23 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Ankara0°C
  • Antalya11°C

CEM POLATOĞLU, TÜRK TURİZMİ İÇİN DEĞERDİR

Özkan Altıntaş

03 Ağustos 2012 Cuma 12:58

Baracuda Turizm'in sahibi Cem Polatoğlu’nun acente belgesinin jet hızıyla iptal edilmesi Türk adaleti, dünya hukuku adına bir yüz karasıdır. Türk turizminde tedavisi olmayan büyük bir yara açılmıştır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde insanın ekmeğiyle böyle oynanmaz.
Kanunlar toplumun dengesini korumak üzere kurulur. Yargıda sistem “uzlaşma” üzerine çalışır.
Cem Polatoğlu eğri veya doğru yaptı. Ama ona sadece “ihtar” verilir ve “Sen bu işten geri çekil” denir.
Ama ne yapıldı “Kapat dükkânı ve aç kal” denildi.
Modern dünyanın adaletinde böyle bir uygulama yoktur.

İKİ İHTAR BİR TEKDİR VE TASDİKNAME’Yİ UNUTTUK

Hepimiz öğrencilik yaptık ve hatırlarız.
Yargının temeli zaten okuldaki uygulamalardan başlar.
Öğrenci kabahat işlerse iki ihtar bir tekdir ve tasdikname verilir. Bunun amiyane tabirle başka bir şekli de vardır ve dilimize pelesenk olmuştur.
Tasdiknameyi alan öğrenci ne yapar.
Başka bir okula kaydını yapar, kendine çeki düzen verir ve eğitimini sürdürür.
Şimdi Cem Polatoğlu’nun hangi okula göndereceğiz.
Ya da hangi ülkeye…
30 yıllık başarılı turizmci Cem Polatoğlu memleketi terk mi edecek?
Ona “Sen bu işi yapma denilerek sen bu ülkeyi terk et” denilmiştir.
Bu Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümündeki çalışma özgürlüğü kısıtlanamaz şeklindeki “Herkes yaşama, madde ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir (Kişinin Hakları ve Ödevleri Md. 17)” maddesine aykırıdır.
Bu demokratik adalet adına çok acı bir gerçektir.
Kaldı ki Cem Polatoğlu’nun düşüncesi proje bazındadır.
Ortada ne giden ve ne de gelen…
Yani olmayan bir eylem infaz edilmiştir.

İŞPORTACI DEĞİL Kİ, TEZGAHINI TOPLASIN KAÇSIN

Cem Polatoğlu’nun sevmeyeni de vardır, ama seveni boldur.
Bu olay sonrası telefonları durmadı.
Bir çok seyahat acentesi “Bizim şirketimiz senin. İşlerini buradan yapabilirsin” dedi.
Cem Polatoğlu, yılların birikimiyle önemli bir müşteri portföyüne sahiptir.
Bayram üzeri plânladığı, belki de Kultür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı “erken rezervasyon” kampanyası ile sattığı ve parasını aldığı bir çok tur var.
Müşterileri ne olacak diye bekliyor?
Cem Polatoğlu, bir ticarethane çalıştırıyor.
Vergisini veriyor, yasalara uyuyor.
Adam işportacı değil ki, tezgahını toplasın belediye zabıtalarından kaçar gibi kaçsın.
Geçen bayram Mısır’da, İspanya’da turistler kalmıştı.
Bu kez Bakanlık emriyle Cem Polatoğlu’nun turistleri Türkiye’de kaldı.
Şimdi ne olacak?
Almıza gelmişken Cem Polatoğlu’nun belgesini jet hızıyla iptal eden sistem bayramda yurt dışında turist bıraktıkları için “kapatacağız” dediği acentelere ne yaptı?
Onlardan birisi iflas bayrağını çekti. Başka acenteler kurdu, işine devam ediyor. Ama sıkıntıları hala bitmedi. Bu durumda onlara ses çıkaran yok.

TÜRK TURİZMİNİN “ENDER” VE “ÖZEL” İNSANIDIR

Yaklaşık 30 yıldanberi Türk turizmine getirdiği yeniliklerle kendini daima gündemde tutmasını bilmiştir.
Cem Polatoğlu, Türsab’ın Tepebaşı’nda düzenlediği fuarlar döneminde Pronto Tour olarak Ali Onaran ile birlikte Türk turizminde bilgisayarı kullanan ilk turizmcilerdendir.
Fuarda kartını aldığı kişiye telefon hattından bağlandığı laptop ile faks çeker işbirliğine teşekkür ederdi.
Sonra internet geldi ve Cem Polatoğlu’nun önü açıldı.
Cem Polatoğlu, Türk turizminin “ender” ve “özel” insanlarındandır. Daima yeni fikirlerle ve projelerle farklı gözlemlerle ortaya çıkar.
Egzotik turlardaki başarısı da bu görüşlerine paralel olan çalışmalarıdır.
Bir çok seyahat acentesi oturduğu yerden program yaparak konuklarına dünyayı gezdirirken, Polatoğlu 365 günün 300 günü dünyayı dolaşarak “Türk insanına dünyanın neresini tanıtayım” diye dolaşır.
Demokratik yapısı gereği muhaliftir.
Turizmde öyle de olmak gerekir.
Adalette bile yerleşik bir kavram vardır.
Doğruya ulaşmak için “Şüphe sanığın lehinedir” derler.
Cem Polatoğlu, görmeden, gitmeden inanmaz.
Kendi doğrularında çalışan Türkiye’nin önemli turizmcilerindendir.
Bir anda onu yok etmeye karar vermek, Türk turizmine neşter vurmaktan farklı değildir.
Bir çok "profesyonel geçinen" turizmci “Bana ne?” derken, dünyayı gezerek bilgi ve birikimini Türk turizmine taşıyan nadir, tabiri caizse “amatör” turizmcilerdendir.
İnternet üzerinden “kültür dolu” yazıları bir çok turizmciye, hatta gazetecilere ışık olmuştur.
Bu nedenlerle Cem Polatoğlu bir değerdir.

