HAVACILIKTA AÇILIM İSİMLERLE BAŞLASIN
Musa Alioğlu
18 Aralık 2010 Cumartesi 11:44
Daha önce, bir gün bunun da olabileceğini bana söyleselerdi asla ve kata inanmazdım. Ama artık olmaz dediklerimiz de oluyor. Konuya şöyle başlamak istiyorum. Anadolu toprakları üzerinde onlarca medeniyet kök salmış , yaşamış ve yerlerini başka medeniyetlere terk ederek gelip geçmişler. Bunlardan biri de hiç kuşku yok ki, Kürtlerdir. Kürtlerin kültürel birikiminin ne olup, ne olmadığı hakkında yorum yapmaktan geri durmak isterim. Kürt edebiyatındaki şair ve yazarlardan yola çıkmak isterim. !7. yüzyılda yaşayan Ahmet Hani ( Ehmede Xani ) bir Kürt edebiyatçısıdır. Onun en fazla bilinen eserinin adı da Mem u Zin diye bilinir. Wikipedya ya göre Kürtçenin Kurmançi lehçesiyle yazılan bu manzum eserde, birbirine aşık olan ancak kavuşamayan iki gencin trajik öyküsünü anlatılır.. Bu hikâye milattan çok önceden bu yana halk arasında söylenen ve mitolojik nitelik kazanan bir destandır. Ozan bu destandan ilham alarak o hikâyeyi kendi çağının yaşantısına göre somut bir kalıba dökmüş, çağdaş bir uslupla yazmıstır. Bu suretle hem destanı kaybolmaktan kurtarmış, hem de insanlığa ölmez bir eser armağan etmiştir.
Bu eserde Mem ve Zîn'in aşkı etrafında çağının yaşantısını, o zamanın sosyal, kültürel ve idari durumunu da güçlü bir maharetle tasvir etmiştir.
İyiliği, doğruluğu, suçsuzluğu, zayıflığı ve çaresizliği Mem ve Zîn'in şahsında toplayarak; kötülüğü, dalkavukluğu, fitneciliği ve ikiyüzlülüğü de Bekir karekterinde somutlaştırarak gözler önüne sermiştir.
Geçenlerde Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, basının karşısına çıktığında elinde bu kitabın tıpkı basımı vardı. Yani devlet, yani Kürtçeyi bilinmeyen bir dil olarak tanımlayan devlet baba, bakanının elinden bir açılıma daha imza attı. Kültür Bakanlığı bugüne kadar resmi dil Türkçenin yanında başka bir dili daha kabullenerek bu kitabı basıp bir görevi daha yerine getirdi.
Tüm bunları neden anlatıyorum diye sorabilirsiniz. Haklısınız. Hemen söylüyorum. Gazetelerde bir haber daha okudum. AK Parti Hükümetlerinin en başaralı ve bu yüzden de değişmez bakanlarından biri olan Sayın Binali Yıldırıma yeni yapılan bir havaalanına Mem u Zin adının verilip verilemeyeceği sorulmuş. Haber doğru ise sayın bakan olabilir, neden olmasın mealinde sözler söylemiş. Yani açılımın bir parçası olarak havalimanlarının da adını değiştirmeye başlamak doğru mudur diye sormak gerek. Bakınız geçen hafta bir başka haber daha vardı bu konuda. Ordu ile Giresun illeri arasında bir havalimanı yapılıyor. Bu havalimanına nasıl bir ad verelim diye düşünülmüş ve ilginç bir isim de karar kılınmış. Bürokratların keskin zekası hemen çalışmış ve Ordunun Oru ile Giresunnun Gi sinden meydana gelen bir isim bulunmuş. Yıllarca henüz olmayan bu alandan bu isimle bahsettik durduk. Sonra birisi çıktı ve dedi ki bu isim olmaz. Çünkü bu ismin İngilizcedeki karşılığı kötü iş yapılan yer anlamına geliyormuş. Hemen kendimize geldik ve alanı artık Ordu-Giresun Havalimanı olarak nitelendirmeye başladık. Doğrusunu yapmışız. Yanlıştan