Abdurrahman Büyükkeskin
Manavgat/Antalya - Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos ayı Meclis toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında çevrimiçi yapıldı. Meclis üyelerinin yönetimin bir aylık çalışması hakkında bilgilendirildiği Meclis’te ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarıma, ekonomiye ve gündeme ilişkin görüş ve önerilerini paylaştı.
Tarihte görülmemiş yangın felaketi yaşadığımızı söyleyerek sözlerine başlayan Çandır, güney sahilleri yangınla uğraşırken, kuzey bölgelerinin sel felaketini yaşadığını belirtti. Çandır, “Güneyimiz yanarken kuzeyimiz sele kapıldı. Felaket üstüne felaket yaşadık. Felaketler hepimizin yüreğini yaktı. Yangın ve sel afetlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet yaralananlara acil şifalar diliyorum” dedi.
Manavgat, Akseki, Gündoğmuş ve Serik ilçelerini kapsayan yangında, binlerce yıllık orman habitatını, yılların emeği tarım alanlarını ve asla telafi edemeyeceğimiz canlarımızı kaybettiğimizi belirten Çandır, yangından 750 bin dekar alanın zarar gördüğünü, bunun 500 bin dekardan fazlasının orman, geri kalan bölümünün ise tarım ve yerleşim alanı olduğunu kaydetti.
2008 yılında yaşanan Manavgat yangınında 200 bin dekar alanın zarar gördüğüne işaret eden Çandır, “13 yıl arayla iki rekor felaket yaşadık. Üstelik bu sefer, öncekinin üç katından fazla bir zararla yaşadık bu felaketi” dedi.
GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ
Felaketin göz göre göre geldiğini söyleyen Çandır, Orman Bakanlığı’nın 2004’te hazırladığı rapora işaret etti. Çandır, şunları söyledi:
“Göz göre göre geldi dememdeki sebep, zamanını bildiğimiz halde yaşamak durumunda kalmanızdır. Deprem gibi bir felaketin zamanını bilmiyoruz ama bu bölgenin yangın zamanını biliyoruz. Üstelik Orman Bakanlığı uzmanları 2004 yılında ‘yangın söndürme planı temel esasları: Manavgat örneği’ isimli kapsamlı bir rapor hazırlamışlar. Bu rapordan 4 yıl sonra ülkenin en büyük orman yangını bu en riskli bölgede yaşanmış, 13 yıl sonra da bu kez üç katından fazla bir alanla yeni bir rekor kırarak bölgemiz yanmıştır.”
YANGINDA TIBBİ AROMATİK BİTKİ KAYBI
Manavgat başta olmak üzere yangın felaketi yaşayan Akseki, Gündoğmuş ve Serik ilçelerinin hem özellikli tarımsal üretimleri hem de sahip oldukları tarihsel birikimleriyle Antalya’nın nadide ilçelerinden olduğunu söyleyen Çandır, özellikle doğadan toplanan ve ihracata giden defne, kekik, adaçayı gibi tıbbi aromatik bitkileri ile zeytin ağaçlarının ciddi zarar gördüğüne işaret etti. Manavgat’ın 106 mahallesinin yaklaşık yarısının yangından zarar gördüğünü, 22’sinin ise tamamen yandığını belirten Çandır, “Defne ve kekik gibi tıbbi aromatik bitki varlığı ile özel bir öneme sahip olan Yaylaalan ve Sırtköy mevkileri maalesef yanmıştır” dedi.
Çandır, uzmanların bölgenin orman ekosistemi için 60-70 yıla ihtiyacı olduğunu söylediğini belirtti. Bölgenin alageyik varlığının yanı sıra 5 adet ender türe de ev sahipliği yaptığını kaydeden Ali Çandır, uzmanların bölgedeki ekosistemin değişme riskiyle karşı karşıya olduğunu ve avcılığın yasaklanması gerektiğini belirttiğini, bu uyarıdan sonra avcılığın yasaklanmasının doğru bir karar olduğunu söyledi.
YANGIN BÖLGESİNDE SEL UYARISI
ATB Başkanı Ali Çandır, yangında ağaç varlığını kaybeden bölgenin yoğun bir yağmurla karşılaşması durumunda sel tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. Çandır, “Önümüzdeki dönemde bölgenin daha önce yaşadığı sel felaketleri de dikkate alınırsa çok daha tehlikeli sel baskınlarına karşı tedbirlerin bugünden alınmaya başlaması gerekmektedir” dedi.
