Arkadaşlar 4’cü aşıyı olduktan sonra düşündüm.
Bu namussuz Covid 19 bu kadar önlemden sonra hala ortalıkta geziniyorsa kabahat gerçekten insanlarda….
İki tane Çin aşısı Sinovac olduk…
Birdenbire Avrupa başta olmak üzere dünya ülkeleri, ticari savaştan mıdır, kinden midir nedir?
”Çin aşısını tanımıyoruz” dediler.
Halbuki adamlar Sinovac ile virüsün çıktığı yer olan Huan başta olmak üzere ülkede Covid’e karşı savaşta başarılı oldular.
Bizimkiler vatandaşlara Çin aşısı yaptılar.
Ama dünyanın kapısı bize kapanmış oldu.
Kara kara düşünürken birdenbire “Sinovak aşısı tel maşa çıktı” denildi.
Arkasından randevular açıldı.
“Takviye” ve “’3’üncü doz olarak ve birbirini tamamlıyor denilerek Alman aşısı “Biontech” yapıldı.
Kozyatağı Fatih Sultan Mehmet Hastanesi’nde aşı olurken imzaladığım belgede “28 gün sonra ikincisini olacaksınız” yazıyordu.
Herkese “Biontech tek aşı ile olmaz, imza attım” dedim ama kimse inanmadı.
Aradan yaklaşık bir ay geçti. Ben hala Biontech’in ikinci aşısının yapılacağından ümidimi kesmemiştim.
İnternette aşı üzerine yazılan yazıları ve tüm yorumları okuyordum.
Her kafadan bir ses çıkıyordu. Kimisi “gerek yok”, kimisi “var” diyordu. Birisi ölü virus, öteki canlı virus deniliyordu.
Bu arada aşı karşıtları ortalığı karıştırıyordu.
Onların direnmeleri sırasında önce adı “Hindistan varyantı”, sonra ‘5’inci varyant” denilen yeni bir virus ortaya çıktı.
Sanki Covid, “binbir surat” gibi kılıktan kılığa giriyor, ortaya yeni bir kimlikle çıkıyordu.
Bilim adamları Çin aşısının yeni varyanta etkili olmadığını, Biontech’in hepsine iyi geldiğini söylemeye başladılar.
Bu arada gazetelerde Türkiye’yi yönetenlerin gizli gizli 4’cü aşı olarak Biontech oldukları duyuldu.
Dedikodular almış başını gidiyordu. Sankı aşı avcıları türemişti…
Bütün bunlar olurken Sağlık Bakanlığı “4. Aşı olarak Biontech yapılacak” diye açıklama yaptı.
Ama Bakanlık’tan yapılan açıklamadan kimse bir şey anlamadı. Türkçe özürlü karmakarışık bir açıklamaydı.
Herkes gibi bende bir şey anlamadım.
Ama hemen randevu almak gerektiğini düşündüm.
Çünkü İngiltere’de yaşayan oğlum vardı. Acil bir şey olsa Çin aşısı ile ve tek dozluk Biontech ile İngiltere’ye gitmem mümkün değildi.
Silivri’de yazlıktayım. İnternete girdim. Sistem bana randevu verdi.
Hemen Silivri Kolan Hastanesi’nden randevuyu eşim ve kendim için aldım.
O gün gidebilirdim, “geç oldu” diye randevuyu ertesi güne aldım.
Ama bir baktık akşam üzeri ”4’cü aşı yapılmayacak iptal olundu. İnternetteki randevu sistemi kapandı” denildi.
İnternet girip baktım gerçekten kapanmıştı.
İçim rahat etmedi. Silivri Kolan Hastanesi’ni arayarak haberi teyit etmek istedim.
Görevliler “Bakanlıktan talimak geldi. 4’cü aşı yapılmıyor” dediler.
4’cü aşı için Bakanlık internetteki randevu sistemini bir saat açmış.
Randevu alabilen almış ve sonra kapatmıştı.
