Korona turizmi çok ağlattı, inletti. Ama görüldüğü gibi zaman her şeyin ilacı.
Bayram turizme ve otellere bereketiyle geldi.
Kış başından beri evlerinde sıkılan insanlar daha fazla sabredemediler, bayram öncesinde otelleri doldurmaya başladılar.
İyi de oldu, sektör biraz nefes alacak, dileriz devam eder bu durum.
Oteller dolulukta pik yaptı
Hangi oteli arasanız yer yok.
Yer yokluğundaki önemli bir unsur müşteri sayılarını korona önlemleri dolayısıyla azaltmak zorunda oluşları.
Bazı otellerin de kapılarını henüz açmaması.
Güvenli Turizm Sertifikası gereklerini yerine getiren ve bu durumu fırsata çevirebilen yani müşterisine temiz, kurallara uygun, bilinçli, personeli ile hizmet verebilen oteller geleceğe yönelik yatırım yaptıklarının farkındadırlar umarım.
Turizm müşterisi açısından bu dönem hassas bir dönem. Temizlik konusuna müşteri daha fazla dikkat ediyor.
Genel olarak konaklama işletmelerimiz, otellerimiz bu konuya ne kadar dikkat ediyor, özen gösteriyor?
Yani belge kuralları ne kadar önemsenip bütün personel tarafından da içselleştiriliyor?
Konaklama işletmelerinin çok dolu, yoğun olduğu, bayram dönemi gibi durumlarda bazen hizmetin aksadığı, müşteri memnuniyetinin azaldığı durumlar bilinen bir gerçek.
Hatta kanıksanmış bir durum.
Peki bu kanıksama normal mi? Hayır.
Yoğunlukta yönetemeyeceksen, ne zaman yöneteceksin?
Önemli olan yoğun ortamda iyi yönetmek ve müşteri memnuniyetini sağlamak.
Fakat bu durum hem oteller hem de müşteriler tarafından kabul edilmiş.
Bu durumu kabul etmeyen, hakkını arayan müşteriye ise iyi gözle bakılmıyor.
Hele bu müşteri birkaç çocuklu ise “ bu kalabalık dönemde bu kadar çocukla ne işi var” gözüyle bakılabiliyor.
(Yabancılar birkaç çocukla tatile çıkınca alkışlanır, cesaretli bulunur, Türk aile çocuklarla çıkınca angarya gözüyle bakılır)
Oysa bu işletme çocuklu ailelere yönelik reklam yapıyor ve çocukların da konforunu sağlamaya söz veriyor.
Sonra, temizlik veya her hangi bir durumdan sorun çıkınca müşteri ile ilgilenilmemeye, müşteri “sorunlu” görülmeye başlıyor.
Kaç işletme bir sorun yaşandığında kökenine inip, anlamaya çalışıp süreçlerini iyileştirmeye çalışıyor? Müşteriye “kaprisli “ etiketini yapıştırmak elbette daha kolay.
Sorun personel mi, yönetim mi?
Müşteri memnuniyetinden sorumlu bütün personeldir ama o personeli işe alan, eğitim veren/ vermeyen, koordine eden/ettiğini sanan da yönetimdir.
Yani yönetim sorumludur.
Konaklama işletmelerinin bu birkaç günlük süreci iyi değerlendirmesi, müşteri memnuniyetini sağlaması bayram sonrası tatile çıkmayı düşünenleri de etkileyecek.
Yani işletmeler bindikleri dalı kesmek istemiyorsa bu birkaç günlük yoğun süreçte dikkatli davranmak, bir cesaretle tatile çıkanlarda olumlu izlenim bırakmak zorunda.
Yoksa geçmiş olsun. Önümüzde ağustos, eylül ve hatta Akdeniz ve ege için ekim ayı var.
Önemli bir süreç.
İşletme yöneticileri işlerini/işletmelerini ve müşterilerini iyi yönetebilirlerse, önümüzdeki günlerde yabancı turistlere yönelik harika bir reklam olacak.
Ama yönetebilirlerse.
Fakat hep söylüyoruz bizim turizmcimiz yerli turisti pek dikkate almaz.
Ağırlığı yerli turist konaklaması olan destinasyonlar bile.
Hep yabancı hayranlığı ve beklentisi var. Yabancılar da gelsin elbet.
Dövize ihtiyacımız var.
Fakat bu dönem yerli turist tekeri döndürecek.
Bunu kabul ediniz.
Yerli turisti iyi yönetirseniz yabancı daha kolay gelecek.
Farklı bir dönem içinde olduğumuzu unutmamak gerek.
Sözün özü; turizmde bayramın, bereketin devam etmesi isteniyorsa, koşulsuz müşteri memnuniyeti şart.
Yerli müşteri olmadan teker döner mi?