2012 inşallah hayırlı bir yıl olur demiştik. Böyle giderse geçmiş yılları çok ararız.
Daha yeni yılın ilk ayının yarısını bulmadan,milleti şaşkına çeviren olaylar peşpeşe gelmeye başladı. Yine tutuklamalar, yine teröristlere yapılan operasyonların ardından ağlaşmalar, milletle dalga geçer gibi mebuslara ve emeklilerine yapılan zamlar, bu kere muhalefet milletvekillerine fezleke gözdağları…
Biri bitmeden diğeri başlıyor problemin.
Kürtleri milletin başına bela eden Başbakan, şimdi kalkmış tersini yapıyor. Yanlışı düzeltecek gibi konuşuyor, ağız değiştiriyor ama,Türkiye’ye verdiği zararı telafi etmek öyle kolay iş değil.
Ülkeyi yönetmeye kalkışanlar, yaptıklarının ve ağızlarından çıkanın nereye varacağını iyi hesap etmek zorundalar. Devlet adamlığı ile Belediye personeli arasındakı fark, günümüzde çarpıcı bir şekilde ortaya çıkıyor. Birinde ülkeden sorumlusunuz, diğerinde ise belediye hudutlarından...
Ağzınızla kuş yakalasanız, ülkedeki huzuru ve güveni bozmuşsanız eğer, adalete güveni sarsmışsanız, sizden ne köy olur nede kasaba… Sırtınızı aldığınız yüzde 50 civarındaki oya yaslar ve diğer yüzde 50’yi yok sayarsanız, daha başımıza gelecek çok şeyler olur. Bu iktidar henüz gerekli tepkiyi görmedi. Ama birgün korkup sinenler de silkelenir, ’’ölümden öteye köy yok’’ demeye başlarlarsa, o zaman kızılca kıyamet kopar işte…
Dünyada hangi iktidar geçmişle hesaplaşmak için yola çıkar?
Bir örneği varmı acaba bunun?
Önce yargı, sonra ordu, arkasından basın, üniversite, eğitim, bürokrasi filan dümdüz edilecek, yerlerine yandaşlar oturtulacak ve böyle bir modelle ülke yönetilecek öyle mi?
Yönetilirse böyle çarpık, sağlıksız ve Türkiye’ye zararlı bir şekilde yönetilir. Oysa Türkiye’nin ciddi, oy hesaplarına bakmaksızın toplumu kucaklayacak, sorunlarının üzerine kabadayıca değil, akılla ve şefkatle ama mutlaka merhametle yürüyecek bir yönetime ihtiyacı var. Kurumlardaki noksanlar elbette düzeltilmeliydi, eksikler ve aksaklıklar yokmuydu, elbette vardı ama bütün bunlar daha akıllıca çözülebilirdi.
İktidar Türkiye’yi deneme tahtasına çevirmeseydi, Kürt meselesinde şov yapmasaydı, terörle kararlı ve ciddi şekilde mücadele etseydi, bugün devletimiz elaleme rezil olurmuydu?
Gazetelerimiz veremiyor ama, dünya basını dalga geçiyor bizimle. Hani ‘’beter olun’’diye manşetler çekmelerine az kaldı. Bizim zavallı basınımızın çoğu, yandaş yaygaracıların eline geçtiğinden, basının dördüncü kuvvet gücü dağıldı. Şimdi sıralamada esamesi bile okunmuyor.
Yok çalışan gazeteciler günüymüş, yok gazeteciler bayramıymış, geçin efendiler bunları…
Hapisteki meslektaşlarını içerden kurtarmaya çalışan gazeteciler günü derseniz, onu anlarım işte.
Yoksa neyin bayramı,neyin kutlaması,biraz utanır insan…
İşte buraya yazıyorum, bu parlamento, bu iktidar, hatta muhalefet bile beş yıllık görev dönemini kolay tamamlayamaz. Kahin değilim ama, görünen köy kılavuz istemiyor işte. İç kavgaların giderek artan dozajı, siyasi tansiyonun sanki kasıtlı bir şekilde düşürülmemesi, dış sorunlar ve başımızı iyice ağrıtacak uluslararası baskılar, ekonomik sancılar, toplumsal hak arayışları filan, bırakın dönem sonunu, önümüzdeki yılı bile görmemizi zorlaştırıyor.
Parlamento güven vermiyor. Milleti ve ülke sorunlarını unutmuş, kendi çıkarını gözeten bir kurum görüntüsü taşıyor maalesef. Mebus maaşları her dönem tartışılırdı ama,böylesi yani bu dönemde olanlar, şimdiye kadar hiç görülmedi.
