- BIST 9672.75
- Altın 2962.961
- Dolar 35.2472
- Euro 36.7735
- İstanbul 11 °C
- Ankara 10 °C
- Antalya 14 °C
- American Airlines, tüm uçaklarını yere indirdi
- Antalya 2025'e ışıl ışıl girecek
- Helenistik Kent Kapısı Kuleleri restore ediliyor
- Antalya'da yılbaşı festivali yoğun ilgi görüyor
- Boğaz'ın gözde yalıları el değiştiriyor
- Karaarslan vazgeçti, Kalamış Yat Limanı Koç'a veriliyor
- Türk medya devi Can Grubu’na satıldı
- Roma'nın ünlü 'Aşk Çeşmesi' yeniden açıldı
- Bütün leylekler göç etti, 2 tanesi kaldı
- 2025'te turistlerin gitmemesi gereken kentler
- Havayolunda yolcu sayısı 5 milyarı, gelir 1 trilyon doları aşacak!
- 16 yaşında Türkiye’nin en genç kadın pilot adayı oldu
- Mübadele çocukları Demre Belediyesi'nde ağırlandı
- Atina'daki en iyi restoranlar
- Dünyanın en engelli dostu havayolu Air New Zealand
Bahar Birinci - Emirates Gm
“Hava yolu alanından turizm camiasına girişim 1988 ve benim o dönem hava yoluna adım atmaktaki tek motivasyonum, Paris’e gidip film seyretmekti.”
Hava yoluna adım atmaktaki tek motivasyonu Paris’te film seyretmekti. 10. yaşıyla beraber özgürleşen engel tanımaz ruhu ‘sinema aşkına’ kanatlanmak istiyor, öte taraftan bir güç onu profesyonel iş dünyasının zorlu koşullarında dimdik ayakta tutuyordu.
Bahar Birinci, çok geçmedi kariyerine Otomarsan’ın ilk kadın grup şefliği unvanını yazdırdı… Ardından Koç Grubu’na bağlı Ram Dış Ticaret’te Avrupa Bölümü Satış Koordinatörü olarak yükseldi.
Ne var ki bir gün bir rüzgar esti, yine ruhu kanatlandı. Bu defa Uluslararası Ticaret alanındaki 14 yıllık başarı ve deneyimlerini gerisinde bırakarak ‘sil baştan havacılık’ dedi. British Airways ve ardından Emirates Hava Yolları ile başarısını gün be gün katlayarak artıran Birinci, belki Paris’te bir tek gün bile film izleyemedi ama özgürce kanatlandığı her ülke her şehirden bir avuç dolusu mutluluk ve güzel anılarıyla döndü…
1988 yılından bu yana turizm sektörüne hava yolu hizmetlerinin yanı sıra sivil toplum çalışmalarıyla da değer katmaya devam eden Bahar Birinci’nin bu cesaret ve başarı dolu kariyer öyküsü en samimi ifadeleriyle sizlerle…
Bahar Hanım, turizm-havacılık sektörüyle ilk nasıl tanıştınız? Bir hayalle mi başladı bu yolculuk, anlatır mısınız?
Bir hayal olarak başlamadı. 1970’li yıllarda turizm zaten bir sektör olarak piyasada yoktu. Ben Üsküdar Amerikan Kız Lisesi mezunuyum. İlk çalışma hayatıma okulu bitirdikten sonra başladım. Üniversiteyi ne üzerine okumalıydım bilmiyordum. Dolayısıyla bir an önce çalışıp para kazanarak özgürlüğümü elde etmek istedim.
Ben 10 yaşımdan itibaren ailemden uzakta yatılı okudum. O zaman da belli bir özgürlüğe kavuşuyorsunuz. Sonrasında da onu devam ettirebildim. Ailem İstanbul dışında yaşıyordu, ben burada bir ev tuttum ve çalışmaya başladım. Bir taraftan da Amerikan Lisan ve Sanat Dershanesi’nden bir senelik ofis idaresi dersleri aldım. Okul bittikten sonra Volvo Penta’nın dizayn ofisinde çalıştım. Devamında Otomarsan’a girerek 11 sene boyunca ihracat yaptım.
