İSTANBUL - Güney Kore, ekonomik kalkınmadaki başarısı, inovasyon ve Ar-Ge alanlarındaki çarpıcı gelişimi ile oldukça ilgi çeken bir ülke olmayı başarmıştır. Öte yandan 1980’lere kadar kişi başına düşen GSYİH ve Ar-Ge faaliyetlerine yapılan harcamalar açısından Türkiye’nin altında yer aldı.
Türkiye ile Güney Kore’nin sanayileşme ve kalkınma öyküleri benzer nitelikler taşımış, ancak Güney Kore kalkınma konusundaki adımları hep Türkiye’den önce atmıştı: Tekstil-konfeksiyon ile gıda sektörlerindeki ihracatı Güney Kore 70’li yıllarda, Türkiye 80’li yıllarda artırmıştı.
Demir-çelik ve beyaz eşya ihracatını Güney Kore 80’li yıllarda, Türkiye 90’lı yıllarda yükseltmişti. Otomotiv ihracatındaki gelişmeyi Güney Kore 90’lı yıllarda, Türkiye 2000-2010 döneminde başlatmıştı. Elektronik sanayisinde ve akıllı telefon ile çip üretimindeki atılımı Güney Kore, 2000-2010 döneminde yapmış, Türkiye ise yalnız savunma sanayisinde başarılı olmuş ama elektronikte bir atılım gerçekleştirememişti.
Bu gecikmelerin ve aşağıdaki özetlenen faktörlerin etkisi sonucunda Türkiye’nin kişi başına milli geliri, Güney Kore’deki düzeyin çok gerisinde kalmıştı:
- Eğitim düzeyi: 25 yaş üstü nüfusta ortalama eğitim süresi Güney Kore’de 1980 yılında 7.1’e 2020’de 13 yıla çıkmıştı. Güney Kore, eğitime yaptığı yatırımın meyvelerini 1980’den sonra toplamıştı.
Türkiye’deki ortalama eğitim süresi, 1980’de 2.9, 2010’da 6.6 ve 2020’de 9 yıla yükselmiş, bu vasat performans kalkınma sürecini olumsuz etkilemişti.
- Devletin ekonomideki aktif rolü: Kore’de devlet, ekonominin teknolojik düzeyini yükseltmeyi hedef alan ve bu çalışmaları planlı bir şekilde yürüten bir strateji izlemişti. Serbest piyasa ekonomisinin rekabet ilkesi ile akılcı devlet politikasının sentezi sayesinde Güney Kore ekonomisi sınıf atlamıştı.
Ekonomim gazetesinden Faruk Türkoğlu'nun yazısına göre Türkiye, 1980-2020 döneminde serbest piyasa ekonomisini neredeyse en katıksız şekli ile uygulamıştı. Devlet, savunma sanayisi ve bazı stratejik sektörler dışında sanayiden ve üretimden çekilmişti. Arka arkaya gelen hükümetler yeni, kapsamlı ve iddialı bir sanayi politikası geliştirememiş, geliştirilenler de uygulanmayınca büyüme performansı olumsuz etkilenmişti.
- Ekonomideki istikrar: Güney Kore’de 1960 ile 2022 arasında ekonomi iki kez (1980 ve 1998) daraldı, bir kez de büyüme oranı sıfır ile yüzde 1 arasında (2009) kalmıştı.
Türkiye’de ekonomi aynı dönemde altı kez (1979, 1980, 1994, 1999, 2001 ve 2009) daralmış, üç kez de büyüme oranı sıfır ile yüzde 1 arasına (1989, 1991 ve 2019) gerilemiş, kırılgan ekonomi, girişimcilerin yatırım eğilimini zayıflatmıştı.
- İthal ikamesi stratejisinin doğru uygulanışı: Güney Kore’de ithal ikamesi stratejisi 1961’e kadar tam olarak uygulanmış, daha sonra yerli sanayi dallarını dış rekabete karşı koruyan önlemler aşamalı olarak yürürlükten kaldırılmıştı. l sektörün sanayi şirketleri 1970’den sonra ihracat yapacak duruma gelmişti.
Türkiye’de ithal ikamesi stratejisi, ihracata öncelik verilmeden 1977-1980 Krizi’ndeki tıkanma noktasına kadar sürdürülmüş, 1980 sonrasında ise yalnız gıda ve tekstil-konfeksiyon sektörlerinde ihracat yapılabilmişti. Otomotiv ve demir-çelik sektörlerinde ihracat 90’lı yıllarda başlamıştı.
