• BIST 9659.96
  • Altın 3002.717
  • Dolar 34.5123
  • Euro 36.1711
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 0 °C
  • Antalya 12 °C

Büyük İskender zehirlendi

Büyük İskender zehirlendi
Toksikolog Dr. Leo Schep, Makedonyalı Büyük İskender’in ölümündeki 2000 yıllık gizemi çözdüğünü açıkladı

AUCKLAND -Yeni Zelanda'nın Ulusal Zehir Merkezi'de görevli Toksikolog Dr. Leo Schep, Makedonyalı Büyük İskender’in ölümündeki 2000 yıllık gizemi çözdüğünü açıkladı. Büyük İskender’in zehirli bir bitkiden yapılmış zehirli şarap içtikten sonra ölmüş olabileceğini söyledi.

BAĞDAT’TA HAYATINI KAYBETMİŞTİ
Antik dünyanın en büyük krallığının hükümdarı olan Büyük İskender MÖ. 3237de 32 yaşında bugünkü Bağdat olan Babylon’da II. Nebuchadnezzar’ın sarayında hayatını kaybetmişti.
Dr.Schep’in teorisine uyan bir görüşte Yunanlı tarihçi Diodorus’un Büyük İskender'in ölümü hakkında “Kral Hercules onuruna büyük bir kase şarap içtikten sonra ağrılar başladı” şeklindeki yazıları yer alıyor.

ZAMBAK AİLESİNDEN BİR ZEHİR
Dr. Leo Schep, eski Yunanlıların bitkisel tedavi için hazırladığı Veratrum albümündeki bilgilerden faydalanarak yaptığı araştırmada zambak ailesinden bitkisel bir zehir kullanıldığını ileri sürdü. Büyük İskender’in zehirlendikten sonra ölümünün 12 gün sonra gerçekleştiğini söyledi.

DR.LEO SCHEP İDDİASINI DERGİDE YAZDI
Yunanlıların aynı zehiri kusmak için bitkisel tedavide kullandıklarını söylen Dr. Leo Schep’in araştırması Klinik Toksikoloji dergisinde şöyle yer aldı:
“Arsenik gibi diğer zehirler kullanılsa, İskender’i çok daha hızlı bir şekilde öldürürdü. Veratrum zehirlenmesi ciddi kas güçsüzlüğü yapar. Bradikardi ve hipotansiyon ardından bulantı ve kusma olur. Epigastrik ve substernal ağrı etkileri biliniyor. İskender’in hastalık süresince benzer özelliklere acı duyduğu anlaşılıyor."

buyuk-iskender3.jpg

BÜYÜK İSKENDER NASIL OLDÜ?
Tarihteki en büyük komutanlardan biri sayılan Büyük İskender'in bir siyasi cinayete mi yoksa “Batı Nil Virüsü”ne mi kurban gittiği, bugün hala araştırma konusu.

