İSTANBUL , "Acaba ekonomide nasıl bir beklentimiz vardı da bunca elektrik santralini yapıp, şimdi boş boş bir kenarda tutuyoruz?"
İbrahim Kahveci'nin köşe yazısından alıntı
Şarkıcı Demet Akalın’ın İstanbul-İzmir özel sektör pahalı ve paralı otoyol videosunu hatırlıyor musunuz? “Yeni yol misss” diyor ve bomboş yolda 1,5-2 saatte İzmir’e geldiklerini söylüyor. “Yapandan da Allah razı olsun, gidenden de...” diye bitiriyor.
Kısa bir sorgulama yapıyorum: Açıklanan bilgilere göre İstanbul-İzmir otoyolu 8,5 saatlik süreyi 3,5 saate düşürdüğü söyleniyor. Fakat KM olarak ise 515 KM’lik yolun 426 KM’ye düştüğü ilan ediliyor. (Hoş, yol sadece 89 km kısalırken, süre nasıl 8,5 saatten 3,5 saate düşüyor bende bilemedim) Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprülerinin geçiş ücretlerine yüzde 14 zam geldi
Demet Hanım hiç frene basmadan, 1,5 saat değil de 2 saatte bile İzmir’e gitmiş olsa, saatte 210 KM’nin üzerinde bir hız yapmış oluyor. Sakın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu videoyu izlemesin. Sonra trafik konusunda gösterdiği hassasiyeti bu olayda ne şekilde değerlendirir; bilemiyorum.
Ama bizim için asıl mesele o videoda görüldüğü gibi yolun bomboş olmasıdır. Yapım aşamasında maliyetin 6-7 milyar dolar tutacağı açıklanmıştı. Sonra kur yükselince maliyetin dolar bazında 4-5 milyar dolara düşmesi bekleniyordu.
Ama bir de gördük ki, sn. Cumhurbaşkanı kurdeleyi keserken 11 milyar dolarlık yapım maliyeti olduğunu ilan etti.
Hatta T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı sitesinde bile hala İstanbul-İzmir otoyol ve Osmangazi Köprüsü yapım maliyeti, Mayıs 2018’de yukarı revize edilen fiyata rağmen 7,9 milyar dolar olarak yazılıyor.
Biz kısaca 8 milyar dolarlık köprü ve otoyolun bomboş kaldığını, çok az aracın yüksek fiyattan dolayı bu yolu kullanabildiğini belirtelim. Fakirden alınıp zengine yapılan bir özel yol diye meseleyi bitirelim.
***
İkinci meseleye şöyle girelim
Bütçe konuşmasında İlhan Kesici Atatürk Barajı örneğini veriyor. “Değerli arkadaşlar, biz Atatürk Barajı Projesi yaptık, ben Devlet Planlama Teşkilatında uzmanken onun hazırlıklarında da bulundum. 1992 yılında açıldı ve açılışında da DPT Müsteşarı olarak bulundum. Atatürk Barajına biz 4 milyar dolar verdik. Her yıl biriktirdiği suyla 10 milyon dönüm arazi suluyor. 27 yılda elde ettiğimiz elektrik enerjisi ise 250 milyar kilowatsaat. Yani 25 milyar dolar. 27 yılda yatırımın 6 katı bir rakam.”Osmangazi Köprüsü'nden geçmek 118 TL oldu!
Evet, ilginç bir yatırım ve geri dönüş.
Rahmetli Turgut Özal’ın Atatürk Barajı ve GAP Projesine verdiği önemi de hatırlarım. Yine rahmetli Süleyman Demirel’in “GAP’ı kaptırmam” söylemini de. Çok önemli ve güzel projeymiş.
Para kıtken her bir proje elekten geçirilir ve ülkeye milyarlarca dolarlık kazancı hesap edilirdi.
Acaba şimdi bir elin parmakları ile sayılı Dünya’nın en fazla ihale alan şirketlerine Hazine garantisi ile yaptırılan projeler ülkemize-milletimize ne kazandırıyor?
Hani Osmangazi Köprüsü en fazla 3 yıl sonra kendini amorti edecekti. Dünyanın en yoğun trafiğine sahip İstanbul’un göbeğindeki Avrasya Tüneli bile Hazine garantisinden para alıyor.
Gelelim meselenin elektrik kısmına...
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre Ekim 2019 itibari ile durum şu:
Lisanlı kurulu güç: 85.166 MW
Lisanssız kurulu güç: 5.885 MW.
Toplam kurulu güç: 91.051 MW
Ekim 2017-Ekim 2019 arasında 5.314 MW daha lisanslı elektrik üretim kapasitemiz artmış.
Neden 2017-2019 karşılaştırması verdim?
Ocak-Ekim 2017 elektrik üretimi 243 milyon MWh.
Ocak-Ekim 2019 elektrik üretimi de 244 milyon MWh.
Çok kaba bir hesap yapalım: 85 bin MW kurulu güç yüzde 50 kapasite ile çalışsa yılda 367 milyon MWh elektrik üretilir. (Burada mesela güneş enerjisi günde 8-10 saat ve yaz ayları verimli çalışabilir. O nedenle çok kaba bir ortalama alıyoruz.)
Acaba ekonomide nasıl bir beklentimiz vardı da bunca elektrik santralini yapıp, şimdi boş boş bir kenarda tutuyoruz?
2018 yılı Ocak- Ekim döneminde doğalgaz santrallerinden 88 milyon MWh elektrik üretirken, 2019 yılı aynı dönemde 50,4 milyon MWh elektrik ürettik (EPDK Aylık verileri).
Sanırım plansız, projesiz bir ekonomi yönetimi için elektrik sektörü bize epey ışık tutuyor. 2009 yılında 44.761 GWh olan kapasitemiz, bugün 91 bin GWh’a ulaştı ama ekonomimiz bu kapasiteyi kullanmanın oldukça gerisinde kaldı.
Toz pembe bakmanın da bir maliyeti oluyormuş. Boş boş santraller ve banka borçları bizi bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.