Turizm sektörünün deneyimli ismi Bilge Kasırga İpek, Ferko Ilgaz Mountain Hotel&Resort Genel Müdürü oldu. Bilge Kasırga İpek, profesyonel iş hayatına 1998 yılında Polat Renaissance İstanbul’da, satış ve pazarlama departmanında başladı.
Ramada Plaza Pangaltı ve Marriott Istanbul Asia’da üst düzey yönetici olarak görev yapan Bilge Kasırga İpek ardından sırasıyla Lykia Group, Holiday Inn İstanbul, Wyndham Kalamış Marina ve Crowne Plaza İstanbul Asia’nın Satış ve Pazarlama Direktörlüğünü yaptı.
Kariyerini VIA DMC Group’un tüm otel, AVM, gayrimenkul ve marina projelerinin İş Geliştirme ve Pazarlama Direktörlüğü ile sürdüren İpek, 2016 yılı itibari ile kendi danışmanlık firmasının yönetimine geçti.
Almanya doğumlu olan Bilge Kasırga İpek, Bilkent Üniversitesi Turizm Otel İşletmeciliği ve Guilford College Pazarlama Bölümü mezunudur. İyi derecede İngilizce ve Almanca bilen Bilge Kasırga İpek, Nisan ayı itibarıyla Ferko Ilgaz Mountain Hotel&Resort’ta Genel Müdür olarak görevine başlamıştır.
Dışa dönük bir çocuktum. Turizm maceram küçük yaşlarda ailem ile yaptığım seyahatlerle başladı. Diyebilirim ki, gittiğim her yerde turizm sektöründe karşılaştığım profesyonellerin yerinde olmayı hayal ederek büyüdüm.”
23 yılını satış pazarlama ve halkla ilişkiler alanlarında uzmanlaşarak turizm ve otel sektörüne adayan Bilge Kasırga İpek, şimdilerde Kastamonu’nun gözde konaklama adreslerinden Ferko Ilgaz Mountain Resort’un genel müdürlüğünü yapıyor. Ilgaz Milli Parkı içinde dağdaki tek ürün olma özelliğini koruyan yatırıma güçlü bir kadın dokunuşuyla ev sahibeliği yapan Bilge Kasırga İpek’in turizmde yolculuğunu keyifli bir söyleşi ile sayfalarımıza taşıdık...
Bilge Hanım, turizmde yolculuğunuz nasıl başladı, otel sektörüyle nasıl tanıştınız?
Ben elektrik mühendisi baba ve ev hanımı annenin tek çocuğuyum. Çok dışa dönük bir çocuktum. Seyahat etmeyi çok seven babamın bu konuda katkısı büyüktür. Dolayısıyla, turizm maceram küçük yaşlarda ailem ile yaptığım seyahatlerle başlamıştır demek doğru olur. Diyebilirim ki, gittiğim her yerde turizm sektöründe karşılaştığım profesyonellerin yerinde olmayı hayal ederek büyüdüm. Lise zamanlarımda Bilkent Üniversitesi Turizm İşletmeciliği hayalimdeki tek bölüm oldu ve ne mutlu ki kazandım. O kadar
hevesle okuyordum ki, dört yıllık eğitimimin her yazını çalışarak geçirdim.
İlk stajımı, 1993 yılında şimdi Wyndham Istanbul Old City olan Laleli’deki Ramada Oteli’nde Satış ve Pazarlama departmanın da yaptım. Çok iyi anımsıyorum, o zamanlar dört adet tayyare evinin üstü camla birleştirilmişti ve ortası muhteşem bir botanik bahçesiydi. Bana öylesine otantik ve şık gelirdi ki o otel... Odaları küçük olmasına rağmen benim unutamadığım yerlerden biri oldu.
