İSTANBUL- Depremin ardından başlatılan soruşturmalarda, yıkılan binaların müteahhitleri gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya başladı. Peki ama tek sorumlu onlar mı?
Yeşil Gazete'de yer alan haber şöyle:
Maraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem, Urfa, Antep, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis ve Malatya‘da 12 binden fazla binanın çökmesine yol açtı. Yeni yapılan binaların dahi yerle bir olması gözleri müteahhitlere çevirdi.
Adalet Bakanlığı, depremlerden etkilenen illerdeki savcılıklara Deprem Suçları Soruşturma Büroları kurulması için yazı gönderdi, soruşturmalar da başladı. Şimdiden üç müteahhit tutuklandı, gözaltına alınanlar var.
‣ Depremden etkilenen illerde Deprem Suçları Soruşturma Büroları kurulacak
Hukukçular yıkımların başlamasıyla delillerin yok olacağı uyarısında bulunuyor, depremin hemen ardından bölgeye ulaşan gönüllü avukatlarsa binaların önünde nöbet tutuyor.
Başta 1999 Marmara ve 2011 Van depremleri olmak üzere, geçmiş felaketlerin ardından yaşananları hatırlayanlar ise, sorumluluğun birkaç müteahhidin üzerine yıkıldığını, aralarından cezaevine konulan Veli Göçer gibilerinin de şimdi yeniden serbest olarak işlerine devam ettiklerini bildikleri için bu kez, “asıl sorumluların” hesap vermesini istiyor.
Peki kim bu sorumlular?
Kurumların yetki ve sorumluluk alanı
Türkiye’deki inşaat faaliyetlerindeki ruhsatlandırma ve denetim süreçlerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) ve ilgili yerel idareler (belediyeler ve valilikler) sorumlu. Böylesi afet durumlarında yıkılmayacak, bozulmayacak karayolları ve köprülerden Ulaştırma Bakanlığı, yıkılan ve hasar gören hastaneler ve sağlık kuruluşlarıyla ilgili Sağlık Bakanlığı sorumlu. AFAD’ın bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı‘nın da sorumluluğu bulunuyor.
Çevre Bakanlığı ve AFAD, inşaat faaliyetlerinde yer seçiminden binalarda kullanılan malzemelerin kalitesine, taşıyıcı sistemlerin doğru yapılıp yapılmadığından bölgesel yerleşimlere ve imar planlarına kadar ruhsatlandırma ve denetim süreçlerinde özellikle kritik rol oynuyor.
Kendi yaptırıp kendi denetliyor
6 Şubat Pazartesi gecesi meydana gelen depremde yıkılan binaların, Adana hariç tutulursa yüzde 50’sinden fazlasının 2000 yılından sonra inşa edildiği ortaya çıktı. Yapı Denetim Yasası ise 2001 tarihinde çıkarılmış; 19 pilot ilde uygulandıktan sonra 2011’de tüm Türkiye’de uygulanmaya başlanmıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkilendirdiği yapı denetim kuruluşları yapı sahibi adına inşaat faaliyetlerini ve müteahhidi denetliyor.
Yani, yapıyı yapan ya da yaptıran kişi ya da kurum, kendi binasını kendi denetleyip bakanlığa rapor veriyor. Uygulamada ise hangi kuruluşun yapıyı denetleyeceğini müteahhitlerin belirlediği, ücretini de onların ödediği, hatta inşaat şirketlerinin kendilerinin yapı denetim firmaları açtığı belirtiliyor.
Bu kuruluşların verdiği rapor üzerine de belediye yapıya ruhsat veriyor. Eğer belediye ruhsat vermezse, bu kez devreye merkezi idare giriyor, çünkü buna yetkisi var. Özellikle de toplu konutlar gibi büyük projelerde genellikle doğrudan Bakanlık ruhsat veriyor.
Yargı aşamasında ise çoğunlukla kamu görevlileri yargılanmıyor, Vali ya da bakanlık yargılamalarla ilgili vermeleri gereken izni vermiyor.
Avukatlar delil peşinde
Gönüllü avukatlar, bugün depremin ardından yapılacak hukuki girişimlerle ilgili yayımladıkları duyuruda afet bölgesinde bilirkişi eşliğinde numuneler toplanmadan ve gerekli incelemeler yapılmadan enkazların kaldırılmamasını istedi. Avukatlar, gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla hareket edenler hakkında yasal yollara başvuracaklarını bildirdi.
Dün, Hatay’da hasar alan ancak yıkılmayan ve içinde kimsenin bulunmadığı Antakya Yapı Denetim ve Yapı Malzeme Şube Müdürlüğü’nde yıkıma başlanacağı haberi üzerine, pek çok avukat binanın önüne nöbet tutmaya başlamıştı.
‣ Hatay’da bir garip yıkım girişimi: Delil karartmaya mı çalıştılar?
Binada , işyeri ve konutların laboratuvar test sonuç evrakı bulunuyordu ve Avukat Bedia Büyükgebiz, bazı binalarda kolon basıncı dayanımıyla ilgili usulsüzlükler olduğunu gördüğünü açıklamıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.