AMERİKA’DA DOĞUM ETİK Mİ PATİK Mİ?

Gelelim kürtaj turizmi meselesine…
Türkiye’de gazetelerde çarşaf çarşaf “Amerika’da doğum” diye ilan verenler etik mi yapıyorlar yoksa patik mi?
Gazetelerde zaman zaman siyasilerinde olduğu turlarda yaşanan seks rezaletlerine konu olan turlar nasıl düzenleniyor? Edirne’yi geçenin kimlik değiştirdiği bir turizm anlayışı bu güne kadar etik miydi?

FARKI YARATAN TURİZMDE MAMAYI KAPAR

Turizmin ana teması “fark yaratmaktır” Farkı yaratan turizmde mamayı kapar…
Geçtiğimiz yıllarda Kuşadası’na gelen eşcinsel gemisini rahatsız etmiştik. Sonra adamların alışverişteki harcamalarını görünce yaptığımız hatayı anlayıp iskeleye kırmızı halı serip karşıladık. Bu süre içinde onların elele dolaşmalarından rahatsız olmadık.
Kontrol edemedik ve büyük gelir kaynağı olan casinoyu yasakladık.
Daha sonra casino için yurtdışına giden sayısı arttı.
Türkiye bu hareketten milyonlarca dolar kayba uğradı. Bir çok ote, acentel kapandı ve battı.
Türkiye turizminin “fark”a ihtiyacı var.
Eloğlu farkı “özgürlük” olarak yakaladı ve Türkiye’yi turizmde hızla solluyor.
Yakında Türkiye'nin Avrupa ve dünyada sıralamadaki yeri aşağı düşerse şaşırmayın.

YASAKLAR ÜLKESİ OLARAK TURİST KAÇIRIYORUZ

Rakiplerimi turizmde atılımlar yaparken biz ne yapıyoruz?
Yasaklar ülkesi olmaya devam ediyor ve turist kaçırıyoruz.
Yapılan her projeyi demokratik kurallar içinde “yumuşak iniş” şeklinde çözeceğimize yangın yerine çeviriyoruz.
Sonra bu hareketlerden birilerinin nemalandığı dedikoduları ortaya atılıyor.
Hatta çözüm üretileceğine “Emir üst makamlardan geldi” gibi dedikodularla mazeretler uyduruluyor.
Aslında bu gibi olayları örtbas etmesi gerekenler pehlivan gibi ortaya çıkarak Türk turizmine zarar veriyorlar. Bizce “kol kırılır yen içinde kalır” sözü boşuna söylenmemiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, turizmde kavga çıkarmak için yoktur. Türk turizminde uzlaşmayı sağlamak için vardır. Demokrasilerde asarak, keserek yöneticilik olmaz. Böyle bir makamın “kapattım” demesi bile adaletle bağdaşmayan bir harekettir.
Geç kalınmadan bu ayıbın örtülerek, daha uzlaşmacı bir tavırla düzeltilmesi gerekmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "en büyük olarak", Türsab'ın ise üyesine karşı asli görevi olan "koruma, kollama" görevini yerine getirerek turizmin daha fazla yara almasının önüne geçmesini
diliyoruz.
Cem Polatoğlu'nun canı çok yandı ve yazılar yazıyor.
Kimin canı yansa onun yazdıklarını yazar. Belki de daha fazlasını bile yazar.
Yine de soğukkanlı davrandığı için kendisini kutluyorum.
Demokratik bir ülke olduğunu iddia eden Türkiye’de kimse kimseye “sen aç kal!”, “sen yaşa!” deme hakkına sahip değildir.
Cem Polatoğlu, Türk turizmi için her seyahat acentesi sahibi kadar bir değerdir.
Bu yazıyı tüm turizm acentelerinin başına böyle şeyler gelebileceği için yazdım.
Proje üretirken dikkatli olmaları için yazdım.
Sürç-i lisan edecekleri projeler üretmemeleri için yazdım.
Fincancı katırlarını ürkütmeleri gerektiği için yazdım.
En önemlisi turizmde olması gereken adalet arayışı için yazdım.
Birilerinin artık seyahat acentelerini her koşulda koruması, kollaması  veya koruma sistemleri yaratması gerektiğine inanıyorum.
Son yıllarda batıp çıkan seyahat acentelerini izlemekten yoruldum.
Birileri Türk turizmini kurtarmalıdır.
Çok yazık!