ANKARA- Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile kahvaltılı toplantıda bir araya geldi. Bakan Ersoy, başarılı bir girişimci olarak turizm sektöründe yükselişini, babasından şirketini nasıl satın aldığını, bakan olduktan sonra şirketlerinin yönetimini devretmesini anlatırken bir yandan da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda yapacaklarını ve devrim niteliğindeki projelerini anlattı. Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir'in haberi...
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile kabinede ezber bozan atamalar oldu. Bu atama sistemiyle sektörün belli temsilcileri de kabine görev aldı. Açıkçası Ankara’ya çok uzak, siyasete uzak olan isimler de Ankara’da kabinede yer buldu, bizler gibi. Açıkçası ben nadiren Bakanlıkta işim olduğu zaman geliyordum Ankara’ya, artık yeni ikametgahım, yeni çalışma ofisim Ankara oldu. Yeni çalışma arkadaşlarım da sizler oldunuz aslında. İnşallah uzun bir süre de beraberce bu işleri götürürüz.
TORBA TATİL KÖYÜ
Benim babam yatırımcıdır. O zaman Türkiye’nin ikinci tatil köyü var Torba tatil köyü; onu hizmete açmıştık fakat oraya da biz ilk öğrenci turunu götürmüştük kardeşimle beraber. Hani turizme başlama yerimiz aslında otele öğrenci turu götürmekle, okuldaki öğrencileri toplayıp oraya götürmüştük. Dönüşte babam turizm yapamayacağını anlayıp, “otelcilik zor işmiş, bana göre değilmiş” deyip oteli kiraya verdi.
O zaman da biz ikiz kardeşimle çok üzüldük, dedik ki “biz bu oteli geri alacağız.” Nasıl alacağız? İşte işletme mi yapacağız, pazarlama mı yapacağız? O zaman dedik pazarlamadan başlayalım biz bu işlere. Nasıl olsa pazarlamaya yönelirsek bir şekilde işletiriz. O zaman tabi çok küçüğüz, 17 yaşındayız. İyi dedik, biz işte acentecilik yapalım.
Nasıl yapalım? O zamanın bir firması vardı büyük Duru Turizm, gidip ona başvuralım, rehber olalım dedik. Öyle 85 yılında biz rehberliğe başladık. Hem rehberlik yapıyorduk, hem öğrenci turları yapıyorduk. O zamanın da en büyük öğrenci organizatörü olduk, yani Türkiye’de geniş kapsamda öğrenci turlarını biz başlattık açıkçası. Yani binlerce kişiyi aynı anda organize edip götürüp-getirebiliyorduk.
ETS’NİN KURULUŞU
Sonra okul bitti, üniversite bitti, 91’de dedik ki artık biz bu işi bir resmiyete dökelim, mesleğimiz olsun. İşletme mezunuyuz falan ama içimizde de artık o turizm şeyi var; oteli geri alacağız. 91 yılında biz ETS’yi kurduk kardeşimle beraber, 91’in sonunda kurduk, 97’de pazar lideri olduk. Yani 6 yıl içinde pazar lideri olduk.
Nasıl olduk derseniz, açık söyleyeyim, o zaman çok çalışıyorduk ediyorduk ama her işte olduğu gibi biz teknolojiyi takip ettik. O zaman bilgisayarlar yeniydi turizm alanında, Türkiye’deki acente yazılım programını biz yazdırdık. 97’de pazar lideri olduk, 99’da da işte bu şirketi kurma amacımız, turizme başlama amacımız olan oteli kiracısından geri aldık. Babama en iyi teklifi biz verdiğimiz için aldık. Bizde öyle evlada kıyak geçeyim, şöyle yapayım falan böyle şeyler yok.
