İSTANBUL - TÜRSAB eski yönetim kurulu üyesi ve Hac Umre Seyahat Acenteleri Derneği- HURSAD Başkanı Diyaeddin Şahin, TÜRSAB Akdeniz BTK Başkanlığı'na seçilen Rıza Perçin'in, Bağlıkaya tarafından tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk edildiğini öğrendiğini belirterek “Diğer BTK başkanlarının bu suskunluğu nedendir?” diye sorguladı. Diyaeddin Şahin açıklamasında şöyle dedi:
“Hepsi de mi korku imparatorluğunun esiri oldu? Bu despot düzen, Bağlıkaya’nın uydurduğu bir hayal dünyasından başka bir şey değil. Zannediliyor ki her şey Bağlıkaya’nın kontrolünde, her adım onun izniyle atılabiliyor. Oysa gerçek çok farklı; bu düzenin ardında sahte bir korku imparatorluğu yatıyor. Bağlıkaya’nın güç gösterileri sadece boş birer gösterişten ibaret. Kağıttan kaplan bile olamayan, güçsüzlüğünü saldırganlıkla maskelemeye çalışan bir figür olarak Bağlıkaya, aslında sahte bir otoriteyi sürdürmeye çalışıyor”
PARA TOPLAMA VAR, HİZMET YOK, TÜRSAB KİMİN BİRLİĞİ?
Turizmdatabank’ın derlediği verilere göre Türsab’ın Bağlıkaya döneminde tarihinin en çok gelir elde ettiği dönem olarak ön plana çıktığını belirten seyahat acenteleri “TÜRSAB acenteleri ezerek enflasyondan ve üye sayısını artırarak rekor para topladı. Ama topladığı paranın karşılığında acenteleri bir şey vermedi. Paraların nerelere gittiğini kimseye açıklamıyorlar.Turizmdatabank, ‘TÜRSAB sektörden 3,5 Milyar Liraya yakın üye giriş ve aidat topladı’ diyor Türsab 2018-2024 Bağlıkaya döneminde kurdurmayacağım demişti, ancak 7.100 yeni acenta kuruldu. Bu yeni üyelerden aidat ve giriş ücreti adı altında 3,5 milyar lira gelir elde etti. Peki bu paralar nerede?” diye sorguladılar.
KARAR HUKUKİ AÇIDAN TAM ANLAMIYLA ÇÖPTEN İBARET
Hac ve Umre Seyahat Acenteleri Derneği- HURSAD Başkanı Diyaeddin Şahin’in Rıza Perçin olayı hakkındaki yazısı ise şöyle:
“TÜRSAB Başkanı Akdeniz BTK Başkanlığı'na seçilen Rıza Perçin'in, Bağlıkaya tarafından tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk edildiğini öğrendiğini belirterek “Yönetim Kurulu Karar Örneği’ni okuyunca ister istemez güldüm. Okuduğum en kötü yazılardan biri olmasının yanında, hukuki açıdan tam anlamıyla çöpten ibaret. Bu uydurma sevk yazısının hukukla, adaletle, mantıkla en ufak bir ilişkisi yok.
Gelelim Rıza Perçin'in görevden alınmasına. Suçlama nedir? Tourexpi.com sitesine "birliğin bütünlüğünü bozmaya yönelik" açıklamalarda bulunmakmış. İddia bu. Habere üşenmeden baktım. Perçin, "Rekorlar kırılıyor, ülkeye gelen turist sayısı artıyor, ülkeden ayrılanlar memnun şekilde ülkelerine dönüyorken, sosyal medyada 'Türkiye'de turizm kötü' gibi bir algı oluşturmak bu ülkeye yapılan kötülük değil de nedir?" demiş. Peki, bu açıklamada "birliğin bütünlüğünü bozmaya" yönelik hangi ifade var? Hiçbir şey!
SİCİLLERİ ZATEN BERBAT
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) Temsilcisi seçimleri için usul ve esasların belirlenmesi sırasında, bu sürecin TÜRSAB tarafından yürütülmesine şiddetle karşı çıkmıştım. Çünkü bu TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya’nın hukuk, mevzuat veya kendi uydurdukları ilkelerle bile hareket etmeyeceğini çok iyi biliyordum. Seçim sürecini keyfi olarak uzatacaklarını, sonuçları tanımayacaklarını önceden öngörmek için dahi olmaya gerek yoktu. Bu konudaki sicilleri zaten berbat. Adana BTK (Bölge Temsil Kurulu) seçim sonuçlarına bile saygı duymamış, ASYA BTK seçimlerinde sergiledikleri hukuk tanımaz tavırları bizzat görmüştüm. Bağlıkaya için hukuk, eşitlik ve tarafsızlık kavramları yalnızca birer araçtır; gerektiğinde çiğneyip geçer, gerektiğinde siper alır.
