TUYED’in Divan Otel açılışı hakkında ve otelin kurumsal iletişiminden sorumlu şirketi olan Strateji Parkı’nı sert sözlerle eleştirmesine yürekten katılıyorum.
Türkiye’nin turizminde “mihenk taşı “ olduğunu iddia eden Divan Otel gibi Türk turizminin tarihi ile bütünleşen bir yapının gazetecilerden gizlenmesine anlam veremedim.
Ben o gün bu açılışa davetli değildim. Ama görevim gereği gittim. Biz protokol değil, gazeteciyiz. Ortada bir davet değil açılış var. Gazetecinin haber izlerken öyle yaldızlı davetiyeye ihtiyacı yoktur. Böyle yapmazsa ertesi gün gazete sayfaları bembeyaz çıkar.
Ama yaşadıklarım son günlerde gazeteci dostlarımın haklı tepkilerine örnek olur diye yazma gereği duydum.
Kendimi tanıtmak ihtiyacı duymuyorum. Basın kartı taşımak Türkiye’de ne anlama geliyor artık kavramını yitirdi. Çünkü önüne gelen gazeteciyim diyebiliyor.
Bunun örneğini Divan Oteli’nin açılışında gördüm.
Açılışa Bakan dışında Türk turizminin önemli isimleri katıldı.
Ben davetli miydim bilmiyorum. Ama görevliydim. Çünkü işim turizm yazarlığı ve gazetecilik. Gazeteci her olaya gider ve bunu davetle gerçekleştirmez. Kaç cinayete gazeteci davet edilmiştir. Olayın haber değeri varsa gazeteci oradadır. Gazetecinin görevi engellenemez. Bunun aksine davranan toplumun haberalma hakkını elinden alırsa ve toplum düşmanı olarak tanımlanır..
Nitekim beni bilen bilir. Turizm haberinin olduğu her yerde ben varım ve benim gibi bu işi yapan arkadaşlarım da olmak zorundadır.
Gelelim Divan Oteli açılış macerama…
Bu kadar yıldan sonra Divan Oteli zincirinin sorumlusundan, sonuncusuna kadar tanımadığımı ve muhabbetim olmadığını kimse inkar edemez.
Nitekim orada Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Fenerbahçe Başkan Vekili Ali Koç’la tokalaştık. Benim Fenerbahçe Kongre üyesi olduğumu biliyordu. “25 Eylül’deki kongreye gelmeyi ihmal etme. Hepinize ihtiyacımız var” diyerek tembihte bulundu.
Otelin karşısında bulunan Taksim Parkı’ndan Divan Oteli’nin süslenmiş halinin fotoğrafını çekerken yanıma siyah giyimli, kulağına telefonunun kulaklığını takmış biri gelerek “Fotoğraf çekmek yasak” dedi. Şaşırmıştım. “Neden?” diye sordum. “Çektirmeyin diye emir verdiler” dedi. Ben de “CIA merkezi mi açılıyor?” diye sordum. “Hayır Divan Oteli…” dedi. “Ben gazeteciyim” deyince “Davetli misiniz?” dedi…
Yolda bir sürü turist binanı fotoğrafını çekiyordu. Adam bana takmıştı. “Evet” deyip yürüdüm. Orada kala kaldı.
Macera bununla da bitmiyor.
Her zamanki gibi otelin dışında basın masası vardı. Nezaketle oraya gittim ve kartvizitimi verdim. Strateji Parkı adlı iletişim ekibi beni tanıyordu. Her toplantıya katılmam için arka arkaya mail atıyorlar ve telefon üzerine telefon yağdırıyorlardı.
Görevli hanım bana “Alamayacağız. Kısıtlı davetli çağırdık” deyince şaşırdım. “Neden?” diye sorarken “Bize öyle talimket verdiler, sadece gazetelerin ekonomi servislerini çağırdık” dedi. Onlar benimle konuşurken arkalarından takım elbise giymiş ve kravat takmış “otel fareleri” vızır vızır içeri giriyorlardı. Onlara kimsenin engel olduğu yoktu. Ben de basın bültenialmak amacıyla basın masasına gitmesem kimsenin haberi olmayacaktı.
Aklıma bir an o içeri girenlerden birinin takım elbise giymiş ve içersine bombaları dizmiş bir terörist olabileceği geldi. Çok değil birkaç ay önce Taksim’de olanlar biliniyordu. Sadece gerçek gazetecileri engelleyen bir duvar sistemiyle bu işi çözebildiklerini zanneden yanlış bir uygulama ile karşı karşıya idim. Beni tanıdıkları için deşifre olmuştum, ama otel fareleri içeri sızıp kokteyl masalarının çevresine dizilmişlerdi. Sorarsanız hepsi büyük gazetelerin ekonomi servislerindendi.
