KANAAT'TE REVANİ Mİ, YOĞURT TATLISI MI?
Özkan Altıntaş
26 Temmuz 2010 Pazartesi 15:59
Revaniyi çocukluğumdan beri severim. Türk mutfağının çök özel tatlılarından biridir. Hele iyi bir el tarafından yapılırsa bir tepsiyi oturur tek başınıza bitirebilirsiniz.
Ancak son günlerde hangi lokantaya gitsem, hangi otele gitsem önümüze revani diye yoğurt tatlısını koyuyorlar.Aradaki farkı kimse bilmiyor.
Revani bol yumurta nedeniyle sapsarıdır, gözenekli ve yumuşak olur. İnsanın ağzında pandispanya gibi erir.
Yoğurt tatlısı ise biraz daha serttir ve revaniye göre o kadar kabarık olmaz. Hatta sokaklarda satılan Şam tatlısı kıvamındadır.
Ben yemek pişirmeyi bilmem. Ama yemek seçmeyi bilirim. Tat duyguma güvenirim.
Hürriyette çalışırken kafeteryaya alınacak neskafe için tadımcılık bile yaptım. Kafeteryayı yöneten Veli Tavacı elinde birkaç bardak neskafe ile gelir ve Hangisi daha iyi? diye bana tattırırdı. Her seferinde kokusundan, lezzetinden Nescafe Goldu yakalardım. Ya da ona yakın başka bir ürünü lezzetini bulurdum.
Sonraları Kapadokyada şarap yarışmalarına katıldım. Degüstatörlerin şarabı nasıl tadıp, incelediklerini gördüm. Şimdi de hafif buruk ve kırmızı şarabı seviyorum. Şarapta zevkler farklıdır. Ben su gibi şarabı sevmem. İçerken hafif baharatlı olmalı, genzimi yakmalı. Buruk olmalı. En önemlisi bardağın kenarında şarabın yağ gibi kaldığını görmeliyim. Bu da benim anlayışım. Belki şarap uzmanları şaşırır ama
Böyle şarabı içerken ben keyif alıyorum. Şu şarap bu şarap iyi diyenlere uymam. Benim damak tadıma uyan şarap en iyi şaraptır. Bazen hiç te marka olmayan bir şarap bana çok iyi gelebilir.
Gelelim revaniye
Türkiyenin en önemli lokantalarından Üsküdarda ki Kanaat Lokantasına gittim. Hepimiz için dünya markası olan lokantaya ve onun yemeklerinin lezzetine güvenmemiz lazım.
Ama kazın ayağı hiç te öyle değil
Kapıdan girişte hiç te şık olmayan tatlı sunumlarıyla karşılaşıyorsunuz. Gelişen sunum teknolojisi karşısında kendini yenilemeyen bir görüntü karşınıza çıkıyor.
Bu görüntü insana o tatlıları yeme isteği vermiyor.
Yanında zeytinyağlılar sıralanmışlar.
Bunların hepsi camekan altında. Ama sergileme hiç te sanıldığı gibi düzenli değil. İnsan isterse bunları resim gibi sıralar.
Sonra sıcak yemeklerin olduğu bölüme geliyorsunuz.
Türk mutfağının dünyada en büyük handikapı olan dökme ve kepçe ile karşılaşıyorsunuz.
Görüntü hiçte şık değil. Karanlık bir ortam ve insanı iten bir yemek sunumu. Türk mutfağının dünya mutfağı olması için en büyük sıkıntısı. Güzel bir sunum olmayışı.
Bu görüntüyü İstanbulun bir çok semtine açılan, hazır yemek satan Pehlivan lokantaları aştı. Camekanın altında pırıl pırıl, tertemiz görünümlü yemekleri görüyorsunuz. Canınız istemese de yemek istiyorsunuz.
Ama Kanaat öyle mi? Hayır
Kanaat markasına güveniyor ve bildiğini okuyor.
Kendime bir Hünkar Beğendi söyledim. Yanına da cacık aldım. Etin altındaki patlıcan ve üzerindeki etin lezzeti iyi idi. Ama cacıkta bir şeylerin eksik olduğu görülüyordu. Cacık nedir ki? Biraz daha ot katarak zenginleştirilebilirdi
Sonra revani söyledim. Üzerine bir de kaymak koyun demiştim. Söylemez olaydım.
Gelen revaniden başka her şeye benziyordu. Yoğurt tatlısı desem onunda kıvamı yok diyebilirdim. Ziyan olmasın diye birkaç dilim aldım. Ama sonunda dayanamadım. Bıraktım.
Tatılınn genzime kadar acılığı ve yakması ile midemi kavurmasını sonradan içtiğim çay bile kesemedi. Lokantadan çıktıktan sonra içtiğim soda biraz acımı hafifletebildi.