HUKUKLA, ADALETLE, MANTIKLA EN UFAK BİR İLİŞKİSİ YOK
Önceki yazımda Bağlıkaya'nın "helvadan putları"ndan bahsetmiştim. Dün akşam bir dostumun aramasıyla öğrendim ki, Bağlıkaya bir helvadan putunu daha keyifle mideye indirmiş. BTK tarihinin en yüksek katılımlı seçimiyle, iddialı rakibine iki buçuk kat fark atarak Akdeniz BTK Başkanlığı'na seçilen Rıza Perçin'in, Bağlıkaya tarafından tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk edilmiş. ‘Yönetim Kurulu Karar Örneği’ni okuyunca ister istemez güldüm. Okuduğum en kötü yazılardan biri olmasının yanında, hukuki açıdan tam anlamıyla çöpten ibaret. Bu uydurma sevk yazısının hukukla, adaletle, mantıkla en ufak bir ilişkisi yok.
BAKANA KARŞI BESLEDİĞİ KİN VE NEFRETİ, BİZE ZARAR VERİYOR
Öncelikle, disiplin cezaları 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 24. maddesine göre verilir. Yani, bu kanunda belirtilen ihlaller dışında hiçbir şey disiplin cezası için gerekçe gösterilemez. Ne yönetmelik ne iç tüzük ne de meslek ilkeleri adı altında yazdıkları uyduruk belgeler bu durumu değiştiremez. Danıştay’ın daha önce iptal ettiği yönetmelikleriyle bile disiplin sürecini başlatmaları hukuksuzdur. Kaldı ki, "tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk" gibi bir yetki onlara tanınmış değil. Ancak Bağlıkaya için bunların hiçbir önemi yok; hukuk onun için yalnızca bir perde. Herkes artık çok iyi biliyor ki, Bağlıkaya’nın her hareketi kişiseldir; Bu kişisel kini, Bakana karşı olan tavrından tutun şahsımla ilgili tutumuna hatta görevden aldığı BTK başkanlarıyla olan tüm ilişkilerine kadar her adımında kendini gösterir. İlkesel bir duruş sergilemesi söz konusu bile değildir. Bakana karşı beslediği kin ve nefreti, Bakana selam veren herkesi düşman olarak görmesine neden oluyor.
BU ÜLKEYE YAPILAN KÖTÜLÜK DEĞİL DE NEDİR?
Gelelim Rıza Perçin'in görevden alınmasına. Suçlama nedir? Tourexpi.com sitesine "birliğin bütünlüğünü bozmaya yönelik" açıklamalarda bulunmakmış. İddia bu. Habere üşenmeden baktım. Perçin, "Rekorlar kırılıyor, ülkeye gelen turist sayısı artıyor, ülkeden ayrılanlar memnun şekilde ülkelerine dönüyorken, sosyal medyada 'Türkiye'de turizm kötü' gibi bir algı oluşturmak bu ülkeye yapılan kötülük değil de nedir?" demiş. Peki, bu açıklamada "birliğin bütünlüğünü bozmaya" yönelik hangi ifade var? Hiçbir şey! Bir diğer iddia ise, Akdenizgercek.com’da TÜRSAB’ın bölünmesini destekleyen açıklamalar yaptığıymış. Haberin içeriğine baktım; yine aynı içerik.
Bağlıkaya’nın bu sözlere neden bu kadar alındığını herkes biliyor: O tarihlerde Bağlıkaya turizm verilerini karalamakla meşguldü. Kim ki Bağlıkaya’nın yalanlarını deşifre eder, ya hain olur ya bölücü ya da kalleş! İşte Rıza Perçin’in suçu budur. Diğer suçlamalar ise trajikomik. Bir haber sitesinde Anadolu Ajansı'nın servis ettiği haberde BTK ismini yanlış yazdırmışmış. Ne büyük bir kabahat!
TÜRSAB, HALK ARASINDA DENİR YA, "KAFAYI YEMİŞLER!"
