının teslim edilmesi, egemen eşitliğin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesiyle mümkün olacağı vurgulanan kararda, şunlar belirtildi:
"Uluslararası toplumu Ada’daki gerçekleri kabul ederek, Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı izolasyona bir an önce son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hak ettiği şekilde tanımaya davet ediyoruz. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte bu yöndeki gayretlerimizi sonuca ulaşana dek sürdüreceğimizi vurguluyoruz. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve refahının teminatı olmaya devam edecek, 'garantör devlet' ve 'Ana vatan' olarak sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeyi sürdürecektir. Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarının aşındırılmasına hiçbir şekilde müsaade etmeyecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne tam desteği her koşulda ve kesintisiz olarak devam edecektir. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu tarihi günde, Kıbrıslı soydaşlarımızla gönül ve dava beraberliğimizi teyit ediyoruz, sarsılmaz birlik ve dayanışmamızı bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyoruz."
Kararın, Resmi Gazete'de yayımlanması hususunun 18 Temmuz 2024 tarihli 105. birleşiminde kabul edildiği bildirildi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA