Çok sıradan gibi görünse de toplumum ayrışma duygusunu ortadan kaldıran ve İstanbul'un marka değerine de katkıda bulunan bu isim yerinde bir tercihtir. Bu tesise kendi adını veya Abdülhamit adını vermeyen Erdoğan'ın yerel seçim öncesi böyle bir yol izlediğini ve seçimden sonra bu adın değişeceğini söylemlerine fazla şans vermiyorum.
"Kör olasın demiyorum,
Kör olma da gör beni"
(Acıyı Bal Eyledik-1973)
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Son bir haftada gözlerimin gördüğü ve de kulaklarımın duyduklarından sonra bu güzel ve anlamlı dizeleri geldi aklıma ünlü şairin.
Yapılanı anlamayan, karşı çıkan ve değer vermeyen, kadir kıymet bilmeyenler için söylenen en etkili söz bu olsa gerek diye düşündüm.
Tarih, 2013 yılının 3 Mayıs'ı. Ankara'da Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin toplantı salonunda Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımı olan İstanbul'un yeni havalimanı ihalesinde nefesler tutulmuştu.
O sırada Kurum Genel Müdür Yardımcısı olan Funda Ocak, Yap-İşlet-Devret usulü yapılan ihalenin Komisyon Başkanı olarak en yüksek teklifin miktarını ve gurubun ortak şirketlerini şöyle duyuruyordu;
"22 milyar, 152 milyon Euro ile Cengiz, Kalyon, Kolin, Limak ve MNG Mapa Ortak Girişim Gurubu kazandı, hayırlı olsun"
O günden bu yana aylar geçti. Üzerinde haklı veya haksız spekülasyonlar yapılan bu ihaleyi alan gurubun içinde daha önce havalimanı yapma deneyimi olan Cengiz İnşaat, yapım ve işletme deneyimi olan Limak Gurubu ve havayolu işletmeciliği yapan MNG gibi şirketler bulunuyordu.
En yakın rakibi İ. Çeçen-Fraport'tan 1 milyar 102 milyon Euro daha fazla veren bu gurup ihaleyi aldıktan sonra neyi nasıl yapacağını belki de tam bilemiyordu. İGA adıyla şirket kuran ve yer teslimi sonrası gazetelere günlerce ilan verip kamyon arayışına girdiklerinde, bu işin çok da kolay olmayacağı ortadaydı. Yüzlerce kamyon ve iş makinesinin yanı sıra binlerce işçinin arazide karınca misali çalıştıkları günleri iyi hatırlıyorum. Kar kış demeden, yağmur çamur demeden çok üstün bir gayret örneği sergileyerek çok kısa sayılacak 42 ay gibi bir sürede işi bitirdiler. Bu süreç içinde bu iş çok zor biter diyenlere inat büyük bir inançla çalıştılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağı oraya indiğinde, yolcu uçaklarının da inebileceği az çok belli olmuştu. IGA patronları "Sayın Cumhurbaşkanımızın teşvik ve desteği olmasaydı bu meydan çok zor biterdi" derken bir gerçeğin de altını çiziyorlardı. Burası 29 Ekim'e asla yetişmez, açılışı erteleyelim diyenlerin kısmen haklı olduğu da kabul edilerek yumuşak bir geçiş yapıldı. Bir ay kadar önce İGA CEO'su H. Kadri Samsunlu'nun basın toplantısından sonra Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Büyükkaytan bizleri gezdirirken içimden "Burası acaba nasıl yetişecek" demiştim. 28 Ekim sabaha karşı bir çalışandan gelen fotoğraftaki görüntüye çok şaşırdım. Arkada ışıklarla parlayan bitmiş dev bir bina ve "İstanbul Havalimanı" tabelası göze çarpıyordu. Halk tabiriyle Cumhurbaşkanı bizi ters köşeye yatırmıştı. Aylarca süren hangi isim verilecek tartışmalarında Atatürk adı verilmeli diyenlere karşılık, bir kesim de Recep Tayyip Erdoğan veya Abdülhamit olsun diyerek bir kutuplaşma yaratıldı. Bir yıl önce DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak'ın basın toplantısında buranın IATA kodu ISL olacak demesi bile İstanbul adı olabilir düşüncesini aklımıza getiremedi.
Çok sıradan gibi görünse de toplumum ayrışma duygusunu ortadan kaldıran ve İstanbul'un marka değerine de katkıda bulunan bu isim yerinde bir tercihtir. Bu tesise kendi adını veya Abdülhamit adını vermeyen Erdoğan'ın yerel seçim öncesi böyle bir yol izlediğini ve seçimden sonra bu adın değişeceğini söylemlerine fazla şans vermiyorum. Fakat, yine de böyle bir ihtimali çok da göz ardı edemiyorum.
29 Ekim sabahı açılış törenine giderken aylar öncesinde tabelalara yazılan Yeni İstanbul Havalimanı ibaresine bakarak bunu nasıl bilemedim diye hayıflandım.
