Partilerin seçim bürolarının açılışına gidiyorum, adayların konuşmalarını dinliyorum, bol keseden yapılan vaadlere kulak kabartıyorum.
Kimsede sormuyor adaylara, (Belediye gırtlağa kadar borçta, hangi parayla yapacaksın bunları?) diye...
Nasıl sorsunlar, borcun miktarını bilen yok ki. Herkes bir rakam atıyor ortaya. Kimine göre 30, kimine göre de 50 milyar borç varmış. Hangisi doğru acaba? Halka hesap verilmeyince, şeffaf politika uygulanmayınca, doğruyu bilene de, bulana da aşk olsun.
Hoş Ankara’da da doğruyu bilen var mı? Onca iş kaça yapıldı, para nereden bulundu, ne kadar borca batıldı? Bu borçları kim ödeyecek, torunlarımızın ömrü yeter mi? Sıkıysa sorun, sorarsanız siz de teröristlerle işbirliği halindesiniz demektir. Her işimiz böyle bizim. Yaptığımız yanlışları, uygulama ve hesaplardaki usulsüzlükleri Sayıştay raporları ortaya koyuyor ama, bu raporlara kulak asan yada ciddiye alan bir yönetime sahip değiliz ki…
Balık baştan kokar. Ankara’da işler böyleyse, Bodrum’da farklı mı olur sanki? Ankara devlet kadrolarını inanılmaz şekilde şişirir, yandaşları yeteneklerine bile bakmaksızın işe alır da, Bodrum geri kalır mı? 3000’den fazla çalışanı olduğu söylenen bir Belediye’de, 525 zabıta memuru varmış. Varmış ama, çoğunu Bodrum’da gören yok işte. Resmi kadroya Ankara’nın onayı olmadan adam alamıyorlar. Yani Ankara kadro vermezse (ki muhalif belediyelere vermiyor) personel alamıyorlar işe. Öyle olunca, kılıfına uydurup Gıda AŞ gibi şirketler kurarak, çözüm üretiyorlar hemen. Bodrum’daki bu şirket, kafeler ve otoparklar işletiyor. Personele ödenen ücretler, inanılmayacak kadar fazla. Belediyenin çok parası olsa ve hizmetler tam yapılsa mesele yok. Elbette çalışana iyi para vermek lazım. Ama gırtlağa kadar borçta olan bir belediyenin, otoparkında çalışana 4-5 bin lira arasında maaş ödemesi elbette göze batar, elbette tartışılır,elbette eleştirilir.
Gıda AŞ personeli iki aydır maaş alamıyor. Şimdi bu paraları da Belediyenin yeni yönetimi ödeyecek. Kafelerden ve otoparklardan sağlanan gelir nereye gidiyor derseniz, onu hiç sormayın işte. İkinci ligte oynayan Bodrumspor’a büyük paralar veriliyor. Bu paralar yerine gitse, Bodrumlu gençlerden futbolcular yetiştirilse, sporun altyapısı hazırlansa mesele yok. Ama paranın büyük bir kısmı futbolcu transferine harcanıyor. Sahadaki Bodrumspor’un resmi kadrosunda iki Bodrumlu vardı. Gerisi dünyanın parası ödenerek dışarıdan transfer edilen futbolcular. Şimdi buna Bodrum sporuna destek diyebilir miyiz? O transfer paralarıyla Bodrumlu genç ve yıldız futbolcu ordusu kurulur, stadyum düzeltilir, belki daha mütevazi bir takımı olurdu kentin ama, temeli sağlam bir zemine oturtulurdu. Şimdiki gibi Gıda AŞ’ye ve şehirde büyük inşaatlara başlayan firmaların eline bakılmazdı.
