21 Kasım 2024
  • İstanbul13°C
  • Ankara17°C
  • Antalya19°C

ÇIKMAYAN CAN’DAKİ, UMUT!

Osman Özbuldu

20 Ocak 2014 Pazartesi 21:38

Herkesin bir köşeye çekilip, zaman zaman yüksek sesle düşünmesinde fayda vardır diyerek, Rehberlik Meslek Yasası sonrası süreci birlikte değerlendirelim, istedim.
Yetkisiz rehberlik faaliyetlerinin etkin olarak engellenememesi nedeniyle, yasanın etkisi yer yer tartışılır oldu. Haklarında tutanak tutulanlardan caydırıcı ceza almadıklarından olsa gerek, kaçak rehberler işi azıttı da denilebilir. Göze çok görünür oldular, üstelik arsızlaştılar. Odalarca yapılan uygulamaların yol açtığı çelişkiler ise işleri daha karıştırdı !
Hal böyleyken, meslek adına olumlu denilecek bir değişiklik henüz hissedilmiyor ve bu durum rehberlerin hoşnutsuzluğunu artırıyor. Bu kanunla rehberlerin sindirildiği, meydanın kaçaklara kaldığı konuşulur oldu. Bu yetmezmiş gibi, birlikçe tespit edilen ücretlerin altında rehberlik hizmeti veren turist rehberlerinin sebep olduğu haksız rekabet can sıkıyor.
Her şey daha güzel olacak, denilmiş ve rehber meslek oda yöneticilerince, meslek yasasının turist rehberliği mesleğinin sorunlarına umut olduğu yönünde, çözüm mesajları verilmişti. 30 yılın rehber rüyası gerçekleşti diyen ve gazete manşetlerinde fotoğrafları eksik olmayan yöneticiler de vardı. Turist rehberleri meslek kanununun yasallaşması nedeniyle, vesile olan devlet yöneticilerine müteşekkir olundu. Olanaksızlıklar içinde olan oda bütçelerinden karşılanarak tam sayfa ilânlar verildi, kutlamalar yapıldı ve halaylar çekildi.
Turist rehberinin beklentilerine cevap olan bir yasal sürecin başladığı dile getirilir olmuştu.
Öncelikle, meslek yasasıyla, esnaf rehber odaları üyeleriyle birlikte meslek odası niteliğine dönüşmüş ve yasanın emrettiği üzere, yerleşim yeri bu odaların sorumluluk alanlarında olan, henüz üye olmamış turist rehberleri 6 ay içinde kayıt olmaya çağrılmışlar.
Fakat, her nedense, yol gösterici yönetmelik olmadığı gerekçesiyle, üyelik kayıt başvuruları üyeliğe dönüştürülemedi.
Kanaatimce, kargaşaları önleyici olması adına, turist rehberliği yönetmeliği, kanunun yayınlanma tarihi itibariyle hazır olmalıydı, Ancak, kanunun yayınlanma tarihinden 9 aylık bir süre sonrası, nihayet, resmi gazetede yayınlanabildi.
Kanun kabulü sonrası yapılan üyelik başvurularına olumsuz tutum içinde olan yöneticiler, meslektaşların hak kaybını önlemek adına, yönetmelik olmamasına rağmen sihirli bir formül ile, olmazı olur yapabildiler. 6 ay içinde üye kaydı olunması zorunluluğu sorun olmaktan çıktı ve bu durum bakan talimatıyla denilerek haledildi.
Anlaşılan ayıplı olan o kadar çok ki, kimse bir diğerinin ayıbını cesaretle eleştiremedi. Şikâyet cesaretini gösterenlere, Yöneticilerce saptırma cevaplar verilerek sorunların üstü örtüldü. Bakan talimatıyla, yasa, yönetmelik hükümleri herkesin gözleri önünde yok sayılabildi.
Yasalara aykırı olmasına rağmen, bürokrat ve oda yöneticilerinin bilgisi dahilinde, zorluklar sorunsuz aşılabildi. Her nedense, bu garabete hiç kimsenin itirazı olmadı. Bununla birlikte, sözü edilen talimat çözüm bekleyen sorunlarda söz konusu dahi olmamıştı. Birkaç sessiz lâkırdı dışında, sorgulanmadı denilebilir !
Turist rehberliği yönetmeliği 9 ay sonra yürürlüğe girdi ve Kanun’a uyum sağlandı.
Bu süre içinde, Kanunun hükmettiği ve yönetmeliğin kılavuzluğunu gerektiren uygulamalar meslek odalarınca farklı yorumlandı ve rehberlerin kafaları karıştı.
Kanunla birlikte, meslek odasına dönüşen 3 odanın 2’sinin yöneticileri, yasanın emrettiği 3 ay içinde yapılması hüküm altına alınan ilk genel kurullarını yaptılar.
Üstelik, kanunda yer alan “çalışma kartı olmayan üyeler oy kullanamaz” ifadesine, mevcut hiçbir üye yasal “seçme seçilme” hakkına sahip olmadığı halde ve yol gösterici yönetmelik henüz yürürlükte olmamasına rağmen, “sözde” hazirun listeleri düzenlemekte sakınca görmediler.
Bir diğer meslek oda yöneticileri durumu abartı ve oda üyesi olmayanları da listeye dahil ederek genel kurul yaptılar ve bu kargaşayı fırsata çevirmekte, hiç rahatsızlık duymadılar,
Mesleğe sahip çıkma duyarlılığı olan turist rehberleri ise, yasal mevzuatı yeterince bilmediklerinden, hiçbir şeyin farkında olmadılar ve bir anlamda bu olumsuz gidişin suç ortakları sayılırlar.
Her şey herkesin gözleri önünde yaşandığı halde, sosyal medyada yapılan dedikodu ötesinde, resmi bir karşı çıkış olmadığından olsa gerek, Yasa ve yönetmeliğe aykırı uygulamalardan kimse rahatsız olmadı. Kanaatimce, itiraz olmayınca, “Ben yaptım oldu” denilmesinde hiçbir yönetici de beis görmedi.
Bakanlık bürokratlarınca da, birkaç sözlü uyarı dışında, etkin müdahale olmayınca, seçimlerle göreve gelen oda yöneticileri de durumdan vazife çıkararak, kanun ve yönetmelikleri yok saymaya devam etmiş de olabilirler!
Ancak, üstü örtülen bu aykırılıklar yasal kabul edilmeli mi? Yoksa, Rehberlik Meslek Kanunu denilen yasal süreci, biz yanlış anladık ve beklentimizi yüksek mi tuttuk !
Anlaşılacağı gibi, bir yasamız var, ama, gün geçtikçe, işleri içinden çıkılmaz hale geldiğinden olsa gerek, sevincimiz kursağımızda kaldı, dersek abartmamış oluruz. Bu yetmezmiş gibi, yöneticilerin gerçekle ilişkisi olmayan kendi doğruları ve oldu bittileri bu kargaşayı derinleştiriyor.
Ancak, her şeye rağmen, birlik adına mesleğe ve meslektaşlara inanıyorum. Bunca kargaşaya rağmen, Fikir ve el birliği yapılabilirse, zorlukları aşabiliriz, diye düşünüyorum…
Çıkmayan can’daki, umut!