İSTANBUL - Mutfakta prestij ve mükemmelliğin simgesi Le Cordon Bleu, 10. Kuruluş yılı ışığında ünlü mezun şefleri ve sektörün kanaat önderleriyle birlikte, 2022 gastronomi trendlerini “Bir Sofra” teması altında buluşturdu. 15 Mart 2022’de Fransız Sarayı’nda yapılan 5. Gastronomi Trendleri toplantısının ilk bölümünde Le Cordon Bleu mezunları, farklı mutfak kültürleri ile zenginleşmiş coğrafyamızda, bu birlikteliğin kendi mutfaklarına nasıl ilham verdiğini paylaştılar. İkinci bölümde ise, Le Cordon Bleu öğrencileri, yurdun dört bir yanından küçük ölçekli kadın üreticiler ile beraber gerçekleştirdikleri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü projelerini konuklara anlattılar.
TÜRK MUTFAĞı'NıN ZENGINLIĞI
2012 yılında Özyeğin Üniversitesi’nin çatısı altında açılan Le Cordon Bleu-İstanbul’un düzenlediği toplantıda; farklı mutfak kültürlerinin birbirine ilham vererek insanları yakınlaştırması ve Türk Mutfağı'nın zenginliği anlatıldı. Ayrıca, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü projesi kapsamında, Türkiye’nin farklı coğrafyalarında yaşayan küçük ölçekli kadın üreticiler ile kültür paylaşımı yapan genç öğrenciler de onların hikayelerinden ilham alarak bu zenginliğin başka bir boyutunu misafirlere lezzetli reçeteleri ile sundular.
ÜRETICI KADıNLAR VE ÖĞRENCILER BULUŞTU
Le Cordon Bleu mezunu ünlü şeflerin ve gastronomi alanında uzmanların katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Özyeğin Üniversitesi Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne Ertan Tüysüzoğlu, “Bu sene 5.sini gerçekleştirdiğimiz Gastronomi Trendleri etkinliğimizde, farklı coğrafi, kültürel ve etnik unsurların birlikteliği ile güçlenen mutfak mirasımıza dikkat çekmek istedik. Bu nedenle farklı kültürlerden beslenen ve bunu mutfaklarına yansıtan dört mezunumuzu davet ettik. Diğer yandan, bu zenginliğin daha sonraki nesillere aktarılabilmesi için kadınüreticiden.com platform kurucularından Kübra Yüzüncüyıl ile küçük ölçekli üretici kadınlar ve öğrencilerimizi bir araya getiren bir proje geliştirdik. Üretici ablalarımızla tanışan öğrencilerimiz onların hikayelerinden ilham alarak, onların ürünleri ile harika reçeteler hazırladılar. Bir sofrada buluşmanın güzelliğini çok yönlü olarak yaşadık ve misafirlerimize yaşattık.” dedi.
FRANSA BAŞKONSOLOSU GAUVIN: TÜRK MUTFAĞıNDAN ETKILENDIM
Toplantıya ev sahipliği yapan Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin ise Fransa Sarayı’nda, Gastronomi Trendleri Buluşması vesilesiyle, konuklarını ağırlamaktan son derece mutlu olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bir buçuk yıl önce Türkiye’ye geldiğimde Türk mutfağının zenginliğinden çok etkilenmiştim. Ayrıca mutfaklarımız arasındaki ortak noktalar da beni şaşırtmıştı. Türkiye Fransa dostluğunda mutfağın da pay üstlendiğini gördüm. Çatısı altında bulunduğumuz Fransız Sarayı da hem bugüne hem de geleceğe dönük, tarihi kimliğiyle ülkelerimiz arasındaki bağa ışık tutmaktadır. Le Cordon Bleu İstanbul mutfak okulu da bu dostluğa ayrı bir örnektir. Son olarak, Le Cordon Bleu ve Özyeğin Üniversitesi’ni, huzurlarınızda, yaptıkları çalışmalar ve sundukları eğitimler için tebrik etmek istiyorum. Le Cordon Bleu İstanbul bu yıl 10. yılını kutluyor ve senenin ilk etkinliğinin Fransa Sarayı’nda yapılmasından dolayı mutluyum.”
Toplantıya katılan diğer Le Cordon Bleu mezunu şef ve gastronomi dünyasının önde gelen isimleri de kesişimin gastronomi alanındaki önemine değindiler.
ÖĞRENCILERDEN BEKLENTININ ÜSTÜNDE REÇETELER
Le Cordon Bleu İstanbul Yönetici Eğitmen Şefi Erich Ruppen, kadın üreticilerin nitelikli yerel ürünleri ile öğrencilerin beklentinin de üstünde reçeteler hazırlamış olmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Le Cordon Bleu eğitiminde her zaman iyi ürün, doğru teknikler kullanarak öğrencilerin yaratıcılıklarına öne çıkaran bir eğitim verdiklerinin altını çizdi.
BEYAZ FıRIN’DAN SUDA: LEZZETLERIMIZ ANıLARıN PARÇASıDıR
Etkinlikte Le Cordon Bleu mezunu tecrübeli şefler de söz alarak “Bir Sofra” teması paralelindeki görüşlerini ve bakış açılarını paylaştılar.
Beyaz Fırın genel müdürü ve 5. nesil temsilcisi Nathalie Stoyanof Suda: "Yıllar içerisinde tattığımız, tattırdığımız lezzetler bizim ve sevdiklerimizin zihninde bambaşka anıların da birer parçalarıdır aslında. Benim ve ailemin yıllar içerisinde sevdikleri, arkadaşları ve özellikle komşuları ile anılarına baktığım zaman kurulan sofraların, yenilen yemeklerin, tatlıların hatta içilen kahvelerin bile bugünümüzde önemli yerleri olduğunu görüyorum."
ŞEF AYLIN YAZıCıOĞLU:KOCAMAN SOFRA BU COĞRAFYAYı SUNUYOR
Sosyoloji eğitiminden sonra Le Cordon Bleu Fransa mezunu olan ve devamında yoğun olarak yerel ürün ve Anadolu mutfak kültüründen ilham alan Şef Aylin Yazıcıoğlu: “Bir kocaman sofra aslında bu coğrafya, herkesin bir tabak koyduğu. Kiminin buralara varıp komşusundan öğrendiği, kiminin yanında taşıyıp cömertçe paylaştığı, bazen de hepsini harmanlayıp yeniden dallanıp budaklandığı kocaman bir sofra. Zengin mutfak mirası bir yana bu paylaşılan sofra mirası asıl bizim mutfağımızın can damarı ve gücünü de oradan aldığını hep hatırda tutmalıyız”
TAPAS BAR’DAN ŞEF KARAKUŞ: BIZI BIR SOFRADA BULUŞTURAN GÖÇ
Aşçılık, göç, yerel mutfak kültürü, modern teknik sunumları ve koku üzerine çalışan, Muutto İstanbul ve Muuto Anatolian Tapas Bar kurucusu Şef Umut Karakuş “ Bizi bir sofrada buluşturan, farklılıklarla zenginleştiren unsurların başında göç geliyor. Ancak göçle farklı kültürler bir sofra da buluşuyor ve işte bu buluşmanın sonucu da muhteşem bir zenginlik.”
BRAGGIOTTI PEDAL : AYNı SOFRADA OLMAK PAYLAŞıM ISTER
Levanten mutfak kültürünü yaşatmayı hedefleyen Marilen Braggiotti Pedal: “Farklı kültürlerin birbirine aktardığı adetleri ve geleneksel lezzetleri sayesinde zenginleşen bir gastronomik kültüre sahibiz. Aynı sofrada olmak, bir sofra olmak, paylaşım ister, anlayış ister... Türkiye’de yaşamış ve yaşayan pek çok kültür sayesinde bugün özel bir zenginliğe sahibiz.”
TARıMSAL ÜRETIMDE KADıN ELI
Etkinliğin ikinci bölümünde söz alan kadınüreticiden.com platformu kurucusu Araştırma Görevlisi Kübra Yüzüncüyıl ise küçük ölçekli üretici kadınları destekleyerek alternatif bir beslenme biçimi oluşturulabileceğine dikkat çekerek, “Doğaya dost üretim yapan küçük ölçekli kadın üreticiler ata tohumlarına, geleneksel tarım metotlarına ve bitkiyi koruma yöntemlerine ilişkin bilgiyi sözlü tarih yöntemiyle nesilden nesile aktarıyor. Kâr amacı gütmeyen dayanışma platformu kadınüreticiden.com tarımsal emeği en çok veren kadınlara destek olmak için çalışıyor, küçük ölçekli üretici kadınları gıda güvencesinin teminatı olarak görüyor.” dedi.
5. Gastronomi Trendleri Buluşması Kadın üreticiler ve öğrencilerin deneyimlerini paylaşması ve geliştirdikleri reçetelerin sunumu ile sona erdi. Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları ve Le Cordon Bleu Sertifika Programı öğrencilerinin geliştirdikleri reçeteler, katılımcılar tarafından büyük beğeni kazandı.
ÖZYEĞIN ÜNIVERSITESI LE CORDON BLEU İŞ BIRLIĞI:
Özyeğin Üniversitesi 2012 Temmuz ayında Gastronomi ve Mutfak Sanatları Lisans Programını açarken, dünyanın en prestijli mutfak sanatları kurumu Le Cordon Bleu ile iş birliği anlaşmasını da imzalayarak Özyeğin öğrencilerini dünyanın en usta şefleriyle birlikte yetiştirmeyi hedefledi. Le Cordon Bleu ile açtığı sertifika programlarıyla bu alanda kendini geliştirmek ve ilerletmek isteyenlere de yeni bir geleceğin kapılarını araladı. Özyeğin Üniversitesi ve Le Cordon Bleu iş birliği kapsamında, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Lisans Programı ve Otel Yöneticiliği Lisans Programlarındaki “Mutfak Sanatları” dersleri Le Cordon Bleu Eğitmen Şefleri tarafından veriliyor. 20’den fazla ülkede olduğu gibi, üniversite öğrencisi olmasa da mutfak sanatları alanındaki yetkinliğini geliştirmek ve bunu uluslararası saygı gören bir sertifika ile taçlandırmak isteyen ya da kariyerini değiştirmeyi hedefleyen herkes için, Le Cordon Bleu Sertifika Programları Üniversitesi Çekmeköy Kampüsünde verilmeye devam etmektedir.
LE CORDON BLEU HAKKıNDA:
Le Cordon Bleu (Mavi Kurdele) isminin mutfak sanatları ile ilişkilendirilmesi ilk olarak 16. yüzyılda ortaya çıktı. Le Cordon Bleu ismi, Fransa Kralı III. Henri tarafından verilerek, zaferlerini şatafatlı ziyafetlerle kutlayan Saint-Esprit Şövalyeleri’nin sembolünde bulunan mavi kurdelen aldı. 16. yüzyıldan itibaren mutfaktaki mükemmeliyetin simgesi oldu. Le Cordon Bleu, 1895’te La Cuisiniere Cordon Bleu Dergisinin yayımcısı, gazeteci Marthe Distel tarafından mutfak sanatları okulu olarak Paris’te kuruldu. Açılışından itibaren, Le Cordon Bleu’nün uluslararası ünü hızla yayıldı. 1950’li yıllarda Paris’te yaşayan Julia Child’ın bu okulda eğitimini tamamlayıp ünlü bir aşçı ve yemek yazarı olması da Le Cordon Bleu’nün tanınırlığını artırdı. Julia Child’ın hayatı 2009 yılında vizyona giren Meryl Streep’in başrolünde oynadığı “Julie & Julia” adlı bir filme de konu oldu. Günümüzde Le Cordon Bleu, 20 ülkede, 35’i aşkın uluslararası okulda yılda 20.000 öğrenciye eğitim veriyor.