Serhat YALAMANOĞLU – Popüler Tarih Dergisi 
Makedonya Kralı “Büyük İsken­der”in tıpkı un­vanı gibi, bü­yük bir düşü vardı: Tüm dünyanın hâkimi­yetini ele geçirmek. Ancak bu amacına ulaşamadan, henüz 33 yaşındayken öldü. Bu bü­yük komutanın ölüm nedeninin büründüğü sır perdesi, bu­gün bile kaldırılabilmiş değil… 
İskender'in ölümünü ay­dınlatmak için yapılan araştır­malar, ortaya atılan kuramlar, henüz kesin bir sonuç verebilmiş değil. 
Bununla beraber, bilim adamlarından eski polis mü­fettişlerine, pek çok uzman, ara­dan geçen 2300 yıla rağmen, bu konudaki çalışma­larını durmaksızın sürdürüyor. 
Büyük İsken­der'in ölüm nede­niyle ilgili olarak ortaya atılan ilk tezler, onun sıtmadan öldüğü noktasında birleşiyorlardı. Sıtma ya da di­ğer adıyla “Malarya”, sivrisi­neklerin insanlara bulaştırdığı bir hastalık. 
Acaba Büyük İskender'i de öldüren illet, gerçekten sıtma mıydı? Önce o günlere ge­ri dönüp İskender'in ölümü­nün kaydını düşen tarihçilerin yaz­dıklarına bir göz atalım. 
Büyük İsken­der M. Ö. 323 yı­lında, iki hafta sü­ren ateşli bir has­talığın ardından, Eski Mezopotam­ya'nın Babil ken­tinde öldü. Ölümü hakkında yapılan tahminler, özellikle üç olasılık üzerinde duruyordu: Zehirlenme, enfeksiyon (iltihap) ya da doğru­dan cinayet. 
Çok az sayıda zehir ateşe yol açar. Bu tip zehirlerin çok azı İskender döneminde bili­niyordu: Vücudun sıcaklık dengesini bozan salisilatlı bit­kiler, terlemeye yol açan alka­loitler ve ateş hissi veren mikotoksinler. 
Ancak, ne salisilatlı bitki­ler, ne mikotoksinler, ne de arsenik - Plutarkhos, hocası Aristoteles'in İskender'i zehir­lemek için arsenik ele geçirdi­ğini yazar -İskender'in ölümü­nün gerçek nedeni olamaz. Çünkü bunların hiç biri, tarihi kayıtlara geçen yüksek ve uzun süreli ateşe yol açmaz. 
İskender'in ölümü ilkba­harın sonlarına, Hindistan se­ferinden Babil'e dönüşüne rastlar. Bugünkü Bağdat'ın 90 kilometre kadar güneyinde kurulu olan Babil'in doğusu, bataklıkla sınırlanmıştı. Fa­kat İskender'in ölümünü an­latan tarihçiler, bölgeye özgü bir hastalıktan söz etmiyor­lar. Ayrıca orduda, ne Make­donyalı ne de bölgenin yedisi askerler arasında, dikkat çe­kici bir hastalıktan da bahse­dilmez.
Daha önce ortaya atılan bir iddia da sıtma. O dönem, Mezopotamya'da yaygın ola­rak rastlanan sıtma hastalığı bölgedeki varlığını bugün de koruyor. Büyük İskender'de görülen bazı belirtiler sıtma hastalığınınkilere uygunluk gösteriyor: Sürekli ateş, titreme, aşırı terleme, halsizlik, adale ağrısı, artan kilo kaybı, hafıza zayıflığı, his kaybı, sa­yıklama. Ama son yıllarda ya­pılan araştırmalar, İskender'in sıtmadan ölmüş olması ihti­malinin olanaksızlığını ortaya koyuyor. 
Zira, bu hastalık, beyin, kalp, karaciğer ve akciğerin gücünü azaltarak vücutta yaptığı tahribatın yanı sıra id­rarın da siyahlaşmasına ne­den oluyor. Oysa Büyük İskender'in ani rahatsızlığı ve ölümüyle ilgili olarak düşülen kayıtlarda, idrar renginin si­yahlaşması yönünde herhangi bir bulgunun notuna rastlanmıyor. 

buyuk-iskender2.jpg

buyuk-iskender4.jpg

Evet; görüldüğü gibi, daha önce ortaya atılan tezlerin her biri İskender'in ölümünü açıklayamadan çürütülmüş. Oysa tarihçi Plutarkhos'un yazdığı ancak daha sonraki araştırmalarda dikkatlerden kaçan bir ayrıntı, ünlü hü­kümdarın ölümüne ışık tuta­bilecek nitelikte! 
Plutarkhos'un anlattığına göre, Büyük İskender, Babil'e girdiği sırada garip bir olay yaşanır: Bir karga sürüsü sıra dışı davranışlar sergiledikten sonra, hükümdarın ayakları dibinde ölür. 
Bu ilginç ayrıntı, “Batı Nil Virüsü” adı verilen bir virüs üzerine çalışmalar yapan ABD'li iki bilim adamının ilgi­sini çeker. ABD'nin Virginia Eyaleti Sağlık Dairesi görevlilerinden Dr. John Marr ve Colorado Eyalet Üniversitesi Veteriner Hekimlik ve Biomedikal Bi­limler Fakültesi Mikrobiyolo­ji, İmmünoloji ve Patoloji Kürsüsü profesörü Charles Calisher, yaptıkları çalışma­larda oldukça ilginç sonuçlara ulaşırlar. 
Çalışmalarını bir kitapta toplayan iki bilim adamına göre, Büyük İskender'in sonu­nu hazırlayan hastalık sıtma değil, kuşlar tarafından yayı­lan Batı Nil Virüsü'dür. An­cak Batı Nil Virüsü'nün sıtmayla gösterdiği çok yakın bir benzerlik var­dır: Hastalığın taşı­yıcısı kuşlar, özel­likle de kargalar olmasına rağmen, hastalığı insanla­ra bulaştıranlar yi­ne sivrisineklerdir. Büyük İskender'in ölüm nedenleri arasında, daha önce Batı Nil Virüsü'nün sa­yılmaması, muhtemelen bu vi­rüsün küresel anlamda daha yeni keşfedilmiş olmasından kaynaklanıyor. 
İlk kez 1937 yılında Ugan­dalı bir hastada teşhis edilen Batı Nil Virüsü, ABD'ye 1999 yılında girdi. 2002 yılında laboratuvar kayıtlı 4 bin 156 vaka tespit edildi. Hastalık üzerinde yapılan araştırmalar, virüsün kuşlar tarafından ta­şındığını belirledi. Ancak has­talığın insanlara bulaşmasına neden olan, tarih boyunca in­sanlara türlü dertler açan siv­risineklerdi, Dr. Marr ve Dr. Calisher, şu anda Irak civarın­da sık görülen Batı Nil Virü­sü'nün Eski Mezopotamya bölgesinde de var oldu­ğunu düşünüyorlar. 

