ABDURRAHMAN BÜYÜKKESKİN
ANTALYA- Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen Dans Sporları Federasyonu 2019-2020 Salsa Ligi Kulüpler Sportif Salsa Şampiyonası’nın ikinci etabı tamamlandı. Antalya’da salsa rüzgarı ile Karayipler estiren şampiyona dans severlere unutulmaz anlar yaşattı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Fatih Haktan Coşkun Gençlik ve Spor Kulübü işbirliğiyle Cam Piramit’te düzenlenen Türkiye Dans Sporları Federasyonu Sportif Salsa Dans Yarışmaları ve Kulüpler Arası Salsa Şampiyonası’na farkı şehirlerden 750 sporcu katıldı. Yarışmada yaklaşık 32 klasmanda sporcular yeteneklerini sergileyerek finalde kürsüye çıkmak için ter döktü. Renkli görüntülere ev sahipliği yapan organizasyonda A klasmanda Emek ve Büşra Yeter, solo kadınlarda Tuğba Üte, solo kadın miniklerde Alina Turcan ve grup şov yıldızlarda Dans Park birinci oldu. Yılda 6 etap olarak düzenlenen yarışmalar sonunda kategorilerinde en çok puanı toplayan sporcular, yurt dışında Türkiye'yi temsil etme hakkı kazanıyor.
KUPAYA UZANAN FİNALİSTLER
Şampiyonanın diğer kategorilerinde; ikili yıldızlarda Ege Şen ve Umut Elverdi, çift şov klasman miniklerde Defne Coşgun ve Umut Elverdi, genç erkek soloda Yiğitalp İsindere, genç kadın soloda İclal Aydın birinciliğe ulaştı. Şov çift yetişkin birinciliğini ise Atakan Özvataf ve İdlin Berta Arshinova elde etti.
ANTALYALILARIN SALSAYA İLGİSİ ARTTI
Şampiyonada, Türkiye'nin değişik şehirlerinden gelen 750 sporcunun hünerlerini sergilediğini ifade eden Coşkun, “Antalya’da böylesi güzel bir etkinliğe imza attığımız için çok mutluyuz. Organizasyonun halka açık ve ücretsiz olması Antalyalı dans severlerin Salsa’ya ilgisini arttırdı. Antalyalılar sanatı ve sporu destekleyen bir belediye başkanına sahip oldukları için çok şanslı. Şampiyonanın her noktasında vermiş oldukları destekten dolayı Büyükşehir Belediyesi'ne ve kıymetli başkan Muhittin Böcek’e çok teşekkür ediyorum” dedi.
SALSA NEDİR?
Salsa dansı ile ilgili bazı bilgilerin net olmaması ile birlikte kökeninin Karayipler’e uzandığı düşünülmektedir. Günümüzde genelde genç ve orta yaşlardaki kişilerin yapmış olduğu bu dansın temeli uzun yıllar önce atılmış olup popülerliğini günümüze kadar sürdürmüştür.
Salsa dansı, kendine özgü bir müzik tarzına sahip, kontrollü adımlardan oluşan bir dans türü olmakla birlikte günümüzde Tango ile rekabet içinde olduğunu söyleyebiliriz. Neredeyse bütün dans kurslarında mevcut olan bu dans türü mambo dansına da benzetilmektedir aralarındaki fark ise Mambo genellikle ileri ve geri hareket ederken, Salsa’nın yan yana hissetmesi daha fazladır.
SALSA TARİHİ
Salsa, Karayipler kökenli olduğu varsayılan, salsa adıyla belirtilen müzik türleri eşliğinde çiftler halinde veya grupça icra edilen, Latin Amerika’nın ve ABD’nin modern bir dansı. Önceleri yalnızca Latin Amerika halkları arasında yaygın olan bu müzik türü, Karayipler’den ABD’ye göçenler sayesinde ABD’de de yaygınlık kazanmış ve salsa dansı özellikle 1980'lerden sonra tüm dünyada tanınır ve uygulanır duruma gelmiştir. Günümüzdeki salsa dansı Afrika, Karayip ve Avrupa stillerinin, dans ve müzik unsurlarının bir karışımı olarak nitelenir.
