• BIST 9006.55
  • Altın 3060.438
  • Dolar 34.2719
  • Euro 37.2152
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 14 °C
  • Antalya 23 °C

İlker Aycı taraf olmamalı!

Sefa İnan

Değerli Okurlarım;

THY büyüdükçe sorunları artıyor. Bir sorunu çözsen, hemen bir başka sorun ile karşı karşıya kalıyorsun. Kısaca, THY boyutunda bir havayolunun 3. Havalimanına geçişi kolay olmayacak. Her ne kadar tedbir alınırsa alınsın yine de aceleye getirilmiş bir taşınma ile karşı karşıya kalınacağı kesin.

Bu arada koskoca havalimanında THY’ye ait bir terminal binası neden yapılmadı anlayan beri gelsin. Yurt dışındaki büyük havalimanlarının bazılarında gördüğümüz gibi,bayrak taşıyıcımız THY tarafından kullanılan ayrı bir terminal binası, yeni havalimanı yapılırken, düşünülmedi mi? Yoksa düşünüldü ama uygun görülmedi mi bilemiyorum. Uygun görülmedi ise, THY’nin kendine yönelik bazı imtiyazlar istemesi pek de mantıksız değil hani… Çünkü THY, o havalimanının %70 ini kullanacak gibi görünüyor.

Halbuki,THY’nin Star Alliance grubunda olması nedeniyle kendine almış olduğu terminal binasını Star Alliance grubuna dâhil diğer şirketlerle de ortak kullanabilirdi. Neyse şimdilik olan olmuş diye düşünelim ve 5 seneye biteceğini tahmin ettiğim ikinci terminal açıldığında, THY ya oraya gider ya da diğer şirketleri oraya yollayıp, mevcut terminale kendi kurulabilir.

THY’nin 2017 sonuç verilerini UFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) irdelemek için Nisan ayını beklemekteyim. Sizlere yine, detaylı bir tablo eşliğinde, THY’nin 2017 yılında nereden ne kazandığını ve nerelerde hala sorunlar yaşadığını, UFRS verileri ile ortaya koyacağım. 2017 için bazı milletvekillerinin THY için zararda diye beyanat vermeleri, UFRS sisteminden haberdar olmadıkları için olsa gerek. THY karlılığını, kur farkı zararları biraz geriletebilir ama yine de bir milyar dolar civarında karlı bir netice çıkacak gibi görünmekte. 

Havalimanı çılgınlığımız ise, maşallah doludizgin… İş yapar mı yapmaz mı diye enine boyuna düşünülmeden bir dolu havalimanı yapılma planlarını okuyoruz. Birçoğunun, yap-işlet-devret modelinde yapılması her ne kadar cazip gibi görünse de, doluluk konusunda devlet tarafından verilen garantiler baş ağrıtmaya, ülke bütçesini delmeye devam ediyor ve bu gidişle edecekte…

Sevgili okurlarım; Yukarıda kısaca değindiğim, genel konuları kısa tutmamdaki neden çalışanların sorunlarına daha çok yer vermek açısındandır. Yoksa yukarıda yazdığım birkaç konunun her biri sayfalarca görüş belirtilecek konular olup gelecek yazılarımda ilgili konuları, tek tek irdelemeyi düşünüyorum.

Gelelim çalışanlar ile ilgili konulara 

THY ulusal ve uluslararası başarılı gidişatında, iş çalışanların haklarına geldiğinde hakkaniyetli davranmamanın yanı sıra taraf tutar gibi… Resmen bu tutumunu açıklayamasa da, bilhassa İlker Aycı’nın mevcut sendika yönetimi ile samimiyeti veya samimi görünme cabası rahatsız edici boyutta…

O kadar yanlış tutum ve davranışlar sergileniyor ki inanılmaz. İlker Aycı beyin, olur olmaz yerlerde sendika başkanı ile boy göstermesini hiç ama hiç uygun görmüyorum. İşverenlerin, bu tür samimiyet içeren birliktelikleri her ne kadar stratejik hareketler olarak görülebilse de şimdiye kadar rastlanılmadığından rahatsızlık duyulması da normal. 

