24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara1°C
  • Antalya7°C

HAYVANCILIĞI ÇATIŞMALAR BİTİRDİ

1990’lardaki köy boşaltma ve yayla yasakları hayvancılığı öldürdü 60 milyon küçükbaş 30 milyona, 15 milyon sığır 11 milyona düştü.

Hayvancılığı çatışmalar bitirdi

01 Mayıs 2010 Cumartesi 18:00

İSTANBUL- 1990"lardaki köy boşaltma ve yayla yasakları hayvancılığı öldürdü, 2006"da hayata geçirilen özel güvenlik bölgeleri de cenazesini kaldırdı. 60 milyon küçükbaş 30 milyona, 15 milyon sığır 11 milyona düştü.

 

HAYVANCILIĞI ÇATIŞMALAR BİTİRDİ...

Bugünlerde herkes yüksek et fiyatlarının neden yükseldiğine kafa yoruyor. Ancak kimse çatışmaların hayvancılık sektörüne kestiği faturadan bahsetmiyor. Türkiye 1990"lı yıllarda uyguladığı köy boşaltma ve yayla yasakları ile hayvancılığı öldürdü, 2006 yılından itibaren hayata geçirdiği özel güvenlik bölgeleri uygulamalarıyla da cenazesini kaldırdı. Havyan sektörünün lokomotifi Güneydoğu'da bitirilen hayvancılığın Türkiye ekonomisine maliyeti toplam 32 milyar dolar oldu.

Türkiye"de tüketicileri, özellikle yoksul kesimi ilgilendiren en önemli gündem maddesi et fiyatları. Çünkü et fiyatları el yakıyor. En ucuz pazarlarda dahi kıyma 30, biftek 34, bonfile 39 lira. Özel kasaplar ve marketlerde ise, bu fiyatlar 32, 40 ve 42 liraya kadar çıkıyor. Rakamlar dehşet verici. Fiyatlar geçen yıla göre, iki kat daha fazla.

Konu direk tüketicileri ilgilendirdiği için her gün değişik bir spekülasyon çıkıyor. Kimi kartellerin suni bir şekilde et fiyatlarını artırdığını, kimi tarım sektöründeki girdi fiyatlarının yüksekliğinin bu sonucu doğurduğunu, kimi rant elde etmek isteyen spekülatörlerin, kimi de et ithalatçılığı ile vurgun vurmak isteyen bazı firmaların et fiyatlarıyla oynadığını söylüyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Ama kimseden işin gerçeğini yansıtacak veri ve bilgiler çıkmıyor. Çıkmıyor çünkü işin diğer ucu Türkiye"nin yaşadığı 30 yıllık çatışmanın Türkiye ekonomisine kestiği faturaya değiyor. Bu da sistemden nemalanan hiç kimsenin işine gelmiyor.

 

HAVYANCILIĞI ÇATIŞMALAR BİTİRDİ

Türkiye hayvancılık sektörünün çok büyük bir bunalım yaşadığı doğru. Bu bunalımda girdi fiyatlarının yüksekliğinin, bazı spekülatörlerin et fiyatları üzerinden vurgun vurmak istemesinin, yanlış tarım politikalarının etkisi olduğu da doğru. Ancak en doğru olanı Türkiye"nin yaşadığı çatışmanın hayvancılık ve tarım sektörüne kestiği fatura. O faturanın hikayesi 1990 yılından itibaren başlıyor.

TBMM bünyesinde 1998 de kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun hazırladığı rapora göre, 1990 yılından itibaren Türkiye"de toplam 3 bin 428 köy ve mezra boşaltıldı. Amacı gerillayı halktan soyutlayarak denizsiz balık yaratmaktı. Buna bağlı olarak da çok kapsamlı yayla yasakları uygulandı. Öyle ki 1990"lı yıllarda Güneydoğu"da kullanılabilen yayla kalmadı. Kısa vadeli çıkarlar için çözüm görünen bu formüller en büyük tahribatı tarım ve hayvancılık sektöründe yaptı. Çünkü köy boşaltmaları ve yayla yasağı sonucunda, geniş tarım alanları işlenememiş, hayvancılık yok olmuştu.

 

