Aslında böyle bir yazı yazmayı hiç mi hiç düşünmüyordum. Ama son olarak Türkiye Futbol Federasyonu'nun gazetelere yansıyan haberinden sonra böyle bir yazı elzem oldu diye düşündüm.
Bu ülkenin kaynaklarının çok geniş olmadığını, yani çok zengin bir ülke olmadığımızı hepimiz biliyoruz. Hal böyle iken bize göre lüks olabilecek bazı harcamları ve bu harcamaların şeklini görünce insan doğırusu şaşırıyor.
Futbolumuzun nereye geldiğini tartışmak benim haddim değil. Ama Futbol Federasyonu'nun 24 milyon dolar ödeyerek bir uçak alacağını okuyunca "Vay beee" demeden edemedim.
Haberde THY'nin Milli Futbol takımımızın sponsorluğundan çekildiği belirtilerek şu yakınmalara yer veriliyor. "Bizi gecenin bir saatinde alıp, yine geç saatlerde getiriyorlar. Uçağımız havaalanının en uzak köşesine park ettiriliyor. Uçakta bize plastik çatal - bıçak veriliyor. Milli takım futbolcusu uçak kaçırır mı. Biz teröristmiyiz"
Vallahi bu sözlere şapka çıkarılır. Bu kadar boş laf olur, ancak bu kadar mı anlamsız konuşulur. Yazıklar olsun diyorum.
Bu arkadaşlar 24 milyon doların nereden ve nasıl ödeneceğini biliyorlar tabii. Bu paranın, bu fakir halkın rızkından kesilerek verildiğini söylesem yeter mi?
Arkadaşlar sanıyor ki, uçak aldım bütün işler bitti.
Öyle kolay olmadığını zaman içinde görecekler.
Bir uçağı işletmenin ne demek olduğunu onlara birisinin çıkıp anlatması lazım. Boş zamanlarında uçağı diğer futbol kulüplerine de maliyetine kiraya vereceklermiş. Eh ne diyelim, hayırlı olsun. Ama bu bir yanlıştır ve bu yanlıştan dönülmesi gerekir.
Bir başka konu daha var. Aslında bu da yanlış bir durum gibi geliyor bana. Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanının, başbakanının ve genelkurmay başkanının özel uçağı vardır.
Benim bildiğim kadarıyla Özal'a gelinceye kadar develt büyüklerinde bir uçak sevdası yoktu. Bu sevda Özal ile başladı ve devam ediyor. ANA ve ATA gibi uçaklar devletimizin en üst düzeydeki iki ismine tahsis edilmiştir. Halen beyaz ve kırmızı renklere boyanarak üzerine "Türkiye Cumhuriyeti " yazılan Airbus A 319 AJC tipi ANA uçağı İtalya'nın eski başbakanı Berlusconi'den satın alındı.
Bu uçak için ne kadar ödeme yapıldı, modifiyesi için ne kadar harcama yapıldı doğrusu bilmiyoruz. Başbakan bu uçağı her yerde kullanıyordu. Ama ne oldu nasıl oldu bilinmez, sayın başbakana yeni bir uçak alınacağı haberi beni şaşırttı.
Alınacak olan Gulfstream G550 tipi bu uçağin en ucuzunun fiyati 50 milyon dolardan başlıyor. Kıtalararası uçabilen bu uçak İstanbul-Los Angeles arasını yakıt ikmali yapmadan katedebiliyor. İşin bence en farklı yanı bu uçağın THY tarafından satın alınacak olmasıdır . THY’den Borsa’ya yapılan açıklamada, şirket yönetim kurulunun, üretici firma Gulfstream Aerospace Corporation’dan 2009 yılının ilk çeyreğinde teslim edilmek üzere 1 adet Gulfstream G550 uçağı satın alınmasına karar verdiği bildirildi. İş jeti, üretici firmadan Türk Hava Yolları tarafından satın alınarak Başbakanlığa devredilecek. Erdoğan’ın şu anda kullandığı İtalya’dan satılan alınan Airbus-319 AJC tipi ANA uçağı da aynı yöntemle Türkiye’ye getirilmişti.
Gulfstream G550 tipi uçağın Türkiye’ye getirilmesiyle bir uçak havuzu kurulacak ve bu uçaklardan cumhurbaşkanı, başbakan, dışişleri bakanı ve diğer bakanlar yararlanacakmış. Bu uçakların bakım ve onarım işleri ise yine THY tarafından yapılacakmış. Bu havuzda bir de OBA adlı helikopter bulunmaktadır.
Şimdi bir durum değerlendirmesi yapmak gerekir diye düşünüyorum. Birincisi, bu devletin bu kadar uçak alacak parası var mıdır, ikincisi bu görev THY'nin midir? Bizim gibi başka bir ülkede bu kadar uçak var mıdır ve yine sormak isterim, örneğin İngiltere'de Bristish Airways şirketi Başbakan'a hiç uçak alır mı ?
Konuyla ilgili olarak bir yazı yazan havacılık uzmanı Doç. Dr. Korhan Oyman'ın haklı olarak sorduğu soruyu ben tırnak içinde sizlere aktarmak isterim.
"THY’nin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın uzun uçuşlarında kullanması amacıyla bir adet Gulfstream V tipi uçak sipariş ettiğini duyunca pes dedim bu THY yönetimine.
Daha bir yıl olmadı kendilerinden önceki Başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın Türkiye içerisinde kullanılmak üzere THY tarafından sipariş edilen Bell 430 tipi helikopterin satılarak bu helikopteri satın alan dönemin THY yönetimi hakkında dava açtıkları. Birde üstüne üstelik Sayın Yılmaz’ın Airbus VIP uçağıda yoktu emrinde. Aylarca Yusuf Bolayırlı ve diğer yöneticiler hakkında sürekli şirketi zarara uğrattıkları açıklmalarını yaptılar gazetelere."
Bana göre bu ülkede devlet büyüklerinin uçağı elbette olmalı, ama bunun da bir ölçüsü, planı, programı olmalı. Daha bir yıl önce bir uçak alınırken bir plan yapılmamış demek ki. Şayet öyle olsaydı ya o uçak, ya da şimdiki uçak alınmamalıydı. Aklıma bazı fakir devletlerin tantanalı, şaaşalı ve lüks içinde yaşayan liderleri geliyor. Acaba bizim için de başkaları böyle düşünüyor mu?
Örneğin ülkemizdeki yoksulluğu bir şekilde gören, duyan ve bilen bir Batılı bu uçakları gördüğü zaman bizim için nasıl bir yorum yapar sizce? Dünyanın bir çok ülkesinin devlet büyükleri uzun mesafe uçabilen bir uçak sahibi olmadığı için tarifeli yolcu uçakları ile uçarlar. Çok şükür bizim ülkemizin resmi havayolu şirketi olan THY'nin kıtalaarası uçabilen uçakları da vardır. Acaba büyüklerimiz bu uçaklarla seyahat etseler, ne kaybederiz. Bu gibi uçaklar bizi ABD Başkanı nezdinde daha mı itibarlı kılıyor sizce. Şayet öyle olsa biz başbakana bir uçak filosu tahsis etsek yeridir.Ama bakın öyle olmadığını son olaylar bize çok iyi gösteriyor. Ermeni soykırım tasarısının ABD senatosunun alt komitesinde kabulu ve PKK'ya karşı mücadelede beklenen desteğin verilmemesi bunun somut bir göstergesi olsa gerek. Yani uçağınızın modeli ve markası işi çözmüyor. Ne diyor bir Fransız atasözü "Fikirlerinizin çekiciliğinden başka parfüm kullanmayınız"