Ülkemiz ve tabii ki havacılığımız zor günlerden geçiyor. Tüm vatandaşlar olarak gelişmeleri izliyor ve tabi ki kaygılanıyoruz. Ancak terör örgütleri ne yaparsa yapsınlar mücadelenin devam edeceği bir gerçek.
Birkaç haftadır THY-Teknik A.Ş ve TGS çalışanlarına yönelik işten çıkartmaların henüz FETÖ örgütü ile ilgili olmadığını yazıyorum. Şu anda elimde bir çalışanın iş sözleşmesinin feshi ile ilgili belgesi var ve onu okuyorum. Bakın THY ve ortaklıkları işçinin iş sözleşmesi fesih metnine ne yazmış?
“İşletmesel gereklilikler sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatlarınız ödenmek suretiyle iş sözleşmeniz feshedilmiştir”
Bu metinden benim anladığım, şirketimizde işletmesel sorunlar yaşanmakta olduğundan, bazı tedbirler almak zorunda kaldık. Bu tedbirlerden biri de işçi çıkartmak. Bu nedenle yaptığımız incelemede sizin bizim işimize yaramadığınızı gördük. Size kıdem ve ihbar tazminatı ödeyerek çıkışınızı veriyoruz. Tabii ki yasal yollara başvurabilirsiniz.
Bildiğiniz üzere; İşten çıkartılan kişi mahkemelerimizden geriye dönüş kararı alabiliyor ve şirket bu kişiyi mahkeme kararına rağmen işe başlatmadığında ekstra tazminat ödemek zorunda kalıyor.
Kısaca, yüz kızartıcı veya şirkete zarar verecek bir uygulama içinde bulunulmamış ki, ihbarlı çıkış yapılmış.
Şimdi bakın yaşanan gelişmelere.
Bu çıkışlar başladığında bazı haber siteleri THY’de FETÖ cular işten çıkartılmaya başlandı diye yazdı. Biz ise bu çıkartılan kişilere FETÖ cü demedik.
Çünkü bir kişiye FETÖ cu diyebilmek için öncelikle hukukun kabul edeceği belgeler eşliğinde savcılığa suç duyurusu yapılacağını biliyorduk. Böyle bir durumda çalışan işçi ücretsiz izinli gösterilir. Mahkemede suçu sabit görülürse mahkûm olur ve bu mahkûmluk süresi THY toplu iş sözleşmesine göre belirlenmiş süreyi aştığında işçi tazminatsız olarak işten çıkartılır. İşin olması gerekeni budur.
Aksi takdirde yukarıda yazdığım çıkartma metni verilen çalışan, FETÖ yapılanması nedeni ile işten çıkarılmamış demektir. Bu işten çıkartmalar içerisinde henüz THY’de FETÖ yapılanması içinde olduğu sabit görülen kimsenin olmadığını gösteriyor.
Peki, THY de FETÖ yapılanması içinde olan var mıdır? Yoksa THY bu konuda Pür-i Pak mıdır? Ben onu bilemem. Ancak tüm devlet dairelerinde yapılan tutuklamaları gördüğümde THY’de neden olmasın diye düşünürüm.
Bu yazımda asıl dokunmak istediğim konu, bu değil. Benim asıl dokunmak istediğim konu, işçinin verdiği aidatlarla varlıklarını sürdüren sendika ve dernek yönetimlerinin sessizliğidir.
Hava-İş, Çelik İş sendikaları ve dernek yönetimlerini, henüz suçu ispatlanmamış, tazminatlı(!) işine son verilmiş çalışanların seslerine kulak vermedikleri için onları buradan suçluyorum. Bu sendika ve dernek yönetimlerine yukarıdan birileri “sakın ola ki bu kişilere destek olmaya kalkmayın” mı dediler diye kuşkulanırım.
Neden mi?
Yaşanmış bir örnekle konuyu açayım. Yıllardan 1976. Ben henüz bir senelik THY çalışanıyım. Sendikal faaliyetlerin en yoğun yaşandığı senelerde THY bünyesinden yedi arkadaşımız, sendikal faaliyetlerinden dolayı işten atıldılar. THY çalışanları arasında bu işten atılmaların yankısı çok büyük oldu. O zamanki UTED yönetimi olaya el koydu. Çünkü bu 7 kişiden biri uçak teknisyeni Orhan Tarınç idi. ( Allah uzun ömürler nasip etsin hala aramızda)
O zamanki UTED başkanı olan ve köşe yazarımız Erhan İnanç ise UTED başkanlığı görevindeydi. Ben ise henüz bir senelik bir çalışan olarak merakla olanları ve olacakları izlemekteydim. Dernek yönetimindeki arkadaşlarımız hemen her gün THY yönetimine yapılan uygulamanın yanlışlığını vurguluyor ve devamlı olarak üyesini geriye aldırmaya çalışıyordu.
Uçak bakım hangarımızda müthiş bir küskünlük ve suskunluk vardı. Herkes şaşkındı. Çünkü Orhan Tarınç hukuk içinde teknisyenlerin haklarını savunurken işten atılmıştı. THY işvereni geriye adım atmıyor ve biz onları attık, geriye almak söz konusu bile olamaz diyordu.
O zamanki dernek aidatının beş liradan bile az olduğunu düşünüyorum. Çünkü 1986 da ben başkan olduğumda dernek aidatı 5 lira idi. Bu kadar düşük bir aidatla üyeleri olan Orhan Tarınç’ a UTED nasıl maddi destek sağlayacaktı? İşte o zaman UTED doğrudan üyelerini devreye soktu ve Orhan Tarınc ağabeyimizin işe iadesi mücadelesi süresince tam 4 AY maaşının tamamı üyelerin kendi özgür iradeleri ile verdikleri ekstra paralarla ödendi. (Her ay hangarda elden para toplanırdı)
İşveren şaşkındı. UTED üyelerinin bu duyarlılığı ve UTED yönetiminin devamlı baskısı karsısında Orhan Tarınç’ın geri alınması ve eski görevine dönmesi kabul edildi. Orhan Tarınç bu sefer THY yönetimine diğer 6 arkadaşının da aynı konudan işten atıldıklarını hatırlatarak onlar da işe başlatılmadan ben işe dönmeyeceğim diye tepki koydu.
Sonuç ne mi oldu? 7 kişinin tamamının işten çıkartılmalarından vazgeçilerek işlerine iade edildiler.
İşte ben bu ekolde yetiştiğimden, 1986 da Orhan Tarınç ağabeyimin de aday olduğu üç başkan adayının yarıştığı dernek seçimlerinde ipi göğüslemiştim. Orhan abim beni tebrik etmiş ve “her zaman arkandayım” demişti ve gerçekten de her zaman onun desteğini gördüm.
Tabii ki 20 senelik dernek mazim boyunca, benden önce olduğu gibi UTED, her zaman üyesinin yanında olmuştur. Tabii ki böyle bir derneğe üye olmamak düşünülemezdi ve hemen hemen her teknisyen UTED üyesiydi.
Şimdi sendika ve dernek yönetimlerine bakıyorum da tam bir suskunluk sergileniyor. Bu arkadaşlar acaba yukarıda yazdıklarım gerçek yaşanmışlıkları okuyunca hiç sıkılmayacaklar mı?
Bu nasıl bir korku? Bu nasıl bir toplumculuk örneği? İnanın ki kanarya sevenler derneği bile kanaryalarına, bunların üyelerine verdiği değerden daha çok değer veriyordur. İşten çıkartılan bazı teknisyen arkadaşları geçmiş olsun diye aradığımda ne yapacaksınız, dernek yönetimi sizi aradı mı, size yardımcı olacaklar mı diye sorduğumda maalesef aranmadıklarını söylediler
Sevgili sendika ve dernekçiliğe soyunmuş arkadaşlar bu makamlara evcilik oynamak için gelinmez. Meslektaşlarınız, üyeleriniz için bir nevi Don Kişot’luk yapmak gerekiyorsa yapmalısınız.
THY’de yaşanan işten çıkarmaların sebebi FETÖ veya PKK yapılanması olmadıkça üyelerinize mutlaka sahip çıkmalısınız. Üyenize en azından yol göstermelisiniz. Ona gerekirse avukat tavsiye etmelisiniz. Parası yoksa avukat bile tutsanız ve bu masrafı genel kurula sunsanız, sizi kimse neden yardımcı oldun demez.
Sendikalar zaten güvenceyi almışlar. İşçi onlara kızsa da bağırsa da fark etmiyor. Üye olsan da olmasan da nasıl olsa aidatını alıyor. Üye sıkıntısı çekmiyor. Bir işçiyi atsalar ne olur ki… Nasıl olsa atılanın yerine yenisi gelecek ve onu üye yapacaklar.
Peki ya dernek yönetimleri? İşte sorun onlarda. Bu kafayla onları üye yapmaya çalışıyorsanız yapamazsınız. Normalde çalışan sizi izler ve üyelere ne fayda sağladığınıza bakar, sonra üye olup olmamaya karar verir. Bu gibi zor günler sizin için sınavdır. Bir tek üyeye bile sahip çıkmanız, tüm toplumu etkiler ve size güven sağlatır. Unutmayın ki, tüm üyeleriniz sizleri bu zor günlerde izliyor. Ancak duyduğum kadarıyla tüm dernek yönetimleri etkisiz ve tepkisiz. Unutmayın ki vermeden alamazsınız. Önce üyeye güven verecek ve sonra onun size desteğini bekleyeceksiniz. Güven ise kuş gibidir. Bir kere uçmayıversin bir daha geri gelmez.
Sendika ve dernek yönetimlerine tavsiyem, bu zor günlerde üyelerinizin yanında olun. Onların işten çıkarılmalarındaki yazılı ifadeye bakın ve ona göre yol izleyin. Benim gördüğüm kadarı ile FETÖ yapılanması nedeniyle işten çıkarılan yok. Tutuklanan yok.
İyi günde kötü günde üyelerinizin yanında yer alın ki bir gün siz onlardan destek istediğinizde onlarda sizin yanınızda olabilsin.
http://airlinehaber.com