22 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara15°C
  • Antalya17°C

HAVACILIK DEVLET DESTEĞİ BEKLİYOR

Musa Alioğlu

20 Temmuz 2009 Pazartesi 13:03

Türkiye'de devletin yönetilmesi için gerekli kanun ve yönetmelikler yapılırken hangi aşamalardan geçildiğini biliyoruz. Milletvekilleri kendi ilgi alanları olmayan konularda, önlerine gelen ve teknik ibarelerini ve içeriğini bilmedikleri, anlamadıkları birçok konuda karar verip işi hallediyorlar. Yani "Biz kanun çıkardık" diyorlar. Oysa işin aslı böyle değil. Kanunları onlar çıkarmıyorlar. Kanunları hazırlayıp onların önüne koyan bürokratlar çıkarıyor dersek daha doğru olur.

İktidar şayet yeterli çoğunluğa sahipse, istediği kanunu çıkarabilir. Ama tabii çoğu zaman genel kurula geldiği biçimiyle.

Bunları söylemekteki amacım, devletin gelir kalemlerini belirleyen kanunların, tüzüklerin, yönetmeliklerin hazırlanırken böyle bir yöntem izlendiğini bilmeniz içindir. Devlet çarkının dönmesi için elbette paraya ihtiyaç var. Devletin bütün hizmetleri ücretsiz veremeyeceği gerçeğini kabul ediyorum. Ancak, yapılan düzenlemelerde, verilen hizmetlerin şekline bakarak daha adil bir ücretlendirme yapılabilir diye düşünüyorum.

Örneğin, turizm ülkemizin olmazsa olmazıdır. Bu sektörün 50'ye yakın yan sektöre iş imkanı sağladığını biliyoruz. Devlet bütçesinin en önemli gelir kalemlerinden biri olan turizm gelirlerinde uygulamanın nasıl olduğunu mizahi olarak anlatan TÜRSAB Başkanı Sayın Başaran Ulusoy'un sözlerini buraya alacağım. Ulusoy diyor ki " Dev yabancı yolcu gemisi gündüz vakti gelir limana yanaşır, aydınlatma parası istenir. Gemide modern sağlık ünitesi ve doktorları vardır. Ama hekimlik hizmeti için para talep edilir. "

İşte benim anlamadığım budur. Bu kanunlar belki 30-40 yıl önce yapılmıştır. Bunları revize etmek kimsenin aklına gelmez mi? Elbette gelir, gelmesine ama devletin gelirlerinin eksiltmesine kimsenin gönlü razı değildir. Özellikle, Maliye Bakanları bütçenin açık vermemesi için can siperane bir savaş verirler.

Havacılık sektöründe Ulaştırma Bakanlığı'nın geçmişteki anlayışı artık yoktur. Tozlu raflardan hiç indirilmemiş kanunları ele alarak bir takım yeniliklerin yapılması, bir takım konularda indirimler yapılması sektöre canlılık kazandırmıştır.

Yani, şayet bu hükümet uçak yakıtında ÖTV'yi kaldırmasaydı bu halk uçağa bu kadar çok binebilir miydi ? Çok akılcı davranarak, bu ve buna benzer indirimleri yapan Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım'ın başka konularda da yine aynı hassasiyeti göstermesinden sektör son derece memnundur. Fakat, gelin görün ki, en fazla gelir toplayan ve vergi rekortmenleri arasında ilk sıralarda yer alan kurum olan Devlet Hava Meydanları İşletmesi bazı konularda biraz daha gerçekçi olmalıdır.

Zaman zaman karşılıklı görüşmeler yaptıklarını, aksaklıkları madde madde görüştüklerini biliyoruz. Ama buna rağmen bazı kalemlerdeki anlamsız ücretlerin değişmesi şart olmuştur. Yapılan indirimleri görmezden gelmemekle birlikte gerekli olan yerde gerekli indirim yapılması yararlı olur kanaatindeyim. Konma konaklama ve aydınlatma gibi kalemlerde bazı havaalanları veya havalimanlarında yapılan indirimler hiç bir işe yaramamaktadır. Gerekli olan havalimanlarında indirim yapılması daha doğru olur.

Tekirdağ -Çorlu'da konma ve aydınlatmada ilk dört saat ücretsiz, konaklama ise ücretinin ilk dört saati ücretsiz, ikinci dört saati yüzde 50 indirimlidir. Bu alanda sekiz saati aşan durumlarda ise tam tarife uygulanır. Bazı alanlarda ise yüzde 40 veya yüzde 90'lara varan indirimler vardır. Bunları örnek olsun diye söylüyorum. Yani bir eksiltme yapıp, başka yerden artırma yaparak bir yere varılamaz.

Az veya çok yapılan bu indirimlere rağmen havacılık sektörü gider kalemlerinden fazla bir tasarruf yapamıyor. DHMİ ve SHGM'nin ücret tarifelerinin yeniden ele alınmasında fayda var. Doğaldır ki, bu iki kurumun sayın yöneticileri bunu yapmakta zorlanabilirler. Yasalar, devlet gelirlerinin nasıl düzenleneceğini kanunlarla belirlemiştir. Hiç bir genel müdürün böyle bir lüksü yoktur. Hatta sayın bakanın bile bu konuda elinin çok da serbest olduğunu söylemek yanlış olur. Burası kabile olsa dediğimiz olur. Ama devlet aygıtında "Ben yaptım, oldu" diye bir kavramın olmadığını da biliyoruz, kendilerine hak veriyoruz.

Fakat; konuşarak, ikna ederek bir araya gelerek tüm tarafların en doğru ve en sağlıklı sonuca ulaşması mümkündür. Yapılacak olan Havacılık Şurası'nda bu konuların da dile getirilmesi iyi olur kanaatindeyim.