Yaklaşık bir yıl önce, özellikle sahil otellerinde uygulanan, “all inclusive”, “herşey dahil” sisteminin sürdürülebilir olmadığı konulu, '' Saint or sinner ''''Aziz mi, günahkar mı?” başlıklı bir makale yazmıştım.
Başlık bir hüküm ilanı değil, bir sorgulamayı ifade ediyordu.
Bu gün, yani coronadan sonra için artık bir soru işareti kalmamıştır.
Her şey dahil sisteminin sürdürülebilir olmadığı, bir kurtarıcı değil bir günahkar olduğu kesinleşmiştir.
***
Sürdürülebilir olmasa da, bugünden yarına vazgeçilemeyeceği, bunun zaman alacağı, değişimin ancak orta vadeli bir süreç içerisinde mümkün olabileceğini yazmıştım. Bu gün, coronadan sonra, bu kanaatımı da revize etmek mecburiyetindeyim. Dünyanın bir ucunda ortaya çıkan virüs kıta, ülke okyanus, sınır tanımadan adeta ışık hızıyla kapımıza kadar geldi.
***
Bu durumda değişim mümkün olan en kısa zamanda gerçekleştirilmek zorundadır.
Zira sağlık, hijyeni, sosyal mesafe gibi hayati konular herşeyin önüne geçecektir.
Örneğin hiç kimse ölmek pahasına herşey dahil sisteminin olmazsa olmazı o büyük büfenin içine girmek istemeyecektir.
***
Bundan bir yıl önce herşey dahil sisteminin israfla ilgili bölümünde yazdıklarımı sizlere hatırlatarak, sistemin bu melun virüsle ilişkisini açıklamaya çalışacağım:
Bu güne kadar vahşice hor kullandığımız doğa yakamıza yakışıp bize “dur!”dedi.
''Böyle devam edersen korona gibi başına nice dertler açabilirsin'' dedi.
***
Herşey dahil sisteminin sebep olduğu gıda, su, enerji gibi hayati kaynakların israfı ve kaynakların yok olması pahasına hor kullanımı, genelde sorunları sabırla zamana yayan doğayı çileden çıkarmış ve isyan ettirmiştir. Sonuç korona virüsünü doğurmuştur.
***
Nasıl mı?
Bugün, Dünya Gıda Programı- WPF rakamlarına göre 850 milyon kişi açlık çekerken, 12 milyon kişi açlık ve yetersiz beslenme yüzünden ölürken her şey dahil otellerin günbegün kurulan büfelerinden tonlarca gıda çöpe atılmaktadır.
Koronadan sonra açlık ve ölüm rakamlarının ikiye katlanabileceği tahmin edilmektedir.
Bu tam anlamıyla bir felakettir ve tahminlerimizden öte sonuçları olacaktır.
***
Herşey dahil oteller gibi alışageldiğimiz aymaz ve umursamaz tutumlarımız sürdürülemez.
Çevreci olmaktan çok uzak olan bu sistem sonucu üretilen tonlarca gıda atığının sebep olacağı sağlıksız ortam da değişimin ne denli acil ve elzem olduğunun acı kanıtıdır.
***
Yakın bir gelecekte dünyanın susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı, önümüzdeki 20 yılda dünyayı bir kuraklığın beklediği, devamında ise su savaşlarının çıkacağı muhtemel görülmektedir.
Böylesi bir öngörüye rağmen suyun olabildiğince israfı ve su kaynaklarının yok edilmesi de bir başka felakete davetiye çıkarmaktır, zira corona dan sonra su ihtiyacımız ikiye katlanacaktır.
Her gün biraz daha fazlasına ihtiyaç duydyğumuz enerjinin israfı da yeni kaynaklar ve sağlıksız da olsa yeni metotlar arayışımızı artıracaktır. Bu da doğayı daha fazla zorlamamız anlamına gelecektir. Yani yine doğanın sabrını taşıracaktır, sonuç yeni bir korona olabilir.
***
Bugün yaşayarak görüyoruz ki corona sosyal yaşamımızı ve alışkanlıklarımızı süratle değiştirecektir.
Yaşam tarzımız, tatil anlayışımız, sürü güdüsünden uzaklaşacak, bireysellik hem bir ihtiyaç ve hem de sağlık ve hijyen gibi sebeplerle bir mecburiyet haline gelecektir.
Dolayısıyla coronadan sonra, bireysel tatil, bağımsız tatil anlayışı sosyal yaşamımızda egemen olacaktır.
Her şey dahil sistemi bu yeni tarz ve anlayışla birebir zıt olduğundan zaman içerisinde terkedilecek ve yeni bir sistem uygulanmaya başlayacaktır.Sektör hem işletme tarzı, hem de buna bağlı olarak mimari açıdan bu gerçeği görmek, bir an önce kendisini bu gerçek doğrultusunda yenilemek mecburiyetindedir.
''Yeni sistem nedir ve nasıl uygulanacaktır? '' bu da bir sonraki yazının konusu.