22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara12°C
  • Antalya14°C

DAVUL KİMDE? TOKMAK KİMDE?

Özkan Altıntaş

03 Şubat 2019 Pazar 09:00

Bugün siyaset yazalım dedim. Çünkü çok sevgili arkadaşım SuperHaber röportaj editörü Hülya Okur yıllarca Türk ekonomisine yön veren eski Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'le güzel bir röportaj yapmış. Tüzmen  bugünkü Türk siyasetini ve ekonomisi hakkındaki konuşurken bir çok gerçeği de dile getirmiş. Tüzmen röportajda temkinli sözlerle günümüzdeki siyaseti özetleyen bir kaç cümle kuruyor.

Bunlar şöyle:
“MHP birleşmeseydi liderinin ve partinin yaşam süresi sıkıntıya girerdi”, “Mutlak iktidar mutlaka yıpranır”, “MHP en kazançli parti haline geldi” ve…

“Davul AK Parti'nin davulu, MHP arkadan gelen güzel ses” dedi.

Yani… Herkesin bildiği şekliyle “Davul AK Parti’de tokmak MHP’de…” demek istemiş..

Cumhur İttifakı için "Vektörel kuvvet patlaması" benzetmesi yapan Tüzmen, 31 Mart seçimleri içinse "Zevkli geçecek" diyor.
Tüzmen, sözlerini şöyle açıklıyor:

“MHP birleşmeseydi, gerek parti lideri gerekse partinin yaşam süresi sıkıntıya girebilirdi. Bütün partiler zaman içerisinde yıpranmalarla karşılaşıyor. İktidarlar yıpranır, mutlak iktidar mutlaka yıpranır. Bu yıpranmanın önüne geçebilmek için akıllı bir hareket yaptı. Ve MHP, şu anda en kazançlı parti haline geldi. Davul şu anda AK Parti’nin davulu. MHP de ona çok güzel ritim sağlayan arkadan gelen sesi, iki taraftan da çok güzel ses geliyor. Bahçeli, ittifak olmasaydı gerek kendisi için gerek partisi için akıllı bir adım atmamış olacaktı. Dışarıda kalmış bir MHP, neyi nasıl savunacaktı.

Ülkenin beka sorunu var” dedikten sonra akan sular durur. Bence doğru hareket yaptı. AK Parti de doğru hareket yaptı çünkü senelerce iktidarda olmanın verdiği yıpranmalar dolayısıyla eksiklerini kapatmak, yıpranmış yerlerini düzeltmek ve yeni ufuklar açmak ve yeni kitlelere erişme fırsatı buldu. Zaten sağlam muhafazakar bir kitle var, milliyetçi kitlenini de bunun içinde yer alması iyi oldu. AK Parti ilk kurulduğunda kendisini muhafazakar, milliyetçi olarak tanımlayarak siyasete girdi. Sonradan müslüman demokratlar gibi değişik tanımlamalar da oldu. Türkiye bazı klişeleri kendisine uydurabilirse kabul ediyor, uyduramazsa kabul etmiyor.”
Tüzmen, siyaseti Erdoğan’dan öğrendiğini söylerken gerçekleri ortaya koyuyor.

Öte yanda CHP ne yapıyor?
Kendi içinde savaşıyor görüntüsü veriyor.
Demokratik Sol Parti'nin Şişli Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül, CNNTÜRK'te Hakan Çelik'e konuk olduğu programda "Ben Kılıçdaroğlu'na asla kırgın değilim ama çevresinde ona eksik bilgiler veren ve yanlış yönlendirenler var. CHP'de partinin iktidar olmasını istemeyen kadrolar var" dedi.
Ayrıca CHP’de koltuğunu kaybetmekten korkanların bu kaos ortamını yarattıklarını sözlerine ekliyor.
İnsan şaşırıyor doğrusu… İktidar değilsin… Hatta doğru dürüst muhalefet bile değilsin… Hangi koltuğu korumaya çalışıyorsun da liderini yanlış yönlendiriyorsun?
Mazallah bu kafadaki insanlar iktidara gelseler neler olacağını kimse bilemez.

İşte bu insanlar yüzünden AK Parti güçleniyor, Erdoğan istediğini yapabiliyor.
Onların bu halinden en çok memnun olan ise Erdoğan oluyor. Çünkü herkesin kafasında bir algı oluştu. CHP iktidar olmak istemiyor ve Erdoğan’ın liderliğini sürdürmesini istiyor.
Çünkü bu kadrolar iktidar olmaktan korkuyor ve oldukları yerlerden memnun görünüyorlar.

Türkiye’de son günlerde yaygın bir kavram oluştu. Katıldığım toplantılarda herkes birbirine “başkan” diye hitap ediyor. Hele seçimler gelirken başkan sayısı giderek arttı. Önüne gelen başkan…
Pazarda patlıcan 14 lira, sivri biber 13 lira, soğan 6 lira olmuş. Halk açlıktan gram gram alıyor. Neredeyse galeyana gelecek, kimsenin umurunda değil…
Varmı yok mu ‘başkan”… Öte yanda davulu çalan tokmağı sallayan ortada…
Siyasetin aklını başına alıp artık tüm halkı kucaklayan ve onları refaha ulaştıracak insanlara ihtiyacı var.

Etimiz budumuz ne? Halkımız sııntı içinde Suriye, Myamar ve daha adını bile duymadığımız nerede olduğu bilinmeyen ülkelere yardım yapıyor. Asıl yardımı bekleyenin Türk halkı olduğu unutuluyor.
Şu davulda, tokmakta artık halkın kafasında çalmasın deniliyor. Ama, demokrasiyi hazmetmeyen ülkelerin sonu böyle oluyor.

Herkes seçimlerin sonucunu üç aşağı beş yukarı biliyor. Ama en büyük tehlike seçimden sonra gelecek zamlar, sıkıntılar ve ekenomik krizin zirveye vurmasıdır. Çünkü değirmenin suyu kesilmek üzeredir. Belki de IMF kapımıza dayanacak.
Yine ne varsa Türk milletinde olacak. Yani “Vur abalıya” misali tehlikelere hazır olun.

HÜLYA OKUR'UN RÖPORTAJI İÇİN LİNKİ TIKLAYABİLİRSİNİZ
https://www.superhaber.tv/kursad-tuzmenden-feto-cikisi-peki-siyasiler-nerede-haber-170709