Tam o sırada Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özaslan otomobilinden inde ve beni gördü. Yanına gittim, tokalaştık ve sohbet ederek içeri girdim. Bizleri otelin genel müdürü karşıladı ve bahçeye geçtik. Orada sohbete daldık.
Çevreme baktığımda otel fareleri kokteyl masaları kenarında yiyip içiyorlardı. Gerçek gazeteci arkadaşlarımı aradım Haber Türk, Dünya. Anadolu Ajansı gibi kuruluşlardan birkaç kişi vardı. Ama otel fareleri çoğunluktaydı. Yanı Strateji Park bunları çağırarak Koç Holding’e Türk basının getirdik gösterisi yapıyordu. Ama hiçbiri kayıt masasına uğramadan içeri sızmışlardı.
Biz müsteşar ve grupla sohbet ederken yanıma Koç Holding Medya İlişkileri Uzmanı olduğun söyleyen Yeliz Öz adlı hanım geldi. “Bir sorun olmuş galiba…” dedi.
“Evet, bu açılışı izlememizi engellemek istediler” dedim.
”Ekonomi muhabirlerini çağırdık” dedi.
”Çevremde birkaç kişi dışında ekonomi muhabiri göremedim. Bu iş turizm yazarlarının işidir. Bende bunun için buradayım” dedim. “Size bir şey demiyorum. Ama arkadaşların hareketini mazur görün. Biz sizi tanıyoruz. Kusura bakmayın” dedi.
Ben de “Bu gibi işler hep oluyor, zararı yok” dedim.
Ama Yeliz Öz’ü ortalıkta dolaşırken izlerken hep elektrikli olduğunu gördüm. Herhalde bir sıkıntısı vardı.
Birden müsteşar ve yanındakiler “Haydi açılış var. Gidelim” dediler. Birlikte lobiye geçtik.
Rahmi Koç ile yanındakiler gelmişti. Birkaç fotoğraf çektim ve kenara çekildim. Lobide otel fareleri cirit atıyordu.
Yeliz Öz yanıma geldi ve “İsterseniz siz fotoğraf çekmeyin, biz size servis yapacağız” dedi. Çektiğim fotoğraflar yeterliydi.”İyi olur” dedim. Ama Yeliz Öz’un tavrı sürüyordu. “İsterseniz sizi bahçede ağırlayalım” dedi.
Benim kimseyi şikayet etmek gibi bir niyetim yoktu. Yeliz Öz bir kere beni kafasına takmıştı. “Gün olur devran döner. Ben böylelerini 40 yıllık gazetecilik yaşamımda çok gördüm. Kraldan çok kralcı olmayı seviyorlardı.
Hürriyet’te çalıştığım dönemde benzerleri karşıma gelseydi kovalardım.
Hatta Cen Ajans’ta iken böyle biri Medya İlişkileri Uzmanı olarak gelseydi herhalde başına gelecekler daha kötü olurdu.
Mustafa Koç'la Cen Ajans dönemimde çalışmıştım.
Ali Koç'la Fenerbahçe'de idim.
Koç ailesiyle Tuğrul Kutadgobilik'ten bu yana dosttum.
Hatta rahmetli Vehbi Koç'la birlikteözel yemek bile yemiştim.
Aklıma bunlar gelince birilerinin bu güzellikleri bozmasına izin vermedim.
Ama o gün iyi bir günümdü ve her şeye gülüp geçiyordum.
Kısacası karşıma çıkanların en şanslı günüydü.
Oraya gelirken benim amacım kavga değil, işimi yapmaktı. Zaten yapmıştım. İşimi bir an önce bitirip Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Bayramı’na gidecektim.
Otelin mutfağına giderek aşçıların fotoğraflarını çektim. Daha sonra otelin genel müdürü Murat Oldaç’a teşekkür ettim ve oradan ayrıldım.
Şimdi gelelim böyle bir açılışta Türk turizminin medyasının neden çağrılmadığına… Anladığımız kadarıyla Strateji Park “emir komuta” zincirinde çalışıyor.
Onların işi sadece denileni yapmak ve kapıda durup “polislik” yapmak. Öyle medya ilişkileri falan yapmak değil.
