25 Ekim 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara9°C
  • Antalya21°C

ATİNA AKROPOL’DE REHBERİMİZ KAYBOLDU

Özkan Altıntaş

15 Eylül 2012 Cumartesi 00:29

Yunanistan’a tur yapan seyahat acentelerine “yerel rehber” alma mecburiyeti getirildi. Darısı bizim başımıza diyoruz.
Seçimler yapıldı… Birileri rehber örgütlerinin koltuklarına oturdu. Artık üyeleri onlardan adaletli davranmak ve hizmet bekliyor. İnşallah bundan böyle arzulanan demokrasi işler.
Benim nazarımda Türkiye’yi birinci derecede temsil eden rehberlerdir.
Türkiye’ye gelen turist ülkemizi onların söylediği kelimelerle tanıyor. Bir daha gelecekse veya gelmeyecekse rehberler sayesinde oluyor.
Bu nedenle tabiri caizse rehberlik turizm için en kutsal meslektir.
İnşallah sistem rehberlerin arzuladığı gibi işler…
Çünkü çok kaliteli rehberlerimiz var.

Gelelim Yunanistan’dan bir rehber hikayesine…
Gemiyle Mikonos ve Santorini gezisine katıldık.
Ancak gemi Mikonos’ta iken Ege’de çıkan fırtına nedeniyle gemimiz rotayı Atina’ya çevirdi.
Gemi Pire limanına yanaştı ve Atina turuna katıldık.
Atina’da görülecek en önemli yer Akropol’dür.
Bir çok kez gördük, bir kez daha görelim dedik.
Ağaçların altında Yunanistanlı rehberi beklemeye başladık.
Birazdan uzun topuklarının üzerinde, elinde şemsiyesi, kolunda bavul gibi çantası, başında süslü şapkasıyla, oldukça yaşlı bir bayan göründü.
Kırık dökük Türkçesiyle “Ben sizin rehberinizim. Adım Maria” diyerek talimatlar vermeye başladı.
Beni kaybetmeyin, beni izleyin…Beni fazla yormayın…
Şaşırmıştık ama “Peki” dedik.
Yaklaşık 40 dereceye varan sıcakta Akropol’ün kapısına doğru uzanan merdivenleri tırmanmaya başladık.  Geminin rehberleri müzeye giriş biletlerini almıştı. Kapıdan girdik ve yine merdivenleri tırmanmaya başladık.
İki yanda sütunlar vardı ve Yunanlı rehber Maria bir şeyler anlatıp duruyordu.
Yanımdakilerdin biri “Ne anlatıyor?”diye sordu.
“Herhalde buraları anlatıyor” dedim.
Çünkü rehberin sesi zayıf çıkıyordu ve bizim duyup duymadığımıza aldırdığı yoktu.
Kapılardan geçip Akropol’ün muhteşem görüntüsü önüne geldiğimizde kendimizi kalabalığın içinde bulduk. İçerisi turist kaynıyordu. Herkes elinde fotoğraf makinesi oraya buraya koşup Akropol ile fotoğraf çekmeye başladı.
Fotoğraf çekimi sonrası bir araya geldiğimizde rehber Maria’nın yanımızda olmadığını fark ettik.
Herkes birbirine “Rehber nerede?” diye sormaya başladı. Kimse Maria’yı görmemişti.
Herhalde gelir diye beklemeye başladık. Yanımızdan turist grupları geçiyor, başlarındaki rehberler onlara bir şeyler anlatıp duruyordu.
Bir süre sonra birisi “Rehberi arayalım” dedi.
Birkaç kişi dağıldık ve Maria’yı aramaya başladık.
Akropol’ün olduğu alan büyüktü ve kalabalıktı.
Bizm gruptakiler bir şeyler öğrenmek için diğer grupların yanına girip rehberlerini dinliyorlardı.
Dolaşırken uzakta Maria’nın şemsiyesine benzer bir şey gördük. Yanımdaki arkadaşla gittik.
Maria elinde şemsiye bir gruba bir şeyler anlatıyordu. Gruba baktık bizden kimse yoktu.
Biraz bekledik. Maria ara verdikten sonra yanına gittik.
“Bayan Maria rehberlik yaptığınız grup bizden değil” dedik.
Şaşırmıştı “Nasıl olur birlikte müzeye girdiğimiz kişiler bunlar. Bak kırmızı tişörtlü hanımdan biliyorum” dedi.
“Onlar Türkçe bilmiyor. Siz Türkçe anlatıyorsunuz” dedik.
Bu kez daha çok şaşırdı ve gruba “Türkçe biliyor musunuz?” diye sordu.
Bu kez onlar şaşkın halde ne dediğini anlamaya çalıştılar. Ortada bir tuhaf durum oluşmuştu.
Bu kez biz onlara İngilizce olarak hangi ülkeden olduklarını sorduğumuzda İspanyol olduklarını öğrendik. Neden rehberi izlediklerin sorduğumuzda ise “Bize eliyle işaret ederek kendisini takip etmemizi söyledi. Bizde yanında toplandık. Ama anlamadığımız bir şeyler anlatıyordu” dediler.
İş anlaşılmıştı…
Maria’da yaptığı hatayı anlamıştı.
“Peki bizim grup nerede?” diye sordu.
“Gidelim” deyince peşimize takıldı.
Daha sonrasını anlatmaya gerek yok.
Maria yarı Türkçe yarı Rumca bize rehberlik yaptı.
Ama rehberimiz Maria’nın kayboluşunu ve başka bir gruba rehberlik yapışını hiç unutmuyorum.
Yunanistan’da yerel rehber almak mecburi, ama rehberlik Allah’a emanet….
Ne diyelim?