Conrad ve Bilkent’ten “En İyi Çalışma Ödülü”
1994 yazı, Kuşadası’nda Korumar Otel’de çalıştım. Diğer bir yazım Viking Turizm’de geçti. Üniversitenin dördüncü sınıfın birinci dönemini de Conrad Otel’de halkla ilişkiler departmanında geçirdim. Aslında satış biriminde çalışmak istiyordum. Arkasından Bilkent Üniversitesi’nde bitirme tezi olarak “Beş Yıldızlı Otellerde Kriz Yönetimi” konulu tezimi hazırladım. Bu teze istinaden de hem Conrad Otel’den hem de Bilkent’ten “En İyi Çalışma Ödülü”nü almaya hak kazandım. Tezin bitmesiyle beraber İngiltere’de Guilford Koleji’ne kaydımı yaptırıp pazarlama okudum, bu bana çok daha heyecan verici geldi. Çünkü aslına bakarsanız pazarlama stratejiyi oluşturuyor ve satış da o stratejiyi hayata geçiriyor. Eğer pazarlama ayağınız güçlü değilse satışınız doğru ilerlemiyor.
Ardından Türkiye’ye döndüm, 1998’de Polat Renaissance Hotel’de Satış Temsilcisi olarak işe başladım. Altı ay sonra da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ne geçerek, hem halkla ilişkiler departmanında hem de pazarlama departmanında çalıştım.
Turizm yolculuğunuzda 1993-1998 aralığına otel, acenta ve kongre merkezi deneyimlerini sığdırmışsınız. Kongre merkezinde çalışmakla neyi hedeflediniz, anlatır mısınız?
Kongre merkezi benim için en büyük okul oldu. Neden tercih ettim derseniz, orada otellerden farklı olarak şehri de pazarlıyorsunuz. Biz İstanbul’u pazarlayarak yola çıktık. Kongre turizminde daha yeniydik, şehirde tek bir kongre merkezi vardı. Rumeli Fuar ve Sergi Sarayı’nı açtık ve İstanbul’u kongre turizminde dünyaya tanıttık. Bunlar tabii çok önemli noktalar. Sayın Orhan Sanus, o zamanlar satış pazarlama direktörüydü, daha sonra genel müdür oldu. Ben de orada bir okul daha okumuş oldum.
Rumeli Fuar ve Sergi Sarayı’nın açılışından sonra benim de kısmetim açıldı, piyasa beni tanımaya başladı. Crowne Plaza Ataköy ve Holiday Inn Ataköy’e Halkla İlişkiler Müdürü olarak girdim. O ara 11 Eylül saldırısı oldu. Haliyle ilk önce pazarlama bütçeleri kısıldı ve dışarıdan şirketlere halkla ilişkiler desteği vermeye başladım. O dönem de Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi ile tanıştım. Müzenin hem toplantı yani seminer sektörüne açılması hem de dışarıdan misafir kabul edilmesi ile ilgili çalışmalar yaptık.
Dışa dönük bir çocuktum. Turizm maceram küçük yaşlarda ailem ile yaptığım seyahatlerle başladı. Diyebilirim ki, gittiğim her yerde turizm sektöründe karşılaştığım profesyonellerin yerinde olmayı hayal ederek büyüdüm.”
23 yılını satış pazarlama ve halkla ilişkiler alanlarında uzmanlaşarak turizm ve otel sektörüne adayan Bilge Kasırga İpek, şimdilerde Kastamonu’nun gözde konaklama adreslerinden Ferko Ilgaz Mountain Resort’un genel müdürlüğünü yapıyor. Ilgaz Milli Parkı içinde dağdaki tek ürün olma özelliğini koruyan yatırıma güçlü bir kadın dokunuşuyla ev sahibeliği yapan Bilge Kasırga İpek’in turizmde yolculuğunu keyifli bir söyleşi ile sayfalarımıza taşıdık...
Bilge Hanım, turizmde yolculuğunuz nasıl başladı, otel sektörüyle nasıl tanıştınız?