'OTEL İŞİNİ BÜYÜTTÜK'
2000 yılında; acenteciliği oturttuk, oteli de geri aldık, o zaman biz otel işini de büyütelim. Turizmin 3 ana bacağı var biliyorsunuz; ikinci bacağı konaklama. Biz dedik konaklama sektörüne başlayalım. o zaman Voyage Otelciliği kurduk.
Önce kiralık otellerle başladık; sonra 2004’te dedik ki bu otelcilik öyle göründüğü gibi iş değil, hani böyle yatırım gerektiren, yani 100 metre koşusu değil acentecilik gibi. Maraton koşmanız gerekiyor. Bunun personel yapılanması, tadilatları, konsept değişiklikleri bayağı bir iş. Dedik bu kiralık otellerle olmayacak, yatırıma başlayalım, satın almaya başlayalım. Allah da yürü ya kulum diyor bazen.
İlk otelcilikte otelleri kiraladığımız zaman bir kriz olmuştu, krizin hemen sonrasında biz otelleri ucuza kiraladığımız için fırsat olmuştu, çıkmıştık. 2004’ten sonra da turizmin yine böyle dip yaptığı bir dönemde ilk otelimizi satın aldık ve öyle öyle yatırım yaparak, satın alarak otelcilikte büyüdük.
HAVACILIK MACERASI
2004’te havacılığa girdik, Atlas’ı, Öger Turizmle ortak olarak almıştık, 2006’da tek sahibi olduk. 2007’de artık çok büyümeye başladığı zaman firma dedik ki kardeşimle, herkesin farklı alanlarda büyüme isteği vardı, o zaman ayıralım dedik firmaları. Murat Bey o zaman işte havacılığı seçti, ben otelcilikte devam etme kararı aldım. Aslında bir yanlış algı da var piyasada bütün grup beraber diye. Aslında 11 yıl önce grup ayrıldı, ayrıştırdık kardeşler arasında. Daha sonra Murat Bey kayınpederiyle Elexus Oteli kurdu Kıbrıs’ta.
'GAZİNO KRALI DEĞİLİM'
Hani bazen anons ediyorsunuz ya beni gazino kralı diye, benim aslında otelle uzaktan-yakından alakam yok, vesilesi gelmişken de belirteyim. Ben de o dönemde Maxx Royal Otellerini kurdum, yani grubun ikinci otel zinciri oluştu. 2011’den 2018’e kadar otel sayılarını artırarak ve ETS’nin pazar payını yükselterek ayrı bir zincir oluşturduk, bugüne de geldik.
'BAKAN OLUNCA İŞLERİMİ DEVRETTİM'
Sayın Cumhurbaşkanımızın davetiyle 9 Temmuz’da Turizm Bakanlığına kendisi beni öngördü, 2018 9 Temmuz itibarıyla Turizm Bakanı olarak görevime devam ediyoruz. Açıkçası 11 Temmuz itibarıyla da yönetim kurullarındaki bütün görevlerimi icra kurulundaki arkadaşlarıma devrettim, artık sadece hissedar olarak duruyorum şirketlerimde. Şey açısından da olumlu aslında, bir bakıma da güzel bir şey oldu.
Şirketler kurumsallaşmaya ne kadar hazır olduğunu ispat etmiş oldu. Uzaktan da hani sadece hissedar olarak kaldığınız bir şirketin yürüdüğünü görmek güzel. İki aydır izliyorum, tam yetkiyle görev alan arkadaşlar sorumluluklarını çok iyi yerine getiriyorlar, o da bana ayrıca gurur veriyor. Demek ki doğru arkadaşları yetiştirip doğru yerlere getirmişiz zamanında. Çok şükür bu sene hiçbir aksama olmadan grup da işlerine devam ediyor.
“ÇOK ŞİKAYET EDİYORSUN GEL OTUR” DEDİLER
Ben şimdi şikayet etmeye geliyordum hep. Hani şey gibi oldu biliyor musunuz? Hani “çok mu şikayet ediyorsun, çok mu biliyorsun, al o zaman gel de yap” gibi oldu ama masanın bu tarafı farklı, ben arkadaşlara da söylüyorum, daha doğrusu sektöre söylüyorum, bu tarafa gelince anlıyorsunuz.