Önceki açıklamasında “Yurtdışına gidecekler… Avrupa Birliği’nde işi olanlar…” gibi bir ibare vardı… Hastanede karşıma çıkan görevli bile “Biz aşının yeniden açılacağına inanıyoruz. Erken gelenlere 4’ü aşıyı yaptık bile… “ demişti.
İçim rahat etmedi. Tam Türk işi…
Dokunmadan, okkalamadan bir malı almayız.
Bende kalktım hastaneye gittim. Görevlilere yeniden sordum. Aldığım cevap aynıydı.
Bekliyorduk…
Nitekim bir gün geçti ve “4’cü aşı yapılıyor. Yasak kalktı” diye açıklama geldi.
Hemen internetin başına geçip randevu aldım.
Ama içim rahat değildi. Bunlar her an yeniden kaldırabilirler diye düşünüyordum.
Çünkü alınan her karar “yaz-boz tahtası” gibiydi.
Rahdevu sabahı heyecanla bekliyordum.
Sanki koşunun sonunda ipi göğüsleyecek atlet gibi olmuştum.
Zaman yaklaştıkça telefonuma mesajlar yağmaya başladı.
“Randevu saatiniz geldi. Gecikmeyin. Şu hastanede şu saatte…” deniliyordu.
Minibüsle Silivri’ye gittim. Hastanenin önünde indim.
Hastanenin kapısından içeri girip danışmaya başvurdum.
Vatandaşlık numaramızı verdik.
Görevli bilgiseyere bakıp “Tamam” dediğinde içim rahatladı.
Sonra güvenlik bizi 7’şer kişilik gruplar halinde sıraladı.
Bir süre sonda adımız okundu.
Asansörle birinci kata çıktık..
Yaşımız gereği ilk sırada alındık.
Nazik bir hemşire herhangi bir alerjik veya benzeri rahatsızlık olmadığımızı beyan ettiğimiz bir kağıt imzalattı.
Sonra aşıyı olduk.
Aşı olurken selfie yaparak fotoğraf çektim.
Artık Biontech’in ikinci aşışısı virüse karşı direncimizi artırmak üzere vücudumuza girmişti.
Hemşire “Bugün yıkanma yok, içki yok…” diye uyarıda bulundu.
Hastaneden çıkıp Silivri çarşısına doğru yürürken, çocuklarım ile aşı fotoğrafımı paylaşarak “Aşıyı olduk. Artık Avrupa’nın kapısı açıldı” dedim.
Ama bu Covid belası yüzünden aklıma takılanlar bitmiyordu.
İki Sinovac, iki Biontech olduk…
Şimdi sırada ne var acaba diyordum.
Rusların Sputnik’i, İngilizlerin Astra Zeneca’sı, Amerika’nın Moderna’sı sıraya girebilirdi.
Bakarsın sonunda KayseriVac, KonyaVac denilen TurkoVac’ta sıraya girebilir.
Belli olmazdı…
Hepimiz ölüm korkusu içinde kobay olduk.
Belki ilerde başka “vac”lar çıkabilir.
Eskiden bir salgın olduğunda, “Türk milletine bir şey olmaz” derdik.
Olmaz derdik ama ölen ölür, kalan kalırdı.
Yani ölenler sizden mi, başkası mı, diye düşünmeden edemezdik.
Bu salgında da öyle oldu.
Bazı aklı evveller bilime karşı durdular.
Hala aşıdan kaçıyorlar.
Bence en iyisi benim gibi yapın…
Aşıyı bulduğunuz yerde olun.
Bulmak ve olmak için benim gibi mücadele verin.
Yoksa hem kendinizi. hem yakınlarınızı kaybedersiniz.
Sevenlerin ve sevdiklerinizin size ihtiyaçları olduğunu unutmayın.
Bu işin çaresi maske, mesafe ve aşı…
Lami cimi yok!
Ölümün şakası olmaz!