Uğur Dündar ile Haluk Şahin TV8de Candan Tolga Işıkın Bunu konuşalım adlı programına katıldılar.Her iki deneyimli gazeteci, gazetecilik ve gazetecilerin durumu hakkında ibret verici konuşmalar yaptılar.
Aslında programın İletişim Fakültelerinde defalarca gösterilmesi gerekir.
Çünkü Uğur Dündar ile Haluk Şahin, gazetecinin nasıl dik durması gerektiğini ve ne zaman topluma, hatta yönetenlere yararlı olabileceğini bir bir açıkladılar.
Programda Uğur Dündar gazetecilere yapılan baskıdan yakınarak Gazetecilerden yağcılık yapmaları bekleniyor dedi.
Haluk Şahinde Sivil erke karşı olanlar, demokrasiye karşı olanlar, bunu böyle istiyor dedi.
Sonra Uğur Dündar devam etti:
Bizim yaptığımız gazetecilikte alay yok, iftira yok, riyada yok. Sadece yolsuzluklar anlatılıyor. Doğru yapan da korunuyor. Gazetecinin yazmasını engelleyenle elbet bir gün iktidardan gidecekler. Arkalarından bir çok şey söylenecek ve yazılacak. İşte o zaman iftiraya uğrayanların savunucusu yine gazeteciler olacaktır" dedi.
Gazetecilerin liderlerin karşısında duruşlarını eliştiren Uğur Dündar şöyle davem etti:
"Esas duruşta yapılan mülakatlar aldatıcıdır. Evrensel boyutta gazeteci çatır çatır soru sorandır.Böyle gazetecilik daha inandırıcıdır" dedi.
Konuşmasında Uğur Dündar, Başbakan Erdoğan ile televizyonda yaptığı röportajdan örnek vererek şunları anlattı:
Kendisiyle yaptığım görüşmede Bir köşe yazarının elinden kalemini almaya kalkışan olursa o eli tutun, koruyun, eleştiriye açık olun dedim. Ben başbakan olsam eleştiren gazetecilerin var olmasını isterim. İktidar sahipleri çevrelerini kuşatan yağcılar, goygoycuları itelemelidir. İktidar sahipleri gerçeği iktidarı kaybettiklerinde görürler. Ama o zaman vakit geçtir.
Haluk Şahin, Böyle olursa medya görevini yapıyor demektir diyerek ABDde yaşanan utanç verici olayları hatırlattı ve ABD'de şimdi yapılanlar hata diyorlar dedi.
Uğur Dündar çalışma yaşamında bir İngiliz gazetecinin sözlerinin kendisine yol gösterdiğini belirterek şöyle devam etti:
"İngiliz gazeteci Bir yerlerde birilerinin örtbas etmeye çalıştıkları şey haberdir. Diğeri ise reklamdır demiştir. Nazi Almanyasında bile gazeteciler serbest bırakılarak propaganda amacıyla gıda gibi haberle beslenmiştir dedi.
Programda söz, kullanılacak gazeteciler listesine gelince liderlerin yanlarında yalaka ve yağcı tipleri gezdirmelerinin zararları anlatıldı. Bu sahtekar yağcı kişilerin devir değişip, devran döndüğünde bu kişilerin en büyük düşmanı olacağından dem vuruldu.
Liderlerin kullanılacak gazeteciler listesi oluşturup yanlarında gezdirdikleri ve demokrasiyi hazmedemedikleri belirtildi.
Uğur Dündar, gerçek gazetecinin bu gibi listelerde yer almasının gazetecilik olmadığını belirterek Gazeteci kalemini birilerine teslim ederse, gazeteciliği bitmiş demektir dedi.
Haluk Şahin ise demokrasilerde böyle listelerin olmadığını belirterek Yaşım kullanılacak gazeteciler listesine girmeye yetmedi dedi.
Benim gibi televizyon izleme özürlü birinin böyle açık, seçik bir programı izleme fırsatı bulması gerçekten ilginçti.
Her gazeteci gibi ben de özgür gazetecilikten yanayım.
Hürriyette rahmetli Sedat Simavinin Kalemini kır ama satma sözleriyle gazeteciliğe başladım ve öyle devam ettim.
Zaten benimde düşüncelerim böyledir.
Arkasından alkış isteyen liderler her görüşte gazeteciye saygı duyarlar ve onların yazılarına tahammül ederler.
Ama arkasından teneke çalınmasını isteyenler, doğruyu yazan gazeteciyi istemezler. Zaten lierlikleri bittiğinde yapayalnız kalırlar. Derler ya "Allah kimseyi yalnız bırakmısın... Para pul herşey nafile... Önemli olan insan."
Gazeteciye toplumun sahip çıkması gerekir.
Gazeteci yazmazsa, gazeteler bembeyaz çıkarsa toplum "kör" olur.
En tehlikelisi demokrasinin "kör" olmasıdır.
Uğur Dündar ile Haluk Şahin'in katıldığı bu program bir kıssadan hissedir.
İnşallah tekrar yayınlarlar.
Bize şunu söylemek kalıyor
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az