İSTANBUL, Koç'un uçağına bakarken öbürünü unuttuk; peki, Binali Yıldırım kimin uçağıyla uçuyor?
Cumhuriyet yazarı Terkoğlu, Çalık - Albayrak ve Feza grubu ilişkisini yazdı
Cumhuriyet Barış Terkoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olan iki ismin Ramazan Bayramı'nda İstanbul'un dışına gitmek için kullandıkları uçaklarla ilgili olarak bir yazı kaleme aldı.
"Koç'un uçağına bakarken öbürünü unuttuk" diyen Terkoğlu, AKP'nin adayı Binali Yıldırım'ın kullandığı Çalık grubuna ait uçağı hatırlattı.
Terkoğlu, Çalık - Albayrak ve Feza grubu ilişkisini irdelediği "Binali Yıldırım’ın bindiği uçak" başlıklı yazısının bir bölümünde şunları kaydetti:
Binali Yıldırım kimin uçağıyla uçuyor? CHP’nin açıklamasında satır arası kaldı. O da Ahmet Çalık’ın sahibi olduğu Çalık Holding’in Challenger 605 tipi uçağını kullanmıştı. İşte tuhaflık burada başlıyor. Koç Grubu’nu tartışıyoruz da Çalık’ı neden hiç konuşmuyoruz?Yıldırım'ı uğurlamak için apronda tek sıra kuyruğa girdiler
Eminim pek çok kişi AKP’den önce adını bile bilmiyordu. Daha çok Türkmenistan merkezli yatırımlarıyla büyümüştü. Erdoğan döneminde medyadan enerjiye, inşaattan madenciliğe bir dev oldu.
31 Mart 2007’de kaderi bir kez daha değişti. Şirketin CEO’luğuna Damat Berat Albayrak getirildi. Çalık Grubu’nun adı Albayrak ile anılır oldu.
Devlet destekli birçok projeyi alarak hızla büyüyen grup, TMSF’nin Aralık 2007’de satışa çıkardığı Sabah-ATV’yi 1.1 milyar dolara kapattı. Kredi için ise devlet imkânları seferber edildi. Üç yıl ödemesiz ve on yıl vadeli kredi, Halkbank ve Vakıfbank’tan sağlandı.
Ya sonra?
Çalık, Sabah Grubu’nu tuhaf şekilde 17-25 Aralık operasyonlarının olduğu hafta sattı. Doğal olarak satış AKP-FETÖ kavgasının göbeğine düştü. Bu arada Albayraklar (Berat-Serhat) satıştan sonra da ATV-Sabah Grubu’nda kalıp medyanın kaderini belirlemeye devam etti.
Gelelim konumuza...
Çalık’ın adı yıllarca Fethullahçılarla anılmıştı. Öyle ki satılmadan önce “Sabah-ATV-Zaman- STV Grubu” olarak yazılıyordu. Nedeni sadece Sabah-ATV’nin Gülen’i öven yayınları değildi.
Zaman gazetesinin künyesinde “İmtiyaz Sahibi: Ali Akbulut” yazıyordu. Akbulut; Zaman’dan Aksiyon’a STV’den Cihan Haber Ajansı’na kadar tüm FETÖ medyasını barındıran Feza Gazetecilik’in sahibiydi. Üstelik Bank Asya’nın sermayesi de FETÖ imamı Akbulut’un elindeydi.
Peki, Akbulut ile Çalık’ın ne ilişkisi var?
Keşke sermaye evliliklerinin kitabını yazsak...
Akbulut; Çalık’ın kız kardeşi Şükran Hanım’ın eşi, yani Çalık’ın eniştesi. Öte yandan bu bir akraba evliliği. Zira Çalık ile Akbulut aynı zamanda teyze çocukları.
Sadece akrabalık bağı değil...
Ali Akbulut bir zamanlar Çalık Grubu şirketlerinde yönetim kurulu üyesiydi. Çalık Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde, Gap Güneydoğu Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde, GAP İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile GAP İnşaat Yatırım ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’nde ve daha birçok Çalık grubu şirketinde Akbulut, Çalık’ın eski yönetim kurulu üyesi olarak görülüyor.
Bir tuhaflıktan daha söz edelim.
