25 Ekim 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara9°C
  • Antalya21°C

AŞÇILAR DÜNYASINDA "İKİ TÜRKİYE" KAOSU

Özkan Altıntaş

26 Şubat 2013 Salı 14:12

Aşçılar dünyasında olanlar insanı şaşırtıyor doğrusu... Tabiri caizse “bir sidik yarışıdır” gidiyor. Türkiye’de aşçılar birlik beraberlik yerine birbirlerini yemeyi tercih ediyorlar.
Bir kıskançlık, bölgecilik, bölücülük almış başını gidiyor.
Türkiye’nin terör belasında bile “barışı” aradığı ortamda aşçılar arasındaki “düşmanlık” gayretleri hem aşçılara, hem Türk mutfağına hem de turizme zarar veriyor.
Kartına “başkan” yazan herşeyi hallettiğini sanıyor. Türkiye’nin her tarafında bir aşçı derneği var. Ne yaparlar, ne ederler bilinmez...
Dernek kurulur, yönetim kurulları oluşur. Hiç bir etkinlik yapmazlar. Dernekçilik zor iştir. Para toplayamazlar. Üyeleri ellerinde tutamazlar filân...
Türkiye’de adının başında “Türkiye” olan iki federasyon var. “Türkiye adını aldık herşey halloldu” diyen birisi ve Türkiye adını dünyaya duyurmak için çalışan öbürü...
Birisinin üzerine “ölü toprağı” serilmiş, hiçbir etkinliği yok. Sadece iç kavgalarıyla duyuluyor. Öteki ise etkinlik üzerine etkinlik yapıyor. Türk mutfağını dünyaya duyurmak için çalmadık kapı bırakmıyor. İstanbul’da yapılan aşçılar festivalini dünya takvimine sokuyor.
Yarışmaya Dünya Aşçılar Birliği-WACS’in başka Dünya Başkanı olmak üzere tüm yönetim kurulu üyeleriyle birlikte 25 ülkeden aşçı federasyonları başkanları ve üyelerini getiriyor. Türk aşçısının dünya ile bütünleşmesini ve bilgisini, görgüsünü artırmasmını hedefliyor. Rahmetli Aydın Yılmaz’ın dediği gibi “Aşçıların otellerin ön kapısından girmesi için” elinden geleni yapıyor.
Bir de Antalya’da sessiz sedasız harikalar yaratan bir Ali Selek ve Chefs Club’ı var. Düzenlediği muhteşem Chef Star Yarışması ile herkese ders veriyor. İstanbul dışında bir yarışmanın nasıl yapılacağını dosta düşmana gösteriyor. Ali Selek’i kurtuluyorum

İKİ FEDERASYONUN HİKÂYESİ
Gelelim Türkiye’nin adlarının başında “Türkiye” olan iki federasyonunun hikâyesine..
Yukarıda bahsettik. İstanbul’da WACS’ın dünya takvimine giren Türk aşçılığının ve Türkiye’nin “yüz akı” olan 11.Uluslararası Mutfak Günleri adlı aşçılar festivalini düzenleyen Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu-TAŞFED bulunuyor. Adı TAF, TÜMAF iken sonunda TAŞFED oldu. Etkinliği tüm derneklerin, aşçılık okullarınının, üniversitelerin ve kendisine üye olmayan derneklerin temsilcilerinin katılımıyla düzenliyor.
Yapılan etkinlik Türk aşçılığı için “milli görev” olarak tanımlanıyor. Herkes canla başla katılıyor ve sahipleniyor. Etkinliğin amacı belli... Türk mutfağını ve aşçılığını dünyaya tanıtmak, hakettiği yere ulaştırmak.
Ayrıca “Aşçılar Milli Takımı” ile yıllardanberi dünyada katıldığı etkinliklerde ve uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi başarıyla temsil ediyor.
Öte yanda; “Türkiye” adını kullanan Türkiye Aşçılar Federasyonu-TAFED yer alıyor. Adını koyup bugüne kadar dişe dokunur bir etkinliği yok. Sadece bağlı derneklerin etkinliklerine katılıyor.
Bütün bunların yanında yaptığı en büyük etkinlik ise TAŞFED’in yaptığı organizasyonlara katılan yönetim kurulu üyelerini “kara listeye” almak. Yani TAFED, TAŞFED’in yaptığı her “milli” etkinliğe taş koymayı meziyet sayıyor. Her ikisinin adının başında Türkiye var, ama TAFED için TAŞFED sanki düşman ülke...

JÜRİ ÜYELERİNE YAPILANLAR
Ne yaptı derseniz duyduklarımaza çok üzüldük. TAFED’in “Türkiye” adını taşımaya lâyık olmadığını düşündük...
Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu-TAŞFED, İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde Türkiye’nin “yüz akı” olan 11.Uluslararası Mutfak Günleri adlı aşçılar festivalini düzenledi.
Nezaketen kim olursa olsun bu bir “milli görev” diyerek herkesi davet etti. Aşçılar bir yıl boyunca hazırlandıkları bu yarışmayı iple çekiyorlardı.
Aşçıların bu muhteşem şenliği boyunca Tüyap’ın salonları sevinç ve hüzün çığlıkları ile inledi.
Kazananlar sevindi, kazanamayanlar “Biraz daha çalışıp seneye kazanırız” dediler.
Jüride WACS Dünya Başkanı Gissur Guddssman ile yönetim kurulu üyeleri ve çeşitli ülkelerden aşçılar vardı. Türkiye’nin ünlü aşçıları da jüride yer aldı. Onların varlığı genç aşçıları ateşledi ve harikalar yarattılar.

YARIŞMA SONRASI TAFED’İN “KARA LİSTE”Sİ
Yarışma bitti. Ödüller dağıtıldı. Bu kez yeni bir kavga başladı.
Adının başında “Türkiye” olan TAFED, bunun bir “milli görev” olduğunu gözardı ederek 11.Uluslararası Mutfak Günleri’nin jürisinde yer alan yönetim kurulu üyelerini “kara listeye”aldı. TAFED yönetim kurulunda yer alan Türkiye’nin en önemli aşçıları olan Rafet İnce, Yıldırım Serim, Salih Bozkurt’a “Neden bu yarışma jürisinde yer aldınız” diye ihtarlar gönderdi.
Rafet İnce’nin “Ben Türkiye’nin aşçılığı ve Türk mutfağını hakettiği yere getirmek için yapılan her iyi etkinlikte görev alırım. Bu bir milli görevdir. Kimse kaçamaz” diyerek tepki gösterdiğini öğrendik. Yönetim kurulundaki diğer aşçılarında aynı şekilde tepkili oldukları bildirildi.
Arkasından jüride yer alan yönetim kurulu üyelerinin TAFED’in yapacağı genel kurula hazırlık toplantısına bile çağrılmadıklarını öğrendik.
Bu olay kimin “Türkiye” adını lâyıkıyla taşıdığını gösteren en büyük işaret oldu.

ALAATTİN YALÇINKAYA OLAYI
TAFED’deki çatlaklar daha bununla bitmedi. İstanbul Profesyonel Aşçılar Derneği-İSPAD’da yönetim kurulu üyeliği görevinden Alaattin Yalçınkaya olaylı bir şekilde ayrılmıştı. Daha sonra Alaattin Yalçınkaya, İSPAD başkanı Uğur Alpaslan’ın kendisine hakaret ettiği iddialarını mahkemeye taşıdı.
Mahkeme devam ederken TAFED, İSPAD başkanının baskısı üzerine TAFED’in 30 kişilik yönetim kurulunun üyesi Alaattin Yalçınkaya’yı da “kara liste”ye almış görünüyor. Çünkü önce genel kurul hazırlık toplantısına çağrılan Alaattin Yalçınkaya, daha sonra “Yanlış yaptık çağırmadık” diye bir uyarı aldığını söyledi. Sonra ise bunun İSPAD başkanının baskısıyla yapıldığını öğrendiğini bildirdi.
Böylece yönetim kurulunda yer alan aşçılar TAFED’in genel kurul kararı alacağı toplantıya çağrılmadılar.

TAFED’DEKİ ÇATLAK BÜYÜYOR!
TAFED’de Mengen Aşçılar Festivali’nden bu yana meydana gelen olaylar bir “yönetim zaafı” olduğunu ortaya koyuyordu. Son olaylar TAFED başkanının federasyonda artık sözünün geçmediğini ve bu çatlaklarını giderek büyüdüğünü gösteriyor.
Aşçılar dünyasında “sen-ben” kavgası ise hiç bitmiyor. Aşçılar birlik ve beraberlik içinde oldukları zaman Türk mutfağının özlenen seviyeye geleceğine inanıyorum. Türkiye’nin çok değerli aşçıları “Türkiye” adına lâyık bir birlik beraberlik içine girmeliler.
Bir yanda hiçbirşey yapmayan, rakip yaratmaya çalışan, “benden başkası düşman” gözüyle bakan “Türkiye”, öbür yanda heryerde olmayı kendine ilke edinen ve herkese açık olmaya çalışan “ Türkiye”...
Hangisi gerçek Türkiye siz karar verin
Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek?
Bu arada Antalya’da Chef Star’ı düzenleyen Ali Selek’i tüm bu çirkinliklerden uzak başarılı bir yarışma yaptığı için tekrar kutluyorum.