22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara12°C
  • Antalya14°C

ADONİS’İN HEDEFİ KUZEY AFRİKA-1

Adonis Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Çiçek: 2015’te hedefimiz farklı ülkelerde yeni pazarlarda büyümektir

Adonis’in hedefi Kuzey Afrika-1

02 Ocak 2015 Cuma 21:00

ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM
İSTANBUL-
Türkiye’nin Ortadoğu’daki güçlü acentesi Adonis turizm 2014’te birlikte başarılı bir sezon geçirdikleri otellerin yöneticilerini Şubat ayında, 2015 yılı hedefine aldığı Kuzey Afrika’da 3 ülkenin tanıtımına götürüyor.
“Fas-Tunus-Cezayir 2015 Road Show” programını açıklayan Adonis Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Çiçek “Türkiye’de birlikte çalıştığımız turizm tesislerinin yöneticilerini Kuzey Afrika’da Adonis’in çalıştığı kuruluşların yöneticileri ile worksop’larda buluşturuyoruz. Onlar hem Türkiye’yi ve çok değerli tesislerimizi ilk yakından tanıma imkanı bulacaklar. Türkiye’den giden kurumlarda tesislerini daha iyi tanıtarak pazar payımızı büyütme imkanı verecekler”dedi.

atm-2014--adonis.jpg

adonis4.jpg

HEDEFİMİZ ‘ADONİS.COM’U DÜNYA MARKASI YAPMAK
Tamer Çiçek, 2014’te Ortadoğu’ya otelcilerle 5 ülkede yaplan tanıtım sonrası pazar paylarının yüzde 30 oranında büyüdüğünü ve otelcilerle gelen misafirlere daha iyi hizmet verme imkanı bulduklarını belirterek “2015’te hedefimiz farklı ülkelerde büyümek ve “’Global Online B2B Channel” sloganı ile tanıttığımız internet ortamında satış sistemimiz Adonis.com’u dünya markası yapmaktır. 2015’te farklı yeni pazarlara açılacağız”dedi.

adonis-muscat-1.jpg

adonis-muscat-grup.jpg

2014’TE 5 ÜLKEYE GİDİLDİ, 2015’TE 3 ÜLKEYE GİDİLİYOR

Geçtiğimiz yıl Suudi Arabistan, Umman, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan tanıtıma Türkiye’nin 5 ve 4 yıldızlı otellerinden oluşan 20 yetkiliyi götüren Adonis 1 ve 6 Şubat tarihlerinde düzenlediği Kuzey Afrika Road Show’unda bu kez 3 ülkeye 12 otel yöneticisini götürüyor . Fas, Tunus, Cezayir’i kapsayacak olan road show’da bölgelerin tarihi kültürel güzellikleri gezilecek. Düzenlenecek workshoplarda gidilen ülkelerin önemli turizimcileri ile bir araya gelinecek. Ülkelerin ve Türkiye’nin tanıtımı yanında katılan kurumların temsilcileri kendi kuruluşlarını tanıtacaklar.

tunus2.jpg

ADONİS'İN FAS-TUNUS-CEZAYIR 2015 ROAD SHOW PROGRAMI ŞÖYLE

01.ŞUBAT : İSTANBUL -TUNUS uçak ile seyahat. Havalimanı

transferi. Geceleme otelde.

02. ŞUBAT : Serbest gün ardından,

17:00 - 19:30 Kokteyl katılımı ve workshop’ta katılımcıların B2B görüşmeleri

19:30 - 20:00 Adonis.com’un sunumu

20:00 - 21:30 Akşam yemeği

03. ŞUBAT: TUNUS- FAS bağlantılı uçuşu. Otele transfer

04.ŞUBAT: Serbest günün ardından,

17:00 - 19:30 Kokteyl katılımı ve workshop’ta katılımcıların B2B görüşmeleri

19:30 - 20:00 Adonis.com’un sunumu

20:00 - 21:30 Akşam yemeği

05. ŞUBAT : FAS-CEZAYİR bağlantı uçuşu ve ardından,

17:00 - 19:30 Kokteyl katılımı ve workshop’ta katılımcıların B2B görüşmeleri,

19:30 - 20:00 Adonis.com’un sunumu

20:00 - 21:30 Akşam yemeği

06. ŞUBAT: CEZAYİR - İSTANBUL dönüş. 