dönmüşüz. Bu konular biz de çok önemli olsa gerek. Körfez Havalimanın adı da böyle oldu ve durumu herkesi memnun ederek kurtardık. Yine aynı şekilde Bodrum Milas Havalimanı da böyle vaziyeti kurtaran alanlardandır. Tüm bunları böyle zorlamalara gerek kalmadan halletmemin daha güzel yolları var ama, nedense tercih etmiyoruz. Yani şimdi yapılan bu havalimanına neden Ahmet Hani adı değil de eserinin adı önerildi anlamış değilim. Peki diyelim ki sayın bakan kabul etti ve bu isim bu alana verildi. Tabelaya bunu Kürtçe olarak Ehmede Xani diye mi yazacağız. Hani yani biz de x harfi yoktur, yasaktır ya. Ne bileyim bir iş çıkmasın sakın. Birileri ihbar edip bürokratlara hesap sorulmasın sakın. Peki bu isim verildi diyelim, bunun devamı gelmez mi. Yarın Vanlılar kalkıp Biz Bu Ferit Melenin adını istemiyoruz diye ortaya çıkarlarsa ne yapacağız. Bu memlekete başbakan olarak hizmet veren bir adamın adını oradan silecek miyiz? Bu işler eğer halkoylamasına sunulursa işin tadı kaçar. Doğu ve Güneydoğu illerindeki havalimanlarının ve havaalanlarının adlarının birer birer değişmesi gündem gelir. Fakat bunun bir kuralı var. Yani her istediğimizde isimleri değiştiremeyiz. Uluslararası kodların belirlenmesi açısından bu iş öyle kolay olmaz.
Zamanın birinde Ulaştırma Bakanı olan Sayın Ömer Barutçuyu telefon açıp, gazeteci olarak öneride bulundum ve dedim ki Trabzon Havalimanına Adnan Kahvecinin adını verelim. Olmaz sayın hemşerim dedi, çünkü o zaman Akçaabatlı Başbakan Hasan Sakanın hatırasına hürmet etmemiş oluruz diye devam etti. Hak verdim ve sustum. Ama yıllarca Trabzon Havalimanının adı değişsin de, nasıl değişirse değişsin diye saf saf bekledim. Kimse oraya bir isim verme durumunda olmadı. Recep Yazıcıoğlu olsun diyenler de boşuna hayal kurdu. Bakın ama, Süleyman Demirel yaşarken adı memleketindeki havalimanına verildi. Ecevitin esamesi bile okunmadı. Hakeza, Turgut Özalın adı hiçbir havalimanına verilmedi. Şimdi diyorum ki Tayyip Beyin adını bakalım kim hangi alana önerecek. Ak Partili vekiller neden bunun dile getiremiyor.. Şayet yoksa öneren, bunu ben mi önersem acaba diyorum. Yeni yapılan bir havalimanına Sayın Başbakanın adını verin derim. Neden olmasın ki. Hak ettiler bunu. Zaman geçmiş değil, Bülent Ecevitin adını neden Zonguldak Havalimanına veremedik bilmek lazım. Turgut Özalın adını Malatya Havalimanına verebiliriz hala. Yani eğer devlet baba açılım yapacaksa her anlamda yapsın. Nazım Hikmetin adını , Naim Süleymanoğlunun adının veya Yaşar Doğunun adını bir yerlere verebilelim. Naçizane bir önerim daha var. Türk ulaştırma tarihine adını altın harflerle yazdıran ve bir devrimi yaratan Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırımın adının da bir yerlere verilmesi konusunu gündeme getirip öneride bulunmak isterim. Erzincan Havalimanının adı neden Binali Yıldırım Havalimanı olmasın. Yani Mem ü Zin oluyor da Binali Yıldırım neden olmuyor. Kendisi çıkıp böyle bir şey söyleyemez. Asaleti buna elvermez. Ama ben kamu adına bunu dile getirebilirim. Ne dersiniz..
.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm