Doğduğum ve yaşadığım ülkem Türkiyede her yeni güne başlarken bir önceki günün kaygılarının olmadığı dostlarla paylaşılan sevinçler, güvenli bir gelecek, İnsanlık ve Vatandaşlık haklarımın korunduğu yaşam istiyorum
İstemesine, istiyorum ama bu işin hiç kolay olmadığının bilincindeyim
Yasalarla düzenlenmiş haklarımın, yasal görevlilerce ihmal edilebildiğini yüzlerce kez yaşadım, yaşamadık mı?
Anlaşılan odur ki, kanunlar olsa dahi, uygulamada kanunlar yok sayılmakta ise, tadımız tuzumuz olmamakta, esas olan kanun çıkarmak değil, uygulayabilme dirayetini gösterebilmektedir.
Turizm sektörü olarak uzunca bir süredir, sektörün işlevselliğine uygun bir yasal arayışımız var, ama, mevcut var olan kanun ve mevzuatlar ne kadar etkin kullanılmakta ki, istenen yeni düzenlemeler genel yarar sağlasın diye sormadan geçemeyeceğim!
Türkiye'de 4848 Sayılı Kanun hükümlerince Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen turizm faaliyetlerinde doğru gitmeyen pek çok işlere ne zaman dur denilecek!
Otellerimizin ful çaktığı ve turizm otoritelerinin Türkiyeyi en popüler ülke gösterdiği bir süreçte yanlış giden ne oluyor, bu ve benzeri serzenişler ne için olmaktadır
Bir Türk vatandaşı olarak, gazetelerde söz konusu edilen dışa dönük iyimser tabloyla, sevinmekteyim. Ancak, Turizm seyahat sektörü içinden biri olarak bilmekteyim, sektör işverenleri ve çalışanları benzer iyimserliği yaşamamaktadır. Sektörün sorunları çığ gibi büyümekte, Her şeyin çivisi çıkmış ve yön vericiler, yani direksiyondakiler ise seyrediyorlar gibi
Yasaları hiç gören uygulamalar nedeniyle, kaçak acentacılık ve rehberlik faaliyetleri hız kesmeden devam etmektedir. Sektörel rekabetin olumsuz yansımaları insanları işsiz bırakmakta ve mutsuz etmektedir.
Türk toplumunun ilginç atasözleri vardır
Olağan gitmeyen işlerde çözüm beklenildiğinde, durumu açıklama için, Panik yok, su akar yolunu bulur veya ilgili kişilerin kayıtsızlığını açıklama için, saldım çayıra mevlam ayıra denilebilmektedir.
Su akmakta ve her nedense, bir türlü yasaların emrettiği yolu bulamamaktadır, yoksa kılavuz olacak bakanlık saldım çayıra mevlam ayıra mı demektedir
Bürokratların yasal zorunluluk olarak yapması gerekenler mevlaya havale edilemez, oturduğunuz makamlar tartışılır. Orda oturmakta olduğunuz süreçe, işleri mevlaya bırakma keyfiyetinde olunamaz.
Turizm sektöründe ticari faaliyet yapabilmek için yetkilendirme ve denetim bakanlıkça yapılmaktadır, ancak, çoğu zaman bakanlığın denetim yetkisini yeterince etkin kullanmadığını veya kullanamadığını bilmekte ve yaşamaktayız
Bu durumda ise, birileri Devletin olmadığı yerde, boy gösterebilmekte, devlet temsilcilerine rağmen görüş koymakta ve kendi görüşlerini devletin
görüşü gibi uygulamaktadır, İşleri içinden çıkılmaz hale getirebilmektedir
Turizm sektöründe gelen her bir gün, öncesi günü aratır oldu, neredeyse kötünün kötüsü var diyerek, halimize şükür ettirecekler. Bizler bu olumsuzlukları, çözüme ulaşıncaya kadar yetkililere hatırlatacağız
Turizm sektörü toplumu olarak doğru olmayan uygulamalara alışkanlığımız artmış olabilir ama, yapılan yanlış uygulamalar sistemi çürütmekte ve tüketmektedir.
Doktorlar, bazı ortamların hastalara bağışıklık kazandıracağını dile getirmektedir, Ancak, Turizm sektöründe sorunlar içinde mücadele edenler, nice dev şirketler birer birer yıkılırken, rehberler mesleği terk ederken, aynı görüşte değildirler.
Derdimiz o kadar çok ki
Bugün irdeleyeceğim soruna gelince;
4848, 1618 sayılı kanunlar ve ilgili mevzuat gereği seyahat acentaları düzenledikleri her turda profesyonel turist rehberi bulundurmak zorunda olmalarına karşın, çeşitli gerekçelerle bazı sorumsuz sorumlularca keyfi olarak savsaklanmaktadır.
