İSTANBUL - Serdar İnan, sektörün renkli isimlerinden. Renkliliği, kendi deyişiyle ‘çocuk merakı’ndan. ‘Merakımdan çok da kazık yerim’ diyor. Ama bu merak, onun üretken olmasını da sağlamış. Beş kitap yazmış bugüne kadar. Övüldüğü kadar eleştirilen İstanbul projeleri de yine bu meraktan.
Başbakan’ın ‘çılgın projeler’ine hayranlığını vurgulaması da çok eleştirildi. İnan’ın bu projelerin terör ve cari açık defterlerinin kapanmasını sağlayacağına inancı tam. Bu yüzden desteğe devam edeceğini söylüyor.
Ancak, ardından siluet, yabancıya toprak satışı gibi kararlara getirdiği eleştirilerin göz ardı edildiğini belirtiyor. Mesela, siluete abartılı yaklaşıldığını kaydediyor ve ekliyor: “Verin bana Çamlıca Tepesi’ni, oraya bir Hong Kong yapayım. Eski şehri de koruyarak”
Taksim ve Haydarpaşa
ÜÇ DİNİN MABEDİNİ YAPALIM
İstanbul’da yayaların yürüyebildiği bir meydan söyleyin. Taksim’de yapmaya çalışıyorlar. Karşı çıkıyorlar. Peki, nereye yapalım? Cami meselesine gelince... Oraya bütün dinleri bir araya getiren bir mabet yapılsın. Çünkü, İstanbul, iki denizin aktığı ummandır. Doğu’dan bakarsan Batı’dır. Batı’dan bakarsan Doğu’dur. Karşıtlar çözülür onda. İstanbul, dünyanındır.
Haydarpaşa da yüzlerce yıl liman olarak mı kalmalı? Hayır.
Biz esmersek herkesi kendimize benzetmeye çalışıyoruz. Bunun sarışını, kızılı, zencisi var. Bırakın...
Yabancı 60 hektar alabilmeli mi?
500 BİN FRANSIZIN DAİRESİ OLSA
Karşıyım. Para da gelmez. İmarsız arazileri kastediyorlar. Onların da metrekaresi 3-5 lira. İşyeri, konut öyle mi?.. Türk işçisi, mühendisi çalışır. Türkiye’de üretilen malzemeler kullanılır. Bu, bir katma değerdir. Yabancı gelince yollarını, restoranını, marketini kullanır.
Ve yabancı, yaşadığı yeri de sahiplenir. Şimdi Fransa’daki soykırım yasası... 500 bin Fransız’ın Türkiye’de bir dairesi olsa, gerçekten de o yasa çıkabilir miydi?
Ne dediler, yanıtı ne oldu?
‘BAŞBAKANA ÇOK YAKIN’
Ben doğrudan tarafım. Birisi doğruyu söylerse doğruyu kimin söylediğine ve o doğrunun ne olup olmadığına çok bakmam. Bana silueti sordun; kararları eleştirdim, yabancının toprak alabilmesini sordun; eleştirdim. Çünkü, yanlış. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demesem ben, ben olmam. Bu yüzden siyasete girmeyeceğim hiç.
‘REKLAMDA AĞAOĞLU’NU TAKLİT EDİYOR’
Siyah ile beyaz birbirine ne kadar benziyorsa biz de Ali Ağaoğlu ile o kadar benziyoruz. Su da benzin de şeffaf görünür. Ama, biri yanar, biri söndürür. Her patronun hakkıdır kendi markasının reklamında oynamak. Dünyada bunu yapan çok. Reklam filmimde oynadım; istedim ki kendim açıklayayım projelerimi. Şimdi yeni bir reklam filmi daha çekiyorum.
TÜRKİYE
Türkiye’nin en önemli sorunu
HIRS ŞEHRİ BOZMUŞ, ŞİMDİ KUSUYOR
Kişisel gelişim sorunu... İnsanımız, daha iyisini bulduğunda diğerini terk etmiyor. Çağ değişiyor, ayak uydurmak lazım.
Şehirlerimiz de insanları eğitmiyor. Şehirler, iyi planlanmamışlarsa çok büyük toplumsal çatışmalara sebep olabilirler. Mesela, ulaşım. Sabahleyin trafikte bunalıyorsunuz. Bu işyerinizdeki psikolojinizi doğrudan etkiliyor. Evinizdekini de...
Mesela binaların yönleri. Osmanlı döneminde hiçbir bina poyraza açık yapılmazmış, dere yataklarında yapılmazmış. Cumhuriyet sonrasındaki hırs, şehirleri dejenere etmiş. Dere yataklarına, heyelan bölgelerine, rüzgâra açık yerlere ev yapmışız. Şimdi sel basıyor, deprem vuruyor ve poyraza açık bir evde uğultudan içeride duramıyorsunuz. Şehir de bu negatiflikleri geri veriyor. Kusuyor adeta.