Yani benim iş hayatına asıl başlangıcım, Uluslararası Ticaret olmuştur. İhracatın en popüler olduğu 80’li yıllardan bahsediyorum. Hazine’nin bir cent’e bile muhtaç olduğu zorlu dönemler…
“Otomarsan’ın ilk Kadın Grup Şefi oldum”
Biz o zaman Otomarsan’da Türkiye’de üretilen otobüsleri Ortadoğu ve Mısır’a ihraç ediyorduk. Tabii şimdiki gibi hızlı haberleşme, iletişim olanakları yoktu. Hatırladığım, bir faks bir de fotokopi makinesi vardı. Teklifi bile daktiloda yazıp, postaya veriyor, cevap bekliyorduk. Teleksle tanışmamız ise daha sonradır, öyle anlatayım. Otomarsan, ihracatçılar için bir okul gibiydi. Benim için de çok özel bir yerdir. Orada geçirdiğim 11 senede satış, pazarlama ve ihracat bölümlerinde çeşitli görevler üstlendiğim gibi aynı zamanda şirketin ilk kadın grup şefi unvanına da sahip oldum.
O dönemde Ram Dış Ticaret, Penta Dış Ticaret gibi ihracat şirketleri kurulmuştu. İçlerinde en büyüğü de Koç Grubu’na ait olan Ram’dı. Aramızdan bazı arkadaşlarımız Ram’a geçince benim de çalışmamı istediler, ben de geçtim. Bir sene boyunca Avrupa Bölgesinde Satış Koordinatörü olarak çalıştım.
“Tek motivasyonum, Paris’te film seyretmekti”
Ama şöyle de bir durum vardı; ben daha Otomarsan’dayken ihracat bölümünde çalışan bir arkadaşım vardı. Onun eşi de Pan Amerikan’da çalışıyordu. Bildiğiniz Türkiye’ye film gelmediği dönemler, çok sayıda video kulüpleri var ama sinema salonları yok denecek kadar az… Olanlar da kapanıyor. Ben de çok fazla film düşkünüyüm. Sedat’ın eşi de benim gibi film meraklısı, aramızda aldığımız filmleri takas ediyoruz. Ama tabii onlar neredeyse ayda bir kere pas biletlerini kullanıp, Paris’e film seyretmeye gidiyorlar. Nasıl bir lüks ve ben nasıl özeniyorum, anlatamam.
Hayatta bir motivasyonunuzun olması lazım öyle değil mi? İşte benim de hava yolu taşımacılığına dair tek motivasyonum, Paris’e gidip film seyretmekti. Hatta o dönem Sedat’a Pan Amerikan’da bir pozisyon açığı olması halinde çalışabileceğimi söylemiştim.
Üstelik ihracat kanalında bu kadar ciddi bir kariyer sahibi olmuşken?
Öyle… Mantıken de devam ettirmem lazımdı. Hatta yine o aralar British Airways’de bir alım oldu ama ben Ram’dan ayrılmak istemediğim için o işi başka birine pasladım.
Ardından İngiltere Hava Yolları satış temsilcisi arıyordu. Ne tesadüftü ki, Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden bir arkadaşım hava yolu şirketine insan kaynakları hizmeti sağlayan bir firmanın başındaydı. Hiç unutmam, arkadaşım bu işin tam da bana göre olduğunu söyleyerek zorla müracaat ettirdi. Benim tabii hiç hava yolu tecrübem yok… Fakat çok meraklı olduğum için altı ayda her şeyi öğrendim. Bununla beraber Oxford Brooks Üniversitesi’nde İşletme ve Yöneticilik eğitimi alarak yüksek öğrenimimi de o dönem tamamladım. Özetle, hava yolu alanından turizm camiasına girişim 1988 ve benim o dönem hava yoluna adım atmaktaki tek motivasyonum, Paris’e gidip film seyretmekti.
_MG_2337
İngiliz Hava Yolları’ndan sonraki süreç nasıl devam etti? Emirates Hava yolları ile nasıl tanıştınız peki?
İngiliz Hava Yolları’nda beş sene çalıştıktan sonra Emirates’in müdürü görevden ayrıldı. Hatta altı ay kadar müdür aradıklarını biliyorum, ki ben bir başvuruda bulunmadım. Nesini bulunayım, daha hepi topu beş senelik hava yolu tecrübem var, o da sadece satış alanında. Bir an geldi, çok canım sıkıldı. Ünlü bir turizmci arkadaşımla konuşuyorum. Emirates’te benim de ilk patronum olan yöneticiyi aradı, mülakata çağrıldım. Demek onlar da son ikiye kalan adaylardan tatmin olmamışlar ki 15 gün sonra beni aradılar. Atina’da buluştuk, çok beğendiler ve başladım.
Sizin motivasyonunuz Paris’te film seyretmekti de, sadece beş yıllık bir hava yolu çalışanını yönetici sıfatıyla işe almak için onların en büyük motivasyonları neydi dersiniz?
Bildiklerimi çok iyi biliyordum, bilmediğimde de “ben bunu bilmiyorum ama öğrenmem lazım” diyordum. Bu insanın bir ışığıdır. Ne kadar istiyorsun, ne kadar heveslisin?
