Huzura hasret kaldık. Kiminle konuşsam karamsar, üzgün,gelecekten korkuyor. Haksız da değiller hani.İktidarla muhalefet arasındaki anlayışlı hava çoktan değişti. Siyasi gerginlikler yine tırmanıyor. Üzücü ama,gerçek tablo bu…
Bir yandan harp ediyoruz. Öte yandan bitmez tükenmez Fetö gözaltıları ve tutuklamalar devam ediyor. Asker-sivil yetişmiş çok değerli personeli yıllardır kaybediyorduk. Bu kayıp şimdi daha da sürat kazandı.Yerlerine getirilenleri bilmiyoruz,tanımıyoruz. Evet, FETÖ’yü mutlaka temizlemeliyiz. Ama bu ülkenin sadece FETÖ sorunu yok. Bu sorunu da millet yaratmadı. Ülkeyi yönetenler,14 yıldır göz yummasalardı FETÖ’ye, bunlar başımıza gelirmiydi? Demek istediğim, aynı ciddiyette pekçok sorunumuz var. Gözleri FETÖ’ye odaklayıp, diğer acil sorunları görmezden gelmeyelim.
Ordumuz büyük güç kaybetti. Özellikle Deniz ve Hava Kuvvetlerimiz ağır darbeler aldı. Son darbe teşebbüsü de, dünyanın o güçlü ordusunun düşmanlarca hafife alınmasına yol açan, yorum ve değerlendirmelerine neden oldu.Baksanıza,ülkesini viraneye çeviren güçsüz Irak bile bize meydan okuyor. Adalarımıza Yunanistan sahip çıkıyor. Yaptıkları askeri törenler, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanının denetlemeleri, bizim sahilden çekilen fotoğraflarla tespit ediliyor. Yani o adalar,yani bizim adalarımız o derece yakın sahilimize…
Ekonomik durumumuz pek de anlatıldığı gibi değil. Harpte olan bir ülkenin ekonomisinin iyiliğinden sözetmek, pek inandırıcı olmasa gerek. Attığımız o bombalar, jetlerimizin sortileri, tanklarımızın hareket ve atışları, ordumuzun belirli bir gücünün sıcak harp bölgesinde bulundurulması mecburiyeti, bütçemizde büyük gedikler açıyor. Dolar 3 lirayı aştı. Benzine ve mazota devamlı ve büyük zamlar geliyor. Çıkın bakın bir piyasaya, çarşı-pazarda fiyatlar nasıl katlandı… Mutfaklarda yangın var…
Şartları normale çevirmemiz, ülkeye bir miktar da olsa huzur getirebilmemiz için,siyasetin ciddi bir röntgenini çekmek lazım.Bu siyasetle ve bu kavgadan beslenen politikacılarla,bu memlekete huzur
gelmez.Sadece askeri cephede sürmüyor yaylım ateşi,sivil siyaset cephesinde de yaylım ateşi tüm hızıyla devam ediyor.Eskiden politikacılar bu kadar çok konuşmazlardı.Bugün siyasetçilerimizin lafları,icraatlarının çok ötesinde koşturuyor.Yahu bir susun,bir bırakın birbirinizle dalaşmayı. İktidar susmayınca,hele yanlış politikalarında ısrar edince,muhalefet de ona cevap vermek zorunda kalıyor.
Demokrasimiz öyle bir hale geldi ki,konuşmaktan ‘’şeffaf’’olması gereken bir takım konuları gözden kaçırıyoruz.Laf ebeliği,ülkede neler olup bittiğinin serbestçe gözlenmesini engelliyor.İktidarın icraatını,yapılanların gerçek içyüzünü muhalefet milletvekilleri bile öğrenemiyorlar.Hele gazetecilerin araştırma,soruşturma yapması ve milleti bilgilendirmesi,her şeyden haberdar etmesi masal haline geldi.Biz şimdi kalkmış buna demokrasi diyoruz ve dünyanın bize güldüğü uygulamalarımızı haklı çıkarmaya çalışıyoruz.Bu nasıl demokrasidir..?Demokraside (ben yaptım oldu)sistemi yoktur.Demokraside Anayasa ve yasalara aykırı kararlar alma modeli yoktur.Demokraside muhalefeti ve basını susturma,millete açık olması gereken tüm bilgileri saklama ve kaçırma gayreti yoktur.Eğer bir ülkede bunlar varsa,demokrasinin varlığından bahsetmek mümkün değildir. Bunları Anayasa profesörlerimiz,bilim adamlarımız,yetkili otoriteler,şöhretli gazeteciler korkudan söyleyemeyince,iş bizim gibi gözükara Türkiye sevdalılarına düşüyor.