tunus1a.jpg

TUNUS HAKKINDA

Tunus Türk insanının asla yabancılık çekmeyeceği belli ülkelerden biri. 314 senelik Osmanlı hakimiyeti ülkede kendini gösteriyor. Hatta Tunus’ta oldukça etkin olan “Beberler”in Türk soyu olduğu bile rivayet ediliyor.Tunus, dünya turizminin gözünü diktiği ülkelerden biridir.Coğrafi konumu nedeniyle İtalya ve Fransa’nın arasını açan Tunus’un tarihi de oldukça enteresandır. Uğruna silahların çekildiği Akdeniz’in bu şirin ülkesi, artık eli silahlı askerler ile değil çok uluslu turizm şirketlerinin yatırımları ile olumlu ve para kazandıran bir işgal ile karşı karşıyadır.

tunus3.jpg

Kuzey Afrikada yer alan bir kıyı ülkesi. Batıda Cezayir, güneydoğuda Libya, doğuda ve kuzeyde Akdeniz ile çevrilidir. Tunus, Akdeniz bölgesinin orta kesiminde, karşısında bulunduğu İtalya Yarımadası ve Sicilya Adası ile birlikte, Doğu ve Batı Akdenizi birleştiren ve ayıran bir boğaz meydana getirir. Sardunya Adasından 200 km, Sicilya Adasından 140 km uzaklıkta bulunan Tunus, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında bağlantıyı kolaylaştırır. Güneyden kuzeye genişliği 756 km, batıdan doğuya ise 351 km dir. Kıyılarının uzunluğu 1200 km'dir.

tunus1.jpg

1534 yılında Barbaros Hayreddîn Paşa, Tunus'u ele geçirdi. Ancak Hafsî Hânedânından Hasan, İspanya Kralı Beşinci Şarlken'den yardım istedi ve Beşinci Şarlken başşehir Tunus'u işgâl etti ve Barbaros Hayreddîn PaşaCezayir'e çekilmek zorunda kaldı. İspanya Kralı Hafsî Hânedânından Hasan'ı tekrar, kendisine vergi vermek şartıyla Tunus'un başına getirdi. Başşehir Tunus 1574 yılına kadar tekrar Hafsî Hânedânlığının elinde kaldı. Bu arada Barbaros Hayreddîn Paşa ve Turgut Reis 1556'da Gafsa'yı, 1558'de Kayrevan'ı ele geçirdiler. Tunus'un doğu ve güney sâhilleri Türklerin eline geçti. CerbeAdası deniz üssü olarak kullanıldı. Barbaros Hayreddîn Paşa, İspanya'daki Endülüslü Müslümanlardan 100 bin kadarını kurtararak Kuzey Arfika'ya getirdi.

tunus6.jpg

Nihâyet 1574'te Uluç Ali Reis ile Sinan Paşa, Tunus şehrini (Halkul-Vad Kalesini), ele geçirmek sûretiyle bütün Tunus, Osmanlı İmparatorluğunun bir eyâleti hâline geldi. Osmanlı Devleti zamânında Tunus, önceleri Yeniçerilerin desteklediği bir Dayı vâsıtasıyla, daha sonra da bir Bey vâsıtasıyla yönetilmeye başlandı. Tunus'ta Fransa, İngiltere ve İtalya'nın gözü ve çıkarları vardı. Resmî pâdişâh fermanlarında Tunus Osmanlı eyâleti olarak zikredilmeye devam etti. Fransız himâye rejimi Tunus'un bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etti (1956). Tunus'taki Fransız idâresi 78 yıl sürdü. 1930'larda Habib Burgiba önderliğinde Tunuslular bağımsızlık mücâdelesine başladılar. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Tunus Cumhûriyetini îlân eden Burgiba, ilk Tunus Cumhurbaşkanı oldu. Birçok reformlar yaparak lâik eğilimli bir rejim kurdu.

tunus5.jpg

Tunus'un en önemli şehri başşehir Tunus olup, nüfûsu 1,5 milyona yaklaşmıştır. Diğer önemli şehirler Sefakis, Suse, Kayrevan ve Bizerte'dir. Tunus 17 vilâyete ayrılmıştır. Kânûnî sistemi İslâm kânunları ve Fransız medenî kânunu esas alınarak, Türk ve ABD örneği bir anayasa ile yürütülür
Tunus nüfûsu, ülkenin yerlileri olan Berberîlerle Arapların karışımından ortaya çıkmıştır. Tunus'ta Türk asıllı âileler mevcut olup, Türk soylu olmak burada iftihar vesilesidir. Tunus halkı ırkçı değildir. Halkın % 98'i Müslüman olup, geri kalanını Hristiyan ve Yahûdîler teşkil edir. Müslüman halkın hemen hemen hepsi sünnîdir. Çoğunluğu Malikî mezhebindedir. Tunus'ta Arapça konuşulur. Fransız işgâli çok sürdüğü için Fransızca bilenlerin sayısı da çoktur.

fas1.jpg

FAS HAKKINDA

Fas’ın başkenti Rabat, en büyük şehri Kazablanka’dır. Türk-Fas siyasi ilişkilerin geçmişi, 16. yüzyılda Cezayir’e yerleşen Osmanlı İmparatorluğu ile Fas Sultanlığı arasındaki ilk temaslara kadar gitmektedir. Osmanlı İmparatorluğu, ilk elçisi olan Mustafa Sulhi Ağa’yı 1606 yılında Fas’a göndermiştir. Fas Sultanı Sidi Mohammed III, 1757 yılından itibaren İstanbul’a elçiler göndermeye başlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti ile Fas arasındaki diplomatik ilişkiler, Fas’ın bağımsızlığını kazanmasını takiben 17 Nisan 1956 yılında iki ülke Hükümetleri tarafından aynı gün yapılan ortak açıklamayla tesis edilmiştir.
Fas’ta 50’yi aşkın Türk şirketi bulunmaktadır. Türk firmalarının, Fas’ta son yıllarda gerçekleştirilmekte olan çeşitli altyapı ihalelerinden aldıkları pay ve kazanmış oldukları çeşitli ekonomik ve ticari şirketlerin işletme haklarının toplamı da 1,4 milyar Doları aşmıştır.

casablanca-camii.20150104003201.jpg

Medreseler, camiler ezan sesi… Keskin, deri, maden, buhur ve gülsuyu kokusu... Eşeklerini, yürütmeye çalışan satıcılar… Uzun uğraşlardan sonra kurulmuş dekor gibi bir kent. Gibidir Fas…Ya da el yazması kitaplarda elle çizilmiş kent resimlerinin bire bir kopyası gibidir. Evleri, daracık sokaklarıyla masal kitaplarından çıkmış gibi duruyor. Sanki, yüzyıllardır hiçbir şey değişmemiş gibidir. Ancak Fas her şeyiyle büyüleyicidir.
Kuzeybatı Afrika'da yer alan Fas'ın mutfağı gerek çeşni gerekse çeşit açısından çok zengin, kendine özgü ve rafinedir. Taze ve kuru meyvelerin büyük bir özenle kullanıldığı Fas Mutfağı şekerle tuzun karıştığı nadir lezzetlerden biridir.

marakes1.jpg

Kazablanka şehri Hollywood tarafından keşfedildikten sonra Fas’ın yıldızı parladı. Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’ın oynadığı efsanevi film Casablanca’da "Bir daha çal Sam" sözleri hala unutulmuyor. 
Filmde gösterilen gizemli kapılar, daracık sokaklar, kapıla çarşılar, pazarlar, ağır ağır yürüyen acelesi olmayan insanlar hala sırrını koruyor.
Aslında Kazablanka bu kadarla kalmıyor. Fas’ın diğer şehirlerine göre daha modern. Palmiye ağaçları okyanusun dalgalı suyu, kilometrelerce uzanan sahiliyle Fas'ın diğer şehirlerine göre farklı bir görüntü sergiliyor.