Kalkarken garsona bu ne tatlısı diye sorduğumda Revanı dedi. Yoğurt tatlısına benziyor diye sordum. Biz revanı diye satıyoruz dedi. Yani yersen
Kanaat Lokantasında fiyatlarda öyle ucuz değil. Aynı fiyata daha lüks bir lokantada daha iyi yemek yiyebilirdim.
Geçtiğimiz Ramazan bir televizyon çekimi sonrası canım çekmiş ve Kanaat Lokantasına uğramıştım. Lahana dolması yemiştim. Ertesi sabah midem öyle kavruldu ki, orucumu bile tutamadım.
Bana kalırsa Kanaat Lokantası markasını yiyor. Şikayetler artıyor. Süratle kendini yenileyerek tedbirlerini alması lazım. Nasıl olsa müşteri geliyor mantığıyla uzun ömürlü olamaz.
Dünyanın bütün turizm kataloglarında Kanaat Lokantasının adı yer alıyor. İstanbulun gözbebeği bir markaya dikkat etmeliyiz. Bizden dost tavsiyesi
Bu arada internette yaptığımız araştırmada yoğurt tatlısı ile revanı yapımında yumurta ile kabartma tozu ve karbonat farkı olduğunu gördük. İnternetteki tariflerin ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum. Tariflerin hepsi oradan alıntıdır. Ancak bilenlerin internette yanlış yazılmışsa uyarıp doğrularını yazdırmaları gerekir. Ben sadece böyle bir konuda aracı oldum. Ancak rahmetli annemin çocukluğumda yaptığı revaninin tadı hala damağımda...
Çok küçük detayların bir tatlıda neye malolduğu ortada. Hem yazılan tarifleri hem de video görüntüsünü vermeyi düşündük.
Belki birileri okur da artık lokantalarda revani yiyebilirim diyorum.
REVANİ TARİFİ: (7-8 kişilik)
YAPILIŞI: Yumurtaları şekerle birlikte beyazlaşıp köpük olana kadar çırpalım. Yoğurdu, sıvı yağı ekleyip tekrar çırpalım. Elenmiş unu, irmiği, kabartma tozunu, vanilyaları ekleyip mikserin düşük ayarı ile karıştıralım. Hamuru margarinle yağlayıp, tabanına un serptiğimiz tepsiye boşaltalım. 180 derece ısılı fırında altı üstü pembeleşene dek pişirelim. Fırından alır almaz üzerine önceden hazırlayıp soğuttuğumuz şerbeti gezdirelim. Tatlıyı sönmüş fırına sürüp 5 dk. şerbetini emmesini sağlayalım. Dilimleyip üzerine hindistan cevizi serpelim. Şerbeti için şekeri, suyu, limon suyunu 5 dk. kaynatıp ateşten alarak, iyiee soğutalım.
MALZEMELERİ
-3 yumurta
-3 çay bardağı un
-3 çay bardağı irmik
-3 çay bardağı yoğurt
-1 çay bardağı sıvı yağ
-1 çay bardağı şeker
-2 paket kabartma tozu
-2 paket vanilya
-hindistan cevizi
ŞERBETİ İÇİN
4,5 su bardağı şeker
4,5 su bardağı su
1/2 tatlı kaşığı limon suyu
YOĞURT TATLISI
Çok hafif ve gayet lezzetli bir tatlı bu. Pratikliği de fazladan bonus. İrmik katılan yoğurt tatlısı tariflerine göre daha gerçekçi
MALZEMELER:
2 yumurta
4 kahve fincanı şeker (çok dolu olmasın)
1 su bardağı yoğurt
7 yemek kaşığı un
1 paket karbonat
Şerbeti İçin:
2 su bardağı su
2 su bardağı şeker
3-4 damla limon suyu
YAPILIŞI:
Önce şerbeti hazırlayın. Şeker ve suyu kaynatın. Altını kısıp 8 dakika kaynatın. Sürenin sonunda limon suyunu ekleyip ocaktan alın. Soğumaya bırakın.
Yumurta ve şekeri 3-4 dakika çırpın.
Yoğurt ekleyip tekrar çırpın.
Un ve karbonatı eleyerek ekleyip yine çırpın.
Hamurun kıvamı biraz koyu akışkan olacak, un az gelirse bir kaşık daha ekleyin.
Yağlanmış orta boy tepsiye hamuru boşaltın.
180 dereceli önceden ısınmış fırında pişirin.
Pişen tatlı ılıyınca dilimlere kesin ve şerbeti dökün.
3-4 saat dinlendirip servis edin.- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm