Sevgili ağabeyim Halit Kıvanç’ı kaybettik.
İçimizden, daha doğrusu Hürriyet’ten bir yaprak daha koptu.
Onunla ilgili herkesin bir anısı vardır.
Tabii benimde var.
Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç dönemiydi.
Hürriyet’in Altın Kelebek ve benzeri ödül törenleri hep yapılırdı.
O sıralarda Muazzez Abacı’lı bir ödül töreni daha yapılmıştı ve Yazı İşleri “Özkan bu haberi sen toparla” diyerek benim gitmediğim gecenin notlarını önüme koydu.
Gitmediğim görmediğim olayların haberleri zaman zaman önüme gelir ve ben toparlardım.
Geceye katılan foto muhabiri arkadaşlar veya muhabirleri dinler “dahili istihbarat” yaparak haberi toparlardım.
Abacı’nın katıldığı gecenin notları da böyle önüme konulmuştu.
Gecenin sunucusu ise Halit Kıvanç’tı.
Haberi yazmaya başladım. Neredeyse bitiriyordum.
Birden başucumda Halit Kıvanç belirdi ve “Özkan haberde benim adımı yazdın mı?” diye sordu.
Yazmıştım. Gecenin sunucusu olarak Halit Kıvanç adını geçmiştim.
Yazıyı okudu ve bana “Bana bir kere yer vermişsin” dedi.
Şaşırarak ona baktım.
Halit Kıvanç “En az üç yerde adımı yazman lazım” dedi.
Ben ona “Halit ağabey. Gecenin assolisti Muazze Abacı. Ayrıca dier sanatçılar ve katılanlar var onları da birer kere yazdım…” dedim.
“Olsun sen benim adamı üç yerde geçir” dedi.
Çaresiz kalmıştım.
“Çetin bey, bu gibi işlere çok dikkat ediyor. Senin dediğin gibi yaparsam assolist kimdi, diye sorar. Belki de fırça yerim” demek zorunda kaldım.
Sonra devam ettim “Halit ağabey senin adını bilmeyen mi var. Ha bir ha on kere yazmışım ne farkeder. Sen zaten bir markasın. Üç kere yazsam, senin unvanına unvan mı katacak. Bak senin adına haberin girişinde yer verdim. Bu bile ayrıcalıktır” diyerek gönlünü almaya çalıştım.
Halit ağabey benim haklı olduğumu biliyordu.
Ama içinde daima “ön planda olmak” gibi bir duygu vardı. Her yerde “bir numara” olmak tutkusu onu Halit Kıvanç yapmış ve zirveye taşımıştı.
Nitekim mikrofon kullanmaktaki mahareti ve Türkçe’yi güzel kullanması ona hakettiği yeri kazandırmıştı.
Onun böyle her haberdeki baskısına alışmıştık. İncitmeden bir çözüm üretiyorduk.
Rahmetli Mahir Çerçi ile bir işe gitmişlerdi. Halit ağabey Mahir’e “Fotoğraflarımı çok kullan” deyince, kıvrak zekalı Mahir onu, “Halit ağabey yüzün eskir. Sonra seni kimse iplemez. Fotoğrafını kıvamında kullanacağız” diyerek yatıştırmıştı.
Benim onu yatıştırmak için söylediğim Çetin beyin adı ise sihir gibiydi.
Çetin Emeç bu gibi konularda çok hassastı. Birinin çok fotoğrafı kullanıldığı zaman bile toplantılarda “Kemin albümünü çıkarıyoruz?” diyerek sorumluya gizliden fırça atardı.
Halet ağabey Çetin Emeç adını duyunca çaresiz bir şekilde ikna olmak zorunda kalmıştı.
Başını sallayarak “Tamam Özkan, bildiğin gibi yap. Ama söyle yazı işlerine fotoğrafımı da kullansınlar” diyerek yanımdan uzaklaştı.
İşte böylesine titiz, hırslı, ama çok değerli bir insandı Halit Kıvanç…
Gidenlerin yerine dolduracak kimseler gelmiyor.
O bir markaydı ve Halit Kıvanç’ın ölümü ile Halit Kıvanç markası tarih oldu.
Şimdi ise o anılarda yaşayacak. Allah rahmet etsin.