Peki, tüm bu "fiiller" hangi mevzuatın hangi hükümlerine dayanarak cezalandırılmalı? 1618 sayılı Seyahat Acentaları Kanunu’na göre mi, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu’na göre mi? Hiçbir ihlal yok! Kendileri de bunun farkında, çünkü kanuna göre ihlal diye bir şey yok ortada. Peki, hangi yasal dayanakla bu karar alınıyor? TÜRSAB Meslek İlkeleriymiş! Kanuna üstün olan bu meslek ilkelerine göreymiş! İlkelere baktım: 7, 8, 42. maddeler... Sözde maddeler sırasıyla şöyle:
1- Acentacı, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.(m.7)
2- Acentacı, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak şekilde yürütür. (m.8)
3- Acentacı, TÜRSAB tarafından verilen görevleri yerine getirir. (m.42)
Güler misiniz, ağlar mısınız? TÜRSAB, acentaların patronu olduğunu sanıyor! Bu despot zihniyetle hangi meslek ilkelerinden söz edebilirler? Ne cesaretle bu yetkiyi kendilerinde buluyorlar? TÜRSAB’ın kendisini, acentelere görev vermek gibi absürt bir hakka sahip olduğunu düşündüğünü görmek bile bu rezilliği gözler önüne seriyor. Halk arasında denir ya, "kafayı yemişler!"
RIZA PERÇİN BAKAN’A PALAVRA DEMEDİĞİ İÇİN GÖREVDEN ALINIYOR
Rıza Perçin’in hangi eylemi bu uydurma maddeleri ihlal ediyor? Hiçbiri. Keşke dürüst olsalar da açıkça söyleseler: "Kime saygı besleyeceğinize de kimden nefret edeceğinize de biz karar veririz." Rıza Perçin de, Bakan’la görüştüğü, Bakan’ın açıkladığı verilere palavra demediği için görevden alınıyor. Bu daha mertçe olmaz mıydı?
BAĞLIKAYA, ASLINDA SAHTE BİR OTORİTEYİ SÜRDÜRMEYE ÇALIŞIYOR.
Son olarak, Rıza Perçin’i disipline sevk eden Yönetim Kurulu'na da birkaç söz söylemek lazım. Orada oturanlar arasında Perçin sayesinde o koltuğu kapanlar var. Onlar ne düşünüyor acaba? Peki, Perçin’le birlikte BTK Başkanlığı yapmış, ona “yol arkadaşım” diyenler ne diyor? Vicdanlarını bu absürt kararlar karşısında nasıl susturabiliyorlar?
Diğer BTK başkanlarının bu suskunluğu nedendir? Hepsi de mi korku imparatorluğunun esiri oldu? Bu despot düzen, Bağlıkaya’nın uydurduğu bir hayal dünyasından başka bir şey değil. Zannediliyor ki her şey Bağlıkaya’nın kontrolünde, her adım onun izniyle atılabiliyor. Oysa gerçek çok farklı; bu düzenin ardında sahte bir korku imparatorluğu yatıyor. Bağlıkaya’nın güç gösterileri sadece boş birer gösterişten ibaret.
GÜÇSÜZLÜĞÜYLE YÜZLEŞEN BİR ZAVALLIDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Kağıttan kaplan bile olamayan, güçsüzlüğünü saldırganlıkla maskelemeye çalışan bir figür olarak Bağlıkaya, aslında sahte bir otoriteyi sürdürmeye çalışıyor. Kaç kişi bu gerçekleri dile getirmeye cesaret edebiliyor? Çoğu, bu sahte imparatorluğun kendisini yutacağı korkusuyla susuyor. Ancak işin gerçeği şu ki, Bağlıkaya’nın kurduğu düzen yalnızca kendini kandırmaya yetecek kadar güçlü.
Bağlıkaya’nın yönetimi, küçük enişte metaforunda olduğu gibi, dev bir figür gibi görünmeye çalışırken aslında bir cüceden ibaret. Etrafına korku saldığını sanan, ama her fırsatta kendi güçsüzlüğüyle yüzleşen bir zavallıdan başka bir şey değil. Bu sahte kabadayı tavırları, onun gerçek yüzünü örtbas edemiyor. Kağıttan inşa ettiği tahtı, en ufak bir rüzgârla yerle bir olacak kadar zayıf. Ancak herkes biliyor ki, bu korku imparatorluğu bir gün çökecek. Çünkü temelsiz yalanlarla inşa edilen her şey gibi, bu düzen de uzun süre ayakta kalamayacak
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.