MERSİN- Manzarası, geniş kumsalları ve temiz denizi ile ziyaretçilerin ilgisini çeken Kızkalesi Beldesinin eski adı Korykos'tur. Kızkalesi ismini ise denizde bulunan kalenin hikayesinden almıştır. Kızkalesi beldesi’nde görülmeye değer birçok arkeolojik kalıntı bulunmaktadır.
Bizans döneminde şehir en iyi günlerini yaşamıştır. 1361 yılında ise Kıbrıslı Lusignen tarafından ele geçirilmiş, 1448 yılında ise Karaman Sultanı İbrahim Bey tarafından alınmıştır. 1482 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu'na dahil edilmiştir.
Erdemli’nin önemli turizm merkezi olan Kızkalesi, Erdemli’ye 23, Mersin’e 60 km mesafededir. Kıyıdaki kalenin 500 metre açığındaki küçük bir adacık üzerine kuruludur. Kızkalesi, Akdeniz’deki en özel ve efsanesiyle ünlü tarihi bir adadır. Tarihte Korykos olarak bilinen Kızkalesi’ne Deniz Kalesi de denilmektedir. Kızkalesi, Herodot’a göre Kıbrıslı bir prens tarafından kurulduğu bilinir. Burada bulunan bir yazıttan 1199 yılında I. Leon tarafından yaptırılmış olduğunu anlaşıldı.
KIZKALESİ’NİN EFSANESİ
Kız Kalesi efsanesi, Mersin‘deki Kızkalesi’nde yaşanmış veya ortaya çıkmış olmakla birlikte, farklı anlatılışları bulunan bir efsanedir.
Yurdumuzda pek çok Kız Kalesi vardır. Bunların hepsinin, hemen hemen birbirini hatırlatan hikâyeleri halk arasında nesilden nesile anlatılır.
Bunlardan biri de Mersin Kızkalesi için anlatılır.
Kale kıyıdan bir kaç yüz metre uzaktadır. Uzaktan bakıldığı zaman deniz içindeki heybetli duruşu ile dikkatleri üzerine çeken bu Kale’nin hikâyesi anlatılır.
Korikos’ta yaşayan Krallardan biri, bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrıya yakarmaktadır. Sonunda dileği yerine gelir ve kız büyüdükçe güzelliği ve yardımseverliği ile herkesin sevgisini kazanır.
Günlerden bir gün kente bir falcı gelir. Kral onu saraya çağırtır, kızının geleceğini öğrenmek ister. Falcı prensesin eline bakınca irkilir ama bir şey söylemez.
Kral zorlayınca,
– Kralım Kızınızı bir yılan sokacak, bu yazgıyı hiçbir şey bozamayacak, siz dahi engel olamayacaksınız deyip oradan ayrılır.
Kral, kıza birşey söylemez ama düşüncelere dalar.
Kral’ın aklına güzel bir fikir gelir. Denizin ortasına bir kale yaptıracaktır. Kızını da oraya yerleştirecektir. Yılan sudan geçemeyeceğine göre de kızı kurtulacaktır. Hemen bu fikrin gerçekleşmesi için planlar hazırlar ve bugünkü Kız Kalesi’nin bulunduğu yerde binanın yapılmasına başlanır.
Sonunda kıyıya yakın küçük bir adacık üzerinde, ak taşlardan bir kale yaptırır.
Kızını kaleye yerleştirir. Ancak kız olan biteni bilmediğinden üzülür, günden güne eriyip gider.
Onun bu halini gören Kral, kızı on dokuz yaşını tamamladığında, onun şerefine kalede eğlenceler düzenler.
Bu eğlencelere davet edilen bir köylü kadın da hediye olmak üzere bağındaki nefis üzümlerinden bir sepet dolusu getirir. Fakat kader bu ya kadın üzümleri doldururken dalgınlığından istifade ederek sepetin içine gizlenen yılanı görmez. Üzümü çok seven Kral’n kızı da bu sepeti doğruca odasına çıkarttırır. Gece geç vakit herkes gittikten sonra yiyecektir.
Misafirler gittikten, eğlenceler bittikten sonra odasına çıkan genç kız çok sevdiği üzümlerden yemeye başlar. Fakat tam bu sırada sepetin içinden çıkan yılan, kızcağızı sokar ve ölümüne sebep olur.
Bugün Akdeniz’in bu şirin köşesinden geçenler Kale’yi mutlaka görürler ve hikâyesini öğrenmeden oradan ayrılmazlar. Fakat ayrılırlarken de Kral’ın kızına acımadan edemezler.
GÜNÜMÜZDE KIZ KALESİ
1992 yılına kadar köy statüsünden olan bölge aynı yıl kasaba statüsüne alındı. Bölgede küçük bir adacık üzerine kurulmuş olan ve aynı adı taşıyan Kızkalesi yılın her günü ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Kızkalesi’ndeki ören yerlerinde kalelere, kiliseler, sarnıçlar, su kemerleri, kaya mezarları, lahitler, taş döşemeli yollar bulunur.