Tören öncesi binayı gezerken çalışanlara, burayı nasıl yetiştirdiniz diye sorunca "Sabaha kadar elimizde bezlerle yerleri, masaları sildik" cevabını aldım.
Mega havalimanı diye nitelendirilen bu dev tesisin açılışına gelenlerin Türkiye ile dostluğu olan ülkeler olması, gelmeyenlerin de biraz kıskançlık, biraz da görmemezlikten geldiklerini söylemeden geçmeyelim.
Törene büyük emek veren İGA yönetimi 7 ayrı güvenlik noktasından geçerek gelen misafirlerinin gönlünü alıp, uğurluyordu.
Gazetelere verilen tam sayfa teşekkür ilanında "Son olarak bu projenin hayata geçirilmesinde en büyük paya sahip teknik-idari yöneticilerimize, mimarlarımıza, mühendislerimize ve havalimanımızın her köşesinde yoğun emeği bulunan yüzbinlerce çalışanımıza yürekten teşekkür ederiz" denilmesi bir hakkın az da olsa teslimi anlamına gelir.
İlanda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sonra en çok emeği geçenler Binali Yıldırım, önceki Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, şimdiki Bakan M. Cahit Turhan, eski müsteşar Suat Hayri Aka, Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal ve altını çizerek belirtmek isterimki Funda Ocak ve DHMİ Ailesi ile Sivil Havacılık Genel Müdürü Bahri Kesici ve kurumunun çalışanlarıdır diyebilirim. Kapanış sahnesinde olması gerekenler arasında olmak yerine salonu karış karış gezen İGA CEO'su Kadri Bey'i yardımcı müdürlerini ve biz gazetecilerin kaprisini çeken İletişim Direktörü Gökhan Şengül ve ekibinin gayretlerini yazmasak doğrusu haksızlık ederiz diye düşündüm.
Haftanın ilk günü ve 29 Ekim gibi çok da anlamlı bir günde yapılan bu açılışı, TRT ortak canlı yayınında dostum Fuat Kozluklu'nun yönetiminde, Sabah Yazarı Şeref Oğuz arkadaşımla değerlendirdik.
Bir sonraki gün, Türkiye'nin yüz akı ve gururu Türk Hava Yolları'nın davetiyle; Basın Müşaviri Yahya Üstün ve değerli çalışma arkadaşlarının çok mükemmel ve de kusursuz organizesiyle ISL kodlu İstanbul Havalimanı'ndan yapılan ilk gün uçuşuyla Ankara'ya gidip geldik. TK 2124 seferinde THY'nin TC-LJF tescilli Boeing 777-300 ER tipi Ortaköy adlı uçağında bize, Kaptan Pilot; Boğaç Atıcı, İkinci Pilot; Emre Erdem, Kabin Ekibi, Ayşe İrem Sungar, Serkan Altuntaş, Serap Cabar, Esen Altuntaş Verda Ertemel, Funda Keçel Böcekoğlu, Gamze Değer, Gözde Gizem Tuncay, Selime Eğilmez, Deniz Arabacı, İbrahim Arı, Tolgahan İbrahim Yıldız, Gülsün Oktay, Okay Özer, Melike Koşar, Burkay Ertürk ile DO-CO Aşçıları Melike Özlem Tacal ve Berker Selvi çok keyifli unutulmaz bir seyahat yapmamızı sağladılar. Bizden sonra aynı gün Kıbrıs Ercan ve ertesi gün Bakü'ye ilk seferler yapıldı. İlk uçuşların önemi ve anlamını bilen THY ve IGA yöneticilerinin uçuşu hatırlatan jestleri de çok anlamlıydı. Uçaktaki tüm yolculara hoş geldin diyen ve seyahate nişanlısı spor spikeri Burcu Saatman ile katılan THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı yolculardan övgü aldı, büyük ilgi gördü.
1 Ocak 2019 itibariyle tüm uçuşlarını İstanbul Havalimanı'ndan yapacak olan THY, çok cazip fiyat ve promosyonlarla müşterilerine güzel fırsatlar sunacak.
Havacılıkta yeni bir dönemin başlamasına neden olacak olan İstanbul'un yeni mega havalimanının açılışına tanık olmanın ve ilk uçuşa katılmanın keyfini yaşamaktan öte, havacılık tarihimiz yeniden yazılırken orada olmak ve de bu büyük gelişmeye tanık olmak her şeyden daha anlamlıydı. Bu meydan, Türkiye'nin, özellikle de İstanbul'un turizmine büyük katkıda bulunup, bir hub (dağıtım merkezi) olarak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de hub olma hevesini kıracaktır. THY'yi de daha ileriye taşıyacak olan bu havalimanı ülkemize ve halkımıza hayırlı olsun.
İyi uçuşlar Türkiye'm...