YANGIN TARIMDAN UZAKLAŞTIRMASIN
Çandır, Manavgat’ın tarımsal kapasitesiyle Antalya’da önemli bir yere sahip olduğunu kaydetti. Özellikle meyvecilikte son 13 yılda ciddi bir değişim ve büyüme gösterdiğini belirten Çandır, muz, avokado, nar, çilek, kayısı ve mandarin ürünlerinde ortalama 10 katlık üretim büyümeleri sağladığına dikkat çekti. 2008 yangınından bu yana örtüaltı tarım alanlarını 3 katına çıkararak bu alanlarda örtüaltı meyve üretimini neredeyse sıfırdan 75.000 tona ulaştırdığını, örtüaltı sebze üretimini yüzde 91 artırdığını, meyve üretim miktarını da 4 katına çıkararak turunçgil üretimini yüzde 73 artırdığını, süs bitkileri üretimini 3 katına çıkardığını kaydeden Çandır, ilçenin toplamda bitkisel üretim miktarının yüzde 37 artırmayı başardığına dikkat çekti.
Yangından etkilenen bölgelerin tarımdan uzaklaşmaması gerektiğini vurgulayan Çandır, “Antalya tarımsal üretiminin yaklaşık yüzde 10 değerini oluşturan ilçelerimiz, bu yangın felaketinin doğrudan ve dolaylı olumsuz etkilerini tarımsal üretimde uzun yıllar hissedecektir. Bu etkilerin, kırsal kesimden uzaklaşmaya neden olmaması için hep birlikte çalışmalıyız. Nakdi ve ayni desteklerin bir an önce ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması hayati önemdedir. Bu konuda açık, katılımcı ve kapsayıcı etkin bir uygulamayı hızla hayata geçirmek zorundayız” diye konuştu.
ODA BORSALAR YARALARI SARMAK İÇİN ÇALIŞTI
Yangında yitirdiğimiz canları geri getirmenin mümkün olmadığını, ancak geride zor durumda kalan bölge halkına yardımcı olmanın boyun borcu olduğunu ifade eden Çandır, “Bu zor günlerde başta halkımızın olmak üzere oda ve borsa camiamızın yanımızda olduğunu görmek ve desteklerini hissetmek bizleri duygulandırmıştır. Gösterilen birlik ve beraberlik davranışı ise moralimizin yükselmesini sağlamış, büyük bir camia olmanın ne demek olduğunu görmemize bir kez daha fırsat olmuştur.
Borsa olarak yangının ilk gününden itibaren bölgede olduklarını ve felaketin yaralarını sarmak için çalıştıklarını anlatan Çandır, TOBB ve TOBB’a bağlı oda ve borsaların yangına yönelik çalışmaları hakkında bilgi verdi. Çandır, yangında zarar gören hayvan yetiştiricisine Antalya Ticaret Borsası ve Borsa’nın çağrısı üzerine üyeler ile diğer oda ve borsalar tarafından 200 tonun üzerinde yem ve 300 tonun üzerinde saman yardımı yaptıklarını söyledi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin maddi yardım kampanyası, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın ise ev eşya ve gereçlerini kapsayan ayni yardım kampanyası başlatıldığını anımsatan Çandır, Antalya Valiliği tarafından başlatılan yardım kampanyasına TOBB’un 5 milyon TL’lik bağışta bulunduğunu belirtti. Çandır, “Borsa olarak Manavgat başta olmak üzere tüm üyelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Allah bize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Yangının ilk anından itibaren acımızı yürekten paylaşan, tüm üyelerimize, oda ve borsa camiamıza, sektörümüzde yer alan paydaşlarımıza ve yangın afeti sonrası ilimizi ziyaret ederek ticaret erbabımızın sorunlarını bizzat yerinde dinleyen TOBB Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na en içten teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
NEYİ NASIL ÜRETELİM?
Antalya Ticaret Borsası ve Tarım Konseyi olarak 2021 yılını “Sürdürülebilirlik” ana temasıyla geçirdiklerini, bu kapsamda “Yeşil Mutabakat”, “Karbon Ayak İzi” ve “Su Ayak İzi” mevzuatlarını ve standartlarını, özellikle tarım sektörüne etkisini sürekli işlediklerini belirten Çandır, “Bu yöndeki çalışmalarımızı ara vermeden devam ettireceğiz. Çünkü bir taraftan iklim değişimi ve kuraklık sorunları diğer taraftan üretimi ve ticareti zorlayan sürdürülebilirlik düzenlemeleri hepimizin bundan sonraki yeni normalinin ayrılmaz bir parçası olacaktır” dedi. Üreticinin sürdürülebilir gelecek için “neyi nasıl üretmeli?” sorularına odaklanırken, tüketicinin de aynı sorulara tüketim tarafında odaklanması, yeni tüketim kalıpları ve alışkanlıkları geliştirmesi gerektiğini söyleyen Çandır, “Çünkü daha önce de sizlerle paylaştığım, tükettiğimiz ürünler için harcanan su miktarları, geleceğimiz için iç açıcı değildir” dedi.