Son yıllarda restore edilen Kızkalesi, sekiz kuleyle korunmuştur. Kalenin dış çevre uzunluğu 192 metredir.
10 KM KUZEYINDE ADAMKAYALAR VAR
Kızkalesi’nde eski dönemlerden kalma 4-5 tane kilise bulunmaktadır. Su kuyuları ve sarnıçların yanında, Lemas Çayı’ndan su kemerleri ile getirilen sular, Kızkalesi’nin su ihtiyacını karşılamaktadır. Büyük kiliseye giden taş döşeli Kutsal Yol’da, yol boyunca dizilmiş irili ufaklı lahitler görenleri hayrete düşürmektedir.
Kızkalesi’nin 10 km kuzeyinde yer alan vadinin yükselen kayalık yamacına oyulmuş ve Adamkayalar adı verilen insan kabartmaları bulunmaktadır. Dönemin yönetici ve soylularını simgeleyen kabartmalardaki figürlerde, kimi elinde üzüm salkımı, kimi kanepeye uzanmış haldedir. Roma döneminden kalma toplam 13 tablodan oluşan Adamkayalar, Şeytanderesi’ne hakim bir yerdedir.
Adamkayalar, Mersin’in Erdemli ilçesinde Şeytan Deresi Vadisinde bulunan, dünyada eşine rastlanmayan arkeolojik miras. Açık hava müzesini andıran, derin bir vadide yer alan Adamkayalar, kayalara oyulmuş 12 kabartmadan oluşuyor. Tarihi eser kaçakçıları, doğa şartlarının tahrip ettiği bu özel miras, maalesef bir çok antik mirasta olduğu gibi hak ettiği ilgi ve korumayı göremiyor.
MÖ 2. yüzyıl ile MS 2. yüzyıl arasındaki dönemde yapıldığı tahmin edilen Adamkayalar’ın 250 yılda işlendiği düşünülüyor. Yemyeşil bir coğrafyada ulaşımı zor bir vadinin yamacında 9 niş içerisinde 4 kadın, 11 erkek, iki çocuk, bir dağ keçisi ve Roma kartalı figürleri bulunuyor.
Yaklaşık 250 yılda yapılan insan ve hayvan figürleri arasındaki stil değişimi rahatlıkla gözlenebiliyor. Coğrafi koşullara uygun olarak, Kızkalesi’ni yukarıdan gören bir konuma yerleştirilen Adamkayalar coğrafi konumu ile stratejik bir noktada bulunuyor.
Sahilden iç bölgelere giden vadi yollarını kontrol etmek için kurulan yerleşimde tepenin surlarla çevrili olduğu anlaşılıyor. Helenistik Dönem’de aynı hat boyunca çok sayıda kalenin kurulduğu bölgenin özellikle askeri amaçlarla kullanıldığı düşünülüyor.
1199 YıLıNDA I. LEON YAPTıRDı
Deniz Kalesi olarak da bilinen Kızkalesi, adını da verdiği mahalle sahilindeki küçük bir adacığın üzerinde kurulmuştur. Kıyıya uzaklığı ortalama 500 metre kadardır. Burada bulunan bir yazıttan 1199 yılında I. Leon tarafından yaptırılmış olduğunu öğrenilmektedir. 1361’de Kıbrıs Krallığı tarafından zapt edilmiştir. Strabon, Roma Dönemi’nde korsanların kaleyi barınak olarak kullandıklarından bahsetmektedir. Kale Bizans ve Ermeniler tarafından karadaki kale kadar önemsenmiştir. Kalenin girişi kuzeydedir. Burada devşirme malzeme kullanılmıştır. Yine zaman zaman moloz taşların kullanıldığı yerler büyük bir olasılıkla Lusignanlar Dönemi‘ne ait olmalıdır. 192 metre uzunluğundaki mazgal delikleri açılmış kale suru üzerine 8 tane üçgen, dörtgen ve yuvarlak biçiminde burç oturtulmuştur. Batıdaki sur boyunca uzanan iyi korunmuş bir galeri ile buradan denize açılan bir kapı bulunmaktadır.
ŞAPEL YER ALıYOR
Mersin Arkeoloji Müzesi tarafından yapılan temizlik kazısı sırasında kalenin orta alanında bir yapı kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Bu yapı kompleksi içerisinde bir şapel bulunmaktadır. Yapı topluluğu ile müşterek plan veren bu şapelin, kalenin avlusunda bulunan diğer şapelden daha eski olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca tabanda mozaiklerin yanı sıra opus sectile zemin döşemesi de uygulanmıştır. Çevresindeki odalar orta mekândaki salona açılmaktadır ve kare planlı odaların zemini kuzeye doğru yükselmektedir. Taban mozaiği üzerinde yuvarlak saç örgüsü içinde beş satır yazı ve alanın batı köşesindeki revak üzerinde de başka bir yazıt bulunmaktadır. Ancak yazıtların sayısı daha fazladır. Kale avlusu içerisinde sarnıçlar ve işlikler de yer almaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.