KOYUN VE KEÇİ ÇATIŞMA KURBANI OLDU

Çatışmanın hayvan ve tarım sektörüne en büyük etkisi küçükbaş hayvan sektörüne oldu. Örneğin Türkiye"de 1980 yılında 48 milyon 630 bin olan koyun sayısı 2001 yılında yüzde 47,7 oranında azalarak 25 milyon 431 bine, keçi sayısı yüzde 64,4 oranında azalarak 15 milyon 43 binden 6 milyon 772 bine geriledi. Türkiye koyun ve keçi piyasasını Güneydoğu elinde tutuyor. Çünkü toplam koyun ve keçinin yüzde 60"ı Güneydoğu"da bulunuyor. Aynı oran büyükbaş hayvanlar için de geçerli. Güneydoğu"nun Türkiye"nin sığır piyasası içindeki oranı yüzde 35. 1985 yılında Türkiye"nin genel sığır sayısı 12 milyon 466 bindi. 2008 yılında bu sayı 10 milyon 850 bine düştü. Tüm ülkelerde yıllara göre hayvan sayısı artarken Türkiye"de sadece sığır sektöründe 2 milyonun üzerinde hayvan düşüşü ekonomiye çok büyük zararlar verdi. 1991 yılında 60 milyonun üzerinde olan küçük baş hayvan (koyun+keçi) sayısı 2009 yılında 30 milyonun altına düştü. 1990 yılında Türkiye nüfusu 60 milyon, 2009 yılında 72 milyon olduğu dikkate alındığında, bu rakamlar, kişi başına düşen küçük baş birim hayvan sayısının dramatik şekilde azaldığını gösteriyor.

 

ÖZEL GÜVENLİK UYGULAMALARI HAYVANCILIĞI BİTİRİYOR

Türkiye 1999 tarihinden 2005 tarihine kadar çatışmasızlık ortamına girdi. Bu durum en çok hayvan ve et sektörü üzerinde etkisini gösterdi. İlk kez Türkiye bu tarihler arasında eti sabit fiyattan yiyebildi, et zam görmedi. Ancak 2005 tarihinden itibaren tekrar çatışmalı ortam başlayınca et ve hayvan sektörü yeniden dramatik günler yaşamaya başladı. Bunda yeniden uygulamaya konulan yayla yasakları ve özel güvenlik bölgeleri uygulamalarının çok büyük etkisi oldu. Bu durum yıllık et istatistiklerine göz atıldığında çok bariz görülebiliyor.

Örneğin 2005 yılında 1 kilosu 9.5 olan Karkas etin fiyatı 2006 yılında 10.2, 2007 yılında 11.1, 2008 yılında 9.0, 2009 yılında 11.06, 2010 yılında 18 lira oldu. Devletin hayata geçirdiği özel güvenlik bölgeleri ve yayla yasaklarının etkileri en fazla Güneydoğu"da küçük baş hayvan üzerinde oldu. 2006 yılında Türkiye"de toplam 25 milyon 616 bin koyun, 6 milyon 643 bin keçi vardı. Bu rakamlar 2007 yılında 25 milyon 462 ile 6 milyon 286 bine, 2008 yılında 23 milyon 974 bin ile 5 milyon 593"e düştü. Devletin hayata geçirdiği yayla yasağı ve özel güvenlik bölgeleri uygulamaları resmen küçükbaş hayvanın neslini tüketiyordu. Zira 2008 yılı TÜİK istatistiklerine göz atıldığında bunu çok belirgin bir şekilde görmek mümkün. 2008 TÜİK istatistiğine göre 2008′de bir önceki yıla göre büyükbaş hayvan sayısı yüzde 1,58, küçükbaş hayvan sayısı da yüzde 6,87 azalmıştı.

 

KİMSE GERÇEKLİĞİ GÖRMEK İSTEMİYOR

Türkiye"nin bugünlerde yaşadığı et fiyatlarındaki yükselişin perde arkasında işte bu gerçeklikler yatıyor. Ancak kimse bu gerçekliği ifade etmiyor. Örneğin 22 Kasım 2009 tarihinde konuşan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 10 yıl içinde kesilen sığır sayısının yüzde 21, manda sayısının yüzde 29, koyun sayısının yüzde 43, keçi sayısının yüzde 73 ve toplam kesilen hayvan sayısının yüzde 29 oranında azaldığını ifade etmişti. Bayraktar bu duruma sebep olan faktörleri sıralarken de “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çatışmalar nedeniyle bazı yayla ve meraların kullanılamamasını” önemli bir faktör olarak sıralamıştı. Ancak bugün ne TZOB, ne Türkiye Kasaplar Federasyonu, ne Tarım Bakanlığı, ne de Türkiye Veterinerler Hekimleri Odası bu gerçekliğe parmak basmıyor.

 

YILLIK 2 MİLYAR DOLAR ZARAR OLUŞUYOR

Oysa Türkiye Güneydoğu"da hayvancılık için uygun koşul ve şartlar hayata geçirse 900 milyon dolarlık canlı hayvan ve 500 milyon dolarlık et olmak üzere toplamda yaklaşık 1,5 milyar dolarlık Ortadoğu küçükbaş ithal pazarının en önemli ihracatçı aktörlerinden biri olabilir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Katar, Bahreyn gibi ülkeler toplamda 900 milyon dolara yakın ithalat yapıyor. Bu ülkeler, geçmiş yıllarda Türkiye"nin ihracat yaptığı en önemli ülkelerdi. Ne yazık ki Güneydoğu"da çatışma bu pazarların Avustralya, Suriye, İran, Sudan, İspanya, Fransa gibi ülkelere kaptırılmasına yol açtı. Tarım sektörünü yakından izleyen uzmanlara göre Güneydoğu"da yaşanan çatışmalı ortamın hayvancılık sektörüne yıllık maliyeti 2 milyar dolar.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA