İSTANBUL- Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, “Kurtarıcı olan turizm, yoksa bir sömürge mi?” başlıklı yazısında Türkiye’nin sahillerinin iktidarın politikalarıyla nasıl yağma edildiğinden bahsetti.
Orhan Bursalı’nın yazısı şöyle:
İleri teknoloji konulu yazılarımın bu milletin ne kadar ilgisini çektiğini az çok sizler de kendinizden test edebilirsiniz. Bu gibi konuların bu ülkenin genel entelektüellerinin de ilgi alanının dışında olduğunu biliyoruz. Bir düzenli okurum, ne lak lak edip duruyorsun, ülke bitmiş sen ileri teknoloji zırvalıyorsun, bile dedi. Bu köşe ona aitmiş ve onun istediklerini yazabilirmişim.
Zavallı insanım ve ülkem.
Ülke sorunlarının kökenlerine inmeyen yüzeysellik çamurunda boğulmuş durumdayız. Ülkemizin en yüksek birkaç bilgi insanının başında geldiğine inandığım Doğan Kuban Hoca’nın kök sorunlara odaklanan yazılarını hâlâ ve ısrarla Herkese Bilim Teknoloji dergisinde yayımlamayı sürdürmemizin de nedeni bu. (Kuban’ın Cumhuriyet’te yayımlanan kitaplarını okuyun lütfen.)
Girişi uzattım çünkü dertliyim bu konuda.
TURİZM YOKSA BİR YAĞMA MI?
Murat Ağırel arkadaşım, Türkiye’nin o güzelim sahillerinin iktidarın politikalarıyla nasıl yağma edildiğini yazıp duruyor. Yaz gelince bu dert başlıyor. Canım Murat fazla dert etme, birkaç yıl içinde yağmalanmamış bir sahil kalmayacak ve bu dert de bitecek!
Birkaç yıl önce gezdiğimiz Meksika’da sahiller halka ait. Turizm tesisleri sahillerin ancak 100 metre gerisinde hizmet verebilirler. Anayasaya göre bizde de...
Sahiller iktidar ve adamlarına ait. Bir de tümünü şezlong zırvalıklarıyla kapatan tesislere. Sahillerin peşkeş çekilmesi tam bir zincirleme saadet zinciri. Yetkiyi birisine veriyorlar, o başka bir şirkete, o da başka bir şirkete... Halka bir şey kalmıyor.
TURİZM BİR SÖMÜRGE SİSTEMİ Mİ
İleri teknoloji yazılarımı okuyan neyse ki birileri var. Üstelik konuya damardan giren ufuk açıcı bir mektup yazdı. Onu paylaşacağım.
Bener Kavukçoğlu diyor ki:
“Yaklaşık 50 senedir turizm sektöründeyim. Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelere bir kurtuluş reçetesi olarak sunulan turizmin aslında sömürgeciliğin güler yüzlü hali olduğunu çok geç anlayabildim.”
“Sizin önceleri de ‘ileri teknoloji ürünleri’ üzerine yazdığınız birkaç yazıdan sonra konu ilgimi çekti, bazı akademik çalışmalar buldum. Ben de turizmci olarak son yıllarda artık turizmin geri kalmış/gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmesini önlemek adına bu ülkelere ‘sihirli sektör’ olarak pohpohlanan bir sektör olduğunu savunuyorum.”
“Havadaki nemden bile etkilenen, bu denli pamuk ipliğine bağlı bir sektörü bu ülkenin en önemli sektörlerinden biri olarak gören de bilmeyerek bu sömürgeciliğin bir parçası oluyor. Bizden yıllarca önce turizme başlamış ne İspanya ne Yunanistan bugüne değin dünyanın en yüksek refahına sahip ülkelerinden biri olabildi, hatta tam tersi ekonomik sorunlarını aşmakta zorlanıyorlar.”
“Yüksek teknoloji ürünleri üretimi tabii ki ciddi yatırım istiyor, eğitim istiyor, bilim istiyor, yaratıcı insan istiyor, araştırma istiyor vs. vs.”
“Turizm ise ne eğitim ne araştırma ne bilim ne yaratıcılık istiyor. Yerinde ihracat yapıyoruz derken, döviz getiren turistin yurtdışından geldiğini hesaba katmıyoruz. Ama daha önemlisi, turizm beraberinde 50+ sektörü de destekliyor derken bu sektörlerin çoğunun ithalat kapsamında dövize bağlı olduğunu konuşmuyoruz. Bunları anlatıyorum da kaç kişi dinledi derseniz: HİÇ KİMSE. Alan razı veren razı, Vatan sağ olsun!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.