Bizim Parlamentomuz kadar müsrif, bol kazançlı ve geniş imkanlı bir başka parlamento daha yok dünyada. Bu konuda dünya şampiyonuyuz.
Amerika’da bile Temsilciler Meclisi üyeleri, danışmanlarının maaşını cebinden ödüyor. Öyle iki danışmanı, sekreteri, şöförü filan yok kimsenin.
Bir milletvekili neyi, kime danışır ki..?
TBMM’de 20 yıl gazetecilik görevi yapmış biri olarak söylüyorum bunları. Devletin tüm kapıları, tüm imkanları, tüm makamları milletvekillerine açık. Soracakları bir şey varsa, telefonla bile sorarlar. Hangisi gerçek, bilgili, deneyimli bir danışmana sahip ki?
Hepsi yakınlarını doldurmuşlar kadrolara.
Günah değil mi bu devletin ve milletin paralarına?
Şimdiye kadar meclisi, muhafız alayı askerleri koruyordu. Şimdi polise devrettiler bu görevi, Askerin çıktığı yere de yüzme havuzu yapacaklarmış, iyi mi?
Ayıp beyler ayıp, sorumsuzluğun bu kadarına pes doğrusu...
Meclise hastaneye, o kadar doktora ne gerek var?
Tüm devlet hastaneleri,özel hastaneler mebusların emrinde değil mi? Yetmiyor, bir de Meclis çatısının altına koyuyorlar efendiler.
Ayrıca,mebusların sağlığını koruduğumuz az geliyor ki,bir de neredeyse yedi sülalesine bile bakıyoruz.
Çoluk, çocuk,yakın akraba filan hepsi,milletin kesesinden tedavi oluyor. Ölen mebusun evlenmeyen kız çocukları, hele dulsalar hayatlarının sonuna kadar bakılıyor.
Böyle şey olur mu? Olursa bu milletin iki yakası bir araya gelir mi?
Milletvekilliği diye bir meslek yok dünyada. Bizimkiler bunu meslek haline getirmişler. Millet kıt kanaat geçinirken, onlar bol maaş, geniş imkan içinde günlerini gün ediyorlar. İçlerinde yeminden başka kürsüye çıkmamış çok mebus var. Hakan Şükür maaşına şükredeceğine, spor sunuculuğu yaparak her ay gelirine bir servet ekliyor. Bunu gören diğer mebuslar da, mesleklerini yapmak için izin istiyorlar başkanlıktan.
Doktor doktorluk yapacak, avukat avukatlık, ohhh ne ala memleket...
Bana kalsa,mebuslara tek kuruş vermem.Herkes iyi kötü bir meslek sahibi. Mebus olmadan nasıl kazanıyorsa hayatını, nasıl kaynatıyorsa evdeki tencereyi yine öyle yapsın.
Milletvekilliği onurlu bir sıfat, bunun şerefi yeter de artar bile onlara. Haftada iki gün Meclis’e gelmeleri, ihtiyaç duyulan kanunları çıkarmaları için kafi bir çalışma.
Zaten ne yapıyorlar ki, sırtlarında ağır yük mü taşıyorlar?
Milleti sinirlendireceklerine, kazançlarını milletin kesesinden değil, kendi mesleklerinden sağlamaya çalışsınlar.
Çok aykırı bir öneri oldu ama, bu dönemin parlamentosu bunu hak ediyor işte…
- 09:00 - Schengen vizesi alacak Türk vatandaşlarına yeni kısıtlama
- 11:25 - Mövenpick Bursa, İncili Gastronomi Ödülü’nün sahibi oldu
- 10:14 - EasyJetwash, marka anlaşmazlığında ödemeyi kabul etti
- 09:00 - İspanya'dan bütçe havayollarına 179 milyon avro para cezası
- 19:00 - British Museum'a şimdiye kadarki en değerli bağışı yapıldı
- 18:00 - THY transit yolcularını İstanbul'da ücretsiz gezdiriyor
- 17:00 - Antalya’nın 25 yıl sonraki iklim krizi 'Kıyamet' filminde
- 16:00 - Esas Holding'ten Pegasus'ta hisse satışı
- 15:00 - THY, AJet'in sermayesini 15 milyar lira artırdı
- 14:00 - Sabiha Gökçen CEO'su Alp Er Tunga Ersoy istifa etti
- 13:00 - Asya-Pasifik Bölgesi’nde en başarılı kadın girişimci seçildi
- 12:00 - Karadeniz’de 20 bin mersin balığı çiple izleniyor
- 11:00 - İş Bankası ilk turizm şubesini Antalya’da açtı
- 10:00 - Suudi Arabistan turizme 500 milyar dolar akıtacak
- 09:00 - Athena Tapınağı'nın restorasyonu tamamlandı, ziyarete açıldı
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.