Aslına bakacak olursanız bu samimiyet göstergesi, sendikal mücadele veren grupları ve üyelerini bağlamaz.Çünkü bu konuda yasalarımız var. Mahkemelerimiz var. Kimse kimseye yasa dışı bir yaptırım uygulayamaz. Sendika seçimi yapmak isteyen THY çalışanı, bu konuda rahat olmalıdır. Yasalara uygun hareket edin gerisinden korkmayın.

İşin doğası gereği, İşveren ve Sendika her zaman için farklı taraflardır. Birisi şirketinin menfaatlerini ön plana alırken diğeri çalışanların menfaatlerini düşünmelidir. Her iki taraf, toplu iş sözleşmelerinde bu düşünceler içerisinde otururlar ve her iki tarafı mağdur etmeyecek ortak kararlar alırlar. İşveren tarafı, şirketin karlılığını yüksek tuttuğu müddetçe puan alırken, sendikalar, çalışanların hak ve menfaatini koruduğu nispette iktidarda kalır. Bu nedenle, “sendika-işveren el ele”, “bu şirket varsa biz varız” tarzı söylemler, tribüne oynamaktan öte gitmez. 

Birazda Sayın Aycı ile ilgili yazmak gerekiyor. 

Sevgili İlker Beyimizi, cebinde mavi boncuk taşıyan, sempatik ve kibar görüntüsü altında yatan, asabi bir kişilik olarak görmekteyim. Bu yapısını, vücut dilinden anlamak mümkün. Özel konular haricinde, sözünde durmayan biri değil. Mantıklı her isteğe sıcak bakıyor. Bu yapısını bildiğimden, Teknik A.Ş ile ilgili, sizlerin de bildiğiniz iki isteğime olumlu neticeler alındı. Ben, İlker Bey’in bu yapısından o kadar emindim ki, “Teknik A.Ş çalışanları Teyakkuzda” başlıklı köşe yazımda, henüz Teknik A.Ş’ye bir maaş ikramiye verilme sözü yokken, “Benim inancım odur ki, THY üst yönetimi daha önce yaptığı gibi ayrım yapmayacak ve Teknik A.Ş yede alınan kararı aynen uygulayacaktır. Şimdiden Teknik A.Ş çalışanlarına ve yöneticilerine hayırlı olsun demek istiyoruz… “ Cümlelerini ilgili köşe yazıma koymaz ve bekleyelim bakalım derdim.  Neyse ki İlker Aycı’nın Teknik A.Ş yi unutmayacağını iyi tahmin etmişim. Aklın yolu bir nede olsa…

İlker Aycı, konu sendika olunca her nedense yanlışlar yapıyor veya yaptırtılıyor(!). Sendika başkanı ile ne yapısal, ne kültürel, ne de sosyal hiçbir benzerlik yokken bu flört niye diye düşünüp duruyorum.

Sevgili İlker Aycı beye buradan seslenmek istiyorum.

Sevgili Aycı, THY’de iki sendikal yapı birbirleri ile yetki savaşı verirken siz neden Türk-İş başkanına, Tatlıbal Kemal ile birlikte gidiyorsunuz? Var mı bunun mantığı… THY yönetim kurulu başkanının Türk İş başkanlık makamında, iş yerlerinde, yetkili sendika kim olacak tartışmaları ve yeni sendika çalışmaları sürdürülürken,birlikte,Türk-İş makamında poz vermek ile ne mesaj vermek istiyorsunuz?. Bu ziyaretinzamanlaması manidar değil mi? 

Birilerini kazanırken, birilerinin antipatisini kazanmak hoş mu? Mantıklı mı? 

Buraya,Hava-İş tarafından götürülüş nedeninizin, sendikal iç politika ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü THY işvereninin Türk-İş le ne ilgisi olabilir ki…

Her iki sendikal yapının üyeleri de THY yani sizin personeliniz değil mi? 