Le Cordon Bleu öğrencileri, Michelin yıldızlı restoranlardan gelen usta şefler ya da prestijli yarışmalarda galip gelerek Meilleur Ouvrier de France gibi unvanları elde eden isimler tarafından eğitim görmektedirler. Usta aşçılar, klasik Fransız mutfağı ve uluslararası aşçılık tekniklerine ait bilgi ve deneyimlerini Le Cordon Bleu öğrencilerine aktarmaktadırlar.
ÖZYEĞIN ÜNIVERSITESI HAKKıNDA:
Yaşamla iç içe, yenilikçi, yaratıcı ve girişimci bir öğrenim merkezi olarak topluma hizmet vermek amacıyla Hüsnü M. Özyeğin Vakfı tarafından kurulan Özyeğin Üniversitesi, yükselen mesleklerde derinlemesine bilgi sahibi, yabancı dile hâkim, iletişim ve bilgi teknolojileri kullanımında yetkin, uygulama becerisi olan, girişimci, çevresinde ve çalışacağı kurumlarda fark yaratacak bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Başarılı öğrencilerin, şartları ne olursa olsun kaliteli eğitime ulaşabilmeleri gerektiğine inanan Özyeğin Üniversitesi, Çekmeköy’de bulunan kampüsünde 6 fakülte, 3 enstitü ve 2 yüksekokulu ile 23 lisans, 32 yüksek lisans ve 10 doktora programıyla eğitim vermektedir. Birleşmiş Milletler’in “Sürdürülebilirlik Kalkınma Hedefleri” doğrultusunda yaptığı çalışmalar ile Times Higher Education (THE) Impact 2019 dünya sıralamasında “Toplumsal Etkisi En Yüksek Türk Üniversitesi” seçilen Özyeğin Üniversitesi, THE Emerging Economies 2021 sıralamasında ise Türkiye'deki en iyi beş vakıf üniversitesinden biri olmuştur.
ÖZYEĞIN ÜNIVERSITESI UYGULAMALı BILIMLER YÜKSEKOKULU HAKKıNDA:
Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, biri Otel Yöneticiliği diğeri Gastronomi ve Mutfak Sanatları olmak üzere, alanlarında türünün tek örnekleri olan, uluslararası saygınlığa sahip iki ayrı lisans programı (dört yıllık) sunmaktadır.
İngilizce eğitim veren, Otel Yöneticiliği ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları programları yapısı itibariyle çağdaş kuramsal ve pratik uygulamaların birbiriyle harmanlanmasını gerektirir. Bu nedenle öğrencilere vaka çalışmaları, profesyonel otel yönetimi yazılımları, öğrencilerin pratik becerilerini geliştirmeye yönelik mutfak/laboratuvar çalışmaları, interaktif simülasyon programları, projeler, stajlar, seçmeli dersler ve Rusça, Çince, Almanca ve İspanyolca gibi ikinci yabancı diller içeren, multimedya tabanlı bir eğitim sunulmaktadır.
Her iki programın da nihai amacı, otel yöneticiliği ve/veya mutfak sanatları alanında, mezuniyetlerinden sonra kendi işlerini kurabilecek ve uluslararası otel ve restoran zincirlerinde üst düzey yönetici pozisyonlarına yükselebilecek başarılı ve uluslararası itibara sahip profesyoneller yetiştirmektir.
Girişimci, yaratıcı, iş hayatına adım atar atmaz katma değer üretebilecek, sorun çözmeye odaklı, sektörel bilgi ve becerilerle bezenmiş, üniversite eğitim hayatını başarıyla tamamlamış gençleri, sağlıklı bir kariyer planlaması ile gastronomi ve otel yöneticiliği alanında geleceğin liderleri olarak yetiştirmeyi hedeflemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.