BAKAN ERSOY: EN İYİ BİLDİĞİM İŞİ YAPIYORUM KEYİFLİYİM
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, 33 yıldır sektörün en önemli isimlerinden biri. Yılların turizm duayeni. Şimdi üstlendiği görev ise ağır, beş aydır tecrübelerini siyasete aktarmaya başladı.
24 Aralık 2018 Pazartesi 20:00
İSTANBUL - Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, 33 yıldır sektörün en önemli isimlerinden biri. Yılların turizm duayeni. Şimdi üstlendiği görev ise ağır, beş aydır tecrübelerini siyasete aktarmaya başladı.
Güzel bir pazar sabahı neşe dolu bir eve konuk oldum. Kapıda kırmızı balonuyla oynayan dört yaşındaki Aslan Can tarafından karşılandım. Hemen arkasından evin zarif hanımı Pervin Ersoy sıcacık, kocaman bir gülümsemeyle göründü. Ve ardından son derece yakışıklı bir bey geldi; 11 yaşındaki Mehmet Reşat... Pazar sabahı bu güzel ailenin evine konuk olma nedenim çiçeği burnunda Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy'la sohbet etmekti. Bakan da gelince aile tablosu tamamlandı. Ev ortamında olunca bürokratik sınırların yerini sıcak bir sohbet aldı. Yıllardır işadamı olarak tanıdığımız Mehmet Ersoy'un, beş aylık bakanlık tecrübesini, yaşadıklarını, masanın diğer tarafında oturmanın avantajlarını ve dezavantajlarını konuştuk. Sohbetimiz vaatler ve hedeflerden çok, başkanlık sisteminin ardından göreve gelen ve bu görev kendisine de sürpriz olan birinin yaşadıklarını anlamak üzerineydi.
- Siyasete alıştınız mı?
- Zaten iş odaklı biriyim. 1985'ten beri turizmin içindeyim. Bakanlıktaki görev ve sorumluluklarımın yarısı da turizmle ilgili. Kendimi bildim bileli yaptığım işi yapıyorum. Ve en önemlisi bana, "Şöyle olsa daha iyi olurdu" dediğim şeyleri düzeltme şansı, yetkisi verildi. Bu yüzden keyifle yaptığım bir iş. Fiziki yorgunluğu hissetmiyorum bile. Zaman zaman bu konuda ailem de, arkadaşlarım da beni eleştirir; zaman mefhumum yoktur. İş odaklı olduğum için, hedefe nasıl ulaşırız, nasıl gerçekleştiririz, yeni hedef nasıl buluruz diye düşünürüm. Genç yaştan beri, hatta çocukluğumdan beri bildiğim tek iş bu. O işi daha iyi yapmam için fırsat verildi, ben de bütün bilgi ve birikimimle bunun için gayret ediyorum.
GÜNÜN EN ÖNEMLİ MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
- Bakanlık listeleri açıklandığında isminiz epey sevinçle ve umutla karşılandı. Sektöre hakimolmanız çok önemli bir veriydi. Bu teklifi bekliyor muydunuz?
- Siyasetçi değilim. Çok fazla Ankara'ya gidip gelmişliğim bile yoktu. Başkanlık sistemiyle, böyle bir yönetim tarzına geçileceği söyleniyordu zaten. Ama bana teklif edildiğinde sürpriz oldu. Bu, sistemin yarattığı umut ve sevinç aslında. Başkanlık sistemine geçmeseniz, bizim gibi isimleri görmek mümkün olmazdı. Devlet Başkanı arkanızda durmazsa da bir şeylere imza atma şansınız yok. Dışardan bakınca bir ivme görülüyorsa, bunun sırrı Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın desteği. O arkamızda durmasa, tamamen yabancı olduğunuz bir yapıda, böyle bir organizasyonu gerçekleştirme şansınız yok. Başarı tek başına gelmiyor, işi biliyor olmak başarıyı getirmiyor.
- Alman Lisesi mezunusunuz. Alman ekolüyle yetişmek size ne kattı?