Sendikal iki grup var. Bu iki grubun destekçileri var. Sizin bu topa girmemeniz ve aynı karede görüntü vermemeniz olması gereken. Ben bile bir yazar olarak, mevcut sendika ve Hava-Sen’e hitap ederek, her türlü bildirinizi yollayın yayınlıyayım diye defalarca yazıyor ve her iki grubun yönetimi ile birlikte olmamaya özen göstermemin yanı sıra THY çalışanını kim daha iyi temsil edecekse İnşallah o kazanır diyorum. Kısaca ben bile taraf olmamaya özen gösteriyorken bu ne iş…

Siz de aynen böyle hareket etmeliydiniz. Sendikanın şu veya bu olması işvereni uzaktan yakından ilgilendirmez ki… Bu görüntü, sizin, Tatlıbal Kemal ile birlikte, Türk-İş başkanı ile görüşerek, mevcut sendikanın zorda olduğu ve destek arayışında olup,icazet alma görüntüsünü verdi. Kendinizi neden kullandırtıyorsunuz? İnsanların aklına kötü kötü şeyler getirtiyor ve orada, burada İlker Aycı mevcut sendikayı destekliyor tarzı dedikodulara mahal veriyorsunuz.  

Gerçekten tarafsanız, direk olarak bunu ifade edin.   

Sevgili Aycı; Sizin ve Tatlıbal Kemal ile birlikte bulunduğunuz fotoğraf karesi beni eskilere götürdü. Bir zamanlar THY yöneticileri ile Hava-İş yöneticilerini birlikte göremezdiniz. Hele hele yönetim kurulu başkanını hiç…Sendikanın muhatabı hiç bir zaman yönetim kurulu başkanı olamaz. Toplu iş sözleşmelerinde bile THY yönetim kurulu başkanı imza atmaz. Toplu iş sözleşmesinin imza töreni için, genel müdür sadece imza atmak için bulunabilir.  

Toplu iş sözleşmesi imzalandığında bile iki taraf da birbirlerinin yüzüne bile bakmaksızın, soğuk bir bakışla fotoğraf çektirtirken sadece el sıkışmakla yetinilirdi. Ancak, kapalı kapılar ardında samimice(!) sohbetler yapılırdı. Çünkü çalışanlar, işverenle sendikanın birlikte görünmesini ve hareket etmesini sevmezler. Hani argo bir sözcük vardır.  ………. Kadı, kimi kime şikâyet edeceksin ki diye. Böyle düşünülmesini her iki tarafta istememeli… 

Mutlaka, dişinize göre bir sendika yönetimin olmasını arzu edebilirsiniz. Topçu Hamdi’nin mirası olan,Dikensiz gül bahçesini kim istemez ki…

Ancak kabahat de gizli olmalı İbadet de…  Mesajlar alındı mı Sayın Aycı… Lütfen korku imparatorluğu yaratmayın… Çalışanlar sizi seviyor. Bırakın, bu duygu hiç bozulmasın. Çalışanın derdi sizle değilken neden şimşekleri üstünüze çekiyorsunuz? Tarafsızlık çok mu zor? 

Değerli çalışanlar. Bireysel sendika özgürlüğü adına; Kanun’da ilk yazan “Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. …”ibaresini unutmamak gerekir. Sizleri, şu sendikaya veya bu sendikaya oy verme adına zorlayan veya direk olarak zorlamasa da, işverenin algı yöntemini kullanarak, sendika seçiminizin seyrini değiştirmek isteyici tutumlarda bulunmak isteyenler suç işlemiş olurlar.

BYLock suçlamaları; 

Bildiğiniz üzere, 10 Mart 2017’de THY AO. 15 Mart 2017 de ise THY’den 56, Teknik A.Ş’den ise 26 kişi, Bylock kullanıcısı olma iddiası ile tazminatsız işten atılmıştı. Uzun süren soruşturmalar ve mahkemelerden sonra THY’den 14,Teknik A.Ş den 12 kişi,toplamda 26 çalışanınız temize çıkmış,yani beraat etmiş durumda. Bildiğiniz gibi,bu operasyonlar Türkiye genelinde yapılmış ve suçsuz bulunan kamuda çalışan kişiler işlerine iade edilmişlerdi.