Salsa’nın kökenlerinin çeşitliliği ve çeşitli stillerden oluşan bir karışım olması adının anlamını da açıklamaktadır. "Salsa" sözcüğü aslında İspanyolca konuşan Latin Amerika ülkelerinde çeşitli baharatların karıştırılmasıyla hazırlanan “sos” anlamına gelir. Söz konusu müzik ve dansa da çok farklı kültürel öğelerin karışımını içermelerinden dolayı bu ad verilmiştir.
Bu karışımın tarihsel oluşumunda son, guaguancó, rumba, boogaloo, pachanga, guaracha, plena ve bomba tarzlarının etkileri olmuştur. Günümüzdeki salsanın dans adımları esas olarak Küba sonundan gelmekteyse de, mambo, cha cha cha, guaracha, changüí, palo monte, rumba, abakuá, comparsa gibi diğer Küba danslarından etkilenmiş bulunmaktadır.
1950’lerde mambonun modernizasyonu salsanın oluşumunda önemli bir etken olmuştur. Salsanın kökeni Küba olarak kabul edilmekle birlikte, Küba’nın Kuzey Amerika’daki etkisi Fidel Castro ve Che Guevara’nın Küba’daki devriminden ve Küba’ya ABD ambargosunun uygulanmasından sonra azalmıştır.
Bir “serbest stil” dansı olan salsa, rutin hareketlere bağlı kalınmaksızın doğaçlama olarak yapılır. Salsa, foxtrot veya samba gibi dans pistini tümüyle kullanmayı gerektiren danslardan değildir. Salsa dansı, Latin dansları kapsamında ele alınır. Diğer Latin dansları içinde en tanınanları merengue, cha cha cha (ça ça), bachata, mambo, samba ve rumbadır. Tango da Latin Amerika kökenli bir dans olmakla birlikte Türkiye’de "Latin dansları" denildiğinde genellikle, bir salon dansı olan tango haricindeki Latin dansları kastedilir.
SALSA DANSININ KÖKENLERİ
Afrika, Avrupa ve Amerika kültürlerinin alaşımı olarak tam anlamıyla 1930’lu ve 1940’lı yıllarda Küba’da geliştiği sanılan salsanın kökeni esas olarak İngilizce ve Fransızca’da contredanse denilen 17. yüzyıl dansına dayanır. Salsadaki birçok dans figüründe çiftin pozisyonları salon danslarındaki pozisyonları andırır. Toplu olarak yapılan contredanse figürlerinin çoğu 4/4 şeklinde iki ölçülü ya da 8 zamanlı hareketler içermekteydi. Square dance’ta [not 3] olduğu gibi bu dansta da salondaki çiftlere yapacakları figürleri bildiren bir çığırtkan (caller, voceador) bulunurdu. Bu çığırtkan herhangi bir parça sırasında çekilip çiftleri müzikle baş başa da bırakabiliyordu.
19. yüzyıl sonlarında bu dans, çiftlerin icra ettiği danzón [not 4] dansında bireyselleşmiş bir hal aldı. Danzon dansını yerlilerin yaşadığı Karayip topraklarına Fransız ve İspanyol koloni şövalyeleri taşıdılar. Bu olayda Fransız ve İspanyol geleneklerinin korunduğu La Española Adası özel bir rol oynamıştır. La Española 18. yüzyıldan itibaren siyasi ve idari bakımdan ikiye bölünmüş; batı kısmı Saint Domingue Francés (şimdiki Haiti) ve doğu kısmı Santo Domingo Español (şimdiki Dominik Cumhuriyeti) adını almıştı. 1791’de Fransız kolonisindeki isyan sırasında toprak sahipleri (Fransızlar) köleleriyle komşu adanın (Küba) Oriente eyaletine kaçtılar ve böylece gelenek, müzik ve danslarını da Küba’ya taşıdılar.