Çöl ikliminin etkisinde olan Fas’ta yazın 40 dereceyi bulan sıcaklıklar yaşanıyor. Ülke ismi kendi dilindeki anlamıyla “El-Magrip” yani en batıdaki yer anlamına geliyor. Ancak Avrupa ülkeleri burayı “Müslüman” anlamındaki ‘Morocco’ ya da ‘Maroc’ diye anıyorlar. Türkçe’de “Fas” ismi ise “fes” takma kültürüyle ilk orada karşılaşmamız nediniyledir.
Nüfusunun yarısından fazlasını Araplar oluşturur. Bölgenin yerlileri ise Berberiler’dir. Fas krallıkla yönetilen bir ülkedir. Batı yanlısı bir yönetim ile yönetildiğinden İslami kurallardan uzak bir şekilde yönetilirler. 

Fas’taki Hassan II Camii: 210 metre olan minaresiyle dünyanın en uzun minareli camisi olma özelliğine sahiptir. Bu camii denizin kenarına kurulmuş olmasıyla dikkat çeker. Camiinin içine girmek yasaktır. Ancak, geniş bir alanda olan bu camii bir yanda mavi okyanus, bir yanda camiinin etkileyici görüntüsü ile Fas’ta görülmesi gereken yapıların başında yer alır.

Fas, Fas el-Bali ve Fas el-Cedid diye ikiye ayrılır. Fas el-Bali oniki, Fas el- Cedid sekiz yüzyıllıktır. Her ikisi de surlarla çevrilidir. 
Fas el-Bali’nin en önemli kapısı Bab Bou Celud’dur. Bu kapının yakınında 650 yıllık Bou Inania Medresesi bulunur.
Kairaouine Camiisi ile el-Atterine Medresesi, Fas el-Bali’nin cazibe merkezlerinderdir. Ayrıca Dar Batha müzesi görülmeye değerdir.
Fas el-Bali’nin sokakları, evleri, meydanları, önemli olan İstiklal Meydanı görülmelidir. Ayrıca daracık sokaklarda gezmek insana büyük keyfi verir.
Fas el-Cedid’de ise kraliyet sarayı Dar el-Mahzen bulunur. Buradaki yer alan Bab Dekkaken kapısı görülmeye değerdir. Ayrıca, kentin suyunu sağlayan Bou Celud bahçesi de diğer gezi alanıdır.
Yürüyerek veya teksiyle ulaşılan 16. yüzyıldan kalma ve içinde Silah Müzesi bulunan Borj Nord Kalesi ili çekicidir.
Ville Nouvelle denilen Yeni Fas ise, 1916 yılında Fransızlar tarafından inşa edildi. Fas’ın modern yüzünü temsil eden büyük caddeler ve Fransız stili binalar bulunur.

Fas’ta "Timbuktu 52 gün" yazılı göreceğiniz levhanın anlamı eski zamanlarda bedevilerin bu çölü 52 günde geçtiklerini gösterir. Fsas’ın her şeyini anlamak için uçsuz bucaksız çöllerde develerin sırtında kafanızda büyük şapkalar ve mistik bir hava için Faslıların giydiği pelerinleri giyerek, çadırlarda konaklayabilirsiniz. Gece çöl soğuğunda kumların üzerinden gökyüzünü ve yıldızları seyredebilirsiniz. Çölde kalmaya niyetiniz varsa, bol bol su tüketmeye çalışın, ince ve pamuklu kıyafetler giyin, ve yanınıza mutlaka çok iyi bir harita alın. 

cezayir8.jpg

CEZAYİR HAKKINDA

Cezayir (Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti), Kuzey Afrika'da bulunan, Afrika'nın coğrafi açıdan en büyük ülkesidir. Cezayir'in komşuları kuzeydoğuda Tunus, doğuda Libya, güneydoğuda Nijer, güneybatıda Moritanya veMali, batıda Fas ve Batı Sahra'dır. Etnik açıdan bir İslami, Arap ve Berberi ülkesidir. Ülke ismi Arapçada (El Jazair) adalar anlamındadır. Cezayir’in Akdeniz’de 1025 km uzunluğunda kıyısı vardır.