Atılma hikâyeleri ise çok ilginç. Bu kişiler, 13 ve 15 Mart 2017’de İnsan kaynakları departmanlarına çağırılıyorlar. Kendilerine ByLock kullanıcısı olmakla suçlandıkları izah edilerek işten atıldıklarına dair disiplin kurulu kararını gösteriyorlar. Benim bildiğim disiplin kurulunda 3 THY 3 de Hava-İş temsilcisi olmak zorunda. Demek ki apar topar ya toplanıldı ya da  siz atın onları, biz sonra imzalarız diyerek geçiştirildi.

İşin ilginç yanı, bir teknisyen arkadaşın anlattığı üzere, İnsan kaynakları yetkilisi, ByLock kullanıcısı olmakla itham edilen çalışana teklif sunuyor. Ya istifa edin ya da disiplin kurulu kararı ile biz atacağız diyorlar.

Kişi, kendi istifa ederse olası beraat ettiğinde mahkeme bile açamaz. Bu teklifi yapmak bana göre hiç ahlaki değil. İstifa etmek, bir nevi suçu kabullenmiş olmak gibi düşünülebilinir.

Birkaç kişi dışında istifa eden çıkmamış. Diğerleri Bylock kullanıcısı olmadıklarını devamlı tekrarlamışlar. Sonuçta,savcılıklar ve mahkemeler devreye girdi ve beraat edenler belirlendi. İşveren bu çalışanlarını nasıl apar topar tazminatsız kapıya koyduysa, şimdi de geçmiş olsun, kusura bakmayın, emniyet birimlerinden isimler gelince sizi atmak zorundaydık. Şimdi temize çıkıp gelmeniz bizi son derece mutlu etti diyerek gönüllerini alıp, aynı işlerine iade etmesi hem vicdanen, hem ahlaken, hem de kanunen gerekir.

Çünkü bu kişileri çevresi ByLock tan atıldı diye tanıyor. En kötü ihtimalle,İlla ki ben bunlarla çalışmak istemiyorum diyorsanız, Siz bu çalışanları tekrar işe başlatın ve aile,eş,dost çevrelerinde,yanlışlıktan kaynaklı kötü imajları kalkmış olur.  Bu kişileri,işe başlatır ve sonra herkese yaptığınız taktikle(!) verimsiz der atarsınız. Onlarda tazminatlarını alır ve çirkin bir suçla yaftalanmamış olarak, saygın bir şekilde başka iş arayışlarına başlarlar. En azından,ByLock’cu olarak anılmazlar. 

Bu arkadaşları dinlediğimde gözlerim yaşardı. Bir an kendimi onların yerine koydum.  Cezaevinde, neler çekmişler neler… Kimlik kartlarını alıp üzerinde koskoca TERORİST yazan yeni kimlik kartları vermişler. Aylarca orada kalmak ne demek bir düşünün sayın yöneticiler. Sonra birde geride bıraktıkları ailelerini, çoluk çocuklarının düştüğü durumu düşünün. Evde millet aç… Babaları hapiste. Suçu var mı yok… Sonuçta; TC mahkemeleri karar vermiş ve SUÇSUZ diyor. 

Peki, Sayın THY yönetimi siz neyi bekliyorsunuz allasen…İşten atmayı bir dakikada gerçekleştirirken, ise geri almayı, itibarlarını iade etmeyi neden yapamıyorsunuz. Ellerindeki mahkeme kararları ile THY’yi mahkemeye vermelerinizi mi bekliyorsunuz.     