- Alman Lisesi bana çok şey kattı. Alman iş disiplinini orada kazandım. Ama asıl siyasetin temeli orada bünyeme kazındı. Okul başkanı seçilmiştim. Bu seçim yoluyla demokratik yönetim tarzı nedir, seçim nedir hepsini öğrendim. Bir kabine kurar gibi ince ince çalışmak gerekiyordu. Tüm öğrencilere seçilmek için konuşmalar yaptım, sınıfları gezdim, oy istedim. Seçimle geldikten sonra çok geniş yetkileriniz oluyor. Yönetici olmayı da orada öğrendim. Öğrenci başkanıyken görevimin adı bakanlık değildi ama benzerdi. Dış ilişkiler, spor aktiviteler gibi bölümler bana bağlıydı. Aslında CEO'luk yöneticileri yönetme sanatı. Almanlar kadar Japonlar da iş disiplini konusunda çok çarpıcı. Japonya seyahatimde fark ettim, kurallara çok dikkat ediyorlar, aşırı hassaslar, disiplinliler.
- Türklerin çalışma disiplinini nasıl tanımlarsınız?
- Bizim vatandaşımızın, özellikle yöneticilerimizin şöyle bir özelliği var; en baştaki kişinin işini doğru yaptığını göstermesi gerekiyor. Biz Türklerde körü körüne bir disiplin yok, mantık var. Eğer yönetici olarak işinizi iyi yaptığınızı gösterirseniz, altınızdaki ekip size saygı duyuyor ve bağlanıyor. İş yapma biçiminize ve size saygı duyarsa peşinizden geliyor. Baştaki insan oraya mirasla da gelebilir, atanabilir de... Sonuçta alttaki kişiye işinizi iyi yaptığınızı göstermeniz şart! Benim iş hayatından öğrendiğim bu.
ÇALIŞIP KAZANMAK ZORUNDAYDIK
- Siz de mutfaktan yetişen birisiniz. Babanız varlıklı biri ama işe tur rehberliğinden başlamışsınız... İkiz kardeşinizle öğrencilere turlar düzenleyerek ticarete girmişsiniz...
- Evet, Türkiye'de öğrenci turlarını ilk düzenleyenleriz. Babam varlıklıydı ama kimseye hak etmediği kadarını vermezdi, yeteri kadar verirdi. Hep çalışıp kazanmak zorundaydık. Kendisi de sıfırdan, kuruşları biriktirerek başlamış biri. Bol kepçe dağıtan bir karakter değildi. Bunun da bize iş hayatında çok faydası oldu. Bize bu konuda sayısız dersler vermiştir. Bu derslerden sonra sonra bırakın A, B planlarını, Z planına kadar yaparım. Tüm olasılıklara göre yedek plan hazırlarım. İşimi şansa bırakmamaya çalışırım.
- Bakanlık koltuğuna oturmadan önce eminim defalarca turizm sektörünün sorunları üzerine kafa yormuşsunuzdur. Neydi o en önemli sorunlar?
- Türkiye'ye bir turizm varlığı ve hazinesi olarak bakarsanız eğer, Türkiye dünya üzerindeki en zengin hazineye sahip. Bizim petrolümüz turizm. Sadece yeteri kadar çıkarmamışız. Şimdi yapılması gerekeno. Türkiye'nin turizmden elde ettiği gelirler hak ettiğinden çok daha düşük bir seviyede. Sahipolduğumuz eşsiz varlıkları istediğimiz şekilde değerlendiremiyoruz. Bunun için gerekli olan tüm dinamiklere sahibiz esasında. Benim amacım sektörün tüm paydaşlarını ortak bir hedefe odaklayarak harekete geçirmek. Bunu elbirliği ile başaracağımıza inanıyorum.
- Türkiye'nin doğusuna yöneldiniz ilk olarak. Bir dizi gezi gerçekleştiriniz. Önce bir fizibiliteçalışması mı yapıyorsunuz?
- Evet, bir şeyi yapmadan önce yerinde gözlemlemek isterim. Özellikle önemli işlerde, kulaktan duyma bir şekilde, kağıt üzerinde karar vermem. O işin içine girmek isterim. Yerinde gözlem, doğru karar almak için şart!
- İlk kez gördüm dediğiniz yerler vardı...
- Mardin'e ilk kez gittim. Artık çok sık giderim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, kültürel ve arkeolojik değerleriyle inanılmaz bir turizm potansiyeline sahip. Orada bir hazine yatıyor. Benim diyen birçok turizm ülkesinde bir Mardin yok! Buralar çok değerli, ufak bir itmeyle harekete geçecek potansiyele sahip.
- Bu zamana kadar oraları ihmal etmişim diye geçirdiniz mi içinizden?