Ülkenin içinde bulunduğu durumu,partizan gözlüklerle değil,iktidardan nemalanan midelerle değil,lütfen yüreklerimizle seyredelim.Türkiye’nin iyi durumda olduğunu söyleyecek,aklıbaşında kimseyi tanıyormusunuz? Yaptığımız iç ve dış politikadaki yanlışlar,güzelim memleketimizi uçurumun kenarına getirdi.Yollar,köprüler,havaalanları,denizaltı geçişleri filan iyi güzel de,bunlar karın doyurmuyor ve bir ülkenin güvenliğini ayakta tutmuyor.Kuvvetli bir Türkiye istiyorsak,hep birlikte,omuzomuza Türk Bayrağının altında kenetlenmemiz lazım.Her gün gündem değiştireceğim diye aklına eseni söylemek,Türkiye’nin dibine dinamit koymakla eşdeğer hale geldi.Lütfen partizanlığı,siyasi menfaatleri filan bir yana atın,milletin tümünü birleştirecek çalışmalara hemen başlayın.Bunu yaparken ortalığı gerecek,yeni sorunlar yaratacak tutum ve davranışlardan da kaçının.
Yeri gelmişken bir hususa daha temas etmek istiyorum.Türkiye’nin ihtiyaçlarının ciddi bir envanteri yok.Kaç memura,kaç işçiye,kaç doktora,kaç mühendis,eczacı ve kimyagere,kaç dişçiye,kaç petrol mühendisine,aklınıza hangi meslekler geliyorsa kaç personele ihtiyaç var? Bunu bir bileni tanıyormusunuz?Ülkenin ne kadar okulu var,kaçı imam hatip oldu,FETÖ’nün kapatılan kaç okulu,normal lise halinde çalışıyor,askeri liselerden çıkarılan öğrenciler ne oldu,bunların hepsi okullara yerleştirildi mi?Resmi-sivil kuran kurslarındaki öğrenci sayısı nedir?Yeterli öğretmenimiz var mı?Çok sık değişen eğitim sistemimizin ne olduğunu,doğru dürüst bilen var mı?Tarımımız ne durumda,ekilmeyen arazi miktarımız nedir?Ülkenin hangi tarım ürünlerine ihtiyacı var?Miktarları nedir?Dışardan ithal ettiğimiz ürünleri yetiştirebilmemiz için ne gibi çalışmalar yapılıyor?Ordumuzun hangi silahlara ve personele kesin ihtiyacı vardır?Mevcudu ne olmalıdır?Resmi makam araçları ile lojmanların sayısı nedir?Resmi araba saltanatı son yıllarda ne kadar artmıştır?Artış gereklimidir yoksa israfmıdır?Buna benzer binlerce sorunun cevabını alabileceğimiz,gerçek istatistikleri ve tahminleri öğrenebileceğimiz bir yer,ne yazık ki yoktur.Aslında İstatistik enstitümüz vardır ama,kendi istediği konularda açıklama yapmakta ve rakam vermektedir.Bu rakamların sağlığı da,bizce şüphelidir. Çünkü araştırma imkanımız yoktur,böyle bir taleple kurumun kapısından içeriye girme ihtimali de mevcut değildir.
Sahi bizim bir Devlet Planlama Teşkilatımız vardı.Eskiden Türkiye’nin ihtiyacına göre yıllık ve beş yıllık planlar yapar,uygulamalar bu planlara göre sürdürülürdü.Yukarıdaki soruların tüm cevabını,eskiden Devlet Planlama Teşkilatı veriyordu.Şimdi bu kurumun binası ve tabelası ile personeli de var ama,ne iş yaptığını bilen ve duyan yok.Eğer eskisi gibi güçlü bir Devlet Planlama Teşkilatımız olsaydı,Türkiye’yi aklımıza estiği şekilde yönetemezdik.
Milletçe de,devletçe de dağınık bir görüntü yaratmış durumdayız. Dinciler,Kürtçüler,bölücü teröristler,her telden çalanlar,Anayasaya sıkısıkıya bağlı olanlar,Atatürk’çüler,Cumhuriyetçiler,darbeciler,Fetö’cüler filan darmadağınız.Bu milletin tek hedefte ve Türkiye’nin çıkarları merkezinde toplanması lazım.Bunun için kavgayı,gürültüyü,itişip kakışmayı,kişisel menfaatlerin peşinde koşmayı ve ileri geri sorumsuzca konuşmayı biran önce terk etmeli ve tek devlet-tek millet-tek bayrak çizgisinde samimi bir şekilde ve mutlaka buluşmalıyız.Milli bir diyalogu başlatırsak eğer,Türkiye’nin menfaatleri için milli bir dili,anlayışı ve hedefi ortak yürüyüş kulvarı yaparsak,sorunlarımızın çoğunu çözeriz.
Bu güzel ülke hepimizin.Bu cennet vatanda huzur içinde ve kardeşçe yaşamak varken,bu kavga ve gürültüyü,genel huzursuzluğu niçin sürdürüyoruz ki..?Verelim elele,atalım içimizdeki kişisel hesapları,ülkemizin milli menfaatleri çizgisinde bir toplanalım,bakalım neler oluyor.Kötü gidişi düzeltmek istiyorsak,yaptığımız yanlışlardan dönmek istiyorsak,Türkiye’yi yine eski güçlü haline çevirmek istiyorsak,bunu yine biz yapacağız,başkası değil.
Haydi öyleyse ne duruyoruz..?