cezayir4.jpg

16. asırda Oruç Reis ve Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa) reisler tarafından fethedilen Cezâyir, Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddin Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir. Üç asır Osmanlı idaresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır.

cezayir7.jpg

Roma döneminden günümüze kadar önemli bir deniz limanı olan Cezayir, sahil boyunca yer alan plajlarının yanı sıra iyi korunmuş tarihi kalıntıları ile mistik bir hava estirir. Özellikle Djemila ve Timgad'da yer alan çarpıcı kalıntılar görülmesi gereken yerlerin başında gelir. Kentte bulunan dolambaçlı vadiler, camiler ve eski Türk evleri insanda hayranlık uyandırır.
25.866.000 civârında olan nüfûsu, Berberîler ve Araplar meydana getirmektedir. Fransa sömürgesi olduğu senelerde buraya yerleşmiş bulunan Avrupalıların pekçoğu bağımsızlıktan sonra ülkelerine dönmüşlerse de hâlen önemli miktarda Avrupalı vardır.

cezayir1.jpg

Cezayir UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen önemli tarihi eserlere sahiptir. Ben Hammad Al Qal'a (1980), Djemila (1982), Cezayir Kasbah (1992), M'Zab Vadisi (1982), Timgad (1982), Tipasa (1982) UNESCO korumasındadır.
Hammadid emirlerin ilk başkenti olan 1007 yılında kurulan ve 1152 yılında yıkılan BEN HAMMAD AL QAL'A antik cami kalıntıları bulunan arkeolojik bir bölgedir. 30 metrelik minaresi ve kuleleri ile Sevilla tipi bir caminin prototipidir. Sarayın çevresini saran gölü ile 11.yüzyıldaki Hammadite İmparatorluğunun izlerini taşır. 1007 yılında kurulan 1152’de yıkılan kalıntıları ile otantik bir müslüman kentinin otantik görüntülerini sergiler. Bu yapı Mağrip, Endülüs ve Sicilya başta olmak üzere Arap mimarisinin gelişimini ve diğer modern yapıları etkilemiştir.

cezayir2.jpg

DJEMILA CEZAYIR kuzey sahil doğu yakınında bir dağ köyüdür. İyi korunmuş Berberi-Roma kalıntıları evler bulunur.Köyde ve dağ ortamında Roma mimarisinin eşsiz uyumu nedeniyle UNESCO'nun listesinde yer aldı. Müzesinde bulunan Roma mozaikleri dünyanın en zengin koleksiyonlarındandır.
Cezayir Kasbah büyüleyici bir labirent gibidir. Berberi-Arap-Franko karışımı yapısıyla eski dünyadan yeni dünyayı karşılar. Fransız sömürge döneminde değişimen uğrayan Palais des Rais18. yüzyıl Osmanlının ihtişamını sergiler.
M'ZAB VADISI ve Ghardaia Sahra’nın kuzey kenarında yer alır. Kültür, tarih ve gelenek açısından zenginliğiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır. 1000 yıllık geleneklerin çok iyi korunduğu ve günümüzde hala uygulanduğu bir bölgedir.
TIPAZA, UNESCO Dünya Mirası Listesnde yer alan önemli bir arkeolojik sitedir. Cezayir'de en çok ziyaret edilen Roma kalıntılarının bulunduğu Tipaza, kaybolan Pön ve Roma uygarlıklarının değerli izlerini taşır.
TIMGAD "Roma şehir planlaması için mükemmel bir örnektir. “Numidian topraklarında Roma ihtişamını sergileyen görüntü" olarak UNESCO tarafından sınıflandırıldı. İmparator Trajan tarafından askeri kolonisi olarak MS 100 yılında kurulan, Timgad’da Romalıların tipik yaşam şekli görülür.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA