Sivil havacılık sektörünün de kendini ifade etmesi adına, burada yazmayı iyi bir gelişme olarak alıyorum.
Sivil havacılık sektörünün dünya ile yarışabilmesi için önünde çok büyük engeller olduğu bir gerçek. Sizlere yakıt kaybı konusunu açmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi gökyüzünün de bir trafiği vardır. Yani nasıl ki karada ve denizde araçların nereden, nereye ve nasıl gideceği kurallara bağlı ise, havada da durum böyledir.. Ama bazen bu kuralların anlamsız veya gereksiz olduğu gerçeğini görüp, boşa yakılan yakıta yazık oluyor demek durumunda kalıyoruz. Belirlenen rotaların dışına çıkmaları yasak olan hava araçlarının, bu uçuşlarda fazladan gittikleri her dakikanın büyük bir maliyete neden olduğunu biliyormuyuz.
Türkiye'de havada seyrüseferi idare eden kurum Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ve bu kuruma bağlı olan hava trafik kontrölörleridir. Uçakları yerden idare eden bu meslek erbabı, kendilerine verilen koordinatlara göre uçakları yönlendirirler. Nereden geçebilirler veya nereden geçemezler konusudur anlatmak istediğim. Örneğin, askeri bölgelerin üstünden değil, etrafından dolanıp geçmek zorundadırlar. Hal böyle olunca bütün uçuşlarda gecikmeler ve zaman kayıpları olmaktadır.
Bu konunun çözümlenmesi için Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği geçen yıl bir çalışma başlattı. 2006 yılının Eylül ayında Pegasus Havayolları'nın Uçuş İşletmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Müdürü kapton pilot Mete Batur, Başpilot Nadir Kabaş ve Performans Müdürü Ömer Kaya tarafından hazırlanan rapor bu gerçeği çok iyi ortaya koymaktadır. Hazırlanan rapor DHMİ'ye sunuldu ve sonucu beklenmeye başlandı. O tarihte bu çalışmaya fazla rağbet edilmedi.
Sivil bir devlet kuruluşu olan DHMİ, askeri cihetten gelebilecek tepkileri tahmin ettiği için konuya fazla sıcak bakmadı. Ama ilerleyen zamanda basına yansıyan bu konunun, geçen yılın hesaplarına göre, 300-350 milyon dolar arasında bir parasal kayba neden oluduğu ortaya çıkınca gözler bu rapora çevrildi. Askerlerle yapılan gayri resmi temaslarda bir takım düzenlemeler yapılabileceği sinyali alındı ve ileri bir noktaya gelindi.
Şimdilerde Hava Kuvvetleri Komutanlığı, yetkili bir generalini bu işle görevlendirdi. Yani askerler artık ülkenin parasının boşa gitmesine razı değildi. Aklı selim galip gelmiş ve bir takım yasaklı bölgelerin yasağının kaldırılabileceği gündeme gelmişti.
Havayolu şirketlerinin en büyük gider kalemlerinden biri olan yakıtta yapılan fazla harcamanın faturası bu yılın hesaplarına göre şimdiden 400 milyon doları aşmıştır. Bunun üstüne bir de petrol fiyatlarının gün be gün artmasını da koymak gerek. Belli yerlerde askeri sahaların üstünden uçulmasına izin verilmesi çok önemli gibi görünmeyebilir. Bir uçuşta belki 5- 10 dakikalık bir zaman kazanmanın gidiş gelişte hesaplanması ve derken bir şirketin yaptığı günlük seferler ve diğer şirketlerle birlikte ortaya büyük bir zaman çıkıyor. Bu zaman süresinde sarfedilen yakıtın fiyatını da biliyorsak, ortaya çıkan maliyeti hesaplamak zor olmasa gerek.
Bir zamanlar bir reklam vardı ve "Göğü ısıtamazsınız" derdi. Şimdi biz böyle yapıyoruz. Onlarca uçak hergün yüzleri bulan seferlerde dakikalarca fazla mesafe katediyor ve tonlarca yakıt boşa yakılıyor. Yani biz göğü ısıtıyoruz. Ve üstelik de çıkan karbondioksitle havayı daha fazla kirletiyoruz. Uçaklarda yakılan paradır. Bu para senin parandır, benim paramdır ve dahası hepimizin parasıdır.
DHMİ Genel Müdürü Mahmut Tekin ve Genel Müdür Yardımcısı Orhan Birdal'in "Böyle bir girişime biz hayır demeyiz. Destek ve yardımcı oluruz" sözleriyle başlayan gelişmeye cihet-i askeriyenin de sıcak bakması gerçekten olumlu bir durumdur. Bir zamanlar askerlere teklif edilmesi bile imkansız olan konular artık rahatlıkla dile getirilebiliyor ve çözüm yolları birlikte aranıyor. Ülkenin ali menfaatleri için varılan bu mutabakatı alkışlamak isterim. Gerçi imzalar atılmadan bir şey söylemek doğru değil ama, milyon dolarları yakmaya devam etmeyeceğimiz kesin bir gerçek olsa gerek.
Ülkenin bir kuruşunun hesabını hepimizden iyi yapacağından hiç kuşkum olmadığını bildiğim havacıların böyle bir konuyu evet demesi de milli ekonomiye yapılan büyük bir katkıdır. Bu yoksul halkın 400 milyon dolara çok ihtiyacı var. Bu parayla bu halka okul, yol, hastane yapılacak ve bu işe olur diyen havacı generallere ve DHMİ'nin tüm yöneticilerine dua edeceğiz. Tabii bu arada bu olayı hayata geçirecek olan Türkiye Hava Trafik Kontrölörleri Derneği'nin çalışmalarını da gözardı etmemek gerekir.
Sadece onlara değil, uygarlık yarışında bizi geri bırakmayıp, ileri götüren her girişimi hayata geçirenlere de duacıyız.