Ben belediyelerin profesyonel futbola yatırım yapmasına karşıyım. Bunu bütün Türkiye’deki belediyeler için söylüyorum. Sadece Bodrum değil, tüm belediyeler de aynı sarmalın, aynı problemin içinde. Oysa belediyeler amatör sporları desteklemeli, amatör kulüp ve sporcularına imkan ve fırsat tanımalı. Bakın Yalıkavak’ın amatör hentbol takımı, Türkiye birinciliğine koşuyor. Kırçiçeği lokantası olmasa, kız basketbol takımı da dağılacak. Voleybol takımı duruyor mu, bunu bile bilemiyoruz. Ancak yiğidi öldür hakkını ver, yelken takımı iyi çalışıyor, iyi yönetiliyor, iyi sporcular ve şampiyonlar yetiştiriyor. Demek ki, milyonlar sarfedilmeden de oluyor bu işler. Onun için belediyeler amatör sporları desteklemeli diyorum ya..
Bodrum Belediyesi parasızlıktan yakınır, gırtlağa kadar borca batarken, şimdi seçime gidiyoruz ya, meydanları bazı caddeleri ve kaldırımları düzenlemeye başladı. Buna düzenlemek değil, altını üstüne getirdi demek daha doğru olacak. Büyükşehire aday olan Belediye Başkanı, çoktandır ortalıkta yok. Bodrum Belediyesini şimdi kim yönetiyor bilmiyorum ama, meydanları ve yolları, kaldırımları viraneye çeviren bir idarenin, CHP’ye verdiği büyük zararı görmüyorlar mı, en azından dükkanları kapalı kalan esnafın feryadını da duymuyorlar mı? Barlar Sokağına, Kumbahçe ile caddeye çıkan yollarına, askeri kamptan Gümbet yolu çıkışına kadar giden yola, üstelik de sağlam taşları sökerek yenilerini döşemenin mantığını anlayabilen beri gelsin. Haftalarca sürdü bu döşeme rezaleti, yine haftalarca sürdü o civarlarda dükkanları olan esnafın zararı. Kim karşılayacak bu zararları, kime derdini anlatacak o yaralı esnaf?
Neyse fazla deşmeyelim bu konuları.Biz yine seçim çalışmalarına dönelim.Meydanlarda üç partinin adayı var.
Mehmet Tosun dersini iyi çalışmış,projelerle çıkıyor halkın karşısına. CHP’nin çiçeği burnunda adayı Ahmet Aras da, iyi bir ekip kurarak mahalleleri ve köyleri dolaşmaya başladı. AKP’nin adayı Dr.Tahir Ateş ise, ekranlardan fırlayacakmış gibi konuşan Genel Başkanının aksine, sakin bir insan. Henüz seçmenleri etkiliyecek bir görüntü ve izlenim veremedi. Ama Politikada acemi olduğu için, iki dönem milletvekilliği yapan ve şimdi de AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan meslekdaşı DR.Mehmet Nil Hıdır’ın büyük desteğini görüyor. Nil Hıdır,çok AKP’li politikacının aksine insanlara dokunmayı, iyi ilişkiler kurmayı ve herkese dostluk göstermeyi bilen bir kişiliğe sahip. Sanırım Dr.Ateş de buna güveniyor işte.
Diğer siyasi partilerin adaylarını arayıp bulmak gerek. Çünkü şu ana kadar onlara pek rastlayamadım. O nedenle yanlış bilgiler vermemek, yanlış kanaat sahibi olmamak lazım. Ancak Bodrum’daki seçimlerle ilgili bir başka önemli noktaya da temas etmek istiyorum. İyi Parti’nin Bodrum Merkez seçim bürosunun açılışı da, CHP’nin ve AKP Bürosunun açılışı gibi çok güzel ve kalabalık oldu. Mehmet Tosun konuşurken, AKP’nin seçim minibüsünün siyasi şarkıların sesini sonuna kadar açarak, adeta toplantıyı sabote etmeye kalkışması ve aynı hareketi 15 dakika ara ile tekrarlaması, az daha üzücü olaylara sebebiyet verecekti. Allahtan Tosun ortalığı yatıştıran sözler söyledi de,tehlike zararsız bir şekilde geçiştirildi.
Böyle bir hareketin sorumlusu olarak,AKP’nin Bodrum yönetimini suçlamak doğru olmaz.Bu olsa olsa kraldan fazla kralcıların ve sorumsuz minibüs şöförünün işidir.Ama yine de olayı hafife almamak ve tüm siyasi partilerin bu ve benzer tatsızlıklara karşı duyarlı ve tedbirli olmalarını sağlamak lazım.