- Planlamaya verilen önem: Güney Kore’de 1961’de kurulan Ekonomik Planlama Kurulu (EPK), ekonominin yönünü ve sanayi politikalarını belirlemişti. Bir tür “süper bakanlık” statüsüne ve yetkisine sahip olan EPK’nın başkanı doğrudan cumhurbaşkanına sorumluydu.
Türkiye’de devleti yönetenler ve ekonomi yönetimleri planlamayı bir ayak bağı olarak görmüştü.
- Bilimşehirin kuruluşu: Güney Kore’de, kurulmasına 1972’de başlanan Daedeok bilim şehri 20 yılda tamamlanmıştı. Başlangıç aşamasında şehirde 1 devlet üniversitesi ve 5 araştırma enstitüsü vardı. Sürekli olarak gelişen şehirde, 2021 yılında 7 üniversite, 26 araştırma enstitüsü, 2000 dolayında özel teknoloji şirketi, 15 bin 600’ü doktora derecesine sahip olan toplam 76 bin çalışan vardı. Şehrin adı da İnnopolis (yenilik şehri) olarak değiştirilmişti.
Türkiye’de TÜBİTAK 1972’de Gebze’de Marmara Araştırma Merkezi’ni kurmuş, 1994’de Gebze Teknoloji Enstitüsü araştırmalarına başlamıştı. Gebze Bilişim Vadisi’nin temeli ise 2015’te atılmıştı. Bu bilim ve teknoloji girişimlerinde yararlı çalışmalar yapılmış ama 1980 sonrasında göreve gelen hükümetler Gebze’yi, Japonya’nın Tsukuba, Kore’nin Daedeok, Fransa’nın Sophia Antipolis ve Hollanda’nın Brainport’u gibi büyük bir bilimşehire dönüştürememişti.
- Temel bilim araştırmalarına öncelik: 1989 yılında çıkarılan “Temel Bilimler Araştırmalarını Yaygınlaştırma Yasası” sonrasında kurulan üniversiteler ve enstitüler Kore’nin bir teknoloji ülkesi olmasına önemli katkılar yapmıştı.
Türkiye’de 1983 yılında kurulan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) yılda iki toplantı yaparak bilimsel ve teknolojik araştırmalara yön vermesi gerekiyordu. Ne var ki BTYK, 1998’e kadar 28 toplantı yapması gerekirken ancak üç kez toplanabilmişti.
- Araştırma enstitüleri: Güney Kore’de devlet, sanayi dallarının ve şirketlerinin yeni teknolojileri benimsemesi için bilimsel araştırma enstitüleri kurmuştu. Enstitüler araştırma sisteminin kurumsallaşmasını ve sürekliliğine katkıda bulunmuştu. Sayıları 2022’de 77’ye ulaşan ve bağımsız çalışan enstitüler “ticarileştirme” konusunda da bir altyapı oluşturmuştu. Türkiye’de enstitüler belirli bir atılım planı veya programı bütünlüğü içinde değil, ihtiyaç duyuldukça açılmıştı. Enstitülerin sayısı Güney Kore ve Çin’deki enstitülerin sayısına göre çok daha az olmuştu.
- Odaklanmanın etkisi: Güney Kore’de enstitüler uzmanlaşmanın sağlanması ve araştırmaların derinleştirilmesi için bir veya az sayıda konu üzerine odaklanmıştı. Türkiye’de ise enstitülerin birleştirilmesi verimliliği olumsuz etkilemişti.
Yukarıda anlatılan faktörlerin bileşik etkisi sonucunda Güney Kore’nin kişi başına milli geliri (KBMG) 2021’de 34 bin 998 dolara yükselmişti. Türkiye’de 2012’de 9 bin 661 dolar olan KBMG. 2022 yılında ancak 10 bin 655 dolara çıkarılabilmişti.
Türkiye ve Güney Kore farklı bir geçmişe, tarihsel koşullara ve kültüre sahip olduğu için, Kore’de başarı getiren uygulamanın Türkiye’de de iyi sonuç vereceği söylenemez. Ancak her iki ülkede aynı konularda yapılanların karşılaştırılması gelecekte uygulanacak bilim, teknoloji ve ekonomi politikaları konusunda bazı ipuçları verebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.