Hiç unutmuyorum, mülakat esnasında onlara piyasada çok iyi bir ismimin olduğunu ve bunu da herkese sorabileceklerini söyledim. “Beni ismen değil ama başarılarımı sorabilirsiniz” dedim. Bu defa bana “Ama seninle bir kumar oynuyoruz” dediklerinde “Benim kumarım daha büyük. Eğer başarısız olursam Türkiye’deki adımın lekelenmesini ister miyim” diye cevap verdim. Mutlaka başarmak zorundaydım zaten…
Mülakatta komik bir hikaye de oldu. Görüşmede o dönemin Emirates Ticaret Direktörü ve personel müdürü ve birkaç bey daha vardı. İçlerinden personel müdürü bey, “Yalnız Türkiye erkek egemen bir toplum. Bir kadın müdür olarak orada başarabilecek misiniz?”diye sordu. Kendisi İngiliz bu arada. O sıralar Tansu Çiller de Başbakan. Dedim ki, “Kısmen haklısınız. Ama Türkiye aslında kadın egemen bir toplum. Şu anda başbakanımızın bir kadın olduğunu biliyorsunuz herhalde.”
Sonuç itibari ile 1993 yılında Emirates Türkiye Genel Müdürü olarak işe başladım. O süreçte bana Dubai’yi teklif ettiler ama şartlar dolayısıyla gitmedim. 1993’te Fransa’yı toparlamak için gittim, altı ay kaldım. Çok keyifliydi ama Türkiye’deki bağlarımdan kopmak istemediğim için ülkeme geri döndüm. Daha sonra Romanya ve Bulgaristan’ın da sorumluluğunu verdiler. Hatta Moldova da dahil… 23 senedir Emirates’teyim.
_MG_2341
İlk çalışma hayatına bağımsız olma fikriyle atıldığınızı söylediniz. Bu geçen süreçte özgür olmayı ne kadar başardınız?
Özgür oldum. Şöyle, ben hala inandığım şeyi inandığım şekilde yaparım. Dışarıdan tepkiler alsam da istediğim her şeyi özgürce yapabildim. Tabii onu da belli sınırlar içinde yapabiliyorsunuz. Bu özelliklerimle İngiliz Hava Yolları’nda çok iyi bir isim yaptım. Üstelik hiçbir tecrübem olmamasına rağmen…
Merak ediyorum, bu arada Paris’te film izleyebildiniz mi?
O motivasyonumdu. Ama çok enteresan, İngiliz Hava Yolları’na 1988’de girdim. İlk Paris’e gidişim ise 1996’dır. Görevli olarak gönderdiler. Fransa’ya ancak sekiz senenin sonunda gidebildim. O arada Ram’da çalışırken toplantı için Nice’e gittim, pek çok yer gezdim, gördüm ama bir türlü Paris’e gidemedim. Onun da sebebi şuydu, kocam “Paris’te bir kış geçireceğim” diye tutturmuştu, o yüzden erteledim hep. Altı aylık süre için göreve gittiğimde de izleyemedim, onun öncesinde kız arkadaşlarımla bir hafta sonunda altını üstüne getirdiğimiz Paris seyahatimizde de… Belki film seyretmedim ama o şehirden çok keyif aldım diyebilirim.
Peki başka nelerden keyif alırsınız? Biraz da sizden, yaşam felsefenizden, özel zevklerinizden bahsedebilir miyiz?
Ben son derece titiz bir insanım. Her işi zamanında yapan, yapılmasını da isteyen, planlı biriyim. İyi bir iş takipçisiyimdir, altı ay sonra önüne koyarım. Bir de sanat yanım çok kuvvetlidir. Kalemim, yazma stilim çok iyidir. Müzik tarafım güçlüdür. Dört sene şans eğitimi aldım, klasik batı müziğiyle ilgileniyorum. Bunların dışında çok iyi fotoğraf çekerim, kitap okumayı, sinemayı ve televizyon seyretmeyi severim. Talepkarımdır ama çok da adilimdir. Hiçbir şekilde şahsi husumetle işi birbirine karıştırmam. Zaten husumet duymamaya da gayret gösteririm. Bilirim ki o insanın kendisini de rahatsız eder. Ben 23 senedir havacılık sektöründe görev yapıyorum. Bu arada kendimi ve ilgi alanlarımı da devamlı yenilemeye gayret ediyorum. Bu neden önemli? Çünkü insan aynı şirkette çalışmaktan sıkılır. Ama tabii bu arada şirket büyüyor, siz de bir şekilde ona ayak uyduruyorsunuz.