1 FİNCAN KAHVENİN ÜRETİMİ İÇİN 140 LİTRE SU HARCANIYOR
Başkan Çandır, su tüketiminin geldiği durumu örneklerle anlattı. Çandır, Tüketilen her bir fincan kahve (7 gr) için 140 litre, bir bardak çay (3 gr) için 28 litre, bir dilim ekmek için 40 litre, bir kilogram şeker için 1500 litre, bir kilogram domates için 180 litre, bir t-shirt 2700 litre ve bir A4 kağıt için 10 litre su harcadığına dikkat çekti. Çandır, “Bu örnekleri kamuoyuna hatırlatmakta amacım, özellikle satın alıp yeterince giyemediklerimiz için ve üretimden sonraki her aşamada yarattığımız fire ve atık yiyecekler için harcanan suyu sürekli düşünmemizi sağlamaya çalışmaktadır. Tüketim kalıplarımızı ve alışkanlıklarımızı, gerçekten acil olarak sürdürülebilir gelecek için, değiştirmeliyiz. Aksi halde üretici ve tüketici tüm kesimler için bir gelecek olmayacak” diye konuştu.
YAŞAM TARZIMIZI YENİDEN KURGULAMAYILIZ
Suyun kullanımıyla ilgili yaşam tarzımızı yeniden kurgulamamız gerektiğini söyleyen Çandır, “Biraz önce belirttiğim sel riski için bugünden Manavgat bölgesi başta olmak üzere tedbirler almaya başlamalıyız. Örneğin bu bölgelerdeki dereleri hemen kış mevsimine hazır hale getirmeliyiz. Yağmur hasadı konusu hayati derecede önemlidir. Sel riskini yağmur hasadı yapacak yatırımlarla azaltmalı ve kurak mevsime yedek su rezervi olarak toplamalıyız. Kentimizin sürdürülebilir geleceği açısından yağmur ve sel hasadı stratejisini bugünden uzmanlarla hazırlamalı ve uygulamaya gecikmeksizin koymalıyız” diye konuştu.
ÜYELERİMİZ ENDİŞELİ
ATB Başkanı Ali Çandır, salgında ekonomik beklentilerle ilgili de açıklamalarda bulundu. Salgından olumsuz etkilenen sektörleri desteklemek amacıyla konaklama, yeme-içme, ulaşım, işyeri kiralama ve diğer hizmetlerde son 1 yıldır uygulanan KDV oran indirimlerinin süresinin 2 ay daha uzatılması kararı için teşekkür eden Çandır, “Ancak uzunca bir süredir dile getirdiğimiz stopaj indiriminin devam ettirilmesi, kısa çalışma ödeneğinin çıkarılması, kamuya olan birikmiş olan ödemelerin ertelenmesi ile uygun maliyetli kredi imkanlarının yaratılması taleplerimizi yineliyoruz” dedi. ATB meslek komiteleri üyelerinin Kurban Bayramı sonrasında vaka ve ölüm sayısında yaşanan artış nedeniyle Eylül ayı sonuna doğru kapanma olup olmayacağı yönünde kaygıları olduğunu söyleyen Çandır, “Üyelerimiz yaşanan belirsizlik nedeniyle endişe duyduklarını, bir kapanmanın daha kaldıramayacağını, bu nedenle stoksuz çalıştıklarını ve sektördeki yatırım iştahının azaldığını ifade etmişlerdir. Buna fırsat vermemek için aşılanma hızımızı yükseltmeliyiz. Maske-mesafe-temizlik kurallarına da uymaya devam etmeliyiz” dedi.
YÖREX BU YIL EKİM’DE
Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’i bu yıl 20-24 Ekim tarihlerinde 11. kez düzenleyeceklerini, fuarla ilgili hazırlıkların başladığını belirten Çandır, “Fuarımızı bu yıl salgın koşullarına uygun bir biçimde yapacağız. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine bütün illerden gelen yüzlerce yöresel ürünü Antalya’da tüketiciler, e-ticaret siteleri ve satın almacılarla buluşturacağız” dedi.
Çandır, Tokyo’da düzenlenen olimpiyat oyunlarına katılan ve madalya kazanan tüm sporcularımızı ve Avrupa şampiyonasında yoluna namağlup devam eden kadın milli voleybol takımını tebrik etti.
Meclis’te üyeler sektörleriyle ilgili değerlendirmede bulunurken, beklenti ve talepleriniz paylaştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.