KARAYİPLER
Küba’nın bu kısmında marimba, Afrika dans geleneği ve İspanyol çiftçilerin gitara dayalı müziği karışıp kaynaştı. Özellikle bayram gibi zamanlarda icra edilen müzik, burada, farklı grupların katıldığı toplu bir deneyim olarak yorumlanmaktaydı.
Bazı vurmalı çalgılarda ritmin değiştirilmeden tekrar edilmesine karşılık, diğer çalgılarda ritimler çok karmaşık bir yapıyı oluşturacak şekilde değiştiriliyordu. Genellikle, değişmeyen temel ritim, anahtar görevini gören büyük bir vurmalı çalgı (Almanca adıyla Vortrommler) ile sağlanıyor, diğer çalgılar bu ritim eksen alınarak çalınıyordu. Parçaların çokritimli olmasına karşın tüm vurmalı çalgılar eşzamanlı (senkronize) olarak çalınıyordu. Dinleyiciler pasif kalmıyor, müziğe bazıları ayakkabılarıyla veya el çırpmalarla sesler çıkarak, bazıları da omuz, kafa, kalça ve diz hareketleri yaparak katılıyorlardı. Bu tür dans unsurları ve vurmalı çalgılar günümüzde salon danslarına girmiş bulunmaktadır.
Fakat bu dans vaktiyle Küba’nın elit tabakası ya da sosyetesi tarafından aşağılanmaktaydı. Danstaki pek çok Afrika kökenli hareket “aşağı sınıfın dans biçimi” olarak hakir görülmüştü. Bu ayrım Küba’da 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan son müzik ve dansında da görülür: Urbano (“kentli, kibar, uygar”) türünde erkek sık sık durur ve kadın erkeğin çevresinde dolanır, montuno (“dağlı”) türünde ise vücut hareketleri ya da "vücut dili" ağırlık kazanır.[9] Danzon dansı ifade hareketleriyle varlığını günümüze kadar sürdürebilmiştir.
Sonuç olarak salsa müziği Küba’nın son müziğinden ibaret olmayıp, değişik ülkelerin çeşitli müziklerine verilen ortak bir lakaptır. Salsa’nın oluşumunda, country müziği, rumba ve Latin, Afrika ve Karayip kökenli birçok dansın harmanlanması ve bu karışıma Küba'nın simgesel müzik ve dansı sonun eklenmesi söz konusudur. Bu karışım küçük değişikliklerle zamanla başka ülkelerde (Dominik Cumhuriyeti, Kolombiya, Porto Riko vs.) de kendini göstermiş ve bu ülkelerdeki orkestraların Meksiko ve New York'ta çalmaya başlamasıyla salsa, ticari bir içerik kazanarak ABD’de de tanınmaya başlamış, özellikle New York ve Miami sokaklarında yaygınlık kazanmıştır.
Günümüzde dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde popüler olan, salsa müziğinin eşliğinde yapılan bu dans, Küba ve Miami'de genellikle "casino" adıyla [10] belirtilmekteyse de, tüm dünyada salsa adıyla bilinmektedir.
Salsa’da erkek ve kadının yakın teması kaçınılamaz bir koşul değildir, Karayip danslarının birçoğunda erkek ve kadın birbirleri etrafında temas olmaksızın dönerler. Latin Amerika’nın adalar (Karayipler) haricindeki kısmında (kıtada) hemen hemen “açık” (yakın temas olmaksızın) dans edilir, bu yüzden de erkek kadını genellikle yalnızca bir elini kullanarak yönetir.
SALSA ADININ ORTAYA ÇIKIŞI
Salsaya katkısı bulunan müzik türlerini ve salsanın ortaya çıkışını tarihsel olarak gösteren şema.