Yabancı
RAKAM 950 MİLYAR DOLAR
İspanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan önce geri kalmış ülkeydi. Türkiye’ye çok benzer. Şimdi krizde olsa da kısa bir süre öncesine kadar gelirde AB ortalamasını yakalamıştı. Turizme ağırlık verdi ve Araplara 400 milyar euro’luk gayrimenkul sattı. Yani, 1 trilyon lira.
Başbakan, ‘İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’a yeni şehirler kuracağım’ dedi. İstanbul’a 3.5 milyon nüfusluk bir şehrin maliyeti 500 milyar dolar. Satış geliri 1 trilyon dolar. Bunun 50 milyar doları Türkiye’den çıkar. 950 milyar dolarlık bölüm, 10 yılda girer Türkiye’ye. Tabii, mütekabiliyet yasasını destekleyecek yönetmelikler de çıkarırsak.
Dünya konjonktürü hiç bu kadar uygun olmamıştı. Batıdaki para sahibi ülkesine yatırım yapmaktan korkuyor. O sermayeyi Türkiye’ye getirmek için en uygun zaman. Bir de Arap baharı... Devrilen yönetimlerin yandaşları korkuyor. Sermayelerini çıkarmak istiyorlar ama, Batı’ya güvenemiyorlar. Nereye gelecek bu para, tabii ki Türkiye’ye. Orta Asya’da da akrabalık bağlarımız var...
İstanbul’da kuzeye böyle bir kent kurarak güneyde depremden etkilenecek 2.5 milyon nüfusu kurtarmış oluyorsunuz ayrıca. Dış borcu kapatıyorsunuz ve eskimiş yapıları yeniliyorsunuz. En önemlisi, güneydoğudaki terörden önce son duraktır inşaat. İş bulamayan dağa çıkıyor. Bir de 400 alt sektörü beslediğimizi düşünürseniz işsizliğe de çaredir ‘Yeni İstanbul.’
Faiz artışı yaraladı mı?
DARALMA OLDU
Faizler yükselince arz çok olduğu için talepte yüzde 10 civarında daralma oldu. Ama, iyi projeyi doğru yerde yapan, doğru şekilde tanıtan az etkilendi.
Ben bu durumda finans sağlamak için 21 formül üretmiştim. Ve şimdiye kadar beşini açıkladım. ‘Aldırdıkça kazan, eskisini getir hayaline taşın, ister metrekare ister daire al, askerliğini yeni evinde yap ve sıfır aidat’ diye. Satışlarımız iyiydi, bu formüllerle çok daha iyi oldu. Bu formüllerle ben, alıcının satış gücünü artırdım. Şimdi geriye kalan 16 formülü açıklayacağım.
Fiyatlar şişti mi?
AZ KALDI 50 BİN DOLARI GÖRMEYE
2005’te ‘İstanbul 12 yılda metrekarede 50 bin doları görür’ demiştim. Bazı projelerde 20 bin doları gördük. Mütekabiliyet yasası ve ‘Yeni İstanbul’ projesiyle bu rakamı yakalayacağız. Az kaldı...
İstanbul silueti
ÇAMLICA’YA HONG KONG YAPARIM
Motomot düşünüyoruz. Paris eski bir şehirdir, ama yeni şehri; La Defense’tır. New York’ta denize sıfır gökdelenler vardır. Biz gidip Levent’e gökdelenler diktik. Tümü bacakları kesik görünür. Çünkü, önleri ev dolu.
Bana kalsa Çamlıca Tepesi’ne Hong Kong yaparım. Düşün, gemiyle geliyorsun, Salı Pazarı’na yanaşıyorsun: Solda modern şehir Çamlıca Tepesi’ne kadar çıkacak ve orada en yüksek binalar olacak. Sağda eski İstanbul... Küçükçekmece’ye de siluet çıkardılar. 135 metrenin üstüne çıkamıyoruz artık. Niye, belli değil.
Venedik mesela... Bizim imar yönetmeliklerine aykırıdır. Çünkü, suyun dibinde yapılaşma vardır. Denize 8 bin kilometre sınırımız var ve bir şey yapamıyorsun. Biri taş atmış, 10 akıllı çıkaramamış.
Kriz, konutun kapısını çalar mı?
RAKAMLARIN SİHRİ ‘PİK’ DİYOR
Sektörde seleksiyon olur ama, ciddi bir kriz beklemiyorum. Hatta, altın çağlarımızdan biri olabilir bu yıl. Çünkü, sektör yedi yılda bir değişir. 2001 ve 2008 kriz yıllarıydı. Pikimiz en son 2005’te olmuştu. Yedi yıl geçmiş, baharla birlikte pike geçiyoruz. Rakamların sihri.
