İSTANBUL- 2020 yılında yayınlanan ve sessşz sedasız askıya çıkan Balıkesir - Çanakkale İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı’ndan Çanakkaleli bir mimar dışında kimsenin haberi olmadı. Mehveş Evin, kaleme aldığı yazısında, “En güzel sahillerinizi, ormanlarınızı, zeytinliklerinizi, dağlarınızı delice rant projelerine, madenciliğe, imara açarsanız; 5 yıl sonra pazarlayacak hiçbir şey kalmayacak” dedi.Türkiye’nin en batı noktasında ve Bozcaada’nın kuzeyinde yer alan Gökçeada’ya yolumuz düştü ve gördüklerimiz karşısında hayretler içinde kaldık.
Bir yanda yeni yapılmış asfalt yollar ve mantar gibi topraktan fışkıran beton yığınları, öte yandan “terk edilmiş” duygusu uyandıran harap görüntüler tam bir tezat oluşturuyordu.
Ancak bu görüntü, bir yandan da “hareketin başladığı” izlenimi veriyordu.
BELEDİYENİN ETKİ ALANI MEYDANDA SIKIŞIP KALMIŞ
Yüzölçümü olarak Bozcaada’dan hayli büyük olan Gökçeada’da İlçe Belediyesi’nin etki ve yetki alanının nerede ise sadece çarşı alanı ile sınırlı kaldığını, içinde Kuzu Limanı’nın da bulunduğu geri kalan devasa bölümünün İller İdaresi’nde olduğunu öğrendiğimizde şaşkınlığımız daha da arttı.
“Neler oluyor” diye meraklanıp kısa bir araştırma yapınca canakkaleaynalıpazar.com’da 4 Temmuz 2022’de yayınlanan şöyle bir yazı ile karşılaştık:
“Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 102. Maddesi Uyarınca 18 Eylül 2020 Tarihinde Onaylanan 1/50000 Ölçekli Balıkesir-Çanakkale İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı 10.11.2020 tarihinde askıya çıkarak onay sürecine girmişti. Kimsenin haberi olmadığı plan değişikliğini ise; Çanakkale’den sadece Mimar İsmail Erten fark etmiş, Aynalı Pazar gazetesine verdiği demeçle tehlikeye dikkat çekmişti.”
KİMSENİN HABERİ OLMADIĞI BİR KIYI PLANI
Yazının devamında Mimar İsmail Erten’in sözlerine de yer verilmişti:
“Söz konusu planın ne zaman kim tarafından hazırlandığını kimse bilmiyor. Bildiğimiz şey Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu planı bir firmaya ihale etmiş. Plan Balıkesir’in Bandırma kıyılarından başlayarak, Biga, Karabiga, Lapseki, Çanakkale Merkez, Gelibolu yarımadasının tamamı, Gökçeada, Bozcaada, Eceabat, Ezine, Geyikli, Gülpınar, Ayvacık, Assos dahil, Küçukkuyu, Akçay, Edremit, Burhaniye, Gömeç, Ayvalık, Altınova dahil, yani İzmir’in Dikili sahillerine kadar olan yüzlerce kilometrelik bir alanı kapsıyor.”
“PAZARLAYACAK BİR ŞEY KALMAYACAK”
Sonra, uzun süre birlikte çalıştığımız gazeteci Mehveş Evin’in kısadalga.net’te kaleme aldığı 5 Temmuz 2022 tarihli “Çanakkale de giderse 'Türk Egesi’ hayal olur” başlıklı yazısı çıktı karşımıza.
“Turizmi canlandırmak, açıldıkça açılan bütçe deliğini doldurmak için pazarlamaya tam gaz devam ediliyor” diyen Evin şöyle devam ediyor:
“Elbette tanıtım önemli. Elbette Türkiye turizmden kazansın. Fakat en güzel sahillerinizi, ormanlarınızı, zeytinliklerinizi, dağlarınızı delice rant projelerine, madenciliğe, imara açarsanız; her kıyıyı paralı yapıp atıklarınızı döker, her koyda liman projesi yapmaya kalkarsanız, emin olun 5 yıl sonra pazarlayacak hiçbir şey kalmayacak!”
“ELİMİZDEKİNİN KIYMETİNİ BİLMİYORUZ”
Yazısında Muğla’dan İzmir’e kıyıları betona boğma, özelleştirme ve yatçıları çekme çılgınlığının, Kuzey Ege’ye uzanmaya başladığını belirten Evin, Çanakkale köprüsü ve Marmara Otoyolu’yla birlikte bölgenin tüm özelliklerini ve insanını mahvedecek yeni planların peş peşe geldiğine vurgu yapıyor ve devamını şöyle getiriyor:
“Zaten sanayinin baskısıyla boynunu eğmiş Erdek’e Çekek, Marmara-Edincik’e 2 yük limanı, Avşa-Paşalimanı-Çanakkale-Bozcaada-Burhaniye-Altınova’ya 6 yat limanı, Bozcaada’ya 1 kruvaziye limanı, Ayvalık’a iki “rekreatif” kıyı düzenlemesi… Bozcaada ve Gökçeada’yı bekleyen daha da büyük tehlike, tehlikeli atık taşıyan gemilere 'bekleme alanları'nın tahsis edilmesi!
Hem Yunanistan’a Adalar’ı diye nasıl verdik diş bileyelim, hem ekolojik, stratejik ve ekonomik olarak elimizde kalan en kıymetli iki adayı kruvaziyerden tehlikeli atık taşıyan ticari gemiciliğe açalım! Hem 'Çanakkale geçilmez' nidalarıyla duygulanalım, hem 'şehit kanıyla sulanmış' Milli Parkı talana açalım!”
“KOMŞU”DA ALANLAR YASALARLA KORUNUYOR
Mehveş Evin, daha sonra Yunanistan ile bir karşılaştırma yapıyor:
“Nüfusu ve yüzölçümü kabaca Türkiye’nin sekizde birine tekabül eden Yunanistan’ın 2021 yılında turizm geliri 10,4 milyar Avro’ya ulaştı. Türkiye’nin de 2021 turizm geliri 24,5 milyar dolardı.
Fakat Yunanistan, başta Adalar’ın turizm baskısıyla zarar görmemesi için harekete geçti. Elbette ki her yere marina, yük limanı veya otel yaparak değil!
Komşuda yaklaşık 1200 farklı alan, yasalarla korunuyor. Karada ve denizde tehlike altındaki türleri koruyan kanunlar, bizdeki gibi bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ezilmiyor.
Halki, Tilos adaları tamamen kendi enerjisini üretmeye geçti. Paros, Donousa plastiği yasakladı. ‘Küçük ve akıllı ada’ projesiyle tüm adalarda sıfır karbon hedefi açıklandı.
Lonely Planet’e göre Yunanistan, 'sürdürülebilir yemek destinasyonları'nda en iyi seçildi. Ayrıca Avrupa Çevre Ajansı’nın son raporuna göre denizlerinin yüzde 97.7’si “mükemmel” temizlikte.”
Mehveş Evin’in yazısının tam metni
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.