İSTANBUL- Türsab Başkan Adayı Firuz Bağlıkaya makam otosu kazası haberleri üzerine Başaran Ulusoy’a açık mektup yazarak “Bir dakika bile durmayıp istifa etmesi gerekir” dedi.
HABERLER ÜZERİNE AÇIKLAMA YAPILDI
23 Ekim 2015 Cuma günü ve onu takip eden günlerde ulusal basına TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) Başkanı Başaran Ulusoy ile ilgili bazı haberler yansıdı.
Bakanlık Müsteşarı’nın makam otosuyla yaptığı kaza sonucu, Başaran Ulusoy’a ait şirketlerin birinden Turizm Bakanlığı Müsteşarı’na makam otosu ve beraberinde bakanlığa iş makinesi filosu tahsis edildiği ortaya çıktı. Başaran Ulusoy’un gizli protokollerinin su yüzüne çıkması üzerine Başaran Ulusoy bazı açıklamalarda bulunarak ve iddiaları reddetti. Ancak yaşanan kaza sonucu ortaya çıkan gerçekler belgelerle ortaya konuldu.
Başaran Ulusoy’un gelişen olaylara karşılık yaptığı açıklamalara, Detur Turizm CEO’su ve TÜRSAB Yeniden Platformu Başkanı Firuz Bağlıkaya bir ‘açık mektup’ ile cevap verdi.Bağlıkaya'nın mektubu şöyle:
BAŞARAN ULUSOY’A AÇIK MEKTUP:
Tek adam zihniyetiyle yönettiği kurumumuzun kaynaklarını, oğlunun ve kendisinin sahibi olduğu şirkete aktardığı bir kaza sonucu ortaya çıkan başkanın; bir dakika bile durmayıp istifa etmesi, utancından yüzü kızarması, adalet önünde hesap vermesi gerekirken olayı “verdimse ben verdim”e getirmesi, bu da yetmezmiş gibi Türkiye’nin önemli gazetelerinden birinde çıkan haberi bizim hazırlattığımızı iddia etmesi, bizi TÜRSAB’ı karalamakla suçlaması hedef saptırmadır, haksızlıktır, akıl tutulmasıdır.
Bu haberi yapan, bu rezaleti ortaya çıkaran biz değiliz. Haber Sözcü Gazetesi tarafından Başaran Ulusoy ile yapılan röportaja dayanılarak hazırlanmıştır. Eğer habere bir itirazınız var ise, yazılanları ben söylemedim diyorsanız hukuk yolu açıktır. Bunun muhatabı ise haberi hazırlayan gazetedir. Ancak siz, bu haberin doğru olduğunu zaten biliyorsunuz, çünkü bizzat kendiniz söylediniz.
Başaran Bey!
Gazete bu kazanın ardından sizi arayıp röportaj yaptığında “evet oğlumun şirketine ait 75 araç TÜRSAB tarafından kiralanmıştır” cümlesini size zorla biz mi söylettik? Aynı muhabir sizinle röportaj yaptıktan sonra beni de arayarak konuyu iletti ve görüşlerimi aldı. Ben de, kötü bir kopyanız olan diğer müzmin aday gibi, “Başkan TÜRSAB’ın kaynaklarını Acenteci kardeşlerimiz yerine oğlu ve kendi şahsının menfaatlerine kullanarak iyi yapmıştır’’ anlamına gelen şeyler mi söyleseydim? Sizi alkışlamalı mıydım? “Helal olsun, yakışır” mı demeliydim?
SESSİZ Mİ KALMALIYDIM?
Biz bunları diyemeyiz, kurumumuzun kaynakları kişilerin şahsi menfaatleri için çarçur edilirken sessiz kalamayız. Unutmayın, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Acentelerin alın terleri ile kazanarak TÜRSAB’a ödedikleri paraların kendi saltanatları için kullanılmasına karşı çıktım. Koskoca bir kurumu, bir camiayı aldatmasına sessiz mi kalmalıydım?
Bu durumdan, seçimde kendisine bir avantaj sağlayacak şekilde kurtulmaya yönelik hamleleri 18 senelik koltuk bağımlılığının sona ermek üzere olmasından kaynaklanmaktadır.
“Kurumun itibarı” kelimesi hep son silah olmuştur ama aslında itibar kelimesini ağzına alacak olan son kişi Sayın Ulusoy’dur. Kurumun kaynaklarını aile şirketlerine aktaran bir kişi nasıl itibardan söz edebilir?