'Rehber taban ücretleri Profesyonel turist rehberliği yönetmeliğinde Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği ve ilgili Meslek Kuruluşlarının yazılı görüşleri alınarak yılda iki kez Bakanlıkça belirlenir ve Bakanlık Ocak Temmuz ve Temmuz - Aralık aylarında uygulanacak rehber taban ücretlerinin tespitine ilişkin kararını Aralık ve Haziran ayı sonuna kadar ilgili kurum ve kuruluşlara bildirir, bu ücretlerin uygulanmasını sağlar ve denetler.' hükmü bulunmaktadır.
Ancak, uygulamada bir denetim zafiyeti yaşandığı ya da bilinen bir caydırıcılık olmadığı için, rehberler acenta yetkilisinin insafına bırakılmıştır.
Bu hüküm çerçevesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca da acentalar tarafından net olarak ödenmesi uygun görülen rehberlik taban ücretlerini ödeyen bir acenta olası olamamaktadır. Varsa da parmakla sayacak kadardır. Her şeye rağmen bu duruşu koruyan acentaları takdir etmekteyiz. Üstelik bu rakamlar nettir ve vergilendirilmemiş halidir. Mevzauta uygun bu tesbit edilen bu ücretlerin ödenmemesinin ve uygulamada yok sayılmasının sebep olduğu vergi kaçağına dikkatinize çekmek isterim
Bunun yanı sıra, ülke genelinde yetkisiz kişilerce mevzuata aykırı tertip edilen tur sayısı düşünülence, ülke adına kayıt dışı yapılan bu kazançların ödenmeyen vergisinin sebep olduğu bir başka kayıp olarak çıkmaktadır.
Yasal çalışmamayı prensip edinmiş, sayıları yüzleri bulan seyahat acentaları gerekceleri ne olursa olsun mevzuata uygun çalışan ve rehberlerin emeğine saygılı çalışan acentalara karşı haksız rekabet yapmaktadırlar.
Pek çok kaçak acentacılık olayının yaşandığı ülkemizde, rehber olmaksızın yapılan turların artığı gözlenmektedir. pek çok acenta ise, bu bedelin altında bir teklifle rehberlik hizmeti istemekte, ret eden rehberler işsiz kalmakta ve sektörden dışlanabilmektedir.
Öyle acenta yetkilileri bilmekte tanımaktayız ki, mevzuatla tesbit edilen bu bedelleri ödememek için çeşitli savlar geliştirmekte, adeta Nasrettin hoca fıkrası örnekleri yaşatarak, yasal dayanaklı ödenmesi zorunlu bu bedelleri kuşa çevirmektedirler.
Devletin ücretlendirme ile ilgisi olmamalıdır, diyenlerinizi duyar gibiyim. Bu görüş TURSAB tarafından bakanlık yetkililerine sunulabilinir ve Bu sav bir an için haklı görünmekle birlikte, turizmin sürdürülebilir yararına uygun değildir. Aksi durumda, yaşanan kötü örnekleri bilmekteyiz. Tavşanın suyunun suyu örneğinde olduğu gibi, rehberlik hizmetinin ruhunun ruhu olur ki, ülke turizm hedeflerine zarar verirsiniz.
Rehberlik taban ücretleri üzerinde yürütülen tartışmalarda temel çelişki, Devletin yetki sınırlarını belirlediği niteliklere sahip rehberlik hizmeti anlayışımı yoksa ticari argümanların öne çıktığı turizm anlayışının mı esas alınacağı hususudur.
Sektörde kalabilmek için mesleki beceriden çok verilebilecek tavizler öncelik almaktadır. Biri çıkıp, serbest rekabetin çok çetin yaşandığı sektörde, devletin fiyat tespit etmesini doğru bulmayabilir. Bir başkası, belli bir niteliği korumak için gereklidir diyebilir. Bunlar görüşlerdir. Esas olan yasal dayanaklar olsa gerekir. Devletin denetiminde zafiyet göstermesinden kaynaklanan uygulamada yaşananlar haksızdır ve doğru olamaz, durumdan günübirlik nemalanan fırsatcılara gün doğmaktadır.
Devletin etkin olmadığı çivisi çıkmış turizm sektöründe, Rehberlik taban ücretlerini konuşurken Türk turizminin niteliğini tartışmaya açtığınızı unutmayın lütfen, Kuşa çevrilen rehberlik hizmeti bedelleriyle sürdürülebilir turizm hedeflerine ulaşamazsınız !
Dostlukla,