Eyyyy Sendikalar: Siz ne yaparsınız yahu. Bu kişiler sizin aidat aldığınız üyeleriniz değil mi?  Bırakın geçmiş olsun demeyi, üyeniz, suçsuz bulunmuş ve geri dönmüş. Hemen yanlarına gidip destek olup biz gerekeni yapacağız, diyen oldu mu diye sordum. Hayır aramadılar. Mevcut Hava-İş, sosyal yardım nedir bilemeyebilir ama ya dernekler…Kişiye değil ailesine yardımcı olsaydınız. Çoluk çocuğuna bilhassa. Onlarda mı ByLock’cu…

Sevgili okurlarım; Bir tek PİLVAK aramış. En azından geçmiş olsun demiş.  Nerede kaldı insanlık. Nerede kaldı dernekler… Sizin Vicdanınız hiç sızlamadı mı?  Gözlerim yaşarmasın da ne yapsın. “Ağabey, sizden başka bizle ilgilenen yok” diyorlar. Yahu bu suçsuzluğu ispatlanmış kişilerin THY’de hiç arkadaşları, meslektaşları falan yok mu? 

Hiç evlerine geçmiş olsun diyerek, en azından bir tas çorba götüren oldu mu?  Vallahi sizlere de yazıklar olsun… 

Bakın tekrar söylüyorum. Bu kişiler FETÖ’cu ise ömür boyu içeriden çıkamasınlar. Bunda mutabık mıyız? EVET…

Mahkemeleri devam edenleri işe geri alın diyen var mı? Hayır

Ancak mahkeme kararıyla suçsuz bulunmuşlarsa, THY ve Teknik A.Ş çalışanlarını tekrar işe başlatmak zorundasınız.Buna Hayır diyen çıkar mı? 

Neden mi? 

Bu personelinizi KHK ile işten çıkartmışsınız. Şimdi de yine aynı konudaki yeni KHK kararı ile işe geri almalısınız. 

İlgili, KHK kamu çalışanlarını ihtiva ediyor ve biz özel şirketiz diye düşünüyorsanız, O zaman bende size, madem özel şirketim diyorsunuz, o halde neden KHK kararları ile işten çıkartmıştınız derim. KHK ile işten çıkartılan tekrar aynı konuda yayınlanan KHK ile işe geri dönmelidir. 

Kamuda çalışanlar mı devlet için önemli risk içerir yoksa THY’de çalışanlar mı? Kamu geri alıyorken, THY’nin geriye almamasının mantıklı izahı var mı?

Konu; FETÖ örgütünün By Lock uygulamasının kullanımı ile ilgilidir. Bu işin özel şirketi kamu şirketi olmaz. Ancak, bu onları, tazminatsız olarak işten atmak için bir bahaneydi diyorsanız o başka tabi… Bunu da hiçbir vicdan sahibi İNSAN yapamayacağına göre, THY hukuk müşavirliği ne diyor merak etmekteyim. Bu çalışanlar dava açarlarsa %100 kaybedeceksiniz…Hani bir söz vardır; “Delikanlılık bizde kalsın denir” (Nasıl olsa geriye dönüş alacaklar. Bari siz alın anlamında…) 

Sevgili Yöneticiler; Bu haksızlığı mutlaka ve mutlaka gidermelisiniz. Yoksa o koltuklarda rahat oturamaz ve yakıcı bir vicdan azabı çekersiniz. Unutmayın ki, bir de çalmayın kapımı, çalarlar kapını; “men dakka dukka” atasözü var. Onların kapısını siz çaldınız!

Eyyyy THY personeli, bir silkelenin, kendinize gelin, neden korkuyorsunuz, bu konuda desteğinizi, arkadaşlarınıza gösterin. Hadi hemen, telefon edin veya ziyarete gidin. Korkmayın o TERORİST yazan kimliklerini geri almışlar ve normal kimlikleri ile özgürce dolaşıyorlar. Tek girişte zorluk çekecekleri yer THY binaları…

Zamanında çok emekleri geçtiği için içeri bile almayabilirler. 

Ben mi ne yapacağım? Bilirsiniz bir şeye inanıyorsam peşini bırakmam. Bu nedenle, onlara destek olup bol bol dualarını almaya devam edeceğim. Maddi sorunları varsa ki mutlaka vardır. Bu konuda onlara kapımın her zaman açık olduğunu bizzat söylüyorum. THY’den zengin değilim ama gönlüm zengindir.

 

Bu yazı toplam 1005 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.