- Yok. Türkiye'nin başına planlı ve organize birçok dert açıldı. Bunları düzeltmeden oraya kimse el atamazdı. Atsak da fayda sağlamazdı. Artık gerekli ortam oluştu, bu fırsatı kaçırmamak lazım. Bu bölgelere pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor. Çünkü ticareti oraya hızlı bir biçimde getirip, tabana yayılmış bir hale getirmek şart! Bölge halkı turizmden para kazanacak hale gelmeli. O zaman orada sağlanan huzur ve güven ortamı kalıcı olacak. Batıdaki yatırımcı arkadaşlara da söylüyorum, ülkemizin doğusunu gözardı edip batıda huzurlu yaşayamaz kimse. Sağlıklı, huzurlu, güvenli bir Türkiye istiyorsak ülkemizin sınırları içindeki her yeri aynı seviyeye yavaş yavaş getirmek gerekiyor.
BÜYÜK LEGOLAR YAPIYORUM, GOLF SPORUNU İLERLETECEĞİM
- Ankara'da nasıl bir yaşamınız var?
- Ankara'da çok sade bir yaşamım var. Sabah sekiz buçuk gibi makama geçiyorum. Ailem burada İstanbul'da, orada tekim. Orası iş odaklı bir yer. Saat mefhumum olmaması açından iyi oldu.
- İşadamı olarak sizi tanıdığımızda stil olarak daha renkli biriydiniz. Şimdi lacivertler ve takım elbiseler ağırlıkta sanırım...
- Aslında hiç takım elbise giymezdim. Sadece kırk yılın başı Ankara'ya giderken giyerdim, şimdi gardırobun yüzde 90'ı takım elbise oldu. Kravat, takım elbise sanırım en radikal değişiklik oldu hayatımda. Hafta sonu çocuklarla spor halime dönebiliyorum.
- Aileniz alıştı mı tempoya?
- Eşim zaman zaman gezilerime katılıyor benimle. Hatta o da bazı gözlemler yapıyor. Türkiye'yi çok geziyor. Bana bazı notlar iletiyor.
- Boş vakit bulup ilgilenebildiğiniz, yapmaktan keyif aldığınız şeyler var mı?
- Kafa boşaltmak için lego yaparım. Üstelik büyük boyutlarda olur. İş hayatındayken en büyük zevklerimden biriydi. Şimdi golfü geliştireceğim. Çünkü uluslararası ilişkilerde çok faydalı bir araç olduğunu gördüm. Bakan da olsanız, iş adamı da olsanız mesele kafa boşaltmak. Çünkü insanın zihni yoruluyor.
ÇOK UMUTLUYUM HERKES ÖZGÜVENİNE KAVUŞSUN
- Ülkemiz son birkaç yılı, terör tehdidi, organize suçlar, ekonomik manipülasyonlarla geçirdi. Ama her seferinde ayağa kalkmayı bildik. Bu açıdan çarpıcı ve benzersiz bir toplumuz sanırım...
- Şunu belirtmekte fayda var, herkesin kendine özgüveni olsun! Türkiye inanılmaz zengin bir ülke. Birkaç dolar operasyonuyla, terör faaliyetiyle batırılacak bir ülke değil! Gördünüz işte her denemede düştüğümüz yerden kalkıyoruz. Başkanlık sistemiyle artık kararlar kalıcı biçimde veriliyor. Bundan sonra kimsenin bu tür denemelerde başarılı olacağını düşünmüyorum. Artık Türkiye'nin kalıcı tedaviyle, üstüne koyarak gideceğine ve dalgalanmalara izin vermeyeceğine inanıyorum. Artık dalgakıranlar yaparak gidiyoruz. Herkes umutlu olsun ve özgüvenine kavuşsun. Turizmde zaten yatırım iştahı geri geldi. Gerekli ortam oluştuğunda, tekrar yatırıma geçmek için bekliyorlar. Yurt dışından yatırımcılar temasa geçmeye başladı. Projeleri geliştiriyoruz ve 2019'dan sonra roadshowlar'a çıkacağız. 2019'un üçüncü, dördüncü çeyreğinde yabancı yatırımcıları davet edecek projeleri gerçekleştirmiş olacağız. Göreceksiniz çok talipli çıkacak.
- Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın sizinle temaslarında önem verdiği başlıklar neler?
- Beni atamadan önce de benimle özellikle kültür üzerine konuştu, kültür başlığında yapılması gerekenler hakkında çok detaylı konuştu.