Son dönemde kendilerini PR şirketi olarak tanımlayan kuruluşların bir çoğu teslimiyetçi bir anlayışla “evet efendim”, “sepet efendim” diyerek kafa sallayıp, müşterinin istediğini yapıyor ve para alıyorlar. Müşteriye yardımcı olmak, yönlendirmek diye bir çabaları yok. İşin kolayını bulmuşlar. Nasıl olsa gazeteciler yazar diye bakıyorlar.
Hele böyle bir kolay iş onlar için bal börek. Koç Grubu’nun her haberi her yayın organına nasıl olsa girer diye endişe etmiyorlar. Sadece bu bakışları doğrudur. Büyük grupların olayları her zaman haberdir ve haber değeri vardır. Çünkü onlar daima risk ortamında bulunurlar.
Strateji Park’da o gün buna güvenerek gazetecilere karşı polislik yaptı. TÜYED Başkanı Kerem Köfteoğlui’da haklı bir şekilde “Neden çağrılmadık?” dedi.
Dünyanın her ülkesinde “uzman muhabirlik, uzman yazarlık” deli vardır. Türkiye’de de “turizm yazarlığı” diye bir kavram vardır. Dünyada 10’cu sırada, Avrupa’da ilk 5’te yer alan bir ülkenin uzman turizm yazarları olmalıdır. Bunları görmeyen halkla ilişkiler şirketleri daha sonra çıkacak olan hatalı haberlerin sorumlusudurlar. Bir işi bilen mi doğru yazar, yoksa o gün geçici görevle gelen mi? Önce bunu düşünmeliler.
İkinci ayıp ise koskoca Divan Oteli’nin açılışını 40 kişiyle yapmak Türk turizm tarihi adına ayıptır. Türk turizmine ihanettir.
Başbakan Erdoğan’ı örnek alsınlar. Her açılışa otobüslerle izleyici taşıyor ve gazetecileri çağırıyor.
Benim güvenlik görevlisine ilk söylediğim laf aklıma geldi.
”Acaba Koç Grubu, Divan Otkeli’ni değil de CİA Merkezi’ni mi açtı? “
Onun bile açılışında bu kadar güvenlik zafiyeti olmazdı. Gazeteciler engellenmezdi. Medeni bir şekilde basın masasına başvuran gazetecinin kim olduğuna bakılır ve nezaketle ilgilenilirdi. Gazetecinin görev yapması engellenmezdi.
Otel farelerinin cirit atmasına izin verilmezdi.
Artık Basın ve Halkla İlişkiler şirketleri adlarını değiştirsinler...
"Basınla Çelişkiler" koysunlar
KEREM KÖFTEOĞLU’NUN HAKLI HABERİNİ EKLİYORUM
Medyadan Divan’a ve Strateji Parkı’na veryansın
Perşembe, 15. Eylül 2011, 20:04
TUYED yaptığı basın açıklaması ile Divan otelini ve otelin kurumsal iletişiminden sorumlu şirket olan Strateji Parkı’nı sert sözlerle eleştirdi. 50 Milyon Dolarlık yatırımla yenilenen Divan İstanbul Otel’i dün küçük bir grubun katılımıyla açıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın Mısır'da olması nedeniyle sönük geçen açılışa sadece İBB Başkanı Kadir Topbaş ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül katıldı.
Açılışı organize eden Strateji Parkı İletişim adlı şirketinin basın mensupları arasında yaptığı ayrımcılığa turizm medyası sert tepki gösterdi.
Açılışa sadece yazılı medyada yer alan basın mensuplarını davet eden Strateji Parkı, turizm sektörünü izleyen yayın organlarına davetiye göndermedi. Bir de üstüne üstelik açılış sonrası haberin yayınlanması için turizm sitelerine basın bülteni gönderdi.
Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED), Strateji Parkı'nın tutumunu Divan İstanbul Oteli yönetimine yaptığı şikayetle gösterdi..
TUYED’in açıklaması
Merhaba, Açılış törenine turizm basınını çağırmadınız. Birçok meslektaşımız ve yayın kuruluşu bu konuda sizi uyardığı halde bunda ısrar ettiniz.
Bu arada turizm basınını çağırmadığınız yere açılışla ilgili haberi yayınlamaları için gönderiyorsunuz.
Bu, ne profesyonel iletişim anlayışı, ne turizm sektörü ne de Koç gibi bir grup ve onun markası olan Divan'a hiç yakışmıyor.Son derece yanlış bir anlayış olduğunu bilmenizi isteriz.
Uzmanlık alanı turizm olanları çatısı altına toplayan Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) üyesi olarak, bu yanlışınızı görüp düzeltene kadar, sizden gelen haberleri kullanmayacak, sitelerimizde yer vermeyeceğiz.
Bilgilerinize Saygılarımızla,