Dr. Marr ve Dr. Ca­lisher, Büyük İskender'in ölüm nedeni olarak Batı Nil Virüsü üzerinde du­rurken, İngilizlerin Scot­land Yard'ından emekli dedektif John Greeve ve ekibi ise, daha çok “bir cinayet” olasılığını göz önünde bulunduruyor ve araştırmalarını bu yönde yoğunlaştırıyorlar. 
Ekibin ortaya attığı iddi­alardan biri, Büyük İsken­der'in siyasi rakipleri tarafın­dan öldürülmüş olabileceği yönünde: İlk akla gelen de, si­yası nüfuzu Büyük İskender tarafından zayıflatılan vali Kassandro'nun ailesi. 
Eski Makedonya alanında uzmanlaşmış tarihçiler, o dö­nemde hesaplaşmaların zehir­le değil, kılıçla yapıldığı görüşünü savunurken, dedektif Greeve'in ekibinde yer alan doktorlar, Büyük İskender'in iki haftayı yatakta geçirmiş olmasının, zehirlenme tezini destekler bir durum olduğunu iddia ediyor ve araştırmalarını bu yönde sürdürmekte ısrar ediyorlar. 
John Greeve ve ekibinin çalışması bir dizi röportaj ha­linde İngiliz ulusal televizyon kanalı Channel 5'te yayımlan­dı. Program sırasında, bir baş­ka ihtimal üzerinde de durul­du: Bu da, Büyük İskender'in bir komplo sonucu değil, dik­katsizlik sonucu zehirlenmiş olabileceği ihtimali. 
Dönemin eczacıları bazı zehirleri düşük dozlarda tedavi amaçlı kullanır­lardı. Büyük İskender yakalandığı bir enfeksi­yondan - ki bu yine muhtemelen sivrisinek­ler tarafından bulaştırı­lan bir hastalık olmalı -­ kısa sürede kurtulabil­mek için, aldığı dozları artırmış olabilir. Tabii bunun da beraberinde, kaçınılmaz sonu getirdi­ği düşünülüyor.

buyuk-iskender5.jpg

BÜYÜK İSKENDER’İN KISA SÜREN DÜNYA İMPARATORLUĞU

Pers İmparatorluğu'nu yıkıp Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan büyük bir imparatorluk kuran ve Eski Yunan uygarlığının doğuda yayılmasında etkili olan “Büyük İskender”, M. Ö. 356'da Makedonya'da, Pelle'de doğdu. Babası Makedonya Kralı II. Philippos, annesi de Epir Kralı Neoptolemos'un kızı Olympias idi. 13- 16 yaşları arasında, Aristoteles'ten aldığı derslerin etkisiyle felsefe, tıp ve bilime ilgi duyan İskender, babasının ordularında iyi bir komutan olarak yetişti. 
Kral II. Philippos'un bir komplo sonucu M.Ö. 336'da öldürülmesinin ardından İskender, Makedon komutanlar tarafından kral ilan edildi. Babasının hasımlarını ve olası rakiplerini öldürdükten sonra, bütün Yunan şehir ­devletlerine Makedonya'nın üstünlüğünü kılıcıyla kabul ettirdi. 
Tahta çıkışından beri Pers İmparatorluğu'nu ele geçirmeyi tasarlayan İskender, M. Ö. 334 yılının ilkbaharında Asya Seferi'ne çıktı. Homeros'tan aldığı esinle önce Troya'yı ziyaret ederek Akhilleus'un mezarına çelenk koyan İskender, Granikos Çarpışması’nda Persleri yendi ve ordularına Batı Anadolu'nun kapılarını açtı. Batı Anadolu'nun fethinden sonra Perge'ye, Akdeniz kıyılarına yöneldi. Söylenceye göre, Frigya'dan geçerken, Asya'ya hükmedecek kişinin çözebileceğine inanılan Gordion düğümünü kesti. İskenderun yakınlarında Perslerle karşılaşan İskender, Darius'un ordularını bozguna uğrattı. Suriye ve Mısır'ın fethinden sonra Mezopotamya'yı da ele geçiren “Büyük İskender” Hindistan'ın ardından, bugünkü Belucistan'ı da sınırlarına kattı. 33 yaşında ölmesine karşın Büyük İskender'in 12 yıl 8 ay süren hükümdarlığı sırasında kurduğu imparatorluk, temelde, Perslerden kalma bir yönetim sistemine dayanıyordu. Ancak siyasi açıdan olmasa bile, ekonomik ve kültürel açıdan, İskender'in Cebelitarık'tan Pencap' a uzanan, ticarete ve toplumsal ilişkilere açık bir imparatorluk kurduğu söylenebilir. 
 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.