IMG_0700
Peki SKAL İstanbul Kulübü’nde neler oluyor, biraz da dernek çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Benim başkanlığım maalesef kötü bir döneme rast geldi. 2015 yılından itibaren turizm sektelemeye başlamıştı. 2016, çok daha feci oldu. Dolayısıyla biz dernek olarak hem sponsor bulmakta hem de üye aidatlarımızı toplamakta sıkıntı yaşıyoruz. Çünkü turizmci, söyledikleri gibi tatilde… Moraller de bozuk tabii. Her bir olayda da ileriye yönelik projeksiyonları sarsılmaya başladı. Şu anda herkes inkar döneminde, kabullenmeye geçemedi. Kabullenme ve umutsuz kalma, ikisi bir arada geldi. İnsanlar umutsuz kaldıkları için şu anda kabullendiler maalesef ve bence paralize olmuş durumdalar. Turizmin dışında diğer sektörlerde de bu krizin etkileri var ama tam olarak ortaya çıkmış değil. Side’de 800 tesisin kapanması ne demek? Gerisini siz düşünün…
Turizmde tablo bu. Ama elbette sektör adına yatırımlar, projeler bitmeyecek. Sizin Skal İstanbul’un yeni dönemi için paylaşmak istediğiniz projeleriniz var mı?
Ben adaylık konuşmamda da dile getirmiştim zaten; SKAL, bir dostluk kulübüdür. Olağan buluşmalarımızı da bu güzel dostluktan beslenmek için gerçekleştiriyoruz. İşi gücü unutup, o keyfi tatmak için birlikteyiz. Bu sene kulübümüzün 60. yılı. Bu özel yıl dolayısıyla bir kutlama yapmak isteğindeyiz.
Onun haricinde paylaşmak istediğim bir başka projem daha var. Biliyorsunuz, dünyada TED adında uluslararası bir organizasyon var. “Yayılması faydalı olan fikirler” adlı bu organizasyonda insanlar 18 dakika boyunca konuşuyorlar. Bu etkinliği Türkiye’de ilk defa Ali Üstündağ TED-X olarak bir süredir devam ettiriyor. Ben de her sene iki günümü bu organizasyona ayırıyorum. Oldukça motive edici. Hatta 2016-2017 dönemi için oradan birkaç konuşmacı seçtim. Bundan önce Marriott Hotel Şişli’de gerçekleştirdiğimiz ikinci yemeğimizde Kahkaha Yogacısı Aydan Hanım’ı da getirmiştik. O gün Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü de aramızdaydı, o da büyük bir keyifle katıldı.
Bence aslında çalışma hayatına şu gözle bakmak gerek. Hani biraz önce sordunuz ya, bu geçen zamanda özgür olmayı başardınız mı diye. İnsan hayata bir parça özgür bakabilmeli. Birilerine zarar veriyorsan olmaz tabii. Ama diğer türlü cesaret ve özgürlük kol kola değişime ayak uydurulmalı.
Son olarak bundan sonraki motivasyonlarınızı da öğrenebilir miyiz? Gelecek planlarınızda neler var?
Ben seyahat etmeyi çok seviyorum. Ancak bu çalışma koşulları içerisinde bir ay iznin ötesine geçemiyorsunuz. Onu da tek parça halinde kullanmanız mümkün değil. İstiyorum ki, seyahat ettiğim yerden dönüş tarihim belli olmasın… Bir yere gideyim ama takvimsiz bir süreliğine de orada yaşayabileyim… Bu hayalime ancak emekliye ayrıldıktan sonra kavuşabileceğimi gayet de iyi biliyorum ama hayali bile güzel
- 10:00 - American Airlines, tüm uçaklarını yere indirdi
- 19:00 - Antalya 2025'e ışıl ışıl girecek
- 18:00 - Helenistik Kent Kapısı Kuleleri restore ediliyor
- 17:00 - Antalya'da yılbaşı festivali yoğun ilgi görüyor
- 16:00 - Boğaz'ın gözde yalıları el değiştiriyor
- 15:00 - Karaarslan vazgeçti, Kalamış Yat Limanı Koç'a veriliyor
- 14:00 - Türk medya devi Can Grubu’na satıldı
- 13:00 - Roma'nın ünlü 'Aşk Çeşmesi' yeniden açıldı
- 12:00 - Bütün leylekler göç etti, 2 tanesi kaldı
- 11:00 - 2025'te turistlerin gitmemesi gereken kentler
- 10:00 - Havayolunda yolcu sayısı 5 milyarı, gelir 1 trilyon doları aşacak!
- 09:00 - 16 yaşında Türkiye’nin en genç kadın pilot adayı oldu
- 20:00 - Mübadele çocukları Demre Belediyesi'nde ağırlandı
- 19:00 - Atina'daki en iyi restoranlar
- 18:00 - Dünyanın en engelli dostu havayolu Air New Zealand