Bakan Ersoy, Turizm Bakanlığı’nda yapacaklarını ve hedeflerini şöyle anlattı:
Turizm bir 100 metre koşusu değil, önce turizme böyle bakmamız lazım. Ben bu bakış açısına sahip olduğum zaman zaten bazı şeyleri markalaşma konusunda düzelttim, adım attım, ilerledim kendi şirketlerimde. Bu bir maraton, her şeyden önce bütün stratejiyi buna göre kurmanız lazım. Turizm tek başına da bir olgu değil, yani turizmin çok paydaşları var. Paydaşları var derken, yatırımcısı bir paydaş, insan kaynakları bir paydaş, çevredeki belediyeler sizin temsil ettiğiniz, onlar bir paydaş, Türkiye’nin veya ülkenin algısı apayrı bir paydaş. Bunların hepsini kademeli bir şekilde düzeltmeniz lazım. Siz bir yeri düzeltip bir yeri boş bırakırsanız maalesef sonuç alamıyorsunuz.
'TEŞVİKLERE KARŞIYIM'
Ben hep, teşviklere karşıyım diyorum. Yani taşıma suyla değirmen döndürürseniz, komşularınızdan biri öksürdüğü zaman sizin su akarı duruyor. O zaman da sadece böyle ciroyla iş çeviren yatırımcılar var arkadaşlar. Şimdi ciroyla iş çeviren yatırımcı çok tehlikeli. Adamın hiçbir gücü yok, ilk ne yapıyor? Cansiperane fiyatı kırıyor, fiyatı bir kırıp aşağı çekmeye başladığı zaman, hani boğulan bir insan panik yapıp yanındakini aşağı çeker ya, bu sefer yüzme bileni de aşağı çeker batırır. Böyle bir sıkıntı yaratıyor sektörde.
O yüzden hani biz bir kere bedava iş yapmamalıyız, kimseye bedava bir şey vermememiz lazım. Bunu ikinci bir iş gibi görmemesi lazım. Bu bir ticaret, bu gerçek bir sektör, ya doğru yapacak, ya kurallarına göre yapacak ya da…
Şöyle bir eğilim oluştu: Başka bir sektörde iş yapan büyük yatırımcılar, ya bir tane de yazlığım olsun gibilerinden bir otel olsun da kendi kendine bedavaya gelsin; bu öyle bir iş değil arkadaşlar. Bunun bir sektör olduğunu herkesin anlaması lazım. Bu bildiğiniz bir iş ve profesyonelce yapılması gereken bir iş ya da yapamıyorsunuz, yatırımcı kimliğinizle yaparsınız, profesyonel bir işletmeye verirsiniz, bu da bir iş; anlatabiliyor muyum? İlk olarak en önemli konu iyi yetişmiş insan kaynağı.
TAŞIMACILIK
MAS turizmde gerçekten bir başarı yakalandı; bu sene inşallah 40-42 milyon sayılarına ulaşacağız. Gerçekten büyük bir rakam. Şimdi buradaki misyonunu Türkiye bence tamamladı, şimdi biz artık sektörün yeni bir kısmına, ikinci etabına geçmemiz lazım. MAS turizmle paralel olarak nitelikli turist, nitelikli turizme geçmemiz lazım.
MAS turizmi bitirelim demiyorum, öyle bir şey olamaz, çok değerli bir veri, herkesin peşinde, yani siz bitirmek isterseniz talibi çok fazla var. MAS turizmle devam edeceğiz ama nitelikli turizme geçişi başlatacağız hızlı bir şekilde. İkinci nokta transport. Şimdi bizim MAS turizm yaptığımız için charter üzerine kurulu bir transport sistemimiz var. Charter turizmin de şu sıkıntısı var. Düzelirken çok hızlı düzeliyor, işler ters gittiği zaman da çok hızlı aşağı gidiyor. Yani bir ortası yok.