TÜM ŞİRKETLERİMİN YÖNETİM KURULLARINDAN AYRILDIM
- Dijital kapitülasyonlar diye tanımladığınız bir olgu var. Bunu biraz açar mısınız, ilginç bir nokta bu çünkü...
- Vatandaş olarak yaptığımız bir hata var, olaya sadece kendi, dar bakış açımızla bakıp, eleştiriyoruz. Devlet dediğiniz, ülke dediğiniz şey çok farklı imiş. Bir şeyi yaparken başka şeyleri de yıkıyorsunuz aslında. Domino taşı gibi etkileri oluyor. Benim gibi iş hayatında değilseniz, dijital kapitülasyonları fark etmeniz mümkün değil. Halkı suçlamamak lazım. Ama açıklayabiliriz; biz Kurtuluş Savaşı'nı niye verdik? Sadece ülkemizi kurtarmak için değil, aynı zamanda kapitülasyonlardan da kurtulmak içindi. Çünkü işgal devletlerinin amacı kendi kapitülasyonlarını dayatmak. Dertleri sizi sömürmek. Teknolojiyle birlikte, global teknoloji şirketleri tek kurşun atmadan, sizin tüm ticari faaliyetlerinizi ele geçiriyorlar. Size konforu, imkanları verip, toplumu buna alıştırıyorlar. Ama kuruş vergi ödemiyor, vergi cenneti tabir edilen bir ülkede merkezlerini kuruyor ve sizin ülkenize nüfuz ediyorlar. Sınır kapılarını dijital olarak işgal ediyorlar. Üstelik sizin ticari ve asayiş kanunlarınıza da tabi değiller! Hiç kimseye hesap vermiyorlar. Tüm gideri size yıkıyor, gelirden bir kuruş vermiyorlar. Buna izin verirsek sömürülmüş bir ırk oluruz. Sektörel olarak bizim de yanlışlarımız var. Geride kaldık. Çok daha önce önlem almalıydık. Ama yakalayacağız. Yerli girişimcilere şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama tabii ki global firmalar, Türkiye'de vergi vermeyi, yerli firmalar ile aynı şartlarda çalışmayı kabul ediyorlarsa o zaman başımızın üstünde yerleri var.
- Sizin kendi ticari faaliyetlerinizle ilgili durumunuz nedir?
- Tüm şirketlerimin yönetim kurullarından ayrıldım, imza haklarımı da devrettim. Zaten bakanlık öyle yoğun bir iş ki, fiziken mümkün değil ikisini bir arada yürütmem.
PERVİN ERSOY: TÜRKİYE'NİN GÖNÜLLÜ TURİZM ELÇİLERİ OLACAĞIZ
- Pervin Hanım bakan eşi olarak sizin temponuz değişti mi?
- Hem çocukların yoğunluğu, hem kendi işim, hem dernek faaliyetleri derken yoğunluk içindeydim hep. Ekstra olarak Ankara'ya gidiş gelişler eklendi. Bakan eşi olmanın şu anda bir zorluğunu görmedim. Çünkü çok oturmuş ve düzenli bir yapının içine dahil olduk. Biz 67. dönem bakan eşleriyiz. Ankara'da Hanımefendi bizi topluyor ve bilgiler veriyor. Çok severek ve keyifle gidiyorum Ankara'ya. Buradaki arkadaşlarımla da paylaşıyorum bilgileri.
- Her geziye katılamıyorsunuz sanırım...
- Tabii. İki küçük çocuğumuz var, biri 11, diğeri dört yaşında. Aslında her gezide olmayı çok arzu ediyorum. Ama onlar çok ciddi bir tempoda. Katıldığım zamanlarda çok farklı ve çarpıcı yerlere gidiyoruz. Eşimin bakan olmasıyla birlikte ben de bir sorumluluk hissettim ve arkadaşlarımla ayrı turlar düzenliyorum. Herkesin uygun olduğu bir zaman yaratıp, kendi imkanlarımızla programlar yapıyoruz. GAP Turu yaptık kısa süre önce arkadaşlarımla, çok etkilendik. Bunu devam ettirme kararı aldık. Türkiye'nin gönüllü turizm elçileri olalım dedik. Türkiye'yi tanıtma amacı güdüyoruz. Türkiye'deki şehirlere Türk turistler gitsin. Doğu'yu Batı'ya açalım. Nemrut var sırada... En az 30-40 arkadaşım benimle bu geziye katılmak istiyor.
