ZAFER BAYKAL-TÜRKİYE TURİZM
BODRUM-Türkiye’nin Ege sahillerinden Yunan adalırana konulan feribot seferleri iki ülke halkının yeniden buluşmasına ve tarihten gelen kültür şemsiyesi altında yaşamalarına yol açtı. Artık Türkiye yüzyıllar boyu birlikte yaşadığı Yunan halkıyla birlikte yaşamaya başladı.
Feribot seferleri ile Türkiye’ye bir ada daha yakınlaştı ve Leros Adası Bodrum’un yanıbaşında yeni keşfedilen güzellik olarak ortaya çıktı. Artık Leros'lular diğer Yunan adalarının halkının yaptığı gibi Bodrum'un tüm imkanlarından istifade edebilecekler. Türkiye'den ise güzel bir kaç gün geçirmek isteyenler, doğal yaşamı özleyenler, balık yemek isteyenler Leros'u ziyaret edecekler.
LEROS ADASI
Leros adası, Kalymnos ile Patnos, Lipsi adaları arasında yer alan, Yunan adalarının en küçüğüdür. Verimli vadisi, yeşil tepeleri ve değirmenleri, İtalyan stili beyaz evleri ile şirin bir adadır.
Adanın en tepesinde bulunan Bizans döneminden kalma kale, adaya değişik bir görüntü veriyor.
Dar sokakları ve balıkçı kahvesi ile ayrı bir güzelliği olan adada buram buram Anadolu’nunda kokusunu hissediyorsunuz.
HENÜZ TURİZMİ ÖĞRENİYORLAR
Küçük bir limanı olan Leros, turizme henüz çok yabancı. Deniz gümrük kapısı daha bir hafta önce açılan adada küçük bir konteynerden yapılmış polis kontrol noktasında tek bir polisin olması, adaya giriş yapmak isteyen turistlerin beklemesine yol açıyor. Bu acemiliği en kısa zamanda atlatacaklarına inanıyorum.
GÜLERYÜZLÜ HALKI VAR
Çok misafirperver ve iyi niyetli insanlardan oluşan ada halkı, Turgutreis’ten Turkish Sealİne’ın Hydrofile botu ile adaya gelen Türkleri güler yüzleri ile karşılamaları gümrükte kaybedilen zamanı unutturdu Yaklaşık 8 bin kişinin yaşadığı ada halkı, daha çok balıkçılıkla uğraşıyor. Tuttukları balıkları komşu adalardaki otel ve restoranlara satan balıkçılar geçimlerini böyle sağlıyorlar
ANADOLU ÖZLEMİ
Leros adasının sokaklarında dolaşırken, elimde fotoğraf makinemi gören halk yabancı olduğumu hemen anlayıp, nereden geldiğimi sordular.
“Türküm” dediğimde çoğu bana sarılıp öpmek istediler. Daha sonra bana “Buram buram Anadolu kokusunu tattık” diyerek ağlamaklı oldular.
Kimisinin dedesi, kimisinin babası, daha doğrusu ailelerinden muhakkak biris İzmir, Çeşme, Kuşadası veya Bodrum tarafından gelen Rumlar.
Bazıları İtalyan işgalinde Türkiye’ye sığınmış ve 1948 senesinde İtalyan işgali bitince tekrar adaya dönmüşler. Beni yoldan çevirip nereli olduğumu soran marangoz Manolis Kurevelis, birazda olsa bildiği Almancası ile dedelerinin İzmir ve Çeşme’den geldiğini söylerken ağlamaklı oldu.
TIPIK BIR BALIKÇI KÖYÜ
Leros adası Türkiye’nin 30 öncesindeki Urla veya Foça gibi tipik bir balıkçı köyüne benziyor. Balıkçı barınağının olduğu yerdeki çay bahçesi bile insanı, Türkiye’nin herhangi bir balıkçı köyünde imiş gibi hissettiriyor.
LEROS TATİLİ SİZLERİ BEKLİYOR
Turgutreis’ten Leros’a Turkish Sealine’ın her pazartesi saat 10.00 da kalkan hızlı feribotu ile 55 dakika süren bir yolculuktan sonra bu küçük fakat şirin adayı görme fırsatı yakalıyorsunuz.
Her Yunan adasında olduğu gibi burada da balık çeşitleri ile lezzeti yakalamak mümkün oluyor.
Benim tavsiyem, Nikolas Liras’ın sahibi olduğu Taverna Bratsera’da sardalya balığı ve supya krasati adlı şarap soslu deniz ürünü yemeği tadın. Tabii yanında uzosu ile olmalı. Şimdiden iyi tatiller.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.