Orada bir çeşitliliğe gideceksiniz, tarifeli seferler, tarifeli seferleri başlatacaksınız. Tarifeli seferler derken, herkes şey diyor ya direkt sefer direkt sefer. Hayır, direkt sefer değil, direkt sefer var zaten. Charter olarak, biz tarifeli direkt seferleri başlatacağız ve mümkünse business class’lı tarifeli sefer. Yani siz şimdi nitelikli turist diyeceksiniz, turiste charterla gel diyeceksiniz; gelmez. Kendimizi kandırmayalım, gelmez adam.
TANITIM
Tanıtımda şimdi hep bir endişe var; ya işte şundan vazgeçersem sektörden çığlık kopar, bilmem ne kopar. Türkiye’nin sınırlı kaynağı var, çok da büyük beklentileri var özellikle turizmde. Biz hala şu ne der, bu der diye endişeyle davranırsak çözemeyiz işi. Mesela offline tanıtıma çok önem verildi bugüne kadar. Doğruydu da ama artık geldiğimiz çağda offline’ın çok çok etkisi yok. Yani siz kitlelere, hedef kitlelere hedef bazında ulaşmak istiyorsanız offline’ın yanında bir şeyler yapmak zorundasınız. Offline’ı belli ölçülerde tutup dijital ve sosyal medyayı da ön plana alacak başka bir şey yapmanız lazım. Biz de aynısını yapacağız. Mesela önemli fuarlarda kalmaya devam edeceğiz, olduğumuz yerde çok düzgün lansman yapacağız ama gerekli olan yerlerde olacağız, reklam ve tanıtım bütçemizi ciddi oranda artıracağız.
Çağa uygun youtuberlar, trendsetter’lar, çağın gereği olan Instagramlar vesaire gibi sosyal medyada ses getirecek tanıtım kampanyaları yapacağız. Türkiye’nin algısını değiştirecek, turizm algısını değiştirecek çalışmalar yapacağız. Bununla ilgili hazırlıklarımız devam ediyor, 2019 Ocak ayı itibariyle görmeye başlayacaksınız bu değişimleri.
'TOP 20 HEDEFİMİZ'
Türkiye’ye en çok yolcu veren top 10’e ilk etapta konsantre oluyoruz; top 20’ye kadar çıkarmaya çalışacağız. hani ilk hedefte top 10. En çok, baktığınız zaman görürsünüz; Rusya, Almanya, bir sürü ülke var zaten, İngiltere, Hollanda, bizim turizm verilerini alabilirsiniz.
Türkiye’deki otellerin üçte biri turizm belgeli, üçte ikisi belediye belgeli. Şimdi niye öyle, önce ona baktım ben gelir gelmez. Ana sebebi; bizim belgelendirmemiz çok ağır. Çok daha sade bir belgelendirme sistemine geçiyoruz, hazırlıklarımız başladı, sınıflandırmayla ayrıştıracağız. Yani belge almak çok kolay olacak, sınıflandırma kısmında farklılık yaratacağız. Dediğiniz gibi hani, otele 5 yıldız veriliyor da, özellikle şehir otelinde bizim belgelendirme mantığı doğru ama resort otele geldiğiniz zaman orada otel kadar konsept de ön plana çıkıyor. Yeni belgelendirmede konseptin de sınıflandırıldığı bir belgelendirme sistemine geçeceğiz; ondan sonra gerçek yıldızları görmeye başlarız diye düşünüyorum.