Sexteto Occidente, New York'ta Kübasonu çalan ilk Kübalı gruplardan biri; 1920'li yıllar, New York. Maria Teresa Vera (gitar), Ignacio Piñeiro (double bass), Julio Torres Biart (tres); Miguelito Garcia (clavé), Manuel Reinoso (bongó) ve Francisco Sánchez (maracas)
Bu dans müziğinin New York’ta 1940’lı yıllarda ortaya çıkışında Kübalı göçmen Machito’nun (Frank Grillo) ve daha sonra 1960’lı yıllardaki gelişmesinde bir başka Kübalı göçmen Celia Cruz’un önemli katkıları olmuştur.[1] Salsa müziğinin gelişimindeki Porto Riko katkıları konusunda ise Tito Rodríguez, Tito Puente ve Eddie Palmieri’nin isimleri sayılabilir.
1952’de kısmi özerkliğini kazanmasından itibaren Porto Riko’dan ABD’nin doğu kıyılarına, özellikle Manhattan’ın (New York) Spanish Harlem (El Barrio) mahallesine büyük göçler yapılmıştır. Bu göçlerle Porto Riko’lu müzisyenler 1950’li yıllarda New York’a yeni bir müzik ve dans tanıtmışlar ve New York’ta büyük ölçüde Küba kökenli Latin ritimlerinin yaygınlaşmasını sağlamışlardır. Daha sonra 1959’daki Küba Devrimi’yle birlikte ABD’ye Kübalı mültecilerin de gelmesiyle bu yaygınlaşma pekişmiştir. Buna karşılık, Küba’ya uygulanan ambargo yüzünden Küba kültürel bakımdan Karayipler’deki merkezî rolünü büyük ölçüde yitirmiş ve bu rolü New York’a kaptırmıştır. New York'ta Küba kökenli müzik Karayipler’in her yerinden gelen müzisyenlerce icra edilmiştir. Böylece New York sırasıyla şu tarzlara sahne olmuştur:
1928: Küba sonu (ya da rumba)
1949: Mambo (Meksika’dan geçerek)
1954: Cha-cha-cha
1964: Pachanga
1966: Boogaloo
1967’ye doğru müzisyenler yeniden Latin kaynaklara dönüş yaptılar ve özellikle montuno sonunu tercih etmeye başladılar.
1973’ten itibaren Fania’nın etkisiyle salsa terimi bu yeni akımı belirtmek üzere geniş kitlelerce kullanılmaya başlandı.
1970’li yıllarda Latin müzik ve danslarının rağbet görmesiyle birlikte salsa terimi iyice benimsenmeye başladı. Salsa adının bir terim olarak ortaya çıkışındaki tarihsel sürecin önemli olayları şunlardır:
1940’lı yıllarda Kübalılar bu tür parçaları çalan gruplara salsero’lar adını verdiler. Fakat salsa, henüz müzik türü olarak ortaya çıkmamıştı.
1961’de Cal Tjader ve Eddie Palmieri “Salsa Del Alma” başlıklı bir albüm çıkardılar.
1962’de Pupi Legarreta Salsa Nueva con Pupi Legarreta başlıklı bir albüm çıkardı.
1966’da Richie Ray ve Bobby Cruz bir Venezuela radyosundaki röportaj sırasında, yaptıkları müzik için salsa terimini kullandılar.
Nihayet 1973’te Fania’dan Izzy Sanabria Latin New York dergisinde söz konusu Latin müziği salsa terimiyle belirtti ve terim geniş kitlelerce kullanılmaya başlandı.
17 Kasım 1973’ten itibaren salsa televizyonlardan gösterilmeye başlandı. Bu tarihte New York Televizyonu 41. kanalda « SALSA TV SHOW » adlı bir program yayınladı.
Aynı yılın Ağustos ayında Fania All Stars’ın Yankee Stadium’daki konseri filme alındı ve film 1976’da “salsa” adıyla piyasaya sürüldü.
1980’li yıllar salsa için bir çeşitlenme dönemi olmuştur denilebilir. Bu dönemde halkın “popüler salsa”sının yanı sıra, aşk üzerine yazılmış sözler içeren ve yumuşak, hoş, düzgün ve sakin bir salsa müziği olan “salsa romantika” ortaya çıkt
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.