Şehri yıkmak ve yeniden yapmak
DEREDEKİLERİN TÜMÜ YIKILMALI
İstanbul’u deprem, estetik ve tarihsel açıdan dö-nüştürmeli. Fikirtepe’deki estetik dönüşümdür. Emsal, iki katı artırılarak 4.14’e çıkarıldı. Orada 1.500 kişilik toplantılar yaptım, baktım insanları bir araya getirmek mümkün değil. Peşin peşin emsal artırılmış. Oysa ki, insanlar ada bazında kooperatifleştikten sonra imar artırılmalı. Yoksa işler karışıyor. Zeytinburnu ve Eminönü gibi daha birçok yer estetik açıdan dönüştürülmeli.
Deprem dönüşümü yapılması gereken yerler ise alüvyon zeminde ve dere yataklarında yapılaşma olan bölgeleri kapsıyor. Alüvyonlu zeminlerin tümü park yapılmalı, dereler de Marmara’ya akıtılmalı. Tarihsel dönüşüm de eskiyle yeniyi birbirinden ayırmak demektir. Kuzguncuk, Boğaz, Eyüp Sultan, Beyoğlu, Galata, Kadıköy ve Yeşilköy başı çekiyor.
YAŞAM
Çocukluğum
İSTANBUL GİBİ...
Birinci sınıfta çok tertipli, sonra hep haylaz. Anadolu’dan geldik. Robert Kolej’e girip Amerikan talebesi oldum. Mimarlığım Türk üniversitesinden. Tahtakale’de çalıştım, lüks semtlere iş yaptım. İstanbul gibi tezatlarım var. Düşünebiliyor musun, hem şair hem mimar hem kolejli hem de müteahhit olacaksın.
Çocuklarım
DÖRT FARKLI DÜNYA
Dört kızım var. Su, Toprak, Hava ve Ateş. Dördü de farklı dünya.
İlk param
AÇIK HESAPTAN NAKİT PARA YAPTIM
İlkokul dörtteyim. Babam, bakkala açık hesap yaptırırdı. Ben de çikolata ve sakız alırdım bakkaldan. İnönü Stadı’nda satıp nakit paraya çevirdim.
Hobim
BİR DEKATLONCUYUM BEN
Şiir yazarım, makale yazarım en çok da alemler kitabını okurum. Yani, her suya atarım kendimi, herkesle konuşurum, her şeyi denerim. İnsanları merak eder, eşelerim.
Çok hızlı fikir değiştiririm. Tüm sözcüklerin sahibiyim çünkü. Yeni bir şeyi 30 senedir savunuyormuşum gibi savunabilirim.
Ben bir düşünce dekatloncusuyum. Ve ben bir balığım (Burcu). Bir yosun olurum, bir köpek balığı ve levrek.. İyi buğulamam olur. Ve de bir pergelim. Bir tarafım sabit, diğerim çok değişken. Sabit yanım evcimenliğimdir. Anneme düşkünümdür mesela. Bekârken annemle aynı evde 15 yıl birlikte oturdum. Eşim, yine benim sabitliğimdir.
Şiir merakı
ŞİİRLER SABAH SAATLERİNDE
Her sabah 6’da kalkarım. Şiirlerimi sabah 6.30 ile 7.30 arasında yazarım. 1996’da yazdım ilk şiirimi. Neden yazdım bilmiyorum, iyi ki de yazmışım.
Dostum
ÇABUK KAZIK YERİM
En büyük dostun sensin. O yüzden kendinle dost olmalısın. Çabuk kazık yerim. Çünkü, anlamak için içlerine düşerim. Herhalde ‘saf’ deyip yoldan çıkıyorlar. ‘İnsanlara hak ettiğinden fazlasını verme, hakkı zannederler’ derler ya...
İYİ Kİ BU KARARI ALMIŞIM: Geriye dönsem, her şeyi geliştirerek farklı kararlar alırım.
KEŞKE YAPMASAYDIM: Milyonlarca...
BİR GÜN MUTLAKA: 50 yıl çalışıp 2062 yılında tam 97 yaşındayken emekli olacağım.
EN ÖNEMLİ TECRÜBEM: Yüzlerce...
EN ÖNEMLİ SERMAYEM: Aklım.
KEŞFETMEK İSTEDİĞİM ŞEY: Antarktika.
İZ BIRAKAN SEYAHATİM: Şubat ayındayız. Eşimle New York’tan Karayipler’e gidiyoruz. Dönüşte Bermuda Şeytan Üçgeni’nde fırtınaya tutulduk. Dalga boyu 27 metre. 48 saat kalakaldık. Geminin camları kırıldı. İki kat tahliye edildi. Yıl 2006. Canımızdan oluyorduk.