Ben elektrik mühendisi baba ve ev hanımı annenin tek çocuğuyum. Çok dışa dönük bir çocuktum. Seyahat etmeyi çok seven babamın bu konuda katkısı büyüktür. Dolayısıyla, turizm maceram küçük yaşlarda ailem ile yaptığım seyahatlerle başlamıştır demek doğru olur. Diyebilirim ki, gittiğim her yerde turizm sektöründe karşılaştığım profesyonellerin yerinde olmayı hayal ederek büyüdüm. Lise zamanlarımda Bilkent Üniversitesi Turizm İşletmeciliği hayalimdeki tek bölüm oldu ve ne mutlu ki kazandım. O kadarhevesle okuyordum ki, dört yıllık eğitimimin her yazını çalışarak geçirdim.
İlk stajımı, 1993 yılında şimdi Wyndham Istanbul Old City olan Laleli’deki Ramada Oteli’nde Satış ve Pazarlama departmanın da yaptım. Çok iyi anımsıyorum, o zamanlar dört adet tayyare evinin üstü camla birleştirilmişti ve ortası muhteşem bir botanik bahçesiydi. Bana öylesine otantik ve şık gelirdi ki o otel... Odaları küçük olmasına rağmen benim unutamadığım yerlerden biri oldu.
Conrad ve Bilkent’ten “En İyi Çalışma Ödülü”
1994 yazı, Kuşadası’nda Korumar Otel’de çalıştım. Diğer bir yazım Viking Turizm’de geçti. Üniversitenin dördüncü sınıfın birinci dönemini de Conrad Otel’de halkla ilişkiler departmanında geçirdim. Aslında satışbiriminde çalışmak istiyordum. Arkasından Bilkent Üniversitesi’nde bitirme tezi olarak “Beş Yıldızlı Otellerde Kriz Yönetimi” konulu tezimi hazırladım. Bu teze istinaden de hem Conrad Otel’den hem de Bilkent’ten “En İyi Çalışma Ödülü”nü almaya hak kazandım. Tezin bitmesiyle beraber İngiltere’de Guilford Koleji’ne kaydımı yaptırıp pazarlama okudum, bu bana çok daha heyecan verici geldi. Çünkü aslına bakarsanız pazarlama stratejiyi oluşturuyor ve satış da o stratejiyi hayata geçiriyor. Eğer pazarlama ayağınız güçlü değilse satışınız doğru ilerlemiyor.
Ardından Türkiye’ye döndüm, 1998’de Polat Renaissance Hotel’de Satış Temsilcisi olarak işe başladım. Altı ay sonra da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ne geçerek, hem halkla ilişkiler departmanında hem de pazarlama departmanında çalıştım.
Turizm yolculuğunuzda 1993-1998 aralığına otel, acenta ve kongre merkezi deneyimlerini sığdırmışsınız. Kongre merkezinde çalışmakla neyi hedeflediniz, anlatır mısınız?
Kongre merkezi benim için en büyük okul oldu. Neden tercih ettim derseniz, orada otellerden farklı olarakşehri de pazarlıyorsunuz. Biz İstanbul’u pazarlayarak yola çıktık. Kongre turizminde daha yeniydik, şehirde tek bir kongre merkezi vardı. Rumeli Fuar ve Sergi Sarayı’nı açtık ve İstanbul’u kongre turizminde dünyaya tanıttık. Bunlar tabii çok önemli noktalar. Sayın Orhan Sanus, o zamanlar satış pazarlama direktörüydü, daha sonra genel müdür oldu. Ben de orada bir okul daha okumuş oldum.
Rumeli Fuar ve Sergi Sarayı’nın açılışından sonra benim de kısmetim açıldı, piyasa beni tanımaya başladı. Crowne Plaza Ataköy ve Holiday Inn Ataköy’e Halkla İlişkiler Müdürü olarak girdim. O ara 11 Eylül saldırısı oldu. Haliyle ilk önce pazarlama bütçeleri kısıldı ve dışarıdan şirketlere halkla ilişkiler desteği vermeye başladım. O dönem de Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi ile tanıştım. Müzenin hem toplantı yani seminer sektörüne açılması hem de dışarıdan misafir kabul edilmesi ile ilgili çalışmalar yaptık.