Laponya'da geyiklerin çektiği kızağa bindim.
Kuzey Kutbu'nda Lasky denilen köpeklerin çektiği kızakla dolaştım.
Bembeyaz karlar ve buz tutmuş göller üzerinde kar motorsikletiyle saatlerce gezme fırsatı buldum.
Kuzey Kutbu'nda Noel Baba'nın evinde Noel Baba ile hatıra fotğrafı çektirdim.
Malezya'nın boğucu sıcağında yağmur ormanlarının serinliğine, orkidelere doyamadım.
Afrika'nın bir ucunda okyanusta rengarenk balıklarla suyun içinde oynaşmanın keyfini yaşadım.
Kenya'da vahşi hayvanlar arasında iken yağmur altında şirin bir zürafayı öpmeyi başarmıştım.
Geçtiğimiz hafta “Hindistan’a gidelim fillere binelim” desek kimse inanmazdı?
Gerçekten Hindistan’a gittik ve 11 kilometre boyunca fillere bindik.
Hindistan'a ikinci kez gitmek varmış.
Udaipur Hindistan’ın uzun yıllar Moğol hakimiyetinde kalan şehirlerinden biri. Adamın biri kendini korumak için tepeye bir kale yapmış. Ama Moğollara kale dayanır mı? Gelip alıvermişler.
Sonra da kaleyi öyle iyi tahkim etmişler ki. Sadece fillerle çıkılabilir hale gelmiş…
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=38756
Fillerin tepesi öyle filmlerde gördüğümüz, kralların, padişahların, racaların rahat oturdukları gibi değildi…
Altımızdaki platform fil her adım attıkça bir sağa bir sola kaykılıyor, içimizi dışımıza çıkarıyordu.
Hele önünüzde hayli kilolu bir hanım oturursa siz arkada pandispanya oluyorsunuz.
O size “Ne güzel size yastık oldum” dese de inanmayın.
Siz siz olun kilolu hanımların olduğu filde öne oturun.
Yastık olacağına destek olması daha evladır.
Yaptık bir gaflet, başa gelen çekilir misali fille yolculuk yaptık.
Hintliler filin 82 noktasını keşfetmişler. Hayvan robot gibi nereye dokunsanız ona uygun hareketi yapıyor.
Bizim fil şoförü bir dokundu, hayvan hızlandı ve öndeki fili solladı. Sonra bir dokundu yavaşladı. Bir dokundu hortumunu havaya kaldırdı. Bir dokundu kuyruğunu şaklattı.
Herhalde bir daha dokunsa bizi üzerinden aşağıya atardı.
Biz fillerin üzerinde iken elinde fotoğraf makinesi Hintliler her türlü tehlikeyi göze alarak surların üzerinde maymun gibi zıplayıp hopluyor ve bizim fotoğrafımızı çekiyorlardı.
Biz filin tepesine tutunmaya çalıştığımız için ne çektiklerinin farkında değildik.
Kalenin surlarından içeri avluya girdiğimizde rahat bir nefes almıştık. Yaklaşık 45 derecelik bir eğimden sonra iyi gelmişti.
Filler tek sıra halinde bizi indirecekleri rampaya yaklaşırken sürücüler gene bir yerlerine dokunup onlara garip hareketler yaptırıyorlardı.
Rampaya kadar gösteriye ortak olduk.
Rampadan indiğimizde o surların üzerinde maymun gibi zıplayıp hoplayan Hintliler ellerinde bir sürü fotoğrafla bizi karşıladı.
Ne zaman çektiler, ne zaman bastılar, farkında değildik.
100 rupi dediler… Bastırdık parayı beğendiğimizi aldık…
Filden inince aklıma tarihimize “Aksak Timur” olarak geçen Timurlenk geldi. O fillerin üzerinde yüzlerce kilometre yol giderek savaşlara girmişti.
Filin tepesindeki okçuların, mızrakçıların ne kadar hünerli olduklarını Amber Kalesi’ne fil sırtında tırmanınca anladım.
- 19:00 - Atina'daki en iyi restoranlar
- 18:00 - Dünyanın en engelli dostu havayolu Air New Zealand
- 17:00 - Murat Muratoğlu: Kazıkların şahı havalimanları!
- 15:00 - Avrupa ve Asya arasında bulunan minik ada
- 14:00 - Floransa’nın gizli geçidi Vasari Koridoru, halka açıldı
- 13:00 - Almanya'dan başka ülkelere göç mutlu ediyor
- 12:00 - Paris ve Berlin yüksek hızlı tren ile 59 avrodan bağlandı
- 11:00 - Muğla'da helikopter hastaneye çarptı: dört ölü
- 10:00 - Archer Aviation hava taksileri için üretim tesisini tamamladı
- 09:00 - Uçakta öfkeli yolcuyu sakinleştirme LEAP tekniği
- 22:00 - 21 Aralık, yılın en uzun gecesinin yaşandığı gündür
- 21:30 - Esad Ailesinin Viyana’da 20 milyon Euro’luk oteli iddias
- 21:00 - Antalya'da Yılbaşı Festivali Cam Piramitte başladı
- 20:00 - Bakan Abdulkadir Uraloğlu: Marmaray'da rekor kırdık
- 19:00 - Hollanda’dan en katı iltica önlemi devreye giriyor
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.