TEK ŞEYE İZNİM OLSA: Tefekkür ederdim.
STRES: Kaderciyim. ‘Niye olmadı’ diye kahretmem.
SPOR: Sağlığa zararlı. En çok yaşayan hayvan kaplumbağa. Çünkü, yavaş. Çita, ne kadar yaşıyor? Allah diyor ki, ‘Nefes sayın belli.’ Ne kadar az nefes alırsan o kadar yaşarsın.
BENİM ŞEHRİM: İstanbul. İki denizin aktığı umman. Bana benziyor.
BENİM MÜZİĞİM: Pop müzik ve arabeski daha çok dinlerim. Cem Karaca, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, Hande Yener ve Ahmet Kaya’yı severim. Ferdi’nin ‘Bana Sor’unu defalarca dinleyebilirim.
SON KİTABIM: Warren Buffet’ın hayatını anlatan The Snowball: Warren Buffett and the Business of Life’ı.
SON FİLMİM: Mesela şu andakine geciktim.
MESLEĞİM: Mimarım. Estetik ve matematiğin birleştiği dünyadayım.
BU MESLEĞİ YAPMASAM: Gemi mühendisi olurdum. Özgür yanımı ifade ediyor.
EKİBİMDE OLMAZSA OLMAZ: Yüksek ego ve çok silik olmak.
MESLEK
Benim mimarim
BALIKLAR HER ŞEYİ BEĞENİR
Ben balık burcuyum. Beğenmediğim hiçbir şey yok neredeyse. Ama, en çok modernciyim. Mesela, Hong Kong’u çok severim; çünkü çok modern bir mimarisi vardır.
Benim mimarım
SANTIAGO CALATRAVA
İspanyol Santiago Calatrava. Heykelsi binalar yapıyor ama, bunu insan için ideal ölçeklerde tutabiliyor.
Hayran olduğum yapı
TAC MAHAL ONU GEÇEMEMİŞ
Selimiye. Üzerine bir eser daha yok. Tac Mahal’e gittim, ‘Acaba gerçekten de Selimiye’yi geçmiş midir’ diye, ama hayır...
İşyerinde şeytanın avukatı
HATA BULAN BENİM
Çabuk hata bulurum. Bir klasör getir, içindeki hatalı evrağı çıkarırım. Ama, çok söylemem. Kendileri bulsun isterim.
Bundan sonra
ZEKERİYAKÖY’E 3 PROJE
Zekeriyaköy’de Terrace Doğa, Terrace Plus ve Terrace Vadi projelerine başlıyorum. Bir de Kartal ve Seyrantepe için planlarım var.
Gözbebeği proje
80’LERİMDE YAPACAĞIM
Hepimiz mesleğe yeni atılıyoruz diye düşünüyorum. Herhalde 2040’larda, 80’lerimde yaparım gözbebeğimi.
Türkiye’ye proje
ÇAMLICA’YA GÖKDELENLER
İstanbul için 21 projem var. İzin verseler mart ayında açıklayacağım ‘Özet İstanbul’u yapardım. Yani Çamlıca’yı gökdelenlerle donatırdım.
Bir de Birinci Köprü’nün tam yanına ikinci köprüyü yapardım. Boğaz’ın üçü tünel, dördü köprü yedi geçişi olmalıdır. Yani, Boğaz’a üçüncü köprü tartışması çoktan kapanmıştır.
Bu son işiniz deseler...
MEKKE’YE YAPARDIM
Araplar, layık olmayan projeler yapıyorlar Mekke’ye. Mesela dibine gökdelen dikiyorlar. Eski şehrini koruyan, hacıları uzaklarda yaşatacak bir proje yapardım Mekke’ye.
Altın çağ projeleri
MARTTA YENİSİ GELİYOR
İstanbul için 21 altın çağ projem var. Hepsini bir ayda oluşturdum. Şiir gibi, ilham alıyorum duyduklarımdan, gördüklerimden. 21’inden ikisini açıkladım. Martta birini daha açıklıyorum. Açıkladıklarım Marmara Ring ve Tac-ı İstanbul. İzin verseler 10 dakika sonra yapmaya başlarım ikisini de. Marmara Ring, 600 kilometrelik bir hızlı tren. Bandırma’da oturuyorsunuz İstanbul’da işe gelebiliyorsunuz ya da Çanakkale Boğazı da İstanbul’un oluyor. Hesapladım, proje tarlalarda bile 700 milyar dolar değer artışı yapıyor.
Büyükçekmece açıklarında ay yıldız ada projem Tac-ı İstanbul... Bugün İstanbul’un modern dönemde turistlerin ziyaret edebileceği görkemli bir yapısı yok. Duba’nin bile Burj Halife’si var, ya İstanbul’un?..
Necla Unutmaz/Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.