- Turizmde yaşanan hareketlenmede kadının rolü çok yüksek değil mi?
- Kesinlikle. Kadınlar özellikle birlikte gezme ve harekete geçme konusunda daha yetenekli. Sağlık bakanımızın eşi ile çok güzel bir sohbetimiz oldu, kendisi Tokatlı. "Birgün Tokat'a gidip, orayı tanıtalım" dedi. Ne güzel planlar bunlar.
- Bir derneğiniz var. Epey faaliyet içindesiniz. Biraz söz eder misiniz?
- Annem 22 yıl anaokulu öğretmenliği yaptı. Bazen ona yardıma da giderdim. Çaba Derneği'nde uzun süre görev aldıktan sonra, üç yıl öncesinde Bizim Çocuklarımız Derneği'ni kurduk. Maddi imkansızlıklar içindeki çocuklar için anaokulları açıyoruz. Kadını bu yolla iş dünyasına kazandırmak istiyoruz. Hem çocuğu temelden eğitmek, hem de anneyi istihdamın içine katmak amacımız. Üç anaokuluna ulaşmak üzereyiz. Çengelköy, Çekmeköy faaliyette şimdi Avrupa yakasında açacağız. Bütçe yaratmak için elimizden geleni yapıyoruz.
- Atina'daki en iyi restoranlarYunanistan'ın başkentindeki en lezzetli yerel lokantalarda nerede yemek yiyebilirsiniz?22 Aralık 2024 Pazar 19:00YEME İÇME
- Dünyanın en engelli dostu havayolu Air New ZealandAir New Zealand, dünyanın en erişilebilir havayolu olarak Conde Nast Traveller’den Sophie Morgan, Beyond Barriers'ın son bölümünde test etti22 Aralık 2024 Pazar 18:00ULAŞTIRMA
- Murat Muratoğlu: Kazıkların şahı havalimanları!Nefes gazetesi yazarı Murat Muratoğlu “Kazıkların şahı havalimanları!” başlıklı yazısında uçakların inmediği israf kaynağı havalimanlarını yazdı22 Aralık 2024 Pazar 17:00ULAŞTIRMA
- Avrupa ve Asya arasında bulunan minik adaCNN muhabiri Maureen O'Hare İstabul'da Asya ile Avrupa kıtalarının birleştiği Boğaziçi'nin tam ortasında bulunan Kız Kulesi'ni yazdı.22 Aralık 2024 Pazar 15:00TURİZM
- Floransa’nın gizli geçidi Vasari Koridoru, halka açıldıVasari Koridoru, Floransa'nın seçkinlerinin sıradan vatandaşlardan uzakta, fark edilmeden dolaşabilmeleri için gizli bir geçit olarak inşa edilmişti.22 Aralık 2024 Pazar 14:00TURİZM
- Almanya'dan başka ülkelere göç mutlu ediyorAlmanya'dan her yıl binlerce kişi başka ülkelere göç ediyor. Yapılan bir araştırmaya göre Almanlar gittikleri yerde kendilerini çok daha mutlu hissediyor, ancak duydukları memnuniyet zamanla azalıyor.22 Aralık 2024 Pazar 13:00GÜNDEM
- Paris ve Berlin yüksek hızlı tren ile 59 avrodan bağlandıParis ile Berlin'i birbirine bağlayan, merakla beklenen gündüz hızlı treni, gece seferlerinin başlamasının üzerinden bir yıl sonra 16 Aralık'ta sefere başladı.22 Aralık 2024 Pazar 12:00ULAŞTIRMA
- Muğla'da helikopter hastaneye çarptı: dört ölüMuğla'da bir ambulans helikopter Menteşe ilçesindeki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin binasına çarptı. Olayda dört kişi hayatını kaybetti.22 Aralık 2024 Pazar 11:00GÜNDEM
- Archer Aviation hava taksileri için üretim tesisini tamamladıElektrikli hava taksi girişimi Archer Aviation , Atlanta yakınlarındaki 38.000 metrekarelik Arc üretim tesisinin inşaatını tamamladı.22 Aralık 2024 Pazar 10:00ULAŞTIRMA
- Uçakta öfkeli yolcuyu sakinleştirme LEAP tekniğiEmirates’in eski uçuş görevlisi Marika Mikusova, kabin ekibinin yolcuları sakinleştirmek için öğrendiği LEAP denilen psikolojik tekniği anlattı22 Aralık 2024 Pazar 09:00ULAŞTIRMA
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.