DİJİTAL KAPÜTİLASYONLAR
Wikipedia’yı bilmem ama bana göre benim şahsi fikrim; bunlar dijital kapitülasyonlar arkadaşlar. Bir ülke, bir ülkeyi niye şikâyet ediyor? Kurtuluş Savaşı’nı niye verdik, biz kendimizden bakalım. Bizi boyunduruk altına almak için mi işgal ediyorlar? Hayır, bir ülke bir ülkeyi işgal eder çünkü işgal ettikten sonra oraya merkez valisini atar, bir garnizon komutanlığını kurar, sizin ticari haklarınızı ele geçirmek için yapar, ondan sonra sizi bir güzel sömürür, bunu kapitülasyon adı altında yaparlar.
Sizin vergi haklarınızı alır elinizden, her bir şeyinizi alır. Siz zaten ticari olarak bağımlı hale geldiğiniz zaman, otomatikman bütün bağımsızlığınızı, özgürlüğünüzü o devlete teslim etmiş oluyorsunuz. Şimdi maalesef devletler, bakın Türk Devleti için demiyorum, devletler bu dijital transformasyon konusunda çok yavaş kaldılar. Daha önce kapitülasyonlarla yapamadıklarını, işgal ederek yapamadıklarını global ekonomide dijital transformasyonla yapmayı başardılar. Bir tek kurşun atmadan sizin ülkenizin ticari haklarına müdahil olmaya başladılar.
Bakın bugün Uber olsun, Booking olsun, bu tarz rezervasyon motorları olsun, bu platformlar olsun baktığınız zaman mesela Booking’de Türkiye’de şirketini açmış, bütün müdürlerini, kontratçılarını, herkesi işe almış, sadece kartlarına demiş ki hizmet elemanı. Bildiğin kontratçı, ne hizmet elemanı…
Otellere göndermiş, kontratlarını, yani bir acente nasıl çalışıyorsa aynı birebir çalışıyor. Gider faturasını da bütün buradaki masraflarını da topluyor, gider faturasını Amsterdam’a kesiyor. Bütün bunları yaptınız, acente gibi milyonlarca dolar yatırımını yaptınız, şubelerinizi açtınız, merkez ofisini açtınız, niye işletme belgesi almıyorsun? Oraya kadar geldin, bir tane belge alacaksın, 30 bin lira, bedava yani milyonlarca doların yanında. Niye almıyor biliyor musunuz? İşletme belgesini aldığı andan itibaren gelir faturasını Türkiye’den kesmesi lazım. TC faturası kesmesi lazım. Tabii karından yüzde 8 veya yurt dışı operasyonundan yüzde 18 KDV ödeyecek, Kurumlar Vergisi yüzde 22 ödeyecek, parayı yurt dışına çekmek istiyorsa yüzde 15 stopajını ödeyecek.
Buna karşılık ne yapıyor? Gelir faturasını Amsterdam’dan, vergi cennetinden kesiyor. Dünyada bu tarz motorların, rezervasyon motorlarının tamamına yakını 5-6 tane Amerikan şirketine aittir. Çok güzel bir dijital kapitülasyon. Burada kendimize çuvaldızı batırmamız lazım sektör olarak ve daha önce bu teknolojiyi çıkar çıkmaz fark edip bizim de bu teknolojiyi yaratmamız gerekiyor, yani sektör burada hatalı.
KÜLTÜREL DEĞERLER ÖN PLANA ÇIKACAK
2019’da tanıtım politikalarımızda arkeolojik değerlerimizi, kültürel değerlerimizi rakipsiz oldukları için ön plana çıkaracağız. Tanıtım politikamızın ana parçasını bunlarla oluşturacağız. Hatta bu bizim gezen sergilerimiz vardı Kanuni gibi vesaire, bunların sayısını çoğaltıp, bunların izinlerini almak da vakit alıyor, 2020’ye yetiştirmeye çalışıyoruz.
