• BIST 9636.12
  • Altın 2928.974
  • Dolar 34.6381
  • Euro 36.4981
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara -1 °C
  • Antalya 11 °C

Kleopatra'nın aşk iksiri: Sığla

Kleopatra'nın aşk iksiri: Sığla
Yaklaşık 65 milyon yıl öncesinden günümüze kalan Kleopatra için "aşk iksiri", Hipokrat için "ilaç"... Nesli tehlikedeki Sığla ağacını korumak için çabalar artıyor...

FETHİYE- Kleopatra için "aşk iksiri", Hipokrat için "ilaç"... Nesli tehlikedeki Sığla ağacını korumak için çabalar artıyor...Yaklaşık 65 milyon yıl öncesinden günümüze kalan Sığla ağacı (Liquidambar orientalis Miller), Doğu Akdeniz kökenli bir tür olup, Türkiye"nin güneybatı bölümünde yayılış gösteren ve dünyada başka hiçbir yerde bulunmayan endemik bir ağaç türü.
Çine Çayı, Datça, Fethiye arasındaki alanda dağılım gösteriyor.. Dere boylarında ve taban suyu yüksek alanlarda gruplar halinde veya tek tek görülen bu ağaç türünün orman oluşturabildiği tek yer Köyceğiz"dir.
Anadolu Sığla ağacı çok yıllık bir bitki olup, 20 m"ye kadar boylanabilen, 0-1800 metre yüksekliklerinde yaşayabilen, geniş yapraklı ve kışın yapraklarını döken, çınara benzeyen kalın dallı ve geniş tepeli bir bitki olup ya tek cins ya da diğer ağaçlarla birlikte ormanlar oluşturarak gelişir.
Sığla ağacının odunlaşmış gövdesi üzerinde balsam kanalları vardır. Her ağaçtan iki ya da üç yılda bir, yaz mevsiminde uzunlamasına yarıklar açılarak ağacın güzel kokulu yağı (balsam) ve kabukları alınır. Bu balsam stirol adlı uçucu yağ, vanilin, rejine, sinnanik asit, stirasin ve storesin adlı maddeleri içerir. Parfümeri endüstrisinde iyi bir koku tespit edicidir (fiksatif). Günlük ya da sığla yağı denilen bu balsam, kullanım özelliklerinden ötürü ekonomik bir kaynak değeri taşımaktadır. Sığla yağı parazit düşürücü olarak ve deri hastalıkları tedavisinde kullanılır. İyi bir antiseptiktir. Yaraların temizlenmesinde ve iyileştirilmesinde dıştan uygulanır. Ciltte ve saçlı deride de antiseptik ve temizleyici olarak dıştan uygulanır. Uyuz ve mantar gibi deri hastalıklarında günlük merhemi ya da yakısı şeklinde uygulanarak, asalak öldürücü ve iyileştirici etkilerinden yararlanılır. Mide ve onikiparmakbağırsağı ülserlerinde yara iyileştirici niteliğinden yararlanılır. Bunun için günlük yağı sulandırılıp içine bal ya da şeker katılarak tatlandırılıp içilir. Ayrıca günlük yağı balgam söktürücü, nefes darlığını giderici ve bedeni rahatlatıcı etkiler taşır.
Geçmişte Mısır Kraliçesi Kleopatra'nın "aşk iksiri" ve parfüm olarak kullandığı sığla yağı, Hipokrat döneminden beri ilaç olarak da kullanılmıştır. Eski Mısırlılar sığla yağını mumyalama işlemleri sırasında da kullanmışlardır. Batmış Fenike gemilerinden çıkarılan içi sığla yağı dolu amforalar geçmişte sığla yağının Akdeniz ticaretinde önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.
Eskiden Türkiye'de 20 ton dolaylarında sığla yağı elde edilirken, günümüzde Sığla ormanlarının azalmasıyla yılda ancak 3-4 ton sığla yağı elde edilebilmektedir. Yağa, yurtiçinden ve yurtdışından yoğun talep olmakla beraber, yeterli miktarda üretim olmadığı için bu talep karşılanamamaktadır. 2000'li yıllarla birlikte artık parfümeri sanayinde sentetik fiksatörler kullanıldığından eskiden olan talepler azalmış ve sığla yağı üretimi 1 tona kadar düşmüştür.
Köyceğiz Bölgesi"nde varlığını sürdüren Sığla Orman parçaları, 2872 sayılı Çevre Kanunu"nun 9.maddesine göre "Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak ilan edilen Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırlarında bulunmaktadır. Relikt endemik bir tür olan Sığla Ağacı, IUCN Red List Kategorileri"ne göre VU (Zarar Görebilir) sınıfına aittir. Bu kategoride yer alan türler, korunma tedbirleri alınmazsa yakın zamanda nesli tehlike altına girebilecek özelliktedir.
Var olan bütün koruma statülerine ve tedbirlerine rağmen sığla ormanları korunamamıştır. Sığla yağı uzun yıllar boyunca kimya sanayinde sabitleyici olarak kullanıldığı için ekonomik açıdan değerli bir ağaç olarak kabul edilmiş ve yöre insanı tarafından korunmuştur. Ancak kimya sanayinde yapay sabitleyicilerin kullanılmaya başlanması ile bu ağacın korunmasına yönelik ilgi de azalmıştır. Aynı zamanda taban suyu yüksek, tarıma son derece elverişli yerlerde yetiştiği için bu ağaçlar kesilerek veya başka şekillerde kuruması sağlanarak portakal bahçelerine dönüştürülmüştür. Yakın zamanda portakal üreticiliği de ekonomik açıdan verimli olmamaya başladığı için bu sefer de bu alanlar turizm tehdidi altında kalmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra drenaj, kuraklık ve su rejiminin bozulması gibi sebeplerden dolayı sığla alanlarında tuzlanma yaşanmaktadır.
Şu anda sığla ormanlarının korunması için çeşitli koruma statüleri bulunmasına, birçok araştırma projesi gerçekleştirilmiş ve planlar hazırlanmış olmasına rağmen yöre insanının da içinde bulunduğu aktif bir uygulama çalışması gerçekleştirilmemiştir.
Doğa Koruma Merkezi'nin başlattığı bir proje ile yöre halkının da katılımı sağlanarak bir koruma çalışması yapılıyor. Projede, Sığla"nın yerel inisiyatif işbirliğinde uzun yıllar korunabilmesini garanti altına almak için hem Sığla"nın hem de Köyceğiz Bölgesi"nin ekoturizm potansiyeli taşıyan özelliklerinin ön plana çıkarılması hedeflenmekte.
Katılım etkinlikleriyle, yöre halkına projenin tanıtılması ve sığla ormanları hakkında halkın görüş ve yaklaşımlarının anlaşılması hedeflenmiştir. Bu etkinliklerle yöre halkının projenin bir parçası haline gelmesine ve korumaya yönelik ilgi ve isteklerinin artırılmasına çalışılmaktadır.

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.