TÜRSAB’ı başka amaçlarla kullanan ekibin birbirine nasıl kenetlendiğini görüp onlar adına üzülüyorum. Acentelerin zekası ile alay ediyorlar. Kendi verdiği bilgilerle haber yapılıyor, haber doğru değil deyip tekzip edecekleri yerde, sanki birisi ispiyonculuk yapmış gibi yansıtıp “bu haberi veren mesleğine ve TÜRSAB’a ihanet etmiştir” falan diyorlar. Çocuk mu kandırıyorsunuz siz? TÜRSAB'a ihanet edenler, bu kaynak transferini yapanlardır.
ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR
Bu haberden dolayı istifa etmesi gerekenler, seçim için rant çıkarmaya çalışıyorlar. Boşuna o kadar uzun yıllar başkan kalınmıyor! Bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor. Bu sefer, kendi verdiği röportaj ile vurulan kuş kendisidir. Artık mızrak çuvala sığmıyor.
Kendi ifadelerinin çelişkileri hala devam ediyor. 22.09.2010’da müze ihalesi imzalandı diyor, araçlar ile ilgili protokol 02.02.2015’te imzalandı diyor... Neredeyse 5 yıl sonra! Müze sözleşmesinin 2016 yılında sona ereceği düşünülürse, TÜRSAB üyelerinin bu konuyu normal karşılamaları beklenemez.
Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar misali, bir öyle bir böyle konuşuyorlar. Kafa karıştırmaya çalışıyorlar. Bu tam bir suç üstü psikolojisidir.
12 sene önce 2 dönem Genel Sekreterlik görevinde bulundum. 2011’in sonundan 2015’in başına kadar da -1618 sayılı yasa çalışması amacı ile – bir buçuk dönem civarında 2. Başkanlık görevinde bulundum. Ben mesleğime bir faydam olsun diye TÜRSAB’da görev aldım. Başka da hiç bir işin, hiç bir düzenin içinde yer almadım. Bu uygunsuzluklar ile ilgili herhangi bir yerde imzam varsa, çıkartıp göstersinler.
Kimse Bakanlığa neden araç tahsis ettin demiyor. “Bu araçları neden ihalesiz bir biçimde oğlunun ve senin sahibi olduğunuz şirketten kiraladın?” diyor. “Niye TÜRSAB’ın kaynaklarını aile şirketine transfer ettin?” diyor. TÜRSAB’ın hakkını korumak adına bu sorular soruluyor. Acı olan; TÜRSAB’ın hakkının, Başkan’ına karşı korunması gereğinin ortaya çıkmasıdır.
Bakın, bu araçların giderleri Müze şirketinden karşılandı diyorlar. Müze şirketinin gelirleri TÜRSAB’ın değil mi? Kimi kandırıyorsunuz? O zaman durum daha vahim. Müze Şirketi'nin gelirleriyle TÜRSAB’ın alakası yok mu diyorsunuz?
HİKAYEYİ BRAK...
Hikayeyi bırak, araçları röportajda söylediğin gibi, sana ve oğluna ait şirketten ihalesiz kiraladın mı, kiralamadın mı? Onu söyle.
Bir başka uyanık da, müzmin aday. Hani resim karesine girmek için sonradan mevzuya dahil olup, arkadan kafayı uzatıp resme girmeye çalışan fırsatçılar vardır ya, öyle... Bizim neyi eleştirdiğimizi ortalama zekaya sahip olan herkes anlar.
Başaran beye arka çıkıyor, olayı ispiyonlayan benmişim gibi demeçler veriyor. İkisi bir olmuşlar, olmayan bir ispiyon üzerinden beni eleştiriyorlar. Haberi yapan ben değilim. Tekrar ediyorum, haber Başaran Bey’in kendi röportajı üzerine yapılıyor. Ben sadece haber ile ilgili yorum yapıyorum.
43. Yıl kutlamalarının gecesi yaptığınız mutabakatı biliyoruz. Beraberliğiniz hayırlı olsun.
Üç aday var ama iki seçenek var diye boşuna söylemiyorum. Birisi, diğerinin 2015 versiyonu. İtirazı, var olan düzene değil, sıraya. “Sıra bana gelsin artık, biraz da ben yapayım bu işleri” diyor. “Aynı filmleri ben ne zaman çevireceğim?” diye elini ovuşturuyor.
Bu olaya sebep olanlar ve arka çıkanlar, size söylüyorum. Bu olaydan utanç çıkar, size bir seçim rantı çıkmaz. Boşuna debelenmeyin.
Hakemliği değerli meslektaşlarımız yapacak, haklıyı da haksızı da Genel Kurul’da üyeler gösterecek. Seçimde kazanan TÜRSAB olacak.
Firuz BAĞLIKAYA
TÜRSAB Yeniden Platformu Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.