Biz aynı anda üç sergiyi hedef pazarlarımızda ve yoğun olduğumuz pazarlarda yetiştirebilirsek, bir bakan yardımcım sadece bu işle ilgileniyor, yetiştirebilirsek 2020 itibariyle bu sergilerin sayısını artırıp tüm dünyada, bize çok fazla pazar veren ülkelerde dolaştırmaya başlayacağız. Artı, dikkat çeken arkeolojik bölgelerimize daha çok kaynak aktaracağız.
CSO’DA KONSER İZLENECEK
Ankara’daki CSO’yu diyorsanız, geçen gün gezdik biz, Cumhurbaşkanımızın talimatı var, hatta ben bugün mimar grupla da son bir toplantı yapacağım, onun zaten yüzde 70’i tamamlanmış durumda, hızlı bir şekilde tamamlanacak. Yani artık CSO’yu da yakın bir gelecekte, bir veya iki sene içinde orada artık Ankaralılar konserleri izleyebilecekler. Bu tarz yarım kalmış projeleri bitireceğiz, bekleyen kanunları yasalaştıracağız.
ADIM ADIM PLANLAMA
Bir şeyi harekete geçirirken bütün kaynaklarıyla harekete geçirmemiz gerekiyor. Altyapısını yapmamız gerekiyor, konaklama ünitelerini hazırlamamız lazım, ulaşım, yani hepsinin bir şeyi var. Anlık hareketlere göre önceden planlanması lazım. Şimdi geniş kapsamlı bir eylem planı hazırlıyoruz. Yoksa şu anda harekete geçirsek yani inanın bana hepsini kaldıracak bir altyapı yok bazı yerlerde. Bütün bunları planlayıp… Tabii sağlık turizm de önemli, Sağlık Bakanlığımızla bir çalışma yapıyoruz zaten. İnanç turizmi de önemli, doğa turizmi de önemli, hepsi önemli. Hani bugün bakacak olursanız, bizde de işler toparladı mı çok hızlı toparlıyor. Karadeniz’de mesela işte Ayder Yaylasını biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızla gezdik, orada Uzungöl var. Yani hepsini doğru bir şekilde planlayıp yavaş yavaş ön plana çıkarmamız gerekiyor. Aksi takdirde sistem çöküyor, bu sefer daha tehlikeli bir hal alıyor, çirkin yapılaşma oluyor, kontrol edemiyorsunuz bazı şeyleri. Ama bir program dahilinde 5 yıl içinde hepsine çok ciddi gelişmeler olduğunu göreceksiniz.
Ayder’de Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir proje hazırlandı ilk denemesi o olacak. Orada yoğunluğu azaltan, alt yapıyı da kuvvetlendiren bir çalışma var, hayata geçirilecek çok kısa bir sürede. Ona göre diğer bütün yaylalarda benzer projeler geliştirilecek.
SU ALTINDA HASANKEYF
Hasankeyf’i eski haliyle bırakıp da yaptığınız zaman belki baraj çok daha ağır çıkıyordu o zaman baraja ağırlık verdiler. Esas önemli olan değerlendirmeyi bilmek. Oradan nasıl bir gelire çevireceksiniz, nasıl gelir elde edeceksiniz? Yani artık Hasankeyf’i konuşmaktan mesela ben Hasankeyf’te başka şeylerim var. O haliyle nasıl Hasankeyf’i tekrar yaratırız?
Su altıyı vesaire gibi ilginç bir akımı oraya nasıl başlatırız gibi kafamızda bir proje var. Bitsin orası bir baraj gölü tamamen dolsun, biz onu da tekrar cazibe merkezi haline getirmek istiyoruz. Van Gölünün üstü kadar, Van Gölünün altı değerli biliyor musunuz? Fantezisini bir yere bırakalım, yani orada Van Gölü’nün altında bildiğiniz bir Nevşehir Göreme var, Peri Bacaları farklı bir oluşumu var ve dünyada ben çok az yerde olduğunu düşünüyorum. Mesela onu nasıl pompalayacağımı düşünüyorum ben şu anda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.