İSTANBUL- İstanbul’un Galata semtinde bulunan ve şehrin sembollerinden biri haline gelen Galata Kulesi, bir kültürler mirası olarak günümüzde halen daha ihtişamını korumaktadır. Şehrin en güzel manzarasını 360 derecelik açıyla sergileyen yapı, şehrin en çok ziyaretçi toplayan tarihi yapıları arasında.
Fotoğraf: XIX. yüzyılın ilk yarısında Galata Kulesi’ni gösteren bir gravür (A. L. Castellan, Lettres sur la Morée, l’Hellespont et Constantinople, Paris 1820, II, lv. 32)
1. Ceneviz yapımı Türk mirası!
14. yüzyılda Bizans’ın kan kaybetmeye başladığı sıralarda Galata’ya yerleşerek buraya yavaş yavaş sahip olan İtalyan asıllı Cenevizliler tarafından bölgenin yüksek bir noktasına inşa edilen kule, günümüz İstanbul’unun sembollerinden biri olan Galata Kulesi’nin temelini teşkil eder. İlk dönemlerinde bugünkü görüntüsünden uzak olan ve 2. Murad’ın destekleriyle tamamlanan kule zaman içerisinde Türkler tarafından değiştirilip geliştirilerek günümüz formuna kavuşturuldu.
Fotoğraf: Galata Kulesi’nin 1964-1967 yılları arasındaki tamirinden önceki biçimini gösteren bir fotoğraf (Semavi Eyice fotoğraf arşivi)
2. İstanbul’un Fethi ile Cenevizlilerden savaşsız teslim alındı
Galata Kulesi’nin esas kaderi İstanbul’un Fatih tarafından fethi ile değişti. Bir fetih alameti olarak kulenin yıkılması beklenen bir şeydi. Ancak Fatih bu noktada oldukça duyarlı davrandı. Cenevizliler kalenin anahtarlarını savaşsız teslim ettikleri için onlara çeşitli haklar tanındı, kulenin ise sadece bir bölümü yıkıldı. Yıkılan bu bölüm zamanla geliştirilerek günümüzdeki devasa tarihi yapının oluşmasına katkıda bulunuldu.
3. “Küçük Kıyamet” sırasında büyük zarar gördü
Günümüzde tüm ihtişamıyla dimdik ayakta duran Galata Kulesi’nin nesiller boyu sağlıklı kalması elbette mümkün olmadı. Doğal afetler insanlığı olumsuz etkileyen bir kader olarak görüldüğü gibi Galata Kulesi üzerinde de talihsiz sonuçlar doğurdu. Bunlardan en önemlisi ise II. Bayezid döneminde gerçekleşen ve “Küçük Kıyamet” olarak adlandırılan depremlerden gördüğü zarardı. Bu afetten gördüğü tahribatın ardından mimar Murad b. Hayreddin idaresinde yapılan tamir çok kısa süre içinde tamamlanarak 1510 yılı ortalarında bitirildi. Büyük oranda bir Türk eserine dönüşen yapı öksüz bırakılmadı.
4. Farklı amaçlar için kullanıldı
Yüzyıllardır varlığını koruyan ve korumaya devam eden Galata Kulesi, bu uzun serüveni boyunca farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldı. Yapılış amacı itibariyle Cenevizliler tarafından gözetleme kulesi olarak kullanılan yapı, 16. yüzyılda Kasımpaşa Tersanesi’nde çalıştırılan sultana ait harp esiri Hristiyanlarca barınak olarak kullanıldı. Yine Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinden öğrenildiği üzere bir dönem 10 kat halinde zindan olarak kullanıldı ve sonrasında gemi levazım ambar deposu oldu. Bulunduğu yüksek konum ve boyutlarından dolayı astronomi çalışmalarına da ev sahipliği yapan Galata Kulesi, 18. yüzyıldan itibaren Mehterhane Ocağı yangın gözleyicilerine tahsis edildi.
5. Hezarfen Çelebi burada kanatlandı
Varlığına sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde rastladığımız Hezarfen Ahmed Çelebi’nin zihinlerde yer eden takma kanatlar vasıtasıtla gerçekleştirdiği rivayet edilen ünlü uçuşunun Galata Kulesi’nden başlayarak Üsküdar Doğancılar’da sonlandığı söylenir. Bu olayın gerçek olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Ancak şurası kesindir ki, Hezarfen Çelebi’nin uçuş efsanesi dahi Galata’ya farklı bir imaj katmaktadır.
6. Bir mimari kültür karışımı olarak dimdik hayatta
Galata Kulesi’ne baktığımızda aslında sadece muazzam bir tarihi dokuya sahip yapı görmüyoruz. Bunun ötesinde iki farklı milletin bir mimari eser vasıtasıyla tek bir kotada nasıl buluştuğunu ve bu mimari birleşimin bizlere sunduğu görkemi de aynı zamanda görüp hissediyoruz. Kulenin iki veya üçüncü katına kadar olan alt kısmı Ceneviz, bunun yukarısı ise Osmanlı-Türk yapısı olmaktadır. Yangınlar, depremler ve çeşitli doğal afetlerden etkilenen yapının zaman içerisinde düzenli olarak restore edilmesi ve yeni yapılan bölümlerinin bulunması, yapının esasen bir Türk eserine dönüştüğünün de işaretini bizlere sunmaktadır.
7. Günümüzde yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası
Tepe noktasında İstanbul’u 360 derece seyretme imkânı sunan Galata Kulesi, gerek sunduğu eşsiz manzarasıyla gerekse de bünyesinde bulundurduğu restoranıyla yerli ve yabancı ziyaretçilerine hizmet vermeye devam etmekte. Boğaz’ın eşişiz manzarasını, Tarihi Yarımada’yı ve Haliç’i boylu boyunca ziyaretçilerinin ayakları altına seren ender mekânlardan biri olan Galata Kulesi, günümüzde bütün ihtişamıyla misafirlerini beklemekte.
Kaynakça
Semavi Eyice, Galata Kulesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt.16, 1996
Mustafa Kaçar, Hezarfen Ahmed Çelebi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt.17, 1997
Emrah Aksin, İstanbul’un Üç Kulesi, İnşaat Mühendisleri Odası Dergisi, sayı.20, 2005
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.