İSTANBUL- Türkiye’nin üretim ve ihracatta lider olduğu defne, dünya mutfaklarında da ünlü şeflerin gözdesi. Ancak markalı ürün satışı yapılmadığı için hak ettiği ticari değere kavuşamıyor. Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Şubat sayısında Türkiye’nin bütün kıyı kesimlerinde yetişebilen defnenin ticari potansiyeline rağmen gerekli sıçramayı yaşayamamasının altındaki nedenlere ışık tuttu.
Defne sağlıktan kozmetiğe kadar birçok sektörün vazgeçilmez bir parçası. Üstelik bu bitki dünyaca ünlü aşçıların mutfaklarında önemli baharatlar arasında yer alıyor. Ancak Türkiye’nin üretimde ve ihracatta dünya birincisi olduğu defne Türkiye’den oldukça ucuza ihraç edilirken, yurt dışına gönderilen defne yaprakları markalı ürün olarak fahiş fiyatlara satılıyor. Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Şubat sayısında Defne Tanıtım Grubu’nun kurucusu Prof. Dr. İbrahim Uslu’yla görüştü. Uslu, dünya defne ihtiyacının yüzde 95’ini karşılayan Türkiye’nin, kilogramını 3 dolara sattığı defne yapraklarının, yurtdışında 10 tanesinin 3 dolardan satıldığını söylüyor. Türkiye ihracatı açısından bor kadar büyük öneme sahip olabilecek potansiyeldeki defnenin hak ettiği değeri bulması için, yurt dışına markalı ürün satılması gerekiyor.
Sağlığa faydası saymakla bitmiyor
Defne ağacının hem yaprakları hem de meyveleri kullanılıyor. Bu özelliği sayesinde, diğer meyve ağaçlarına göre olumsuz iklim koşullarından daha az etkileniyor. Çok sayıda kullanım alanına sahip olan bitki, yemeklere lezzet vermek amacıyla kullanıldığı gibi, birçok sektörün de en önemli hammaddelerinden. İnsan sağlığına olan sayısız faydası onu hem geleneksel hem de modern tıbbın vazgeçilmez bir parçası haline getirmiş durumda. Sağlığa faydaları bir yana, defneden elde edilen sabun ve yağ gibi ürünler de kozmetik sektörünün önemli bileşenlerinden.
Türkiye üretim ve ihracatta lider
tarlasera dergisinin Şubat sayısında görüştüğü Defne Tanıtım Grubu’nun kurucusu Prof. Dr. İbrahim Uslu, birçok ülkede farklı amaçlarla kullanılan defnenin dünyadaki en büyük üreticisi ve ihracatçısının Türkiye olduğunu söylüyor. Ancak Uslu’ya göre asıl önemli olan defne yaprağı ihracatı yapmak değil, markalı ürün satabilmek: “Türkiye’den defne alan ülkeler, çok ucuza aldıkları bu yaprakları dünya pazarında kendi markaları ile fahiş fiyatlara satıyor. Defne yaprağı çok hafif olduğu için, bir kilogram defne yaprağı çok fazla yer kaplıyor. Türkiye’den kilogramı 3 dolara alınan yapraklar AB ve ABD marketlerinde 10 tanesi 3 dolara satılıyor.” Uslu, bazı ünlü aşçıların özel markaları sayesinde 10 tanesini 30 dolardan sattığını da ekliyor.
Üretim artarsa kazanç da artar
Defne, Akdeniz bitki örtüsünün en fazla gelir getiren ağacı. Çünkü zeytin de dâhil olmak üzere tüm meyve ağaçlarının yalnızca meyvesi kazanç sağlarken, defnenin yapraklarından da istifade ediliyor. Bu nedenle olumsuz iklim şartları defneden elde edilen geliri daha az etkiliyor. Orman köylülerinin ek kazanç kaynağı olması da defnenin bir başka avantajı. ABD ve AB ülkelerine her yıl 20 bin ton civarında kurutulmuş defne yaprağı ihraç ediliyor. Bu ihracattan elde edilen kazancın 30 milyon doların üzerinde olduğunu söyleyen Uslu, “Bu rakama defne yağı ve sabunu ihracatı da eklenince, elde edilen gelirin yıllık 200 milyon doları aştığı tahmin ediliyor” diyor.
Defne farklı sektörlerde bu kadar büyük öneme sahip olmasına rağmen henüz hak ettiği değeri bulamamış bitkilerden. Bu noktada en büyük görev Türkiye’ye düşüyor. Avantajlarının ve kullanım alanlarındaki çeşitliliğin anlatılması konusunda yapılan çalışmalar şu an için yetersiz kalıyor. Öte yandan ülke ekonomisine daha fazla kazandırma potansiyeli olan defnenin önce markaya kavuşması sonra da dünyaya açılması gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.