“İdolü Gülen olan” Fettah Tamince ile Ahmet Çalık arasındaki ilişkiler bu dönemde hep tartışma konusu oldu. Yakınlık “Çalık’ın Tamince adına TMSFBaşkanı’ndan randevu istediği” haberlerine kadar uzanmış, Çalık’ın Sabah Grubu’nu alırken Tamince tarafından desteklendiği yorumlarına neden olmuştu. Tamince’nin 17-25 Aralık’tan hemen sonra Ali Akbulut’tan Zaman gazetesi hisselerini aldığını hatırladınız mı? Kafanız karıştı değil mi?
‘Gülen’le yakın bağları var’
Ya WikiLeaks ile ortaya çıkan ABD kriptoları?
8 Mayıs 2006 tarihinde ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’un onayıyla gönderilen belgede Ahmet Çalık’ın hikâyesi şöyle anlatılıyor: “Ahmet Çalık,1990’ların başında, o zamanlar SSCB’den bağımsızlıklarını yeni kazanan ‘Türki Cumhuriyetlerle’ Türkiye’nin bağlarını geliştirmek için nüfuz kullanan Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın referansıyla ve meteliksiz bir halde gittiği anlatılan Türkmenistan’da servet yaptı. Çalık hızla Türkmen Devlet Başkanı Saparmurad Niyazov ile yakın ve verimli bir ilişki geliştirdi, hatta kendine bir bakanlık pozisyonu ve Türkmen pasaportu bile elde etti ve kendisini, yabancı iş çevreleri için Türkmenistan’da geçilmesi gereken en önemli kanal haline getirdi.”
Orta Asya ve hızlı büyüme denilince sizin de aynısı aklınıza geldi mi?
Öyleyse belgenin devamındaki satırları tahmin ettiniz: “AKP’ye çok yakın olduğu düşünülüyor, ancak onun aynı zamanda halihazırda ABD’de yaşayan alternatif bir İslamcı şahsiyet olan Fethullah Gülen’le de yakın bağları var.”
ABD’li diplomatlar özellikle Türkmenistan için görüştükleri Çalık için “Türk oligark” tanımını kullanıyor. 12 Şubat 2007 tarihinde ABD İstanbul Başkonsolosu Deborah Jones’un yazdığı belgede Çalık’ın, Amerikalılara aracılık sözünü okuyoruz. Türkmen doğalgazına ilişkin taleplerini, yeni devlet başkanına aktaracağını söylüyor. Çalık’ın, Rusya’nın etkisinin Türkmenistan’da yayılmasını istemediği, bunun yerine ülkede Türk-Amerikan nüfuzunu desteklediği tespiti de dikkat çekiyor.
Albayrak devlete ortak etti
Birilerinin desteğini hep sırtında hisseden Çalık’ın karşımıza aralık ayında bir kez daha çıktığını hatırlatalım. Gazeteci Çiğdem Toker, “Türkiye Varlık Fonu sahipliğindeki Ziraat Bankası’nca kurulmuş Ziraat GYO, meğer sessiz sedasız Çalık ile ortak olmuş. Çalık Enerji ile 1 milyon TL sermayeli (yarı yarıya) ortak şirket kurmuş” yazdı da haberimiz oldu. Toker, yeni kurulan şirketin Taşkent Merkez Park Gayrimenkul Yatırım A.Ş. olduğunu da belirtti. Nihayetinde Berat Albayrak yıllar sonra bir dönem çalışanı olduğu Ahmet Çalık ile devlet fonu ilişkisi sayesinde ortak olmuştu.
Aklımda “yürü ya kulum” denilen bu ilişkide hep aynı soru olacak:
2013 Aralık’ında ne oldu? Çalık, neden bir anda Sabah-ATV’yi elden çıkardı? Aynı dönemde kuzeni ve eniştesi Ali Akbulut hisselerini neden Tamince’ye devretti? Çalık ile Albayrak’ın yolu neden hep kesişiyor? En önemlisi Zaman’ı kapatan, yazarlarını yargılayanlar nasıl “göz göre göre” Ali Akbulut’un ve eşinin firar etmesine izin verdi?
CHP milletvekili Mahmut Tanal’ın Çalık Holding’e ait uçakla ilgili açıklamalarında bir ayrıntı daha var:
“TC-CLH 605 tescil kodlu uçak, ‘FETÖ’ firarisi işadamı Faruk Bayındır’ın havacılık şirketi TARKİM’in hangarındaydı. Devlet 15 Temmuz sonrası TARKİM’in hangarına, dolayısıyla içindeki uçaklara el koydu, mühürledi.”
Şu uçak işlerini, “uçma işleri”ni baştan mı konuşsak, ne dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.