• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 3 °C
  • Ankara 16 °C
  • Antalya 17 °C

Geçmişten ders alıp, geleceğe bakmalıyız

Özkan Altıntaş

Anlaşılan yeni kurulacak hükümette MHP yer alacak. Yani MHP, AK parti hükümeti olacak. Başından beri gerçek ülkücüler bu yaklaşıma itiraz ederek MHP’nin kimliğinin korunmasını istediler. Ama dinleyen kim! Bazı medya kuruluşları MHP’ye çeşitli yakıştırmalar yaptılar. Ne olacağı uzun sure tartışıldı. Devlet Bahçeli ne şartta olursa olsun partisinin hükümette yer alması için her fedakarlığı yaptı. Hatta taraftarlarını ve diğer partileri kızdıracak boyutlarda fedakarlık yaptı.

Sonunda iş aydınlanmaya başladı. Daha önce Tuğrul Türkeş vardı, şimdi kimler olacak ?
Göreceğiz bakalım.
Bu durum Devlet Bahçeli’nin vereceği karara bağlı… Hürriyet gazetesinden Nuray Babacan'ın kulis haberine göre ‘MHP’li ve MHP’siz yeni kabine’ alternatifleri hazırlanıyor. MHP’ye 2-3 bakanlık gündemde bulunuyor.

Başkanlık sistemini içeren Anayasa değişikliğine hem TBMM’de hem de referandum sürecinde destek veren Bahçeli ve kurmaylarının kabinede yer alıp almaması, yeni hükümetin ne zaman açıklanacağını da belirleyecek.

MHP kulislerinde iki görüş var. Bazı MHP kurmayları, “Bu bir koalisyon hükümeti olacaksa, koalisyon görüşmelerinin yapılması ve bakanlıkların da bu aşamada konuşulması gerekir. Sığıntı parti görüntüsü vermek istemeyiz. Aksi durumda, hükümette, MHP’li bakan yer almaz ama uyum yasalarına desteğe devam ederiz” diyorlar. Bazı MHP kurmayları ise yeni hükümette 2-3 bakanla temsil edilmenin sakıncası olmadığını, tabanın iktidarda olmayı önemsediğini dile getiriyorlar.

MHP’ye bir başbakan yardımcılığı, Kalkınma Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilebileceğini iddia edenler bile var. Partide, MHP’den hiç bakan almadan yeni bir kabine yapılacağını dile getirenler de yer alıyor. Bu işten MHP karlı mı çıkacak yoksa taraftarlarının dediği gibi “sığıntı” olmanın ağırlığını taşıyacak mı? Göreceğiz bakalım.

İç siyasette oluşan bu garip durum sürerken, dış siyasette Türkiye her gün biraz daha dışlanıyor gibi geliyor. AB’nin bize verdiği söylenilen 12 aylık takvim şunu aklıma getirdi. 1963 Ankara Anlaşması’nın üzerinden 54 yıl geçmiş ve bu süre içinde AB Türkiye ile oynamış durmuş. Şimoi 12 aylın yeni bir ıyun başlıyor. Hayırlı olsun.

Bütün bunları düşünürken geçn gün metroda rastladığım ileri yaşta biri bana duumu özetleyen güçel bir konuşma yaptı.
“Türkiye’de çatal kültür var” dedi. Çatal kültürün nereye gittiği belli olmayan ve yerine oturmayan anlayışı sergilediğini belirterek şöyle devam etti: “Bunlarda gelip geçer… Eskiye bakalım. Dedemiz nasıl bir yönetim dönemi yaşadı. Babamız nasıl yönetim dönemi yaşadı. Biz nasıl yaşıyoruz ve çocuklarımız nasıl yaşayacak. Her dönemde yeni bir siyasi moda çıkıyor. Birileri peşine takılıp gidiyor. Bundan kimler nemalanıyor ve sonra neler oluyor.
Geçmişi bilmeyen geleceği göremez.
Dedim ya…
Bunlarda gelip geçecek. Biz bugünü yaşayıp ileriye bakacağız. Elalem bizle alay ederken alay konusu olmamak için zekamızı kullanacağız. Bunun çözümü de Atatürk’ün o zor dönemde başardığı gibi ayrımcılık yapmadan tüm millet kucaklamak ve onlara özgürlüğün nimetlerini sunmaktır. Böyle bir yaşamın temeli ise demokrasi ve en iyi yönetim olan halkın kendi kendini yönettiği Cumhuriyettir. Bütün bunları düşünmek için geçmişten des almak lazım.”
Metroda rastladığımı ve hiç tanımadığım kişi içinde bulunduğumuz kaos ortamını çok güzel özetlemişti. Doğru söze ne denir?
Geçmişten ders alıp, geleceğe bakmalıyız.
 

Bu yazı toplam 3548 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.